ÖZEL KUVVETLER KAVRAMI, DÜNYADA ÖZEL KUVVETLERİN GELİŞİMİ VE TÜRK ÖZEL KUVVETLERİ

upa-admin 24 Kasım 2019 7.787 Okunma 1
ÖZEL KUVVETLER KAVRAMI, DÜNYADA ÖZEL KUVVETLERİN GELİŞİMİ VE TÜRK ÖZEL KUVVETLERİ

Giriş

Özel Kuvvetler kavramı, tarihin çok önceki zamanlarına dayanan bir askeri gerçekliktir. Tarihin ilk çağlarında; Spartalılar, Pers İmparatoru I. Serhas’ın özel koruma birliği ‘‘Ölümsüzler’’ ve Roma İmparatorluğu’nun elit lejyonlarından başlayan özel kuvvetler olgusu tarihi süreç içerisinde sürekli gelişerek var olmuştur. Orta Çağ’da doğuda ve batıda birçok uygarlığın ordusunda sıradan birliklerden farklı ve özel eğitimlerden geçirilmiş askeri birimler bulunmaktaydı. Kutsal Roma-Cermen İmparatoru Şarlman’ın Roland birliklerinden, Cengiz Han’ın Moğol Ordusu’na, Japon Samuraylardan Kral Arthur’un efsane ve mitlere konu olmuş Yuvarlak Masa Şövalyeleri’ne kadar birçok özel birlik tarih içinde yer almıştır. İmparatorluklar çağında, Büyük Britanya’daki Queen Elizabeth’in donanması, Napolyon Bonapart’ın İmparatorluk Muhafızları, Waterloo Savaşı’nda Napolyon’un ordularına karşı başarılı bir savunma veren İngiliz Foot Guards birliklerine kadar özel birlik kavramı, tarihi süreçte sürekli gelişerek günümüze kadar gelmiştir.[1]

Özel kuvvet kavramı, askeri literatürde hayli önemli bir yer tutmakla ve köklü bir tarihi olmakla beraber, günümüz dünyasının yeni tehdit algılamaları, mevcut dünya sisteminin hızla çok kutuplu ortama evrilmesi ve vekalet savaşlarının yeniden önem kazanması gibi faktörler nedeniyle, özel kuvvetler denilen yapıların görev alanları da genişlemiştir. Bu nedenle, bu yazıda dünyada ve Türkiye’de özel kuvvetlerin ortaya çıkışı, gelişimi ve özel kuvvet birliklerinin kullanıldığı operasyonlar gibi konular ele alınacak olup, özel kuvvetler hakkında söylegelen iddialara yer verilecektir.

Özel kuvvetlerle ilgili değerlendirmeler yapılırken, hatırlatılması gereken önemli bir husus bulunmaktadır. Özel kuvvetler tarafından icra edilen operasyonlar, ekseriyetle yüksek gizlilik derecesine sahip özel operasyonlar olması nedeniyle bu özel operasyonlarla istihbarat servisleri tarafından yapılan istihbari operasyonlar arasında büyük benzerlikler bulunmaktadır. Yakından baktığımızda, çoğu zaman özel operasyonlarla istihbari operasyonlar iç içe geçmiş bir görüntü arz etmektedir. Fakat bu yazıda ağırlıklı olarak silahlı kuvvetlerin emir komuta zinciri içinde bulunan, üniforma giyen ve resmi özel kuvvet birliklerinin faaliyetleri incelenmeye çalışılacak olup, özel operasyonların içeriği nedeniyle özel kuvvet birliklerinin kullanıldığı istihbari operasyonlara da yer verilecektir. Özellikle Soğuk Savaş döneminde Batı Bloğu açısından bu birliklerin faaliyetleri ve kullanıldığı alanlar oldukça tartışmalıdır ve bu tartışmalara da yazı içinde yer yer değinilecektir. Bir diğer husus; özel operasyonların taşıdığı yüksek gizlilik derecesi nedeniyle bu konuda kaliteli ve yeterli kaynağa ulaşmada çekilen zorluktur. Bu inceleme yazısı; konu hakkında yazılmış akademik çalışmalar, resmi ordu ve devlet raporları, uluslararası güvenlik örgütlerinin resmi emir ve talimatları ile basına yansımış bazı özel operasyonlardan yararlanılarak hazırlanmıştır.

