RUSYA GÜVENLİK STRATEJİSİNİ KIRIM’DA UYGULUYOR

upa-admin 04 Mart 2014 1.804 Okunma 0
RUSYA GÜVENLİK STRATEJİSİNİ KIRIM’DA UYGULUYOR

Ukrayna’da suların ısınmaktan çok artık kaynamaya başladığını ifade edersek pek de abartmış olmayız. Ukrayna’nın devrik Cumhurbaşkanı Rusya yanlısı Yanukoviç’in görevinden ayrılmasından sonra Rusya’nın karşı hamlesini Kırım üzerinden oynaması, meseleyi bölgesel ölçekten küresel boyuta taşımayı başardı. Şimdi gözler Rusya ile ABD’ye çevrilmiş durumda. Yalnız Ukrayna olaylarının Kırım üzerinden sadece ABD ve Rusya bazlı çözülmesini beklemek halen bunun Soğuk Savaş döneminin tezahürü düşüncesinin devam ettiği anlamına gelecektir.

Moskova Kırım’ın iç işlerine karışmada çok daha cüretkar.

18. yüzyılda Rus Çariçesi Katerina tarafından fethedilen, 1954 yılında ise Sovyet lider Kruşçev tarafından Ukrayna’ya verilen Kırım Özerk Cumhuriyeti Rusya için hem tarihsel miras anlamında, hem de ulusal güvenliği açısından büyük değer taşıyor. Rusya’nın Karadeniz’de ki donanması Kırım’ın Sivastopol Limanı’nda demirli olması, Moskova yönetimini Kırım’ın iç işlerine karışmada daha cüretkar kılıyor. Son olarak Ukrayna’daki olayların getirdiği noktada, Devlet Başkanı Putin öncelikle savaş tatbikatlarını başlatmış sonrasında ise Kırım’a askeri birliklerini göndermiştir.

Ukrayna’da Rusya muhaliflerinin zaferiyle sonuçlanan olaylara karşı hamle olarak Başkan Putin, Kırım’ın bağımsızlığını desteklemeye başladı. Elbette bu durum başta Ukrayna olmak üzere Batı dünyası tarafından endişeyle karşılandı. Rus askeri birliklerinin Kırım’daki tüm harekat ve kilit noktaların kontrolünü ele geçirmesine meşru zemin olarak Putin, bunun bölgedeki Rus vatandaşlarının güvenliğini sağlamaya yönelik olduğuna işaret etti. Kuşkusuz olayların bu kadar basit sebebe indirgeyip olağanlaştırmaya çalıştırmak anlamsız olacaktır. Çünkü Rusya bölgedeki kendi vatandaşlarından çok kendi ulusal güvenliğini koruma altına almak için askeri birliklerini bölgede konuşlandırıyor.

Rusya sıcak çatışmadan çok müzakere masasında elini kuvvetlendirmek istiyor.

Büyük resme bakmamız gerekirse; Rusya’nın bölgede sıcak çatışmayı diplomasiye tercih etmeyeceğini tahmin edebiliriz. Çünkü Rusya’nın birincil amacı bilhassa NATO’nun siyaseten ve fiilen yanı başına kadar gelmesine mani olmak. Dolayısıyla Rusya 2008 Gürcistan olaylarında meydana geldiği gibi coğrafyasında varlığını hissettirmek ve elini güçlendirmek için Kırım’da silahlı kuvvetlerini konuşlandıracaktır. Böylelikle Rusya hem Karadeniz ve Akdeniz politikalarının geleceğini teminat altına alacak, hem de bölgedeki siyasi nüfuzunu pekiştirecektir.

Dünyaca ünlü stratejistler Mahan ve Modelski deniz gücünün küresel politika ile derin ilişkisi olduğunu ve bunun küresel operasyonun vazgeçilmez unsurları olduğunu ifade ediyorlar. Bu görüş aslında Rusya’nın jeopolitik iddiasını açıklar nitelikte. Rusya’nın hakimiyet politikalarının başında deniz gücünü kullanabilme geliyor. Bunu da özellikle Soğuk Savaş sonrasında Karadeniz’de gücünü kaybetmemek adına Kırım Sivastopol Limanı’nın güvencesi sağlamaya, Akdeniz’deki varlığını sürdürebilmek içinse Suriye’nin Tarsus Limanı’ndaki deniz üssünün güvenliğini korumaya çalışmaktadır.

Rusya Ukrayna üzerinde hangi yaptırımlarda bulunabilir?

Kırım gibi özel yerlerin fiziksel coğrafyası uluslararası çatışmaları anlamlandırabilmek için büyük önem teşkil ediyor. Sıcak denizlerde limanlara sahip olmak ve genel olarak Akdeniz’de var olmak, Rus dış politikasının yüzyıllardır ana stratejilerinden birisidir. Kırım bu bağlamda Rusya’nın Karadeniz’in güvenliğini sağlama ve Akdeniz politikalarının devamlılığı adına son derece kritik bir bölgedir. Fakat basit olarak “Rusya Ukrayna üzerinde hangi yaptırımlarda bulunabilir?” sorusunu soracak olursak, bunun enerji kartını kullanarak ekonomik yaptırım yollarını deneyeceğini söyleyebiliriz.

Amerika’nın deniz üssünün bulunmadığı tek yer Karadeniz.

Diğer taraftan ABD, Rusya’nın Kırım’da uluslararası hukuku çiğneyerek müdahalede bulunacağı endişesiyle Karadeniz’e askeri filosunu göndermek istiyor. Bilindiği üzere, ABD uzun zamandan beri donanma gücünü Karadeniz’e bulundurma gibi bir gayesi mevcut. Çünkü Karadeniz havzası coğrafi sorunlara olan yakınlığı ve enerji geçiş güzergahı üzerinde olması nedeniyle hem Rusya, hem de ABD açısından büyük önem arz ediyor. Karadeniz’e uzun sahil sınırı olan Türkiye içinse bölgede sıcak saatlerin yaşanması haklı endişelere sebep oluyor.

Kırım, Rusya için adeta Karadeniz’deki “uçak gemisi” vazifesini görüyor. Bunun bilincinde olan Batılı güçler Ukrayna’yı NATO saflarına katıp, Rusya’yı biraz daha dar alana hapsetme peşinde. Fakat Kırım’ın bağımsızlığı olması durumunda Rusya şemsiyesi altına girmesi Ukrayna’nın Yugoslavya tarzında bölünmesini tetikleyecektir. Bu sorun ancak her iki tarafın Ukrayna’nın iç işlerine karışmaması ile çözüme kavuşabilir. Lakin Avrupa devletleri Rusya’nın gazına muhtaç olduğu sürece karşılıklı restleşmelerin de bir sınırı olacaktır.

Haftanın Sözü: “Diplomasinin değeri, kılıç kınındaki pastan anlaşılır.” – Victor Hugo

Furkan KAYA

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.