Avrupa Birliği’nde geçtiğimiz günlerde önemli bir kan değişimi yaşandı. AB Konseyi’nin yeni Başkanı, Herman Van Rompuy’un yerine atanan Polonya Başbakanı Tusk olarak belirlenirken, “AB Dışişleri Bakanı” olarak da adlandırılan AB Dış Politikadan Sorumlu Yüksek Temsilciliği görevine Catherine Ashton’ın yerine İtalya Dışişleri Bakanı Federica Mogherini getirildi.[1] Bu yazıda bu atamaların anlamını sorgulayacak ve bu iki yeni ismi sizlere tanıtacağım.
Öncelikle bu iki ismin seçilmesinde, AB içerisindeki hassas dengelerin rol oynadığı vurgulanmalıdır. Amerika’nın Sesi tarafından yapılan bir analizde vurgulandığı gibi; Tusk Avrupa sağını, doğuyu ve erkekleri temsil ederken, Mogherini Avrupa solunu, güneyi ve kadınları temsil etmektedir.[2] AB kurallarına göre Tusk 2,5, Mogherini ise 5 yıl görevde kalacaktır. Ayrıca Tusk’un ikinci defa seçilme hakkı da bulunuyor.[3] Atamalara bir diğer perspektiften bakarsak; son dönemde özellikle Almanya’nın ekonomik ve siyasi olarak domine ettiği AB’de, üye ülkelerde oluşan rahatsızlığın giderilmesi için Almanya ve Fransa dışındaki ülkelerden politikacıların birliğin kurumlarının başına seçildiği görülmektedir. Nitekim Almanya ve Fransa gibi ülkelerin politikacıları AB kurumlarının tepesi için düşünülmezken, daha küçük ve orta ölçekli ülkelerden siyasetçilerin seçilmesi (Tusk-Polonya, Mogherini-İtalya), bu ülke halklarında AB’ye yönelik pozitif bir havanın oluşmasına neden olmaktadır. Hatırlanacağı üzere, kısa bir süre önce Avrupa Komisyonu’nun başına da Lüksemburglu Jean Claude Juncker seçilmişti.
Donald Tusk
1957 doğumlu olan Polonya Başbakanı Donald Tusk[4], 2007’den beri ülkesinin başında olan başarılı bir merkez sağ siyasetçi olarak dikkat çekmektedir. Öyle ki, kendisi komünizm sonrasında Polonya’da yeniden seçilmeyi başaran ilk siyasetçi olmuştur. Sivil Platform (Platforma Obywatelska) adlı partisiyle 2007’de parlamento çoğunluğunu kazanarak Başbakan olan Tusk, daha önce 2005 yılında da Lech Kaczyński’ye karşı Başkan adayı olmuş, ancak seçimi az bir farkla kaybetmişti.[5] Gençliğinde Lech Walesa’nın lideri olduğu Solidarity (Dayanışma) Hareketi içerisinde aktif görev almış ve komünizmin yıkılmasında rol oynamış olan Tusk, 2011 seçimlerinde de az bir oy kaybı yaşamasına karşın yerini korumayı başarmıştır. Tusk’un bu göreve atanacağının ortaya çıkmasından beri kendisi hakkında pek çok eleştiri dile getirilmiştir. Bunlardan ilki; Tusk’un yabancı dil yeterliliği ile ilgilidir. Tusk’un İngilizcesinin zayıf olduğu, Fransızcayı hiç bilmediği ve Almancayı da ancak anlayabildiği ama çok iyi konuşamadığı ifade edilmektedir.[6] AB toplantılarının daha çok İngilizce ve Fransızca olarak yapıldığı düşünülürse, elbette bu detay gibi görünen eksiklik Tusk için ciddi sorunlar yaratabilir. Bu nedenle Tusk da geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, “Merak etmeyin üç ayda yüzde 100 hazır olacağım” diyerek endişelerin yersiz olduğunu vurgulamıştır.[7] Tusk’un dış politika anlayışı da eleştiri konusu yapılmaktadır. Lech Kaczyński’ye kıyasla daha merkeze yakın bir politikacı olan Tusk, göreve geldikten sonra Almanya ve Rusya ile ilişkileri geliştirmeye çalışmıştır. George W. Bush ABD Başkanı iken Amerika Birleşik Devletleri’nin Rusya’ya karşı Polonya’ya yerleştirmek istediği füze kalkanı projesine soğuk yaklaşan Tusk[8], Barack Obama döneminde ise bu konuya daha sıcak bakmaya başlamıştır.[9] Tusk’un otoriter politikalara yönelen ve Rusya ile yakın ilişki içerisindeki Macaristan Devlet Başkanı Victor Orban ve partisi Fidesz’e verdiği destek de eleştirilen bir husustur.[10] Foreign Affairs dergisinde Lorinc Redei’nin dile getirdiği üçüncü bir eleştiriye göre ise; Tusk her ne kadar yetenekli bir politikacı olsa da, Van Rompuy’un aksine federal yapısı olan AB’de farklı fraksiyonlar arasında birlik sağlayabilecek köprü ve koalisyon kurma yeteneği ve tecrübesinden yoksundur.[11] Bu nedenle Tusk’un seçimi Redei’ye göre hatalı bir seçimdir. Görevi devrederken yaptığı konuşmada Van Rompuy da Tusk’un üç zorlu görevi olduğunu kendisine hatırlatmıştır; Ukrayna krizinin çözümlenmesi, Avrupa ekonomisinin stagnasyon durumunun düzeltilmesi ve Birleşik Krallık’ın AB içerisindeki yerinin netleştirilmesi.[12]