Özel Operasyonlar ve Özel Kuvvet Kavramı

Dünya askeri tarihinde gayri nizami ve özel metotların kullanımının oldukça eski bir geçmişi olmasına rağmen, bu yazıda daha çok 20. yüzyıl ve sonrası gelişen özel kuvvetler kavramı ele alınacaktır. Dünyada üzerinde ittifak edilmiş tanıma göre, özel operasyon; özel olarak dizayn edilmiş, teşkilandırılmış, seçilmiş, özel eğitimlerden geçirilmiş ve donatılmış birlikler tarafından yürütülen; gayri nizami teknikler ve çalışma usullerinin kullanıldığı her türlü askeri faaliyeti ifade etmektedir.[2] Özel Kuvvetler ise; örtülü operasyonlar, istihbarat toplama, saldırı-sabotaj gibi gayri nizami askeri operasyonlarda uzmanlaşmış, ileri seviyede eğitilmiş elit birlikleri ifade etmektedir.[3]

Modern özel kuvvetlerin ilk örneklerine baktığımızda, bunların ilk kez Birleşik Krallık ordusu bünyesinde kullanıldığını görmekteyiz. 1846 yılında Hindistan’daki İngiliz sömürge topraklarında kurulan Corps of Guide adlı birlik, özel kuvvet birliklerinin ilk örneklerinden sayılmaktadır.[4] İkinci örnek olarak ise yine Birleşik Krallık’ın Asya’daki sömürge topraklarından çıkmıştır. Birleşik Krallık Ordusu içinde 1858 yılında ilk kez 25. Yerel Pencap Piyadeleri adıyla kurulan[5] ve daha sonra isim değiştirerek 5. Gurka Birliği adını alan ve Nepalli askerlerden oluşan birlik, modern özel kuvvet birliklerinin ilk örneklerindendir.[6] Birleşik Krallık Ordusu’na ait ve özel kuvvet niteliği taşıyan bu iki birlik de, sömürge topraklarında çıkan yerel isyanları bastırmak amacıyla kurulmuştur.

Yine Birinci Dünya Savaşı sırasında da Alman ve İtalyan ordularında oluşturulan bazı özel kuvvet birliklerine rastlamaktayız. Almanlar bu özel kuvvet birliklerine Stormtrooper (Fırtına Birlikleri) adını verirken, bunun İtalyan ordusundaki muadili Arditi (Cesurlar/Cüretkarlar) olmuştur. Her iki birlik de, hızlı ve şok edici saldırılar yürütmek ve düşman savunmasına karşı risk düzeyi yüksek saldırıları üstlenmişlerdir.[7]

İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Özel Kuvvetler

İkinci Dünya Savaşı yıllarında özel ve örtülü operasyonların sayısında patlama yaşanmış, sabotaj ve suikast gibi özel mahiyetteki operasyonlar geniş bir uygulama alanı bulmuştur. Bu operasyonlar sayesinde, müttefik kuvvetler açısından savaşın süresi kısalmıştır. Bu tarz operasyonları yürütmek için İngiliz Savaş Kabinesi tarafından Özel Operasyon İdare Merkezi (Special Operation Executive-SOE) adıyla askeri bir birim kurulmuş, bu birim İkinci Dünya Savaşı sırasında müttefik kuvvetler için son derece başarılı operasyonları yerine getirmiştir. Bu birlik, kod adı SAVANNAH olan ve Alman hava kuvvetlerine bağlı bir özel hava mürettebatına suikast düzenleme emriyle ilk görevine başlamış; fakat sıkı Alman güvenlik tedbirleri nedeniyle operasyonu başaramamışlardır. 1941 yılı boyunca önemli bir askeri başarı kaydedemeyen SOE’de görev değişimi yaşanmış, birimin başına Albay Maurice Buckmaster getirilmiştir. Buckmaster komutasındaki SOE, Alman Ordusu’nun ikmal yollarını ve yiyecek ve cephane konvoylarını vurmak, kimyasal silah üretimi için kullanılan hammadde olan kükürt madenlerine yapılan sabotajlar ve elektrik enerji santrallerine yapılan saldırılar gibi birçok görevi yerine getirmiştir.[8] SOE, yazının giriş kısmında belirttiğimiz gibi isthihbari operasyonla özel operasyonların iç içe geçmişliğine verilebilecek tipik örneklerden biridir.

