VOLGOGRAD SALDIRILARI, SOÇİ OLİMPİYATLARI VE KAFKASLARDA MEVCUT DURUM

upa-admin 15 Ocak 2014 2.440 Okunma 0
VOLGOGRAD SALDIRILARI, SOÇİ OLİMPİYATLARI VE KAFKASLARDA MEVCUT DURUM

2007 Haziran’ında 22. Kış Olimpiyatları için yapılan oylamada, Rusya Federasyonu’na bağlı Soçi şehri, kendisinden çok daha tecrübeli ve avantajlı rakipleri Pyeongchang ve Salzburg’u temel olarak başdöndürücü bir finansal yatırım vaadiyle geride bıraktığında, pek çok kişinin oylama öncesindeki çekinceleri artarak devam etti. Soçi gerçekten de şu ana kadar yapılmış 51 milyar dolarlık yatırımla, ki bugüne kadar Olimpiyatlar için yapılmış en yüksek harcama olarak tarihe geçmiştir, Olimpiyatlar için hiçbir maddi sorumluluktan kaçınmayacağını gösterdi. Ancak Soçi ile ilgili en önemli çekince olan “güvenlik”, 29-30 Aralık tarihlerindeki Volgograd patlamaları ile tekrara gündeme geldi.

Bugün Çeçenistan uzun süren savaşlar sonucunda güvenlik açısından olumsuz bir algı yaratsa da, Kafkaslar’da güvenliğin üst düzeyde olduğu bölgelerin başında gelmektedir. Soçi’nin Olimpiyatları evsahipliğini yapacağı belli olduktan sonra bölge üzerindeki kontrol ve güvenlik önlemlerini iyice sıkılaştıran Rusya’da terörün merkezi öncelikle Çeçenistan’dan Dağıstan’a ve İnguşetya’ya kaymış, şu anda ise Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’ne doğru genişleme göstermektedir.

Çeçenistan ve Dağıstan kırsalındaki küçük eylemlerle sürekli olarak bölge halkının zihnindeki “Kafkas Emirliği” fikrini canlı tutan Doku Umarov’un uzunca süren sessizliği nedeniyle Çeçenistan Cumhurbaşkanı Kadyrov, Volgograd bombalarından birkaç hafta önce Umarov’un öldüğünü açıklamıştı. Umarov, Soçi Olimpiyatları’nın, şehrin Büyük Çerkez Sürgünü’ndeki önemi nedeniyle yapılamaması için destekçilerinin maksimum güçleriyle buna karşı güç kullanmalarını emretmiştir. Rusya Federasyonu, Olimpiyatlar öncesi bu tehditlere karşı Şangay İşbirliği Örgütü çerçevesinde ve bölge ülkeleri ile güvenlik konusundaki ikili işbirliğiyle uluslararası alanda önlemler almıştır.

“Çelikten Çember” oluşturduğu iddia edilen Rusya Federasyonu’nun Soçi şehrini abluka altına aldığı, şehre yalnızca Soçi ve Adler bölgelerinde oturanların giriş yapabildiği, şehrin içinde farklı kontrol noktaları olduğu, her türlü havai fişek, yüksek ses çıkartan maytap, ses bombası gibi maddelerin, mermi ve silahların satışının yasaklandığı, Olimpiyatların yapılacağı alanların ise tamamen yasaklı bölge olduğuna dair haberler çeşitli medya kuruluşlarında sıkça yer almaktadır. Hatta Türkiye’de yayınlanan bir ulusal gazetenin sayfasında ise Olimpiyatların yapılacağı alana sadece birkaç kilometre uzaklıktaki Abhazya’dan “kente insanların bile girişlerine izin verilmeyeceği” yazılmıştır. Bu bağlamda Soçi Olimpiyatları ile ilgili haberlerde medya etiği, normal koşullardan da geride seyretmektedir.

