Son iki yıldır yaşanan Arap Baharı sürecinde bazı olumlu gelişmelere sahne olan, ancak aynı zamanda bu gelişmeler neticesinde yeni bir istikrarsızlık dönemine de giren Orta Doğu coğrafyasında birçok ülkenin silahlanmaya ayırdığı bütçeler artıyor. Yeni silah alımları konusunda en çok dikkat çeken ülkeler ise, kısaca Körfez ülkeleri olarak bilinen ve Basra Körfezi kıyısında bulunan Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman (Oman) gibi ülkeler. Bu yazıda son dönemde bu ülkelerde yapılan bazı silah alımlarını ve bu silah alımlarının jeopolitik anlamını yorumlamaya çalışacağım.
Geçtiğimiz haftalarda Körfez ülkeleri Amerika Birleşik Devletleri’nden toplam 123 milyar dolar değerinde yeni silah satın alarak barış zamanlarında tarihlerinin en büyük silah anlaşmalarına imza attılar. ABD Kongresi’nin onayına sunulan anlaşmalarda Suudi Arabistan başı çekerken, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Umman ve Kuveyt de benzeri anlaşmalar imzaladılar. Anlaşmalar gereği dört yıl içinde BAE 35,6, Umman 12,3 ve Kuveyt 7,1 milyar dolarlık Amerikan silahı alacak.[1] Katar ise topraklarındaki ABD askeri varlığına güvenerek şimdilik silahlanma yarışına katılmamayı seçti. Bu anlaşmalarla ABD Körfez ülkelerine savaş jetleri, helikopter, insansız hava araçları, radar ve füze savunma sistemleri sağlayacak. Krizde olan Amerikan ekonomisini rahatlatan bu gelişmelerden Başkan Obama ve muhalefetin de memnun olduğu kaydediliyor.
Körfez ülkelerinin silah alımları ABD ile de sınırlı değil. Körfez ülkelerinin Avrupa’dan silah alımları da büyük bir hızla yükselişe geçti. Alman hükümeti sözcüsü Georg Streiter daha önce yaptığı açıklamada, Katar’ın kendilerinden 200 Leopard II tankı almak istediğini belirtmiş, Alman basın-yayın organları da geçen yıl Suudi Arabistan’la Leopard tankları satışı konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurmuştu.[2] Bunlara ek olarak Suudi Arabistan, Mayıs ayında da 72 Eurofighter Typhoon savaş uçağı satın almak için İngiltere ile 3 milyar dolarlık anlaşma imzalamıştı.[3] Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü – SIPRI’ye göre kısa bir süre önce Çin Halk Cumhuriyeti’ne geçilerek dünyanın en büyük 5. silah üreticisi ülke konumunu kaybeden İngiltere’de[4], muhafazakar Başbakan David Cameron’ın Körfez ülkelerine yapılan silah satışlarının tamamen “meşru” olduğunu belirttiği ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni Fransız Mirage uçaklarını Eurofighter Thyphoons’la değiştirmeleri için çalıştığı ifade ediliyor.[5] Ancak bu duruma tepki gösteren Avrupalılar da var. Örneğin Alman Sol Partisi-Die Linke’den Jan van Aken, insan hakları sicili bozuk ülkelere yönelik bu silah satışları nedeniyle Alman Şansölyesi Angela Merkel’i ciddi şekilde eleştiriyor.[6]