İngiliz Ordusu bünyesinde İkinci Dünya Savaşı sırasında kurulan, günümüze kadar varlığını devam ettiren ve dünya özel kuvvetleri arasında en önemlilerinden biri olan bir diğer özel kuvvet birliği de Special Air Service (SAS) birlikleridir. İkinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde İngiliz Ordusu bünyesinde özel operasyon denilen operasyonları icra eden ve Uzun Menzilli Çöl Grubu (The Long Range Desert Group-LRDG) olarak bilinen bir birlik bulunuyordu. Bu birliğin yanı sıra, 1941 yazında SAS resmen kurulmuş ve gerek İkinci Dünya Savaşı sırasında, gerekse de savaş sonrası dönemde adından sık sık söz ettirmiştir.

SAS’ın kurucusu ve ilk komutanı David Stirling, o dönemin yaygın komando teorilerine tamamen zıt olarak yeni bir konsepte geçisin haberini veriyordu. O dönemki askeri literatürde, operasyonlarda en 200 kişiden oluşan komando birliklerinin kullanılması birçok askeri teorisyenin üzerinde ittifak ettiği bir görüştü. Fakat Stirling, daha küçük, hızlı hareket eden, tamamen aktif ve operasyon bölgelerine hızlıca girip ayrılabilen birliklerin daha başarılı olacağını düşünüyordu. Stirling’in üslerini ikna etmesi neticesinde, SAS birliklerinin kuruluşu gerçekleşmiştir. Binbaşı David Stirling tarafından teşkilatlandırılan SAS birlikleri, savaş sırasında LRDG ile ortak hareket ediyordu. LRDG, SAS birliklerini düşman hatlarınının yakınına kadar taşıyor; SAS birlikleri de buralardan düşman hatlarına sızıyor, patlayıcılar yerleştiriyor ve alanı terkediyorlardı. İkinci Dünya Savaşı devam ederken, SAS da gittikçe büyümüştür. 1944 yılında Normandiya Çıkarması yapıldığında, SAS, tugay seviyesinde teşkilatlandırılmış haldeydi. İkinci Dünya Savaşı sonrası lağv edilen SAS birlikleri, 1951 yılında Winston Churchill’in yeniden Başbakan olması ile tekrar kurulmuştur.[9]

İkinci Dünya Savaşı sırasında kurulmuş ve savaşta aktif görevler almış birlikleden bir diğeri; ABD Ordusu’na bağlı ‘‘Alamo Scouts’’ adlı elit birliklerdir. Yeni Gine’deki Ferguson adasında Korgeneral Walter Krueger komutasındaki 6. Ordu bünyesinde kurulan birlik, Güneybatı Pasifik bölgesinde bulunan düşman hatlarına sızarak keşif ve gözetleme faaliyeti icra etmekten sorumluydu. Birliğe alınacak personeller gönüllülük esasına göre seçiliyor, başvuran personeller oldukça zor fiziki ve zihinsel testlerden geçiriyorlardı. Örneğin, mülakata alınan adayların önlerine fırça, köstekli saat ve kibrit vb. materyaller konuluyor ve bu materyaller mülakat boyunca masada tutuluyordu. Mülakatın bitmesine yakın bir zamanda materyallerin üstü örtülüyor ve adayın bunları sayması isteniyordu. Bu materyalleri sayamayan aday, bu aşamada elenmiş sayılıyordu. Seçim aşamalarını başarıyla tamamlayıp birliğe kabul edilen adaylara görev yapacakları bölgenin yerel dili öğretiliyor; adaylar hücum botu kullanımı, hızlı öldürme teknikleri ve tam teçhizatla yüzme eğitimine kadar geniş bir askeri eğitim programına alınıyordu.[10]

