FRANSA’DA SOLA VEDA ZAMANI YAKLAŞIYOR

upa-admin 28 Kasım 2016 2.826 Okunma 1
FRANSA’DA SOLA VEDA ZAMANI YAKLAŞIYOR

Fransa’da, “merkez sağ”ın 2017 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayını belirleyecek ön seçimin ilk ayağı 20 Kasım Pazar günü gerçekleşti. Eski Fransa Başbakanı François Fillon, sürpriz bir şekilde oyların yaklaşık yüzde 44’ünü alarak ilk sırada yer aldı; eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ise üçüncü sırada kalarak elendi. 4.272.880 kişinin oy kullandığı önseçimin ilk turunda anketlerde birinci olarak gösterilen deneyimli isim Alain Juppé, oyların % 28,6’sını aldı. 3. olarak 2. tura kalamayan favori aday Nicolas Sarkozy ise ancak % 20,7 oy oranında kaldı. Diğer adayların aldıkları oy oranları ise şu şekilde: Nathalie Kosciusko-Morizet % 2,6, Bruno Le Maire % 2,4, Jean-Frédéric Poisson % 1,5 ve Jean-François Copé % 0,3.

Sonuçlar sonrası, önceki Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy siyasi kariyerini noktalayacağını açıklarken, ikinci turda François Fillon’a destek vereceğini de söyledi. Ön seçimin bir başka önemli sonucu ise, aynı Brexit ve Donald Trump’un ABD Başkanı seçilmesinde olduğu gibi, yapılan kamuoyu araştırmalarının bir kez daha yanılmasıydı. Nitekim önseçim öncesindeki tüm anketler, Fillon’u ancak üçüncü sırada gösteriyordu. Sarkozy ve Alain Juppé ise 2. tura geçmesi kesin olarak gözüken adaylar olarak belirtiliyordu. Hatta bu durumla ilgili olarak 27 Ekim’de TF2’nin “Emission Politique” programına katılan Fillon, sitemkar ifadeler kullanmış ve medyanın bir şekilde önseçimi manipüle etmeye çalıştığını belirtmişti. Bununla birlikte, tüm Fransız vatandaşlarının merkez sağın değerlerini kabul etmek koşuluyla oy kullanabildiği bu seçimi, sol eğilimli seçmenin kendilerine daha zorlu bir rakip olabilecek Sarkozy’i tamamen saf dışı bırakmak için karşıt oy kullandığı da gözlemlendi. Zira tahminlere göre, oy kullananların % 15’ini sol seçmen oluşturmaktaydı.

2. turda Fillon’a desteğini açıklayan önemli isimler ise şunlardı: Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, 1. turda oyların % 2,5’ini alan Bruno Le Maire,  Fransız sağının önemli isimlerinden eski Bakan ve Nice Belediye Başkanı Christian Estrosi, 2012 yılının önemli Sarkozy destekçilerinden Normandiya Bölgesel Konseyi Başkanı Hervé Morin. Huffington Post’ta yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, Mayıs’taki seçimlerde tercihini merkez sağdan yana kullanacağını belirten seçmenlerin % 71’i Fillon’un Ulusal Cephe karşısında daha iyi bir aday olacağını düşünüyor.

Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu 23 Nisan, ikinci turu ise 7 Mayıs’ta düzenlenecek. Aşırı sağın lideri Marine Le Pen’in 2. tura kalmasına kesin gözüyle bakılıyor. Bununla birlikte, sol eğilimli bir adayın ise 2. tura kalması çok daha düşük bir ihtimal. Dolayısıyla, 2002 seçimlerinde* gördüğümüz gibi, Fransa’da “merkez sağ”ın “aşırı sağ” ile kapışmasını izleyeceğiz. Ancak yine de, bu anketlerin şu ana kadar yapılanlar olduğunu belirtmekte fayda var.  Nitekim Fillon, Ulusal Cephe tarafından Juppé’ye göre karşı çıkılması daha kolay bir aday olarak gözüküyor. Juppé, şu ana birleştirici bir üslup kullanarak seçim kampanyasını yürütmüştü. Nitekim bu da Juppé önseçimi kazansaydı (ki kaybetti ve Fillon kazandı) Ulusal Cephe’nin 2. turda seçilme olasılığını iyice azaltan bir durum olacaktı. Fillon’un “Margaret Thatcher” vari liberal tavrı da, devleti küreselleşmeden, liberalizmden korumayı vaat eden aşırı sağcıların ekmeğine yağ sürüyor. Bu konu hakkında Ulusal Cephe’nin Başkan Yardımcısı Florian Philippot şöyle konuşuyor: “ Kamu hizmetlerini yok edersek ve devleti küçültürsek, Fransızları kim koruyacak?” Aynı zamanda, Philippot, Fillon’un Sarkozy döneminde Başbakan olduğuna da atıfta bulunarak, onun Sarkozy’nin başarısızlığının bir devamı olacağını ve yeni krizler doğuracağını ifade ediyor. Ancak bazı aşırı sağcıların çeşitli internet forumlarında birbirleriyle yaptığı mesajlaşmalarda, 2. turda Fillon’a oy atılması gerektiği söylediklerini de belirtmekte fayda var.

Florian Philppot protesto

“Dün olduğu gibi bugün de Ulusalcı Cephe bir aşırı sağ partisidir.”

*Florian Philippot, 22 Kasım günü gerçekleşmesi beklenen konferansta Sciences Po (Paris Siyasal Bilimler Enstitüsü) öğrencileri tarafından protesto edildi. Öğrenciler, konferansın gerçekleşmesine izin vermedi.

Peki bölünmüş, parçalanmış, gözden düşmüş Fransız solu için bir şans doğar mı ? Tüm bunlar, Fransız soluna hala bir umut verebilir. Ancak Ocak’ta yapılacak ön seçimlerde büyük olasılıkla birlik sağlayamayacaklar. Ayrıca Sosyalist Parti’nin daha da solunda görüşlere sahip olan Jean-Luc Mélenchon’un “La France Insoumise” (Boyun Eğmeyen Fransa) hareketiyle ve geçtiğimiz aylarda Ekonomi Bakanlığından istifa ederek kendi oluşumunu kuran ve özellikle gençlerden yoğun ilgi gören Emmanuel Macron’un bağımsız olarak 1. turda yarışacağını göz önünde bulundurduğumuzda, 2 sağcı lideri 2. turda görmemiz çok olası. Cumhurbaşkanı François Hollande ise, seçimlerde aday olup olmayacağını 10 Aralık’ta açıklayacak. Seçilmesinden bugüne popülaritesini hızla kaybeden, politikaları ne sol, ne de sağ kesimi memnun eden Hollande’ın aday olması durumunda seçilme olasılığı ise sıfıra yakın.

Not: Fransa 2002 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Marine Le Pen’in babası ve Ulusalcı Cephe’nin kurucusu Jean Marie Le Pen, büyük bir sürprizle dönemin Başbakanı ve Cumhurbaşkanı adayı sosyalist Lionel Jospin’i geride bırakmış ve 2. tura kalmıştı. Ancak sol seçmenlerin 2. turda yüksek katılımıyla, merkez sağın adayı Jacques Chirac % 80 gibi tarihi bir oy oranıyla Cumhurbaşkanı seçilmişti.

françois fillon

Fransa’nın “neredeyse yeni Cumhurbaşkanı” olarak görebileceğimiz François Fillon’un portresi

