YENİ JEOEKONOMİK ETKİ ALETİ: DIŞ YARDIM

upa-admin 27 Eylül 2013 3.964 Okunma 0
YENİ JEOEKONOMİK ETKİ ALETİ: DIŞ YARDIM

Uluslararası ilişkiler sisteminde dış yardım önemli siyasi etki aracı olarak kabul ediliyor. Devletlerarası ilişkiler seviyesinde uzun bir tarihi dönem daha çok müttefiklerin birbirlerine yardımlarıyla nitelenmiştir. Fakat günümüzde artık dış yardımlar müttefiklerin yanı sıra dost olmayan ülkelere de yapılıyor. Bu, III. binyılın temel jeosiyasi ve jeoekonomik eğilimidir.

Günümüzde “dış yardım” daha çok “yumuşak güç” aleti olarak kabul ediliyor ve bu tandem farklı mahiyet arz etmektedir. İlk kez Amerikan siyaset bilimci Joseph Nye (Nay) tarafından kullanılan “yumuşak güç” kavramına soğuk savaşın sona ermesinden sonra sık-sık rastlanılıyor. Esas mahiyeti ülkelerin kendi çıkarlarını güç kullanmadan ve gerilim yaratmadan gerçekleştirmektir. Hâlihazırda dış yardımların hangi seviyede bu misyona hizmet etmesi ise şüphe yaratıyor, çünkü büyük devletlerin dış yardımlarının hedef ülkede daha çok iç siyasi-sosyal konulara doğrudan müdahalesi sadece gerginlik yaratmıyor, hatta kaynar noktaların oluşmasına neden oluyor.

Sadece 2012 yılında Mısır’da dış yardımlar konusunda oluşmuş skandalı hatırlamak yeterlidir. O dönemde ABD başta olmak üzere bazı yabancı ülkelerin vatandaşlarından oluşan sivil toplum örgütü üyesi 43 kişi dışarıdan gelen paraların zimmete geçirilmesinde itham edilerek tutuklandı. Hatta Washington Post, o dönem ABD’nin Ulaştırma Bakanı’nın oğlunun da bu skandalla bağlı olduğunu iddia etmişti. Bu iş çabuk unutuldu, ancak bu paraların sonradan Mısır sürecinde hangi amaçlar için kullanımını ise ülkede halen dinmeyen kanlı çatışma gösteriyor.

Bu açıdan yumuşak gücün en etkili araçlardan olan dış yardımların uluslararası pratikte uygulandığı modellere göz atmak isteriz. Jeosiyasi ve ekonomik çıkarlar açısından dış yardım programlarının uygulanması yönünde bu modellerin her birinin farklı özellikleri mevcuttur.

Dış yardımın amacı bakımından donör ülkelerin birkaç modelini ayırt etmek mümkündür. Birincisi, dış yardımı jeosiyasi alet olarak kullanan ABD modeli. Zira ABD’de dış yardım ülkenin dış siyasi hattıyla bağlantılı şekilde ve iç bileşeni olarak gerçekleştiriliyor. ABD Dışişleri Bakanlığı’nda ülkenin dış politika öncelikleri ve ABD’nin Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) aracılığıyla devletin gerçekleştirdiği dış yardım programları ortak ve bağlantılı hazırlanıyor. Dışişleri Bakanlığı ve USAID 5 yıllık stratejik planlar hazırlıyor ve faaliyetlerini bu çerçevede kuruyorlar. Bu ortak stratejik plan Devlet Başkanının ileri sürdüğü ulusal güvenlik stratejisinde tespit olunan yönleri kapsıyor ve ABD’nin dış siyasetinin uygulanması için esastır. Yani, bu model sırf siyasi amaçlara hizmet ediyor.

İkincisi, ekonomik çıkarlar üzerinden kurulan modeli ayırt etmek mümkündür. Uluslararası düzlemde en büyük donörlerden biri olan Japonya’nın dış yardım politikası sırf ekonomik çıkarlar üzerinde kurulmuştur ve daha çok ekonomik istihbarat niteliği taşıyor. Zira Japonya’nın dış ülkelere ayırdığı hibe ve teknik yardımlara baktığımızda anlaşılıyor ki, temel avantaj Japon sermayesinin akım yönü ile eşgüdümlülük oluşturmaktır. Şöyle bir manzara oluşuyor ki, Japon sermayesi büyük projelere yönlendirilmeden önce ayrılan dış yardım hazırlık aşamasını oluşturuyor. Japon donör kurumları ayrılmış hibe ve teknik yardımım alıcı ülke tarafından nasıl uygulanmasını izleyerek gelecekte ülkenin kredi ödeme yeteneğini öğreniyorlar. Böylece, dış yardımın Japon modeli ekonomik istihbarat niteliği taşıyor.

Not etmeliyiz ki, Asya’nın bazı gelişmiş ülkeleri Kore Cumhuriyeti, Malezya ve hatta biraz şaşırtıcı olsa da, bazı farklılıklar olmakla Çin Halk Cumhuriyeti’nin de gerçekleştirdiği dış yardım programları işte bu modelin amaç ve göstergelerini içermektedir.

Bunların yanı sıra İsviçre modelini gösterebiliriz. İsviçre deneyimi ABD ve Japon modelleri arasında ara seçeneği andırıyor. Bu ülkede dış yardımın siyasi ve ekonomik amaçları birbirinden ayrı, çeşitli devlet kurumları tarafından yapılır. Zira İsviçre modeli dış yardımın ekonomik ve siyasi eksen yönünde birbirinden ayrı tutulmasıyla nitelendiriliyor. Ülkenin ikili ekonomik ilişkilerinin gelişiminden temel sorumlu kurumu İsviçre’nin Devlet Ekonomik İlişkiler Sekreterliği (SECO) İsviçre’nin Ekonomi Bakanlığı Ekonomik İlişkiler Federal Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteriyor. SECO’dan farklı olarak İsviçre’nin Kalkınma ve İşbirliği Ajansı (SDC) Dışişleri Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteriyor ve çeşitli alanlarda (ekonomik ve ekonomik olmayan) teknik yardım ve insani programların uygulanmasından sorumludur.

Yeni binyılda dünyanın çeşitli ülkeleri kendi dış yardım politikalarında bu modellerden birini tercih ediyor. Büyük devletlerin dış yardımları daha çok siyasi nitelik taşıyor ve bu durumda “yumuşak güç” ters etki veriyor. Araştırmalar gösteriyor ki, siyasi model dış yardımlar hedef ülkede etnik-dini azınlıklar, kadın-erken sorunları gibi hassas konulara yöneliyor. Örneğin, ABD’nin dış yardımının herhangi bir ülke için coğrafi dağılımı o ülkenin etnik-dini azınlıkların yaşama alanıyla çakışmaktadır. Böylece, dış yardımın şahsında “yumuşak güç” mecazi anlamda kendi yumuşaklığını kaybetmiştir. Şimdi bile “yumuşak güç” araçları soğuk savaşın en ağır döneminde oluşan çatışmalardan daha zor sorunlar yaratıyor. Olayların böyle akarı devam ederse, uluslararası ilişkiler teorisyenleri “dış yardım” ve “yumuşak güç” ikilemine yeniden bakmalı olacaklardır.

Arastü HABİBBEYLİ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.