Saygın düşünce kuruluşu Stratfor’un yayınladığı rapora göre; gelecek 10 yıl içerisinde Rusya Federasyonu çöküp, Türkiye yükselirken, ABD ve müttefikleri güçlerini sağlamlaştıracaktır. Ayrıca Orta Doğu bölgesinde bölünmeler derinden hissedilerek bu coğrafya parçalanacak, Çin zayıflayacak ve ABD tek süper güç olarak kalacaktır.
Rusya’nın zayıflaması nükleer silahları kontrolsüz bırakır.
Stratfor, Rusya’nın çöküşünü enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar nedeniyle ekonomik yapısının sarsılarak Rusya’nın ekonomik ilişkilerinin zayıflamasına bağlamaktadır. Elbette Rusya gibi nükleer bir ülkenin bu şekilde bunalımlı bir döneme girmesi, nükleer silahların kontrolsüz güçlerin eline geçme riskini doğuracaktır. Böylesi bir durumda Avrupa’nın ve Asya’nın büyük güvenlik problemi ile karşılaşacağının farkında olması gereken ABD, yaptırımların Rusya’nın politik ve ekonomik yapısına kalıcı hasar vermemeye özen göstermesi gerekiyor.
Rusya’ya karşı değil, Rusya ile birlikte Avrupa düzenini kurmak.
Avrupa Birliği içerisindeki durum da, Rusya’nın üzerindeki baskıların zamanla azalacağını işaret ediyor. AB bünyesinde artan milliyetçilik ve radikal sol söylemler, birlik içerisinde yer alan çıkar çatışmaları nedeniyle derin çatlaklara yol açıyor. Birliğin akıbetini tehlikede gören Almanya ise, ticaret ortağı Rusya ile ilişkilerin her koşulda istikrarlı kalmasını arzu ederken, Rusya’ya karşı değil, Rusya ile birlikte Avrupa düzenin inşasının gerçekleşebileceğini belirtiyor.
Dizleri üzerine çökmüş bir dev
Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte “dizleri üzerine çökmüş bir dev” haline gelen Rusya, 1 Ocak 2015 tarihinde imzalanan “Avrasya Ekonomik Birliği” anlaşması ile 17 milyonluk dev pazarı yönetecek ülke konumuna geldi. Tıpkı AB gibi, öncelikle Asya kıtası genelinde ekonomik entegrasyon ile sağlanacak birliğin, daha sonra politik ve Şanghay İşbirliği Örgütü’nün de katılacağı bir savunma ittifakına dönüştürülmesi muhtemeldir.
Trans-Kafkasya Bölgesinin önemi
Rusya’nın Batı karşısında gücünü koruyacak olan bölge “Trans-Kafkasya” bölgesidir. Asya ve Avrupa’nın omurgası olarak değerlendirilen coğrafyanın hakimiyeti ile, Orta Asya, Hazar, Karadeniz, hatta Basra Körfezi geçişlerinin de kontrolü sağlanmış olacak. Bölgenin zengin enerji kaynaklarını da hesaba katacak olursak, Rusya ve ABD’nin hakimiyet mücadelesini daha rahat kavrayabiliriz. Çünkü bu coğrafya ABD için Orta Asya ve Afganistan’daki üslerine ulaşabilmesi için transit geçiş güzergahıdır.
Stratfor düşünce kuruluşu, ABD’nin önümüzdeki dönemde tek süper güç kalmaya devam edeceğini ifade ederken, ünlü stratejist Zbigniew Brzezinski bundan sonraki yıllarda küresel kurumların Çin, Hindistan, Japonya ve Endonezya gibi yükselen güçlere uyarlanmaları düşüncesiyle daha makul bir öngörüde bulunmuş oluyor. Çünkü artık hiçbir ülke, kendi başına yetecek siyasi ve ekonomik özgürlüğe sahip değil. Dolayısıyla ABD, her ne kadar süper güç seviyesinde finansal veya ekonomik yapıya sahip olsa da, Rusya, Çin veya İran gibi ülkeler ile diyalog kurmadan ulusal güvenliğini koruyamaz.
Çin ile Rusya, ABD’ye karşı müttefik olabilir mi?
Bu iki büyük ülkenin hem rekabet içeren, hem de çok yönlü ilişki düzeyine sahip oldukları unutulmaması gerekiyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2014 yılı itibariyle 94 milyar dolar, ayrıca devletler arasında 30 yılı kapsayan 400 milyar dolarlık bir enerji anlaşması imzaladı. Fakat Çin ile Rusya’nın ilişkilerinin geleceğinin, ABD ile olan diyaloglarına bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Ukrayna meselesi yüzünden Batı’nın Rusya’ya karşı uyguladığı ekonomik yaptırımların neticesinde Rusya’nın en önemli gelir kaynaklarından biri olan enerji fiyatlarının düşmesi, Moskova yönetimini dengeyi Çin ile sağlamaya yöneltecektir. Çünkü ABD’nin Pasifik’te Çin’e karşı denge arayışı içinde olması, Pekin yönetimini oldukça rahatsız ediyor.
Rusya ile Çin arasındaki potansiyel sorunlar
Rusya ile Çin’in arasını soğutabilecek en önemli husus; enerji fiyatlarındaki düşüş sebebiyle Rusya’nın Çin’e enerji tedarikinde kısıtlamaya gitmesidir. Dünyanın en büyük enerji tüketicilerinden olan Çin’in, bu sebeple Rusya’ya olan güveni sarsılır ve tedarikteki kırılganlık nedeniyle alternatif yollara yönelecektir.
Dolayısıyla Stratfor’un belirtmiş olduğu gibi, ABD’nin tek süper güç olarak yoluna devam etmesi artık son derece zor. Çünkü Ukrayna meselesi gibi bölgesel krizlerin çözümünde dünya artık daha düz ve ülkeler birbirlerine daha muhtaç. İster ABD, ister Rusya veya Çin olsun, bu tip büyük ölçekli ülkelerin politikaları birbirlerinden karşılıklı olarak beslenerek hareket eder. Ulusal güvenliklerinin devamlılığı da aynı ölçüde birbirlerinin teminatıdır.
Haftanın Sözü: “Haksızlıkları bir vuruşta ortadan kaldıramıyoruz diye, halka hizmet etmekten vazgeçmek doğru mudur? Bir fırtınada kaptan, rüzgara söz geçiremiyorum diye gemiyi bırakır mı?” – Thomas More/Utopia
Furkan KAYA