François Fillon, ilk kez 1981’de Fransa Parlamentosu’nun alt kanadı olan Ulusal Meclis’e girdi. 1993-2005 yılları arasında Bakan olarak hükümetlerde görev yaptı. Fillon, 2007’de dönemin Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından Başbakan olarak atandı. 2012 yılında sosyalist François Hollande Fransa Cumhurbaşkanı seçilene kadar da bu görevde kaldı. Bu dönemde, Sarkozy’nin güçlü başkanlığı altında oldukça sönük kalan Fillon, çoğu Fransızın ismini dahi hatırlayamadığı Başbakan olarak görüldü. “Mr. Nobody” gibi yakıştırmalar yapıldı. Seçimler öncesinde Sarkozy’nin giderek popülaritesini yitirmesi ve “Kaddafigate” nedeniyle Fransız halkı nezdinde güvenini de kaybetmesi, siyasal eliti ve sistemi temsil etmemesi nedenlerine bağlı olarak özellikle radikal sağ muhafazakar kanadın güvenini büyük ölçüde kazanan Fillon, önce ilk turda beklenmedik bir sonuca imza atarak sandıktan 1. çıkmayı başardı. 27 kasım Pazar günü gerçekleştirilen 2. tur seçimlerindeyse, eski Dış İşleri Bakanı ve Başbakan Alain Juppé’yi mağlup ederek merkez sağın resmi adayı oldu.

François Fillon’un Fransa’ya 2017 getirmek istediği programı şöyle tanımlayabiliriz: Katolik değerlere sıkı sıkıya bağlı, Sarkozy kadar olmasa da yönetimde otoriter, kültürel açılardan muhafazakar, ekonomik anlamda baktığımızda ise oldukça liberal. Kamu harcamalarının ciddi derecede azaltılması taraftarı olan Fillon, Fransa’da bürokrasinin şiştiğini savunuyor. Kamu sektöründeki yarım milyon kişiyi beş yıl içinde işten çıkarmayı vaat ediyor. İngiltere’nin Demir Leydi döneminde gerçekleştirdiği devleti küçülterek serbest piyasayı güçlendiren mali politikaların Fransa’da da uygulanması gerektiğini düşünüyor. Buna karşılık, Juppé ise, 2007-2012 yılları arasında zaten 150.000 kişinin kamu sektöründen çıkarıldığını, bunun 3 katını yapmanın imkansız olacağını ve bunun Fransız ekonomisine ciddi zarar verebileceğini belirtiyor.

muhteşem bay fillon

“Muhteşem Bay Fillon”

Fillon, 35 saatlik haftalık çalışma süresini arttırmayı, bu süreyi 48 saate kadar çıkarmayı vaat ediyor (48 saatin Avrupa çalışma süresi üst sınırı olduğunu de belirtelim). Fillon’un ekonomi alanındaki bir diğer vaadi ise, emeklilik yaşını 62’den 65’e yükseltmek ve kurumlar vergisi oranını yüzde 33’ten yüzde 25’e indirmek. Ayrıca girişimciliği canlandıracak bağımsız bir fon oluşturacağını da vurgulayan Fillon, bu sayede en az 500 bin kişiye yeni iş imkanı yaratılacağını iddia ediyor.

Eşcinsel Evlilik konusunda ise 2013 yılında “Mariage pour tous” (“Herkes için evlilik”) adıyla çıkarılan yasada değişiklik yapılması ve eşcinsel çiftlerin çocukları evlat edinmelerinin yasaklanmasını savunuyor. Ayrıca programında özellikle yer almasa da, Fillon’un kürtaja da karşı olduğunu söylemekte yarar var. Fransa’da 2016 yazında gündemden düşmeyen, plajlarda “burkini”nin yasaklanmasına ilişkin kanun hakkında da  oldukça net bir görüşe sahip; Fillon, daha sonra Nice mahkemesi tarafından iptal edilen bu kanunu desteklediğini gerçekleştirilen bütün tartışmalarda açıkça ifade etti.

Dış politikada, Fillon, Juppé’den ve olası diğer rakiplerinden ayrılıyor. Öncelikle Rusya’ya yönelik ambargolara karşı çıkan François Fillon, Moskova’nın yalnızlaştırılmaması gerektiğini savunuyor. Fillon, ayrıca, DAEŞ’le mücadele kapsamında Beşar Esad hükümetiyle de birlikte hareket edilmesinden yana.