Soçi’de, daha genel olarak ise Krasnodar ve Stavrapol bölgeleri ile Kuzey Kafkasya’daki federal cumhuriyetlerde, güvenlik önlemlerinin çok daha yoğun olduğu doğrudur. Volgagrad bombaları nedeniyle Soçi’de halk yeniyılı sokakta geçirmek yerine genel olarak evde kutladı. Şehrin farklı noktalarında, “Terörizm” temalı, şüpheli bir durumda nasıl hareket edilmesi gerektiğine dair afişler sıklıkla görülebiliyor. Özellikle Abhazya ile olan sınır kapısı olan Psou Bölgesinde, Adler’in çevre sokaklarında ve açık hava yarışmalarının yoğun olarak yapılacağı Krasnoya Polyana gibi bölgelerde normalin çok üstüne polis mevcut. Şüpheli görünen kişilere (ki bunların çoğu sayıların binlerce olan Türkiye’li işçiler ile beraber bölge dışından olduğu belirli olanlardır) sokakta pasaport ve doküman kontrolleri yapılmaktadır. Tuapse-Abhazya arasında sahil kenarından yapacağınız bir yolculukta sürekli olarak açık denizde Rus donanmasını görebilirsiniz. Ancak tüm bu güvenlik önlemlerine rağmen, inşaatların sürdüğü alanlar, askeri tesisler gibi yerler haricinde bir “yasaklı bölge” en azından şimdiye kadar yok. Soçi’de görevli polisler genel olarak bir Rus polisi için gerçekten alışılmışın dışında yardımsever ve nezaket kurallarına dikkat eder durumda.

Soçi Olimpiyatları’ndaki güvenlik sorunu ile ilgili olarak ortaya konulan savlardan birisi ise Abhazya’nın konjonktürdeki durumunun karışıklığıdır. 92-93 yıllarındaki savaştan sonra Gürcistan’dan fiilen ayrılan ve 2008’deki Gürcistan-Rusya savaşının ardından başta Rusya olmak üzere sayıca az da olsa BM ülkeleri tarafından tanınmasının ardından de facto bağımsızlığını kısmi de olsa de jure bağımsızlığa yükseltmiştir. Abhazya Transdinyester ve Dağlık Karabağ gibi diplomatik ilişkileri olmayan bir ülke değildir. Her ne kadar uzun yıllardır tam olarak işleyen demokratik bir sisteme ve egemenliğe sahip olsa da, KKTC de Abhazya’ya tam bir karşılık değildir Güney Osetya ise coğrafi konumu ve Rusya Federasyonu’na bağlı Kuzey Osetya ile bütünleşmenin nihai hedefi olması nedeniyle yine Abhazya örneği ile bağdaşmamaktadır.

Abhazya Cumhuriyeti, fiilen sınırları belirli olan bir toprak parçası üzerinde tam egemenliğini tesis etmiş, işleyen bir demokrasiye ve devlet bürokrasisine sahiptir. Gürcistan ile olan savaşta Kuzey Kafkasya’daki gönüllü Çerkez ve Rus Kazakları ile, Türkiye’deki etnik Abhazlar ve Çerkezlerin yardımının dışında herhangi bir (savaşın sonlarına doğru kısıtlı bir Rus desteğinin mevcudiyeti ile birlikte) yardım almadan egemenliğini tesis etmiştir. Bugün her ne kadar ekonomik  ve askeri olarak Rusya Federasyonu’ndan yüklü miktarda yardım alsa da, egemenliğinin tesisi kendi iç dinamikleri ile olmuş ve uzun yıllar Rusya, Gürcistan ve Türkiye tarafından bir ambargo altında yaşamasına rağmen egemenliğinden taviz vermemiştir.

Geçtiğimiz aylarda bağımsızlığının 20.yılını kutlayan Abhazya’da iç güvenlik sorunları yoktur. Abhaz halkının %60 kadarı Hristiyan, % 15-20 kadarı Müslüman, geri kalan nüfus ise genel olarak Abhazların Pagan inançlarını sürdürmektedir. Bu üç kesim için de, dinin sosyal hayat ve düşünce yapısı üzerine etkisi çok zayıftır. Toplum üzerindeki en etkili kural yazılı olmayan adet ve gelenekler (Apsuara), bundan sonra yazılı kanunlardır. Abhazya’da birbirlerinin dini inançlarını bilmeden evlenen insanların sayısı son derece yüksektir. Müslüman, Hristiyan ve hatta az sayıdaki Abhaz Yahudilerinin cenaze merasimlerinde dahi Pagan inançlarının etkisi çok açık biçimde görülmektedir. Bu nedenle konuyu Soçi Olimpiyatları açısından ele alacak olursak, Olimpiyatlara sadece birkaç kilometre uzaklıkta olan Abhazya’nın radikal İslami hareketlere lojistik destek sağlaması mümkün değildir. En son geçtiğimiz aylarda Abhazya’daki Çeçen Cemaati de Soçi Olimpiyatları’na destek bildirisi yayınlamıştır. Öte yandan Abhazya’dan araç giriş çıkışları uzunca süredir yalnızca özel izinli ticari araçlar için serbestken, 7 Ocak itibariyle bu araç girişleri daha da sıkı kontrol ve yasaklara tabi olacaktır. Bununla beraber ısrarla özellikle Türkiye medyasında çıkan “sınırlardan insanların dahi girişinin yasaklanacağı” haberi tamamen gerçek dışıdır.

