PODEMOS “YAPABİLECEK” Mİ?

upa-admin 27 Mayıs 2015 2.277 Okunma 0
PODEMOS “YAPABİLECEK” Mİ?

Ocak 2014’e değin, İspanyolca’da “Yapabiliriz” anlamına gelen bir sözcük olan Podemos, bugün itibarıyla İspanyol siyasetini sorgulayan, tarihsel süreç içerisinde iki partili bir sisteme evrilmiş olan yapının temeline saldıran ve “sol” siyaseti Avrupa için dahi ileri seviyede görülebilecek bir bağlamda siyasal arenaya yansıtabilmeyi hedefleyen bir partinin adıdır. 37 yaşındaki siyaset bilimci Pablo Iglesias’ın liderliğinde çeşitli sivil toplum kuruluşları, sendikalar, çevreci hareketler ve insan hakları savunucuları ile sosyalizme dair farklı anlayışları/aktörleri bünyesinde toplayan ve oldukça katılımcı bir yapıya sahip olan Podemos, AB Parlamentosu seçimlerine yansımış olan etkinliğini, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen “yerel seçimlere” de yansıtmış ve ülkenin üçüncü büyük partisi haline gelmiştir.

Podemos’un yükselişine değin İspanya’da siyaset temelde iki siyasal parti ekseninde şekillenmekteydi. Bu partiler ise merkez sağ cenahın temsilcisi ve an itibarıyla da iktidarda yer alan Halk Partisi (PP) ile merkez sol olarak görülebilecek Sosyalist İşçi Partisi (PSOE)’dir. Bu iki parti dışında Katalunya, Bask ve Asturias gibi çeşitli bölgelerde etkinlik gösteren coğrafi temsil esasına dayalı ve kimileri ayrılıkçı eğilimlere sahip partiler de bulunmasına karşılık, temel siyasal işleyişi kontrol eden partiler Halk Partisi ve Sosyalist İşçi Partisi olmuştur. Ocak 2014’te kurulan Podemos ise, küresel ekonomik krizin İspanya özelinde yarattığı olumsuz yansımalardan etkilenen ve ülkenin iki partili sisteme eklemlenmiş tekdüze siyasal işleyişini kırıp, yeni ve kapsayıcı bir söylem/eylem geliştirmeye çalışan bir parti olarak görülmektedir. İspanya’daki ekonomik krize karşı meydanlara dökülen “Öfkeliler” hareketinin bir yansıması olarak ortaya çıkmış olan Podemos, Avrupa Parlamentosu seçimleri ve şimdi de yerel seçimlerde gösterdiği etkinliği Kasım 2015 itibarıyla genel seçimlere de taşımayı amaçlamaktadır. Ne var ki, Bask, Katalunya, Asturias ve Endülüs’teki bölgesel temsil usulüne göre hareket eden siyasal partilerin artan etkinliği, İspanyol halkının oy verme alışkanlıklarının kısa vadede hızlı bir şekilde değişmesinin çok zor olması ve çok farklı gruplar/aktörleri içerisinde barındıran Podemos içerisinde yaşanabilecek muhtemel bir anlaşmazlık, bu partinin iktidara yürümesi önündeki engeller olarak görülmektedir. Podemos, “başarabilecek” gibi görünmektedir. Ancak, bunun kısa vadede gerçekleşmesinin güç olduğu “yerel seçimlerde” alınan % 10’luk oy oranının Podemos tarafından dahi başarı olarak görülmesi ile anlaşılabilmektedir.