Alamo Scouts birliklerinin İkinci Dünya Savaşı sırasında düşman hatları gerisinde bilinen başarılı operasyon sayısı 106’dır. Bunlar, genel itibariyle düşman hatları gerisinde icra edilen yüksek risk dereceli izleme ve gözetleme faaliyetleri olmakla beraber, hiç personel kaybı yaşanmadan gerçekleştirilen operasyonlardır. Bilinen en ünlü operasyonları Japon İmparatorluk Ordusu’nun, müttefik devletlere ait savaş esirlerinin tutulduğu Filipinler’deki Cabanatuan Kampı’na yapılan operasyondur. 30 Haziran 1945’te Alamo Scouts ve Filipinli gerilla unsurlarının katıldığı operasyonda kamp Japon Ordusu’nun elinden alınmıştır. Operasyonda, Japonların 523 asker kaybına karşın Alamo Scouts ve Filipinli gerillaların kaybı yalnızca 2 olmuştur.[11]

İkinci Dünya Savaşı sırasında, Alman Ordusu’nu incelediğimizde, Nazi Almanya’sında kurulan bir özel kuvvet birliğini görmekteyiz. The Brandenburgers isimli bu özel kuvvet birliği, o dönemki muadillerinin aksine doğrudan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın (Oberkommando des Heeres-Wehrmacht) emir komuta zinciri içerisinde değildi. Bu birlik, o dönemki Alman istihbarat teşkilatı olan Abwehr’in başkanlığını yürüten Amiral Wilhelm Canaris’e bağlı olarak faaliyet yürütüyordu. The Brandenburgers birliklerinin öncüsü olan özel kuvvet birliği Gruppe Ebbinghaus, Birinci Dünya Savaşı sırasında Alman Ordusu’nda görevli olan ve gerilla taktikleri üzerine özel bir ilgisi bulunan Alman subay Hauptmann Theodore von Hippel tarafından 1939’da kurulmuştu. Von Hippel’in özel operasyonlar ve gerilla taktiklerine olan ilgisini bilen Amiral Canaris’in telkinleri ve girişimleriyle, Almanya’nın Polonya’yı işgali sırasında, Von Hippel’e kararlı, ileri seviye eğitimli askerleden oluşan küçük birlikler oluşturması için izin verildi. İki bölükten oluşan bu birlikler, ağırlıklı olarak Batı Polonya ve Südetler bölgesinde yaşayan etnik Almanlardan oluşuyor, sivil kıyafetler giyiyor ve Polonya karşı saldırılarını karşılamak üzere görev yapıyordu. Fakat Polonya’nın işgali sonrası birlik dağıtıldı. The Brandenburgers birliklerinin kuruluşu bu dağılmanın arkasından gelmiştir. Adını kurulduğu şehir olan Brandenburg’dan alan birlik, 15 Ekim 1939’da Amiral Canaris’in emriyle kuruldu. Örtülü operasyonların başarıyla yerine getirilebilmesi için birliğe kendini yabancı gibi tanıtabilecek kişiler seçiliyordu. Nazilerin işgal etmek istediği topraklar Doğu ve Kuzey Avrupa’ya doğru uzandığı için Özellikle Lehçe, Rusça, Çekçe ve Baltık ülkelerinde konuşulan dilleri bilen ve bu bölgeleri tanıyan kişiler birliklere alınıyordu.[12]

The Brandenburgers birliklerine giren askerler, en yüksek seviye fiziksel ve mental dayanıklılığa sahip olabilmeleri için çok ciddi eğitimlerden geçiyor, sabotaj ve imha operasyonlarını yapabilecek şekilde eğitiliyorlardı. Bunların yanı sıra, hayatta kalma ve arazinden yararlanma gibi yeteneklerin kazandırıldığı birlikler ciddi bir fiziksel eğitime tabi tutuluyorlardı. Birliğin icra ettiği başarılı operasyonlardan bir tanesi Nazilerin Hollanda’yı işgali sırasında gerçekleşmiştir. Teğmen Wilhelm Walther komutasındaki Brandenburgers birliklerinin görevi; Hollanda’nın işgalinin başlaması için sınır boyundaki iki Hollanda karakolunun etkisiz hale getirilerek, sınırda bulunan köprünün Alman tanklarının geçişi için elverişli hale getirilmesiydi. Hollanda Askeri Polisi üniforması giyen Wilhelm Walter ve Alman savaş esiri kılığındaki Brandenburgers birlikleri, karakoldaki Hollanda askerlerini aldatarak karakollara yanaşmış ve sınırın iki noktasındaki iki karakolu da etkisiz hale getirerek Alman tanklarının köprüye girişini sağlamıştır.[13]