Son bombaların patladığı bölge olan Volgograd, bölgedeki ana ulaşım ağının en kilit noktasıdır. Volgagrad’a ulaşabilmiş bir terörist, buradan kolaylıkla tüm Kafkasya’ya, Krasnodar bölgesine ve Moskova’ya kadar rahatlıkla hareket edebilir. Soçi ile ilgili bir diğer sıkıntı, Soçi ilk aday olduğu andan itibaren günümüze kadar devam eden protestolardır. Almanya ve Litvanya Cumhurbaşkanları da Olimpiyatları Rusya’daki insan hakları ihlallerini öne sürerek kişisel olarak boykot ettiklerini gösterdiler. Eşcinsellik “propagandasının” yasaklanması ve eşçinsellere yönelik devletin politikaları da uzun süredir Rusya’nın uluslararası alanda eleştirilmesine neden olmaktadır.

Peki neden Putin, Olimpiyatların Soçi’de yapılması için, tüm güvenlik tehditlerine rağmen bizzat kendisi oylama sırasında konuşma yapacak ve 51 milyar dolar gibi bir rakamı gözden çıkartacak kadar ısrar etti? Rusya, her yıl vatandaşlarının, doğal olarak, sıcak ülkelerde tatil yapmasından dolayı iç turizminde büyük bir kayba uğramakta. Rusya sınırlarında klasik bir “güneşli tatil” için en güzel seçenek Soçi. Tren yolculuğu ile yaklaşık bir saat süren Krasnoya Polyana ise kış sporları ve kış turizmi için çok uygun bir bölge.Yapılan yeni oteller ve şehrin değişen yüzü ile iç turizm için Olimpiyat sonrasında da Soçi avantajlı bir konumda olacaktır. Putin için Soçi Olimpiyatları yalnızca bir spor faaliyeti veya PR çalışmasından öte, Kafkasya politikası için de uzun vadeli bir adım.

Kafkasya dışında yaşayan Çerkezlerin Olimpiyatları protesto etmesi ise Rusya için ciddi bir sorun teşkil ediyor. Ruslar, 1864 yılında Rusların, Sadz ve Ciget Abhazlar’ının tarihi toprağı olan Gubaadey (bugünkü Krasnoya Polyana) bölgesindeki son Abhaz-Çerkez direniş bölgesini ele geçirerek, savaşın sona erdiğini belirten büyük bir askeri yürüyüş ve ayini düzenleyerek zaferini ilan etmiştir. Çerkezlerin ve Abhazların çok büyük bir çoğunluğu o dönemdeki Osmanlı İmparatorluğu’na sürülmüş ve Kafkasya’daki demografik dengeler günümüze kadar köklü bir biçimde değişmiştir. Olimpiyat alanlarının inşaat alanlarında Kafkasyalılar’a ait toplu mezarlar ve kemikler bulunmaktadır. Türkiye’de her ayın 21’inde düzenli olarak İstanbul’da Olimpiyatlar Çerkezler tarafından protesto edilmektedir.

Protestolar “ya hep ya hiç” modeli ile düzenlenmiştir. Olimpiyatların tamamen iptalinin dışında hiçbir koşul kabul edilmemiştir. Rusya sadece bir “düşman” algısı ile muhatap alınmıştır. Protestolar, 2007’deki seçilecek şehir için yapılan oylamalara kadar yoğun bir şekilde yapılsaydı belki de etkisi büyük olabilir, Soçi’nin seçilmesi baştan engellenebilirdi. Ancak Rusya Federasyonu gibi büyük bir gücün, özellikle Putin’in konuyu tamamen kişisel bir prestij haline getirmesinin ardından Olimpiyatların iptal edilmesini ummak, büyük bir hata olmuştur.

