ABD, İNGİLTERE VE FRANSA’DAN SURİYE’YE SALDIRI

upa-admin 19 Nisan 2018 1.578 Okunma 0
ABD, İNGİLTERE VE FRANSA’DAN SURİYE’YE SALDIRI

Giriş

ABD’nin yeni vatan arayışı, İsrail’in Büyük İsrail hevesi, İngiltere’nin ve Fransa’nın bölgedeki kaynakları Amerika’ya bırakmama gayretleri ya da tüm bunların karşısında ‘ben de varım’ diyen Rusya’nın tavrından da anlaşılacağı üzere, Suriye, Ortadoğu’nun kilit noktasında bulunan önemli bir ülkedir.[1] İşte bu Suriye, geçtiğimiz gün ABD, İngiltere ve Fransa tarafından kimyasal saldırılar bahane gösterilerek vurulmuştur.

Theresa May

Reuters haber ajansına konuşan Amerikalı bir yetkili, Suriye’deki birden fazla hedefin Tomahawk güdümlü füzeleriyle vurulduğunu söyledi. İngiltere Başbakanı Theresa May, İngiltere’nin operasyona destek verdiğini “güç kullanımından başka bir alternatif yoktu” sözleriyle duyurdu. May, operasyonun Suriye’de bir “rejim değişikliği” ile ilgisi olmadığını söyledi. ABD Savunma Bakanı James Mattis ise saldırıda herhangi bir kayıp haberinin olmadığını söyledi. Mattis, “Şu anda bu bir kerelik bir şey ve güçlü bir mesaj yolladığına inanıyorum” diyerek, ilk saldırı dalgasının sona erdiğini vurguladı.

Trump: Görev Tamamlandı

Operasyonun ardından, ABD Başkanı Donald Trump, paylaştığı tweet’te, “Dün geceki (önceki gece) mükemmel icra edilmiş bir saldırıydı. Fransa ve Birleşik Krallık‘a dirayetleri ve güçlü ordularının desteği için teşekkür ediyorum. Daha iyi bir sonuç olamazdı. Görev tamamlandı.” ifadelerini kullandı. Trump, Beyaz Saray’da operasyonun başladığını duyururken de Duma’daki kimyasal silah saldırısında birçok insanın acı bir şekilde can verdiğini belirterek, “Bu, bir canavarın işlediği suçlardır. Bugünkü adımımız, kimyasal silah üretimine ve kullanımına yönelik kararlı bir caydırıcılık cevabıdır.” demişti.

Hedefler Dikkatle Seçildi

Operasyonun ardından ABD Savunma Bakanı James Mattis, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford ile saldırıya ilişkin ortak basın toplantısı yaptı. ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dunford, saldırıya Amerikan, Fransız, İngiliz hava ve deniz kuvvetlerinin katıldığı bilgisini paylaştı. Dunford, bu hedeflerin sivil kayıplar ve yan hasarlar oluşmayacak şekilde seçildiğini kaydetti.

“3 Hedef Vuruldu”

Dunford, şu ifadeleri kullandı: “Birinci hedef, Şam bölgesinde bulunan bir bilimsel araştırma merkeziydi (Berzah Araştırma Merkezi). Bu askeri tesis, Suriye’nin kimyasal ve biyolojik savaş teknolojisinin araştırma, geliştirme ve üretim merkeziydi. İkinci hedef ise, Humus’un batısında yer alan bir kimyasal silah depolama merkeziydi (Him Şinsar). Bunun, Suriye’nin sarin gazının ana yeri ve öncül üretim tesisi olduğunu değerlendiriyoruz. İkinci hedefin yakınlarında yer alan üçüncü hedef ise kimyasal silah ve silah deposu ile bir komuta merkeziydi.” Operasyona üç ülkenin savaş gemileri, denizaltıları ve uçaklarının katıldığı belirtildi.

Kim Ne Dedi?

