Merkezi Washington D.C.’de olan ve kâr amacı gütmeyen hükümet dışı düşünce kuruluşu Freedom House (1941 yılında kurulmuştur)[1], yıllardır dünya ülkelerindeki demokrasi kalitesini, hukuk devleti seviyesini, ifade hürriyetini ve basın özgürlüğünü ölçen “Dünya Özgürlük Raporları” yayınlamaktadır. Raporlarda, dünya üzerindeki ülkeler; “özgür ülkeler”, “kısmen özgür ülkeler” ve “özgür olmayan ülkeler” olarak kabaca üç başlıkta gruplandırılmaktadır. Freedom House’un 2016 tarihli raporu da geçtiğimiz gün açıklanmış ve dünyada büyük yankı yaratmıştır.[2] Bu yazıda, raporun en önemli bulguları özetlenecektir.
Freedom House 2016 yılı Dünya Özgürlük Raporu haritası
Rapordan kritik bazı bulgular[3]
Raporda 195 ülke ve 14 tartışmalı bölgeyi gözlem altına alan Freedom House, 87 ülkeyi “özgür” (% 45), 59 ülkeyi “kısmen özgür” (% 30) ve 49 ülkeyi “özgür değil” (% 25) olarak tespit etmiştir. Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesi, dünyada özgürlükler açısından en kötü durumda olan ülkelerin yer aldığı bölge olarak dikkat çekerken, Avrasya coğrafyası da hemen bu bölgenin ardında yer almaktadır. 2016 yılı, dünyada özgürlüklerin geriye gittiği üst üste 11. yıl olmuştur. Özellikle popülist ve milliyetçi hareketler, 2016 yılında demokrasi ve özgürlükleri tehdit eder seviyeye gelmiştir. Hatta “özgür ülke” kategorisindeki birçok rejimde bile (Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Fransa, Macaristan, Polonya, Sırbistan, Güney Afrika, Güney Kore, İspanya, Tunus ve Amerika Birleşik Devletleri) özgürlükler geriye gitmiştir. Raporda, 2016 yılında demokrasi ve özgürlükler açısından en çok geri giden ülkeler Türkiye, Güney Sudan, Libya ve Nikaragua olurken, en ileri giden ülkeler Papua Yeni Gine, Burkina Faso ve Myanmar olmuştur.
En kötü ve en iyi durumdaki ülkeler
Rapora göre; dünyada demokrasi ve özgürlükler açısından en kötü durumda olan ülkeler Suriye, Eritre, Kuzey Kore, Özbekistan, Güney Sudan, Türkmenistan, Somali, Sudan, Ekvator Ginesi, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Suudi Arabistan’dır. Dünyada özgürlükler ve demokrasi açısından en iyi durumda olan ülkeler ise şunlardır; Finlandiya, İzlanda, Norveç, San Marino, İsveç, Kanada, Hollanda, Avustralya, Barbados, Danimarka, Lihtenştayn, Lüksemburg, Yeni Zelanda ve Uruguay.
Türkiye, özgürlüklerin en çok gerilediği ülke olarak dünyanın zirvesinde
Türkiye, dünyada en hızlı geriye giden ülke durumunda
Rapora göre; “kısmen özgür” kategorisindeki Türkiye[4], 2016 yılı içerisinde dünyada özgürlüklerin en hızlı gerilediği ülke sıralamasında dünya birincisi olmayı başarmıştır.[5] Toplamda 38/100 puan elde eden Türkiye, son 10 yılda da özgürlüklerin en çok gerilediği ikinci ülke konumundadır. İlk sırada ise Orta Afrika Cumhuriyeti yer almaktadır. Raporda, Türkiye’de 15 Temmuz 2016 tarihinde bir darbe girişimi yaşandığı ve bunun sonucunda hükümetin otoriter bir yönetime yönelerek, olağanüstü hal koşullarında akademisyen, gazeteci, memurlar ve tüm muhalefete yönelik büyük bir temizlik ve toplu tutuklama yöntemlerine yöneldiği vurgulanmıştır.[6] Rapor, Türkiye’de medya ve devletin yaptığı tüm propaganda faaliyetlerine karşın, Türkiye’nin uluslararası platformda demokrasi ve özgürlükler açısından dünyada en hızlı gerileyen ülke olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. Ayrıca bu gidişle, Türkiye, birkaç yıl sonra “özgür olmayan ülke” kategorisine de düşebilecek gibi gözükmektedir.
Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] Web sitesi için; https://freedomhouse.org/.
Wikipedia – https://en.wikipedia.org/wiki/Freedom_House.
[2] Raporun tamamı buradan okunabilir; https://freedomhouse.org/sites/default/files/FH_FIW_2017_Report_Final.pdf.
[3] Buradan özetlenmiştir; https://freedomhouse.org/report/freedom-world/freedom-world-2017.
[4] Ülke profili için; https://freedomhouse.org/report/freedom-world/2017/turkey.
[5] Bu konuda bir haber için; http://www.amerikaninsesi.com/a/turkiye-ozgurluklerin-en-cok-geriledigi-ulke/3700194.html.
[6] “Turkey received a downward trend arrow due to the security and political repercussions of an attempted coup in July, which led the government to declare a state of emergency and carry out mass arrests and firings of civil servants, academics, journalists, opposition figures, and other perceived enemies.”