2019 İSPANYA GENEL SEÇİMLERİ: KAPSAMLI BİR ANALİZ

upa-admin 29 Nisan 2019 2.711 Okunma 0
2019 İSPANYA GENEL SEÇİMLERİ: KAPSAMLI BİR ANALİZ

Şubat ayında Madrid’deki merkezi hükümet ile Katalonya’nın ulusal bağımsızlığını isteyen taraflar arasında diyaloğun kopmasına tepki gösteren İspanya Parlamentosu’ndaki Katalan milletvekillerinin Sosyalist İşçi Partisi’nin (PSOE) azınlık hükümetine dışarıdan verdikleri desteği çekmesiyle, Başbakan Pedro Sanchez’in bütçe tasarısını meclisten geçirememesi üzerine gerçekleşen 28 Nisan 2019 İspanya erken genel seçimlerinde, sosyalistler 11 yıl sonra alabildikleri en yüksek oyu almalarına rağmen yine tek başına hükümet kurabilecek çoğunluğu elde edemediler.

Seçim sonuçları

Sonuçlara göre, İspanya’da yapılan erken genel seçimleri Başbakan Pedro Sanchez’in liderliğindeki İspanya Sosyalist İşçi Partisi (PSOE), oyların yüzde 28,7’sini ve 350 sandalyeden 123’ünü kontrol ederek kazandı. 17 özerk bölge ve 2 özerk şehre sahip olan İspanya genelinde tüm özerk yönetimlere bağlı toplam 48 ilden 38’inde (Katalonya’nın başkenti Barcelona dahil) Sosyalistler ilk sırada çıkmayı başardı. Sosyalist İşçi Partisi’nin (PSOE) lideri ve Başbakan Pedro Sanchez, seçim sonuçlarının ardından Madrid’deki genel merkezlerinde zafer konuşmasında; hükümet çalışmalarında sol alternatiflerin yanı sıra liberal sağdaki Ciudadanos (C’s – Vatandaşlar) Partisi ile de olası bir koalisyon için açık kapı bıraktı. Sanchez’in bu sözleri, seçim öncesinde seçmenlerine “PSOE ile asla anlaşma yapmayacağız” sözü veren C’s lideri Albert Rivera’ya bir mesaj olarak algılandı. Seçimlerde en çok oyu alan üçüncü parti olan liberal-sağ çizgideki Ciudadanos (C’s – Vatandaşlar), ülke genelindeki oyların yüzde 15,8’ini alarak parlamentoda 57 sandalye kazandı. Ciudadanos, 2016’daki seçimlerde 32 milletvekili çıkarmıştı.

Seçimlerden ikinci sıradan çıkan muhafazakâr sağ çizgideki Halk Partisi (PP) ise, oyların yalnızca yüzde 16,7’sini alarak, diğer sağ partilere kaptırdığı oylar nedeniyle tarihinin en düşük oy oranıyla bir önceki 2016 genel seçimlerine göre vekillerinin yarısından fazlasını kaybedip sadece 66 milletvekili çıkarabildi. Dahası, PP, sadece 4 ilde seçimleri ilk sırada tamamlayabildi. PP’nin 38 yaşındaki lideri Pablo Casado, seçim sonuçlarının kendileri açısından çok kötü olduğu itirafında bulunup, parti heyetlerinin bu duruma dair gerekli tüm çalışmaları yapacağını bildirdi. “Indignados” (Öfkeliler) hareketinden doğan Podemos (UP-Unidos Podemos) partisi ise, oyların yüzde 14,3’ünü alarak, 2016 genel seçimlerine kıyasla ciddi bir oy kaybına uğrayıp milletvekili sayıları 67’den 42’ye düşürdü. Podemos lideri Pablo Iglesias, seçim sonuçlarını değerlendirdiği konuşmasında, bir önceki dönem hükümetine dışarıdan destek verdiği Başbakan Pedro Sanchez’i tebrik ettiğini ve PSOE ile beraber bir sol koalisyon hükümetinin içinde olmak istediklerini belirtti.

Seçim kampanyasında özerkliği kaldırıp yeniden tekçi ve merkezi bir yönetim vadeden, göçmen karşıtı aşırı sağcı Vox partisi ise, oyların yüzde 10,3’ü alarak ile 24 milletvekili çıkardı. Böylelikle, diktatör Francisco Franco’nun 1975 yılındaki ölümünden sonra İspanya’da ilk kez bir ırkçı parti parlamentoda temsil edilme hakkı kazandı. 2013 yılında kurulan Vox Partisi’nin lideri Santiago Abascal, seçim sonuçları açıklandıktan sonraki ilk mesajında “Vox artık parlamentoya kalıcı olarak geldi” açıklamasıyla dikkat çekti.