NATO’dan Operasyona Tam Destek

NATO’nun karar organı olan Kuzey Atlantik Konseyi (NAC), Suriye gündemiyle daimi temsilciler düzeyinde toplandı. Üç ülkenin diğer NATO müttefiklerini bilgilendirdiği toplantıdan operasyona tam destek mesajı çıktı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Yapılması gereken doğru şey buydu” dedi ve operasyonun kimyasal silah üretimine ve kullanımına olanak sağlayan tesislerle sınırlı kaldığını söyledi.

AB: Müttefiklerimizin Yanındayız

AB kanadından ilk açıklama ise AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’tan geldi. Mesajını sosyal medya aracılığıyla ileten Tusk, “ABD, Fransa ve İngiltere tarafından düzenlenen operasyon, Suriye rejiminin Rusya ve İran ile birlikte, en azından bir bedel ödemeden, bu insani trajediyi sürdürmeye devam edemeyeceğini gösterdi. AB, adaletin yanında müttefiklerimizle yer alacaktır” ifadelerini kullandı.

Almanya: Gerekli ve Uygundur

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Duma’daki şüpheli kimyasal silah saldırı sonrasında Suriye rejimine yönelik hava saldırılarının ‘gerekli ve uygun’ olduğunu söyledi. Merkel, “ABD, İngiliz ve Fransız müttefiklerimizi destekliyoruz, sorumluluklarını yerine getirdiler. Duma saldırısıyla ilgili herşey, sorumlunun Esad olduğuna inanmamıza yol açıyor.” dedi.

Duma’da Kimyasal İnceleme Başladı

ABD ve müttefikleri, geçen cumartesi günü Suriye’nin Duma kentinde kimyasal silah kullanıldığı gerekçesiyle Suriye rejimine yönelik hava saldırısı gerçekleştirdi. ABD, Fransa ve İngiltere ellerinde kanıtlar olduğunu söylese de, Kimyasal Silahların Engellenmesi Örgütü (OPCW), henüz dün bölgede araştırmalarına başladı. Örgüt, saldırıda kimyasal kullanılıp kullanılmadığını tespit edecek. Ancak saldırının ardında kimin olduğuna dair bir tespitte bulunmayacak. Savaşta kimyasal, biyolojik silah kullanmak ‘kırmızı çizgi’ olarak kabul ediliyor.

Suudi Arabistan ve Katar’dan Destek

Katar, 14 Nisan harekâtına ilk tepki veren Körfez ülkesi oldu ve destek açıkladı. Suudi Arabistan, Suriye’de Beşar Esad rejimine yönelik ABD, İngiltere ve Fransa tarafından düzenlenen askeri operasyona tam destek verdiğini açıkladı. Suudi Arabistan Dış İşleri Bakanlığı’nın sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “ABD, İngiltere ve Fransa’nın Suriye’deki askeri hedeflere yönelik gerçekleştirdiği operasyona tam destek veriyoruz” denildi. Mısır, ABD’nin son operasyonuna değinmeden Suriye’de artan askeri gerilimden endişe duyduğunu belirtti. Mısır Dış İşleri Bakanlığı, “Kardeş Suriye halkının güvenlik ve istikrar için yaşama hayaliyle dayanışma içindeyiz” dedi.

Rusya: Bu tür eylemler sonuçsuz kalmayacak

Beşar Esad yönetiminin başlıca müttefiki olan Rusya ise, ABD Büyükelçiliği aracılığıyla “bu tür eylemlerin sonuçsuz kalmayacağını” açıkladı. Büyükelçiliğin açıklamasında şu ifadeler kullanıldı: “Önceden planlanmış bir senaryo ortaya kondu. Yeniden, tehdit ediliyoruz. Bu tür eylemlerin sonuçsuz kalmayacağı konusunda uyarmıştık. Bütün sorumluluk Washington, Londra ve Paris’e aittir.” Bu açıklamanın ardından, Rusya Dış İşleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova da, Batılı müttefiklerin Suriye’de barış yaklaşırken ülkeye saldırma kararı aldığını söyledi. Zakharova, Facebook sayfasında yaptığı paylaşımda, “Dünyada ahlaklı liderlik yaptıklarını ve müstesna olduklarını düşünenler, şu anda tam barış içinde bir gelecek şansı kazanmışken Suriye’nin başkentini bombalamak için gerçekten müstesna olmalısınız.” dedi.[2]