Federica Mogherini
İtalya’nın genç ve karizmatik sosyal demokrat Başbakanı Matteo Renzi’nin büyük çabalarıyla ve Baroness Catherine Ashton’ın yerine bu göreve getirilen Federica Mogherini ise[13], alımlı fiziği ve iyi eğitimli olması gibi özellikleriyle dikkat çekerken, kendisine yönelik ciddi eleştiriler de mevcuttur. 1973 doğumlu genç bir politikacı olan Mogherini, ülkesi İtalya’da Roma Sapienza Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi okumuştur.[14] Gençliğinde komünist olan Mogherini, daha sonra Demokrat Parti’ye katılmış ve merkez sol çizgide siyaset hayatına atılmıştır. Şubat 2014’ten beri İtalya Dışişleri Bakanı olan Mogherini’ye yönelik eleştirilerin en önemlisi; kendisinin Rusya’ya yakın bir politikacı olarak etiketlenmesidir. Litvanya Başkanı Dalia Grybauskaite tarafından “Kremlin yanlısı” olarak nitelendirilen Mogherini, Rusya-Ukrayna krizi konusunu yeterince ciddiye almamakla da eleştirilmiştir.[15] Ancak bu konudaki eleştiriler dürüst olmak gerekirse fazlasıyla sert, aceleci ve temelsizdir. Zira Ukrayna krizi konusunda aslında çoğu Avrupalı politikacının seslerini yükseltmekte zorlandıkları ve özellikle ülkelerinin Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığı nedeniyle istemeyerek de olsa alçak tondan konuştukları görülmüştür. Mogherini’nin en çok eleştirilen ikinci özelliği; yalnızca 6 aylık Dışişleri Bakanlığı nedeniyle bu görev için tecrübesiz ve yetersiz görülmesidir.[16] Ancak bu noktada da, 5 yıl önce göreve getirilen Ashton için de aynı şeylerin söylendiği, fakat Ashton’ın başarılı bir AB Dış Politikadan Sorumlu Yüksek Temsilciliği kariyeri yaptığı hatırlanmalıdır. AB içerisinde konsensus oluşan bazı konularda (örneğin Sırbistan-Kosova ilişkilerinin normalleştirilmesi, İran nükleer müzakareleri) bir Dışişleri Bakanı gibi davranan Ashton, konsensus olmayan konularda ise durumu zorlamamış ve kendisini riske atmamıştır.[17] Bu doğrultuda Mogherini’nin de, gerçekten Rusya yanlısı olması durumunda dahi, AB içerisinde konsensüs oluşmadan ileri adımlar atması mümkün gözükmemektedir. Zaten kendisine yönelik eleştirilerin farkında olan Mogherini, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada NATO’nun 5. maddesine vurgu yaparak, Doğu Avrupa’daki güvenlik önlemlerinin arttırılmasını istemiştir.[18]
Sonuç olarak, Avrupa Birliği’nin bu atamalarla göreve gelen kişilerin niteliklerinden çok daha önemli sorunlarının olduğu görülmektedir. Hızla yükselen aşırı sağ ve göçmenlerin entegrasyonunun başarılamaması, ekonomik olarak Almanya dışında neredeyse tüm ülkelerin geriye gidişi veya yerinde sayışı ve daha önemlisi AB rüyasının genişleme sürecinin durmasıyla beraber dünyada kaybolmaya yüz tutması AB’nin en ciddi sorunları olarak göze çarpmaktadır. Bu noktada AB için tek şans; Türkiye’ye yönelik üyelik perspektifinin canlandırılarak, yeniden Doğu’da bir cazibe alanı yaratmaya çalışmak gibi gözükmektedir. Bir diğer seçenek ise, AB dışında ancak onunla koordineli olarak çalışması mümkün olan Akdeniz Birliği gibi bir diğer proje ile Afrika ve Orta Doğu’ya açılmak olabilir. Ancak bunları yapabilmek için Avrupa’nın vizyoner ve dünyada yankı yaratan liderlere ihtiyacı vardır.
Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] Detaylar için; “AB’nin Tepesine İki Yeni İsim”, Amerika’nın Sesi, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://www.amerikaninsesi.com/content/abnin-tepesine-iki-yeni-isim/2433508.html.
[2] “AB’nin Tepesine İki Yeni İsim”, Amerika’nın Sesi, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://www.amerikaninsesi.com/content/abnin-tepesine-iki-yeni-isim/2433508.html.
[3] “AB’nin Tepesine İki Yeni İsim”, Amerika’nın Sesi, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://www.amerikaninsesi.com/content/abnin-tepesine-iki-yeni-isim/2433508.html.
[4] Twitter adresi için; https://twitter.com/premiertusk.
[5] “Donald Tusk”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Donald_Tusk.
[6] “Polish prime minister Donald Tusk expected to become top EU official”, The Guardian, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://www.theguardian.com/world/2014/aug/30/polish-prime-minister-donald-tusk-president-european-council.
[7] “AB’nin Tepesine İki Yeni İsim”, Amerika’nın Sesi, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://www.amerikaninsesi.com/content/abnin-tepesine-iki-yeni-isim/2433508.html.
[8] “Poland holds out over US missiles”, BBC, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/7490146.stm.
[9] “Polish hopes shot down by US move”, BBC, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://news.bbc.co.uk/2/hi/americas/8261941.stm.
[10] “Polish conservatives show solidarity with Hungarian Fidesz”, Polskie Radio, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://www.thenews.pl/1/10/Artykul/83565,Polish-conservatives-show-solidarity-with-Hungarian-Fidesz.
[11] Redei, Lorinc (2014), “Weak and Weaker”, Foreign Affairs, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://www.foreignaffairs.com/articles/141953/lorinc-redei/weak-and-weaker?nocache=1.
[12] “Italy’s Mogherini and Poland’s Tusk get top EU jobs”, BBC, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/news/world-europe-28989875?SThisFB.
[13] Twitter’ı için; https://twitter.com/FedericaMog. Blog sitesi için; http://www.blogmog.it/.
[14] “Federica Mogherini”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Federica_Mogherini.
[15] Wright, Thomas (2014), “Mogherini is the Wrong Choice for Europe”, Brookings, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://www.brookings.edu/blogs/up-front/posts/2014/08/italian-foreign-minister-mogherini-europe-wright.
[16] Redei, Lorinc (2014), “Weak and Weaker”, Foreign Affairs, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://www.foreignaffairs.com/articles/141953/lorinc-redei/weak-and-weaker?nocache=1.
[17] Shapiro, Jeremy & Alcaro, Riccardo (2014), “High Representative, High Expectations”, Foreign Affairs, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://www.foreignaffairs.com/articles/141958/jeremy-shapiro-and-riccardo-alcaro/high-representative-high-expectations.
[18] “EU’s Mogherini calls for Nato muscle in Eastern Europe”, BBC, Erişim Tarihi: 08.09.2014, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/news/world-europe-29030736.