İspanya’da yerel seçimler 8122 belediye, 13 “özerk” yönetim ve Fas topraklarında bulunan ancak siyasal anlamda İspanya’ya bağlı olan Ceuta ve Melilla kentlerinde düzenlenmiştir. İktidarda bulunan Halk Partisi, % 27’lik oy oranı ile birinci gelse de, 2011 seçimlerine oranla 2,5 milyon oy kaybetmesi ve oy oranının % 10’luk bir düşüş göstermesi, parti 13 özerk bölgeden 9’unda birinci gelse de ciddi bir başarısızlık olarak görülmelidir. Bu başarısızlığın nedenleri olarak iktidar yorgunluğu, yaşanan ekonomik sorunların Halkçı Parti’ye atfen değerlendirilmesi ve özellikle aday belirleme süreçlerinde yapılan yanlışlar gösterilmektedir. Madrid ve Barcelona gibi büyük şehirlerde ciddi bir oy kaybı yaşayan Halkçı Parti, çok yüksek bir ihtimalle her iki şehirde de belediyeyi Podemos’un desteklediği adaylara kaptıracaktır. Ana muhalefet partisi olarak görülen Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ise %2 5’lik oy oranı ile Halk Partisi’nin 2 puan gerisinde kalmıştır. 2011 seçimlerinde % 27’lik bir oy oranına sahip olan parti, Podemos’un ve özellikle bölgesel temsil usulüne uygun olarak kurulmuş partilerin yükselişine paralel olarak az da olsa (700 bin) oy kaybına uğramıştır. Ancak PSOE’nin, 2014 AB Parlamentosu seçimlerine oranla daha yüksek bir oy aldığını ve belli bir toparlanma yaşadığını da belirtmemiz gerekmektedir. Zaten Podemos’un oylarının daha fazla artmamasının en önemli nedeni de, merkez solda konumlanmış olan bu partinin Yunanistan’daki PASOK misali bir oy kaybına uğramamış olmasıdır.

Daha önce de belirttiğimiz üzere, Podemos, % 10’luk oy oranı ile üçüncü sırada kalmıştır. Ancak partinin 13 özerk bölgenin hepsinde yerel meclislere temsilci gönderen bir parti haline geldiğini ve böylece İspanya’nın tamamına hitap etmeye başladığını söyleyebiliriz. Podemos’un kat ettiği bu yol, partinin sol söylemlerinin tabandan da karşılık görmeye başladığını kanıtlamaktadır. Ancak çok dramatik bir durum yaşanmadığı takdirde, bu değişimin/yolculuğun uzun süreceği de anlaşılmaktadır. Bu minvalde, Yunanistan’da SYRIZA ve Tsipras’ın elde ettiği başarının aynısının Podemos ve Iglesias’tan beklenmesi fazla iyimser bir yaklaşım olacaktır.

Podemos’un dışında yükselişte olan bir diğer alternatif hareket ise, esasen Katalunya merkezli bir parti olan ve 2006 yılında kurulmuş Ciudadanos (Vatandaşlar) olmuştur. % 6’lık oy oranı ile birçok bölgede yerel meclislere girmiş olan parti, kendisini etnik milliyetçi olmayan sosyal-demokrat bir parti olarak adlandırmakta ve başta Katalunya olmak üzere, ayrılıkçı eğilimlere sahip hareketlerin karşısında yer almaktadır. Bu bağlamda, özellikle ayrılıkçı Katalunya Cumhuriyetçi Solu ve ETA’ya yakın Bask milliyetçisi partiler tarafından eleştirilmektedir.

İspanya yerel seçimleri, Kasım 2015’te düzenlenecek genel seçimler öncesi önemli bir prova olarak görülmektedir. Seçim sonuçları göstermektedir ki, İspanyol halkı, iki büyük partiye olan bağlılığını önemli oranda sürdürmektedir. Podemos’un adaylarının Madrid (PSOE’nin desteği ile) ve Barcelona’da (irili ufaklı Katalan partilerinin desteği ile) çok büyük bir ihtimalle başkanlık koltuğuna oturacak olmaları ülkede önemli bir değişim talebinin var olduğu konusunda hiçbir şüpheye mahal bırakmamaktadır. Podemos lideri Iglesias, kendi partisinden seçilen isimlerin derhal alacakları maaşın azaltılması yönünde çalışmalara başlayacağını ve sosyal yardımların arttırılması için çalışacağını belirterek partisinin vaatlerini gerçekleştirmeye yerelden başlayacağı mesajını vermiştir. Ancak, halkın oy verme kalıplarını değiştirmenin çok zor olması, bölgesel partilerin varlığı ve iki partili sistemin yıllar boyunca sürekli olarak konsolide olmuş olması, Podemos’un iktidara gelmesini zorlaştırmaktadır. Yine de, uzun vadede de olsa Podemos’un başarma ihtimali bulunmaktadır.

Yrd. Doç. Dr. Göktürk TÜYSÜZOĞLU

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.