Rusların dünyaca ünlü Spetsnaz birlikleri 1950 yılında kurulmuş olsa da, Spetsnaz’ın temellerini oluşturan özel kuvvet birlikleri SSCB Ordusu’nda, 1917’deki devrimden hemen sonra oluşmuştur. 1917’deki sosyalist devrim sonrası patlak veren, 1918-1922 yılları arasında süren iç savaş sırasında özel görevleri yerine getirmek için Kızıl Ordu içinde bazı özel birlikler oluşturulmuştur. Bu gruplardan bir tanesi ideolojik olarak sosyalist devrime tam bağlı kişilerden oluşturulan Kızıl Muhafızlar’dır. Bu birlikler iç savaş sırasında karşı-istihbarat, iç güvenliğin sağlanması, sabotaj ve devrime muhalif olanların yoğunlukta bulunduğu yerlerde ajitasyon ve propaganda faaliyetlerini yürütmekle görevliydi.[14]

İkinci Dünya Savaşı sırasında ise Spetsnaz’ın gerçek anlamda öncüsü sayılabilecek su altı özel kuvvet birlikleri savaş içinde birçok cephede görev yapmıştır. Tıpkı 1918 sonrası kurulan özel kuvvet birliklerine benzer şekilde, bu su altı birlikleri de düşman kıyılarında istihbarat toplamak, izleme ve keşif faaliyetlerinde bulunmak gibi görevleri üstlenmiştir. Bu operasyonlar çoğunlukla SSCB’nin Kuzey, Baltık, Karadeniz ve Pasifik’te bulunan filolarında görevli istihbarat direktörleri tarafından koordine edilmekteydi. Her direktörlük, kendi içinde izleme, örtülü operasyon gibi birimlere ayrılmaktaydı. Bu birimler, görev yapacakları kıyılara denizaltılar vasıtası ile gizlice nakledilir ve görev yerlerinde ve buralarda yerel partizan gruplar tarafından desteklenirdi. Bu birlikler tarafından icra edilen başarılı operasyonlardan bir tanesi Nazilerin Barbarossa Harekatı sırasında Odesa Savunması esnasında gerçekleşmiştir. Nazilerin cephe gerisine indirilen donanmaya bağlı paraşüt birlikleri, Nazilerin iletişim hatlarını tahrip etmiş ve cephe gerisinde panik yaratarak Alman ordusunu zaafiyete uğratmıştır.[15]

Soğuk Savaş Döneminde Özel Kuvvetlerin İşlevi ve Operasyonları

İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ve savaştan galip çıkan iki büyük süper gücün savaş sonrası dönemde karşı karşıya kalması ile herkesin bildiği gibi adına Soğuk Savaş denen dönem başlamış oldu. Soğuk Savaş kavramı; iki büyük gücün ve bu büyük güçlerin ittifak halinde olduğu daha küçük ülkeler arasındaki çatışma ve anlaşmazlıkların birbirlerine direkt olarak silah çekmeden yürütüldüğü bir dönemi ifade etmektedir.[16]

Tanımdan da anlaşılacağı gibi, Soğuk Savaş’ın doğası itibariyle, tarafların birbirleri ile doğrudan karşı karşıya kalmamak adına izlediği strateji nedeniyle, Soğuk Savaş döneminde örtülü operasyonlar ve istihbari faaliyetler doruk noktasına ulaşmıştır. Bu strateji her iki blokta da resmi belgelere yansımıştır. Buna en iyi örneklerden bir tanesi; 1952 yılında ABD’de kurulan ve Albay Aaron Bank tarafından teşkilatlandırılan Özel Kuvvet birliklerine verilen ilk resmi ordu emridir. Emirde birliğin görevi şu şekilde ifade edilmektedir: ‘‘Kara, deniz ve hava yollarıyla düşman işgali altında bulunan topraklara sızmak ve buralarda potansiyel özel operasyonları yürütmek için direniş ve gerilla hareketleri organize etmek’’ olarak belirtilmiştir. Soğuk Savaş boyunca ABD açısından özel kuvvetlerin anlamı; Sovyetler Birliği’nin ‘‘olası Batı Avrupa işgali’’ne karşı başlangıçta gizli fakat söz konusu işgal senaryosu gerçekleştiğinde, Sovyet ilerleşiyi güzergahında bulunan kırılgan bölgelerde Sovyetlere karşı bir direniş hareketi oluşturmak maksadıyla yerel halktan gerilla birlikleri örgütleyecek, bunları eğitecek, donatacak ve komuta edecek birlikler olarak tezahür etmiştir.[17]