Öte yandan, 28 Nisan erken genel seçimlerinde Bask ve Katalan bölgesel partilerde seçimlerde oylarını ve İspanya parlamentosundaki milletvekili sayılarını artırıp güç kazanarak çıktılar. Liderleri uzun süredir cezaevinde olan Katalonya Cumhuriyetçi Solu (ERC), Barcelona hariç Katalonya’ya bağlı 3 ilde birinci parti oldu. Cezaevinde olup aday gösterilen bazı yöneticileri de seçildiler. Katalonya genelinde çıkardıkları 15 milletvekili ile parlamentodaki 6. parti oldu. Çeşitli Katalan partilerin birlikteliğinden oluşan Katalonya için Birlik (Junts) ise 7 milletvekili çıkardı. Bask Milliyetçi Partisi (PNV) de bu seçimlerde oy oranları ve sandalye sayılarını artırıp 6 milletvekili çıkardı. PNV, Bask bölgesinde 3 şehirde birinci parti oldu. Diğer Bask partisi EH Bildu da 2 olan sandalye sayılarını bu seçimlerde 4’e çıkardı. Ayrıca İspanya genelindeki diğer özerk yönetimlerde faaliyet gösteren küçük siyasi partilerden Navarra (NA+) 2, Kanarya Koalisyonu (CC) 2, Compromis 1 ve Kantabria Bölgeci Parti (PRC) 1 milletvekili çıkardılar.

İspanya’nın 28 Nisan erken genel seçimlerinde 37 milyon seçmenin % 75’inin sandığa gitmesiyle, Avrupa ve İspanya ortalamalarının çok üzerinde bir katılım sağlandı. Özellikle Katalonya gibi bağımsızlık tartışmalarının yoğun olduğu bölgelerde katılım oranları rekor düzeylerde oldu. İspanyol seçmenlerinin İspanya’nın demokrasi tarihinde örneği görülmemiş bir şekilde politize olmasıyla katılım yüksek oranlarda olması seçim sonuçlarının en belirleyici unsuru oldu. Zira 28 Nisan erken genel seçim kararı verildiğinde, yapılan ilk anketlerde çok daha düşük oranlarda katılım olması halinde sağ ve aşırı sağ partilerin çok daha yüksek oy alacağı düşünülüyordu. Ancak ırkçı Vox Partisi’nin Halk Partisi’nin (Partido Popular) oylarının önemli bir kısmını alması ve mevcut kaotik durumda ateşe körükle giden açıklamaları ve yükselişi karşısında, bugüne kadar sandığa kayıtsız kalan bazı sol ve bölgelerde bağımsızlık isteyen seçmenlerin de sandığa daha fazla rağbet göstermesini sağladı.

Sonuç olarak, seçimlerden ilk sırada çıkan PSOE’nin hükümet kurabilmek için gerekli olan parlamentodaki 176 sayısına ulaşabilmesi için sadece iki farklı koalisyon alternatifi mevcut. Seçimlerden önce PSOE ile asla anlaşmayacağı sözü veren Ciudadanos (C’s) ile olası bir koalisyonda parlamentodaki toplam sayıları 180’e ulaşıyor. Fakat C’s lideri Rivera’nın seçimlerden önceki açıklamaları, bu koalisyonun çok kolay bir ihtimal olmadığını gösteriyor. Rivera, zaten seçimlerden sonra yaptığı ilk açıklamada, PSOE’nin Podemos ile çoktan koalisyon hazırlıklarına giriştiğini ve Sanchez’in ilk açıklamasında kendilerine açık bir kapı bırakmasını ise sadece siyasi bir taktik olarak değerlendirdi. Öte yandan, Sosyalist İşçi Partisi’nin (PSOE) ile Podemos’un parlamentodaki toplam sayıları ancak 165’e ulaşabildiği için, İspanya Parlamentosu’ndaki bölgesel partilerin desteği olmadan böyle bir koalisyonu gerçekleştirmeleri imkânsız. PSOE, yeniden Katalan ve Bask partilerinin desteğiyle Podemos ile bir hükümet kurmaya çalışırsa, bir önceki dönemde olduğu gibi ülkenin iç siyasetinde kendileri için zorlu bir süreç olacağı için, bu kararı vermeleri de hiç kolay görünmüyor.

 

Özcan ÖĞÜT

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.