Doç. Dr. Giray Fidan (1980-), Prof. Dr. Pulat Otkan’ın öğrencisidir. Gazi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Türkiye-Çin ilişkileri tarihi, Çin dili, kültürü ve tarihi, Sinoloji ve Tibetoloji üzerine araştırmalar yapmaktadır. Bu konularla ilgili birçok bilimsel makale ve kitabı bulunmaktadır.[1] Giray Fidan, ayrıca Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın kurduğu 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nde misafir yazar olarak görev yapmaktadır.[2] İngilizce, Çince ve Tibetçe bilen Fidan, doktora derecesini 2010 yılında “Çin Kaynaklarına Göre 16. Yüzyılda Osmanlı-Çin İlişkileri ve Çin’de Osmanlı Ateşli Silahları” başlı teziyle Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Sinoloji bölümünden almıştır.
Doç. Dr. Giray Fidan
Yrd. Doç. Dr. Ozan Örmeci: Sayın Fidan, çalışmalarınızı uzaktan gıptayla takip eden bir akademisyen olarak Uluslararası Politika Akademisi’ne vakit ayırdığınız için size öncelikle teşekkür ederim. Son dönemde Avrupa ve dünya medyasının gündeminde Çin Halk Cumhuriyeti ve onun hızlı yükselişi var. Siz yıllardır Çin Halk Cumhuriyeti’ni araştıran, bu ülkenin dilini ve kültürünü gayet iyi bilen ve sürekli Çin’e giden bir akademisyen ve araştırmacı olarak, Çinlilerin bu konuyla ilgili düşünce ve eğilimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doç. Dr. Giray Fidan: Teşekkür ederim öncelikle. Çin’in yükselişi söylediğiniz gibi özellikle son yıllarda dünya gündeminin en üst sıralarında olan bir konu. Ancak Çin’in yükselişi sanki son 30 yıllık bir konu gibi değerlendirilemez diye düşünüyorum. Biliyorsunuz, Çin, neredeyse 1500 yıl boyunca zaten dünyanın en büyük ekonomisi durumundaydı. Daha 1850’de, dünyanın toplam gayrisafi milli hâsılasının % 30’u Çin tarafından üretiliyordu. Son 30 yıl, aslında Çin açısından bir nevi normalleşme olarak da düşünülebilir. Çinlilerin kendi ülkelerinin yükselişine yönelik bakış ve algılarında, özellikle son birkaç yıldır önemli bir dönüşüm fark ediliyor. Geçmişte daha düşük profilli bir yaklaşım hâkimken, şimdi daha iddialı bir duruş olduğu görülebiliyor.
Çin’de Hayatta Kalma Kılavuzu
Yrd. Doç. Dr. Ozan Örmeci: Çin Halk Cumhuriyeti’nde Komünist Parti’nin 19. Büyük Kongresi geçtiğimiz gün düzenlendi. Bu kongrede sizin Çin tarihi açısından önemli bulduğunuz hususlar var mıydı? Varsa bunlar nelerdir?
Doç. Dr. Giray Fidan: Çin’in dünyaya açılmasının devam edeceği yönünde güçlü bir mesaj çıktı Kongre’den. Bunun yanında, özellikle yenilenebilir enerji ve yeni teknolojiler konusunda da önemli bir irade ortaya konması, bence hem Çin, hem de dünya açısından oldukça olumlu.
Çin Dili ve Çince Bilgisi
Yrd. Doç. Dr. Ozan Örmeci: Çin dış politikasında son dönemin en dikkat çeken atılımı “Tek Kuşak Tek Yol” sloganıyla dünyaya duyurulan Yeni İpek Yolu Projesi gibi gözüküyor. Siz bu projeyi ve bunun Türkiye-Çin ilişkilerine etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doç. Dr. Giray Fidan: “Bir Kuşak Bir Yol” projesi, bence bu yüzyılın en önemli projelerinden biri. Bu proje için birkaç yıl önce Çin’de yaptığım bir konuşmada, “Tarihin Canlanması” kavramını kullanmıştım. Asya ve Avrupa’yı gelecekte birbirine entegre olmuş iki büyük pazar haline getirme potansiyeli olan bu proje son derece önemli. Dünya tarihine bakıldığında da, bu kadim ticaret yolunun en önemli iki merkezi hiç kuşkusuz Türkiye ve Çin’dir. Bu proje, hem bölge, hem de dünya açısından son derece olumlu sonuçlar ortaya çıkarabilecek yüksek bir potansiyele sahip.
Kanuni Devrinde Çin’de Osmanlı Tüfeği ve Osmanlılar
Yrd. Doç. Dr. Ozan Örmeci: 2017 yılı başından beri Kuzey Kore nükleer programı ve bu ülkenin yaptığı denemeler dünya basınında eleştiri konusu yapılıyor. Bu konuda Çin’in üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği yönünde bazı eleştiriler de mevcut. Siz, Çin’in 2017 Kuzey Kore Krizi’ne yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doç. Dr. Giray Fidan: Kuzey Kore konusunda hem dünya, hem de ülkemiz medyası ve kamuoyunda bir yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyorum. Çin’in Kuzey Kore üzerinde önemli bir etkisi olduğu yadsınamaz bir gerçek; ancak Kuzey Kore’nin tamamen Çin tarafından yönlendirilebileceğini düşünmek gerçeklerle pek uyuşmuyor. Kuzey Kore, son derece kendine has ve izole bir yapı olarak uluslararası sistemde varlığını sürdürüyor. Çin’in bile bu ülke üzerindeki etkisinin bir sınırı olduğunun Türkiye ve dünyada yeterince anlaşılmış bir konu olmadığını düşünüyorum. 2017’de başlayan ve devam edeceği öngörülebilecek bu krizde, Çin’in yaklaşımı, daha çok var olan sistemin/dengenin devamı yönünde diyebiliriz. Hiçbir büyük güç, ki buna Çin de dâhil, bölgedeki dengeleri geri dönülmez şekilde alt-üst edebilecek öngörülmesi zor gelişmelerden yana değil.
Yrd. Doç. Dr. Ozan Örmeci: Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür eder, başarılarınızın devamını dileriz.
Doç. Dr. Giray Fidan: Ben teşekkür eder size de başarılı, verimli çalışmalar dilerim.
Röportaj: Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
Tarih: 11.02.2018
[1] Yazarın web sitesi için; http://www.websitem.gazi.edu.tr/site/girayfidan/.
Kitap çalışmaları için; http://www.kitapyurdu.com/yazar/giray-fidan/49854.html.