Fransa Cephesi

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ilk kez yorumların ve “çıkmaz analizlerin” ötesinde, Suriye’yi füzelerle vurmanın gerekçesine dair elle tutulur en ciddi bulguya yer verdi. Fransız TV kanalına saldırıyı değerlendiren Macron, Suriye’ye yönelik operasyonun Rusya ve Türkiye’nin arasını açtığını söyledi. Macron, ABD‘yi Suriye’de kalmaya da kendisinin ikna ettiğini açıkladı.

Tam Olarak Ne Oldu?

ABD, İngiltere ve Fransa, 14 Nisan’da Türkiye saati ile 04.00’da Suriye’yi vurmuştu. İngiltere’nin 4 uçakla katıldığı saldırıda, Akdeniz’e konuşlu gemilerden füzelerle Suriye’deki 16 hedefin vurulduğu belirtilmiş, Rusya da atılan 103 füzeden 71’ini hava savunma sistemleriyle etkisiz hale getirdiğini duyurmuştu. Rejim tüm tesisleri boşalttığı için, operasyonda herhangi bir can kaybı yaşanmadığı açıklandı. Diğer taraftan, saldırıda ciddi bir maddi hasarın bile oluşmadığı ortaya çıktı. Saldırı sonrası da en çok “ABD, Suriye’yi neden vurdu” sorusu tartışılır olmuştu.

Saldırıda askeri bir zafer yok. Ancak dillendirilen gerekçeler ortaya çıktıkça, aslında operasyonun “başarı ile” sonuçlandığı görülüyor. Açık bulgulara bakıldığında, 3 başlık, saldırının amacına dair en gerçekçi tespitlere ulaşmamızı sağlıyor.

  1. Rusya ve İran’a karşı ABD, İngiltere ve Fransa bir blok oluşturdu.
  2. Türkiye’nin Afrin’le başladığı Suriye kuzeyindeki YPG’ye yönelik tüm askeri hareketliliği durdu.
  3. Türkiye’nin ABD (NATO) kanadında yer alması sağlanarak Rusya ile bağı kısmen koparıldı.

Sıcak savaş olmadan yapılan saldırı, bölgede kısa süreli bir “elektro şok”a neden oldu. Şok sonrasında, Türkiye’nin hem ABD-NATO kanadına bakışı, hem de Menbiç’le ilgili tutumu  belirgin bir değişime uğradı. Macron, operasyonun, Rusya ve Türkiye’nin arasını açtığını söylerken ne kastediyor?.. Elbette Türkiye’nin pozisyonunu. Türkiye, bu saldırı Rusya ile kurduğu yakınlaşmayı bir tarafa atarak üçlü blok yanında durduğunu gösterdi. Biz bu duruşu ilk olarak Dış İşleri Bakanlığı’nın açıklamasında görmüş olduk. Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı, üçlü blok Suriye’yi vurduktan saatler sonra Rusya’yı yalnız bırakan o açıklamayı yaptı.[3]

Dış İşleri’nin Açıklaması Macron’u Doğruladı

14 Nisan’da yapılan 105 numaralı “ABD, İngiltere ve Fransa’nın Suriye Rejimine Ait Noktaları Hedef Alan Operasyonu Hk.” başlıklı açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Türkiye, 7 Nisan günü Duma’da çok sayıda sivilin ölmesine yol açan kimyasal silah saldırısına mukabil ABD, İngiltere ve Fransa’nın bu sabaha karşı Suriye rejimine karşı düzenlediği operasyonu yerinde bir tepki olarak görmektedir. Rejim tarafından gerçekleştirildiği yönünde güçlü şüphe bulunan Duma saldırısı karşısında tüm insanlığın vicdanına tercüman olan bu operasyonu memnuniyetle karşılıyoruz”.