F2017

François Fillon’un seçim görseli: F2017

Tüm bu söylenenler ışığında, Juppé’nin Chirac rotasını takip eden bir siyasetçi olduğunu, François Fillon’un ise Margaret Thatcher ve Philippe Séguin’in bir karması ve daha muhafazakar versiyonu olduğunu söyleyebiliriz. Fillon da bu karşılaştırmadan hiç de rahatsız gözükmüyor; “Ülkesini kurtaran biriyle karşılaştırılmaktan hiç memnuniyetsizlik duymadım.”

fillon-thatcher

Fransa’nın sol eğilimli gazetesi Libération’un Margarat Thatcher benzetmeli Fillon kapağı

François Fillon ve Türkiye

21 Ekim 2015’te Türkiye ile ilgili bir tartışmada Başbakan Manuel Valls’e hitaben, Fillon; “Türkiye’nin AB’ye üyeliği ne olasıdır, ne de istenen bir olaydır. Artık Türklere geleceğinin Avrupa’da olmadığını söyleme zamanı gelmiştir. Türkiye’nin AB’ye üyeliği Avrupa medeniyetinin devamı için büyük önem taşımaktadır. Bu büyük ülkeye artık yalan söylemeyi durdurmak gerekir.” demişti. Fillon, konuşmasının devamında Türkiye’nin olası bir adaylık durumunda Fransız halkının yapılacak referandumda çok net bir şekilde “hayır” diyeceğini düşünüyor. Giderek zayıflayan AB-Türkiye ilişkilerinin, Avrupa’da ve tüm dünyada artan popülist, aşırı sağcı eğilimler ve Türkiye’nin Avrupa’dan uzaklaşması nedenlerine bağlı olarak Fillon döneminde başarılı biçimde sürmesi oldukça zor gözükmektedir.  

Yorum: Aşırı sağ ve popülizmin 2016 yılında amansız yükselişi 

Tüm dünyada görülen bu eksen kaymasının temel sebeplerinden biri olarak küreselleşme görülmektedir. Küreselleşme kavramı, maalesef artık insanları korkutmaya başlamıştır. Sınırları, hatta tanımı bile tam anlamıyla belli olmayan küreselleşmenin gittikçe artan etkisi, popülist siyasetçilerin elini güçlendirmektedir.  Sisteme karşı tepkiler, solun yetersizliği nedeniyle, gittikçe bu kanaldan ve sağ temelden yükselmektedir. “Ulusların Düşüşü” kitabının yazarlarından ekonomist Daron Acemoğlu’nun da belirttiği gibi, eğitim sisteminde, işveren-işçi ilişkilerinde ve gelir dağılımı politikalarında insanlar artık sistemin kendilerine yanıt vermediğini net olarak gördüler. Bununla birlikte, neredeyse tüm popülist söylemlerde “ülkeyi yeniden o ülkenin vatandaşlarına teslim etmek” söylemini görüyoruz.  Bunu da, yukarıda yazılanların bir sonucu olarak görmek mümkün. Öte yandan, dünyadaki mevcut sistem eşitsizlikleri her geçen gün daha da arttırmaktadır. Bu durumun da popülistler tarafından çok başarılı bir şekilde kullanıldığını söyleyebiliriz. Merkez sağın ve merkez solun kalıplaşmış söylemlerinin yeni bir çözüm önerisi getiremiyor görüntüsünde olması ve sadece “elitlerin çıkarları”na hizmet ettiği izlenimini yaratması, halk içindeki sessiz çoğunluğun tepkisine neden olmaktadır.

Kullanılan Haber Kaynakları:

BBC World

Le Monde

Libération

Le Figaro

L’Obs

Le Point

CNN International

Temmuz Yiğit BEZMEZ

One Comment »

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.