UPA: Sayın Iwasaka öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için size teşekkür ederiz. Okuyucularımız için kendinizi biraz tanıtabilir misiniz?
Masamichi Iwasaka: Rica ederim. Ben genel olarak Siyaset Bilimi ve Orta Doğu Çalışmaları, özelde de Türk Politikası üzerine çalışan bir akademisyenim. 2004-2007 yılları arasında üç sene süreyle doktora öğrencisi olarak Bilkent Üniversitesi’nde bulundum, daha sonrasında da doktora derecemi Japonya’daki Sophia Üniversitesi’nden aldım. Şimdilerde Japonya Bilimsel Teşvik Derneği’ne bağlı bir araştırmacı olarak görev yapıyor, ayrıca ülkemde Sophia ve Bunkyo Üniversitelerinde yarı-zamanlı öğretim görevlisi olarak çalışıyorum.
UPA: Uzunca bir süre Türkiye’de kaldınız. Türkiye’deki hayatı nasıl buldunuz? Türkiye’deki hayat ve siyasetle ilgili size dikkat çekici gelen özellikler nelerdi?
Masamichi Iwasaka: Türkiye’de kaldığım dönem benim hayatımdaki en üretken dönemdi. Ankara’da birçok iyi arkadaş edindim, birçok değerli akademisyenle tanıştım ve çok şeyler öğrendim. Burada yaşadıklarım benim yalnızca akademik anlamda değil, günlük yaşam anlamında da gelişimime büyük katkıda bulundu.
Türkiye’deki hayatım oldukça komforluydu. Ankara’da benim gibi yabancı olan birine yönelik sırf meraktan bir müdahale olmuyordu, öte yandan insanlar gerçekten nazik ve oldukça yardımseverdi. Kendimi gerçekten evimde gibi hissettim ve Türkiye’de olmaktan büyük keyif aldım. Ancak bazı zamanlar kuralların ve prosedürlerin sık sık değiştirilmesi nedeniyle can sıkıntısı yaşadım, belki de bu durum Japonya’da kurallar çok sıkı olduğu içindir.
Siyaset anlamında Türkiye siyasetinin Japonya siyasetinden oldukça farklı olduğu intibasını edindim. Japonya’da bizim Atatürk gibi büyük bir ulusal ikonumuz ve Pater Patriae sembolümüz olmadığını fark ettim. Atatürk’ün etkilerinin ve mirasının bu kadar canlı ve kalıcı olduğunu görmek etkileyiciydi. Ayrıca son yıllarda azalsa da, ordunun siyasetteki önemli rolü de dikkat çekiciydi.
UPA: Peki Türkiye-Japonya ilişkileri ve bu ilişkilerin tarihsel gelişimi hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?
Masamichi Iwasaka: Özellikle 2002 Dünya Kupası’ndan sonra Japon insanı, Türk insanına çok daha yakın hissetmeye başladı. Türk futbolcu İlhan Mansız Japonya’da bir sosyal fenomen haline geldi ve Japonlar Türkleri kendilerine çok yakın görmeye başladılar. Türk dondurması da, büyük bir gıda şirketi bu ürünü satmaya başlayınca çok popüler oldu. Bu yolla tarihsel ilişkilerin önemi ve bazı tarihi olaylar yeniden keşfedildi ve televizyon yayınları ve internet medyası sayesinde yaygınlaştı. Örneğin, 1890 tarihli Ertuğrul Fırkateyni kazası ve sonrasında gelişen Osmanlı-Japon dostluğu, 1904-1905 Rus-Japon Savaşı’nda Japonya’nın gösterdiği başarıların Osmanlı’ya sağladığı faydalar ve İran-Irak Savaşı sırasında Türk Hava Yolları’nın bazı Japon vatandaşlarını kurtarması gibi olaylar Japonya’da herkesçe bilinir oldu. Bu olaylar sayesinde özellikle genç nesil Japonlar Türkiye’yi, Japonya dostu bir ülke olarak görmeye başladılar.
Ancak Japon vatandaşlarının bu tarihsel olaylar dışında günümüz Türkiye’si hakkında bilgileri sınırlı. Tokyo’da ve bazı şehirlerde birçok Türk restoranı (kebapçı) olmasına rağmen, insanlar bugün Türkiye’de nasıl bir siyaset ve hayat var çok iyi bilmiyorlar. Umarım Japonlar 21. yüzyılda Türkiye’ye daha ilgili olacaklardır.
UPA: Japonlar Türkiye’de oldukça sempatik ve sıcakkanlı insanlar olarak görülür. Türklerin Japonya’daki imajları nasıl?
Masamichi Iwasaka: Sanırım benzer şekilde. Japonlar da Türklerin çok sempatik, sıcakkanlı ve misafirperver olduğunu düşünüyorlar. İslam dini de Türk algısında önemli bir yer kaplıyor. Ayrıca dediğim gibi, özellikle dünyayı Japonya yanlısı veya karşıtı milletler gibi görme eğiliminde olan Japonlar, Türkiye’yi Japonya yanlısı olarak değerlendiriyorlar.
UPA: Türk-Japon ilişkilerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Masamichi Iwasaka: Türk ekonomisi geliştikçe ilişkilerin öneminin artacağına inanıyorum. Bu anlamda Japonya, Türkiye’deki iktisadi varlığını rakipleri Kore, Hindistan ve Çin’in gerisinde kalmamak adına mutlaka geliştirmeli, güçlendirmelidir. Ayrıca birbirimizi kültürel olarak daha iyi tanımak, ilişkilerin gelişmesinde etkili olacaktır. İki ülke arasındaki turizm faaliyetlerinin ve kültürel etkileşimin önümüzdeki yıllarda daha da artacağına inanıyorum. Her iki ülkede de birbirlerinin olumlu bir imajı ve ilişkileri geliştirmek konusunda istek olduktan sonra neden daha yakın ilişkiler ve parlak bir gelecek kurulmasın ki?
UPA: Japonya’nın Çin’in hızlı ekonomik yükselişine bakışı nasıl? Japonya Çin’i bir tehdit olarak mı algılıyor?
Masamichi Iwasaka: Japonya için Çin Halk Cumhuriyeti’nin son yıllardaki hızlı gelişimi hem ekonomik, hem de ulusal güvenlik açısından tehdit olarak görülüyor. Japonya’daki fabrikaların Çin’e kaydırılması, Japonya’da işsizlik oranlarının yükselmesiyle birlikte daha da önemli bir sorun haline geldi. Ancak buna rağmen küresel ekonomide önemli bir aktör olan Çin’le tabii ki karşılıklı çıkara dayalı ekonomik ilişkiler kurmalıyız. Fakat ulusal güvenlik açısından daha ciddi sorunlar bulunuyor. Senkaku Adaları’nın durumu ve buradaki doğal gaz ve balıkçılık hakları önemli sorunlar haline geldi. Tarihsel bir sorun olarak algılanan Nanjing Katliamı ve Japon siyasetçilerin Yasukuni Shrine’a yaptığı ziyaretler de oldukça tartışmalı konular. Ancak bunların ekonomik ve özellikle ulusal güvenlik meseleleri kadar önemli olmadığını düşünmüyorum. Her iki ülkedeki milliyetçi eğitim sistemine karşın, çok duygusal olmamanın iki ülke ilişkilerinin gelişmesinde anahtar rol oynayacağını düşünüyorum.
UPA: Bu keyifli röportaj için size çok teşekkür ederiz.
Röportaj: Dr. Ozan ÖRMECİ