Bu yoğun silahlanmayı anlamak içinse Körfez ülkelerini güvenlik korkusu içerisine iten siyasal sebepler üzerinde durmak gerekiyor. Elbette birinci neden Körfez ülkeleri ile geleneksel olarak rekabet halindeki İran İslam Cumhuriyeti’nin yürüttüğü nükleer programın kritik bir safhaya girmesi nedeniyle İsrail’den bu ülkeye yönelen tehditler. Olası bir savaş durumunda İran’ın İsrail’e misilleme olarak Hürmüz Boğazı’ndaki petrol akışını engellemeye çalışması ve Körfez’deki stratejik noktalara hava saldırısı yapması mümkün gözüküyor. Bu nedenle Körfez ülkeleri İran’a karşı caydırıcı güçlerini arttırmak için özellikle hava savunma sistemleri konusunda atılım yapmak istiyorlar. Örneğin Riyad’ın satın aldığı 85 yeni F-15 jetinin bu tür hava saldırılarına karşı caydırıcılık amaçlı olduğu belirtiliyor.[7] Bazı uzmanlarca bu son silah alımlarında Körfez ülkelerinin İran’ın füze programına tepki olarak ilk kez ofansif silahları tercih ettiği ifade ediliyor. İkinci önemli neden ise Körfez ülkelerinin geçtiğimiz iki yılda yaşanan Arap Baharı sürecinde demokrasi dışı yönetimlerin kendi halklarının öfkesine nasıl kurban olduklarını görmelerinden kaynaklanıyor. Batı müttefiki olan Bin Ali ve Mübarek’in de Kaddafi ile aynı sona uğraması kuşkusuz Batı müttefiki Körfez ülkelerinin otokratlarını endişelendiriyor ve kendilerini Batı açısından daha yararlı kılma arayışına sürüklüyor. Bu durum da birkaç senedir ciddi ekonomik sorunlarla boğuşan Washington ve Avrupa ülkelerini rahatlatıyor.
Bu ve benzeri silah alımları krizdeki ABD ve Avrupa ekonomilerini ve onların desteklediği ülkelere karşıt olan diğer ülkelere silah satışı yapan Rusya Federasyonu ve benzeri ülkeleri rahatlatırken, barış yanlısı grupların cesaretini kırıyor. Doğal olarak ve ister-istemez insanın aklına ünlü Rus yazar Anton Çehov’un sözü geliyor; “Eğer oyunun birinci sahnesinde duvarda asılı bir silah varsa, o silah ilerleyen sahnelerde mutlaka patlar”…
Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
Girne Amerikan Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Başkanı
Twitter: https://twitter.com/ozanormeci
[1] “Körfez’deki Arap ülkeleri İran’a karşı silahlanıyor”, Radikal, Erişim Tarihi: 28.10.2013, Erişim Adresi: http://www.radikal.com.tr/yorum/korfezdeki_arap_ulkeleri_irana_karsi_silahlaniyor-1020168.
[2] “Körfez Ülkelerinin Silah Alımı Arttı”, Ntvmsnbc, Erişim Tarihi: 28.10.2013, Erişim Adresi: http://www.ntvmsnbc.com/id/25370709/.
[3] “Körfez Ülkelerinin Silah Alımı Arttı”, Ntvmsnbc, Erişim Tarihi: 28.10.2013, Erişim Adresi: http://www.ntvmsnbc.com/id/25370709/.
[4] “18 Mar. 2013: China replaces UK as world’s fifth largest arms exporter, says SIPRI”, SIPRI, Erişim Tarihi: 28.10.2013, Erişim Adresi: http://www.sipri.org/media/pressreleases/2013/ATlaunch.
[5] “David Cameron: UK arms sales to Gulf countries ‘legitimate’”, The Guardian, Erişim Tarihi: 28.10.2013, Erişim Adresi: http://www.theguardian.com/politics/2012/nov/05/david-cameron-arms-sales-gulf.
[6] “Germany boosts arms exports to Qatar”, Deutsche Welle, Erişim Tarihi: 28.10.2013, Erişim Adresi: http://www.dw.de/germany-boosts-arms-exports-to-qatar/a-17004637.
[7] “Körfez’deki Arap ülkeleri İran’a karşı silahlanıyor”, Radikal, Erişim Tarihi: 28.10.2013, Erişim Adresi: http://www.radikal.com.tr/yorum/korfezdeki_arap_ulkeleri_irana_karsi_silahlaniyor-1020168.