Saldırının kim tarafından düzenlendiği konusunda henüz kanıt yokken, hatta açıklamada bile bu şüpheye yer verilmiş olmasına rağmen, Türkiye’nin ABD üçlüsünden yana tavır alması bilinçli bir taraf siyasetinin açık göstergesini oluşturuyor. Türkiye, bu dayatma ya da tercihle birlikte Rusya yerine safını ABD’den yana kullanmış görünüyor.

Suriye’yi Vurdular, Türkiye’yi Durdurdular 

ABD, İngiltere ve Fransa’nın birlikteliği ile 14 Nisan’da gerçekleştirilen Suriye’ye yönelik saldırının asıl hedefi Türkiye’yi YPG’den uzaklaştırmak ve YPG üzerindeki baskıyı almaktı. YPG’ye en fazla destek veren üç ülke, bugüne kadar bunu diplomatik olarak başaramadı. ABD bu konudaki kaygılarını iletmiş, Afrin 18 Mart 2018’de TSK ve ÖSO tarafından ele geçirilmeden hemen önce, Fransız Cumhurbaşkanı Macron defalarca Türkiye ile temas kurmuş ve açıklamalar yapmıştı. Aynı üçlünün Suriye’yi vurmadan hemen önce yaptıkları toplantı, görüşme ve zirvelerin konusu da yine YPG bağlamında Türkiye olmuştu.

Suriye’nin kuzeyi için 29 Mart akşamı 3 kritik gelişme yaşandı

Fransa ile görüşen Trump, ardından Suriye’den çekileceklerini açıkladı. Hemen ardından, Macron, PYD heyetini kabul Elize Sarayı’nda kabul etti. Macron, PYD’ye “garanti” verdiğini duyurdu. Akşam saatlerinde gerçekleşen görüşmede, Macron, “Türkiye ile PYD arasında arabulucu olmaya hazır olduğunu da açıkladı.

Peki Türkiye ne karşılık verdi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, 30 Mart’ta Ankara’da yaptığı değerlendirmede, “Geçen hafta Macron’un kendisiyle bizzat görüştüm. Baktım garip garip şeyler söylüyor. Tabii garip garip şeyler söyleyince de kendisine biraz frekansı yüksek oldu ama söylemek zorunda kaldım. Çünkü bizim Silahlı Kuvvetlerimizi, bizi, kalkıp da asla kabullenemeyeceğimiz bir yere oturtmak kimsenin haddine değil.” Erdoğan, “Türkiye ile YPG arasında arabulucu olabiliriz lafı doğruysa, bu açıklama haddini ve boyunu aşan bir laf” dedikten sonra “Türkiye’nin Tel Abyad, Rasulayn gibi Suriye kuzeyindeki YPG kontrolünde bulunana bölgelere yönelik hazırlıklarına da başladığını” belirtti.

Tüm bu hengâme sürerken Suriye operasyonu gerçekleşti. Ve Macron, YPG’ye verdiği sözü dolaylı da olsa tuttu.[4]

 

Şeniz DENİZELLİ

 

[1] Haydar Baş, “Suriye Vuruldu”,  http://www.yenimesaj.com.tr/suriye-vuruldu-makale,12022435.html, (Erişim Tarihi: 19.04.2018).

[2] http://www.rudaw.net/turkish/world/140420181, (Erişim Tarihi: 19.04.2018).

[3] http://www.haberyirmi.net/2018/04/abd-suriyeyi-neden-vurdu-iste-en-gercekci-analiz.html, (Erişim Tarihi: 19.04.2018).

[4] http://www.haberyirmi.net/2018/04/abd-suriyeyi-neden-vurdu-iste-en-gercekci-analiz.html, (Erişim Tarihi: 19.04.2018).

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.