Türkiye’deki Çerkezler kendi içlerinde de konuya yönelik yek bir tavır içerisinde değildir. Kafkasya’daki Çerkezler ise siyasi açıdan Rusya Federasyonu ile doğrudan bir ilişkide olduklarından bu tür protestolara destek vermemektedir. Ancak buna rağmen Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nin başkanının görevden çekilmesinde halkın Olimpiyatlar ile ilgili olarak kendisinin sessiz kalmasını yüksek sesle eleştirmesinin de temel sebeplerden olduğu iddia edilmektedir. Adigey Cumhuriyeti ile Karaçay-Çerkez Cumhuriyetlerinde protestolar ve eleştiriler olmasına rağmen, konu tam anlamıyla hiçbir zaman ana gündem maddesi haline gelmemiştir. Osetya, Dağıstan, Çeçenistan ve Abhazya’da ise konu mevcut konjonktürel yapı nedeniyle gündem dışı kalmıştır.

Abhazya’da konu ancak 2007’de Soçi seçildikten sonra gündem olmuş, Olimpiyatların artıları ve eksileri tartışılmış ve kısa sürede gündemden düşmüştür. Olimpiyatların Abhazlar için anlamı, Olimpiyat öncesi stabil görüntüsünün bozulmaması için iç siyasi sorunların Olimpiyatlar sonrasına ertelenmesi ve Olimpiyatların Abhazya turizmine etkisidir. Bugün Kafkasya’daki temel sorun, Federal Cumhuriyetler ile Krasnodar ve Stavrapol bölgelerindeki etnik sorunlardır. Stavrapol bölgesinde yapılan ankette halkın yüzde sekseninin Kafkasya’dan gelecek iç göçe şiddetle karşı çıkması anlamlıdır. Bu etnik gerilim çift taraflıdır, örneğin Stavrapol’daki Yermolov heykeli tüm Kafkas halklarının büyük tepkisini çekerken, Grozni’de Rus askerini öldüren bir Çeçen kadın figürüne ait heykelin açılışına kimse tepki göstermemektedir.

Soçi Olimpiyatları, belki de şu ana kadar gerçekleştirilen Olimpiyatlar arasında en riskli olanıdır. Bölge Çeçenistan savaşları sonrasında sakin görünse de, genel olarak istikrarlı bir şekilde süren şiddet ve terörizm etkisi altındadır.  Danimarka istihbaratı sporcularına ve yetkililerine uyarıda bulunurken, pek çok medya organında Soçi Olimpiyatları’nın ne kadar güvenli olduğu tartışılmakta. Ancak Putin son bombalara rağmen kendine ve güvenlik örgütlerine güvenini yitirmemiş görünüyor, aksine bombalamalardan sonra gösteri ve protesto yasağını hafifletti, hemen ardından Krasnoya Polyana’daki kayak merkezini denetleyerek bizzat Medvedev ile kayak yaptı, baş düşmanlarından Kodorkovski’yi, Pussy Riot’u ve Greenpeace eylemcilerini serbest bıraktı. Putin’in bu kadar önem vererek kişiselleştirdiği ve uzun vadeli politikalarında önemli bir yer tutan Olimpiyatlarda en ufak bir aksaklığa yer vermemek için her türlü önlemi alacağı kesindir. Ancak bahsettiğimiz üzere, bölge coğrafi olarak terörist faaliyetlere son derece elverişlidir ve ülkenin coğrafi büyüklüğünden dolayı kontrolü zordur. Bir öngörü yapmak gerekirse, Olimpiyatlar süresince Soçi ve Adler bölgelerinde terör hareketlerinin ortaya çıkması tamamen imkansız olmamakla beraber, çok güçtür. Ancak Volgograd gibi yakın bölgelerde, güvenlik önlemleri artacağından toplu taşıma merkezleri gibi yerler dışında özellikle Coca-Cola, McDonalds gibi yumuşak hedeflere yönelik saldırılar gerçekleşebilir. Unutulmaması gereken en önemli nokta Kafkasya, Stavrapol ve Krasnodar bölgelerinin nüfus yoğunluğu ile Orta Asya petrol ve gazının Novorossisk, Tuapse ve Soçi limanları gibi kilit bölgelere sahip olmasıdır. Bu bölgelerin enerji politikalarında ve jeopolitik oyundaki önemi anlamak da, Putin’in Olimpiyatlar üzerindeki ısrarındaki kilit noktaları aydınlatmaya sebep olacaktır.

 

Dünya BAŞOL

Abhazya Cumhurbaşkanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi, Jeopolitik Masası

İsrail Bar-Ilan Üniversitesi Doktora Öğrencisi

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.