MARİNE LE PEN’İN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ

upa-admin 22 Ekim 2014 3.712 Okunma 0
MARİNE LE PEN’İN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ

Marine Le Pen’in (Marin Lö Pen) bugün Başkanı olduğu aşırı sağcı Le Front National (Ulusal Cephe) partisi, 1972 yılında babası Jean-Marie Le Pen tarafından kurulmuştur.  29 yıl partiyi yöneten baba Le Pen, 2011 yılında Başkanlığı küçük kızı Marine Le Pen’e devretmiştir. Le Front National, Fransa’nın en milliyetçi partisi olup, son yıllardaki seçimlerde ırkçı söylemlerine rağmen büyük başarılara imza atmıştır. Baba Le Pen, 1970-1980 yılları arasında Fransa’nın uğradığı göç dalgası ve petrol krizinin neden olduğu ekonomik durgunluk sebebiyle popülaritesini arttırmış olsa da, kızının elde ettiği başarıya hiçbir zaman ulaşamamıştır. Jean-Marie Le Pen’in Fransa Başkanlığına ilk kez aday olduğu 1974 seçimlerinde oyların yalnızca % 0,74’ünü alabilmesine rağmen, bugün kızı 2017 Fransa Cumhurbaşkanlığı seçiminde favori isimlerden biri olarak gösterilmektedir. Marine Le Pen’nin önderliğinde parti, en son 2014 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Fransa’da 1. sıraya yerleşerek parlamentoya 24 milletvekili göndermiştir. Bu şaşırtan yükselişi bu yazıda beraber inceleyelim.

Le Front National partisi yükselişine 1995 yılı Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Jean-Marie Le Pen’in aldığı % 14 oy oranı ile başlamıştır. Le Pen daha sonrasında 2002 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2. turuna kalsa da, Cumhurbaşkanı seçilememiştir. Kızı ise, 2012 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde  % 20 oy almış ve son olarak 2014 yılındaki belediye seçimlerinde partisi ile Fransa çapında 11 şehrin belediye başkanlığını elde etmiştir. Marine Le Pen’in son büyük başarısı ise; Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldığı % 20 oy ile Fransa’da birinci sıraya yükselmesidir. Bu gözle görülür yükseliş hem rakip partilerin, hem de Fransız kamuoyunun dikkatini çekmiştir.

Parti, Marine Le Pen’in eline geçtikten sonra baba Le Pen’nin sert ve kavgacı kimliğinden sıyrılmış, ırkçı söylemlerini yumuşatarak, daha modern ve yeni politik düzene uygun bir tavır sergilemiştir. Diğer bir taraftan, Jean-Marie Le Pen’in muhalefet tavrından asla vazgeçilmemiş, diğer partiler ikiyüzlü ve faydacı olarak nitelendirilmeye devam edilmiştir. Böylece sistemden rahatsız olan ve sisteme inancını yitirmiş olan ya da kendi partisinde umduğunu bulamayan veya aldatıldığını düşünen seçmen, kendisine bu muhalif sesin içerisinde kolaylıkla yer bulabilmiştir. Diğer bir deyişle, patlayan siyasal yolsuzluklar, ülke çapındaki ekonomik buhran ve Fransızların kendi seslerini duyurabilecek bir parti bulamaması, özünde merkez sağ olarak kurulan aşırı sağ Le Front National partisinin işine yaramaktadır. Union Pour Un Mouvement Populaire (UMP – Halk Hareketi Birliği Partisi), Partie Socialiste (PS – Fransız Sosyalist Partisi) ve hatta aşırı sol partilerden bile seçmen toplayan FN, kendi içerisinde çelişkiler ve yetersizlikler barındırmasına rağmen, Fransa’daki mevcut vasat yönetim, diğer partiler içerisindeki bölünmeler ve kişisel çıkarların ulusal çıkarlarım üzerine geçmesi gibi sebeplerle yükselişe geçmiş durumdadır. Fransızlar, siyasal piyasada dönen çarkların farkına vardıkça, kendi ideolojilerine uygun partilere olan güveni kaybetmekte ve yeni ve muhalif bir ses arayışına girmektedirler.

2017 Cumhurbaşkanlığı seçimleri Fransız kamuoyu için şimdiden endişeli bir bekleyiş haline gelmiştir. Seçimlerde, mevcut Cumhurbaşkanı François Hollande ve hükümetinin Fransız halkını memnun edememesinin, seçmenleri sosyalistlerden uzaklaştıracağı düşünülüyor. Nicolas Sarkozy’nin partisi UMP (Halk Hareketi Birliği) ise, Sarkozy’nin yolsuzlukları ve parti içindeki bölünmeler sebebiyle zor günler yaşıyor ve sürekli kan kaybediyor. Öte yandan, Sarkozy’nin 2017 seçimlerine katılması da beklenmiyor. UMP ve PS’den gelecek oylarla Marine Le Pen’nin seçimi kazanması durumda, Fransa’yı dramatik bir tablo bekliyor olacak. Le Figaro gazetesinin bir haberine göre; Fransa 2012 yılında bünyesinde 12 milyon göçmen barındırmaktadır. Bu göçmenlerin üçte ikisi Avrupa Birliği dışındaki ülkelerden gelmektedir. Fransa’ya en çok göç veren 4 ülke sırasıyla: Cezayir, Fas, Tunus ve Türkiye’dir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Marine Le Pen’nin kazanması halinde, zaten Fransız kültürüne asimilasyon problemi çeken yabancı halk ile Fransızların arasının iyice açılacağı, hatta bu durumun ülkeyi ikiye bölecek bir kaos ortamı yaratabileceği konuşuluyor. Fransa’nın insan hakları savunucusu bir ülke statüsünden ırkçı bir ülke haline gelme olasılığı, Fransız kamuoyunda sık sık konuşulan bir konu haline gelmiş durumda. Ancak Le Pen ve Fransızların bu tavrını eleştirirken, Fransa’daki mevcut siyasetin yetersizliği de mutlaka değerlendirilmeye alınmalı.

Gizem ARAZ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.