ABD’de özel kuvvetlerin gelişim safhasını izlediğimizde günümüzde ‘‘Yeşil Bereliler’’ (Green Berets) olarak bilinen resmi adıyla ABD Ordusu Özel Kuvvetleri’nin kuruluşunu görmekteyiz. Hala aktif olarak görev yapan Yeşil Bereliler, California eyaletindeki meşhur Fort Brag üssünde eğitim görmektedirler.[18]

Aynı şekilde Soğuk Savaş’ın diğer kanadı olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği için de özel kuvvetler; NATO topraklarında komuta ve kontrol mekanizmalarını zaafiyete uğratmak ve en önemlisi de Batı Bloğu’nun Varşova Paktı ülkelerinin sahip olduğu konvansiyonel silah ve sayısal üstünlüğüne karşı denge unsuru olarak koruduğu nükleer silahların etkisiz hale getirilmesinde önemli bir anahtardır. Dr. Mark Galeotti, SSCB özel kuvvetleri olan Spetsnaz’ın (Rusça Özel Amaç/Özel Dizayn kelimelerinin kısaltması) birçok kritik SSCB harekatında, harekat bölgelerindeki önemli mevzileri ele geçirmek gibi görevleri üstlendiğini ifade etmektedir. Buna örnek olarak 1968’te Çekoslovakya ve 1979’da Afganistan müdahaleleri verilmektedir. Fakat Galeotti, Spetsnaz’ın birincil işlevinin bu olmadığını, asıl görevin Sovyet doktrinine göre çıkabilecek bir Üçüncü Dünya Savaşı esnasında Batı Bloğu ülkelerinin sahip olduğu nükleer silah ve başlıkları imha etmek olduğunu ileri sürmüştür.[19]

Soğuk Savaş Sonrası Görünüm

Soğuk Savaş’ın bitmesiyle birlikte dünya politik sistemi henüz tam anlamıyla dengesini bulamasa da, 1990’lı yıllar ve 2000’lerin başındaki kaos hali bir nebze olsun dinmiş durumdadır. Vladimir Putin idaresindeki Rusya’nın ekonomik değilse bile askeri bir süper güç olarak sahaya dönmesi, Çin’in ticari hamlelerle gittikçe ABD ile daha çetin bir mali savaşa tutuşması ve son olarak da Avrupa’da dillendirilmeye başlanan operasyon kapasitesine sahip bir Avrupa Ordusu teşkil edilmesi gibi gelişmelere bakıldığında, dünyanın çok kutuplu bir siyasal sisteme doğru evrilme eğiliminde olduğunu söyleyebilir. Çok kutuplu dünyada çok çok kutuplu çıkarlar ve elbette çıkar çatışmalarının olacağını öngörmek zor değildir. Nükleer kapasiteleri bilinen hasımların yine Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi doğrudan birbirini hedef almaktan kaçınacağını göz önünde bulundurursak, içinde bulunduğumuz süreçte halihazırda birçok çatışma bölgesinde zaten icra edilen özel özel operasyonların ve proxy savaşlarının artarak devam edeceğini öngörebiliriz.

Suriye’den örnek vermek, konunun anlaşılması bakımında yeterli olacaktır. Burada öncelikle Rusya’nın değişen askeri konsepti hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır. Rusya Federasyonu Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov’un mimarı olduğu ve 2013 yılında hayata geçirilen bu yeni konsept, özetle; günümüz dünyasında barış zamanları ile savaş zamanları arasındaki çizginin bulanıklaştığı, kalabalık orduların karşı karşıya geldiği savaş modelinin eskide kaldığı görüşünden hareketle, devletin askeri operasyonlarının da bu yeni koşullara göre dizayn edilmesini, askeri operasyonların daha hızlı, esnek ve belli bir hedef gözeterek organize edilmesi gerektiğidir. Bu doktrin temel alınarak Suriye’de 2015’te sahaya giren Rusya, kademeli olarak buradaki tek oyun kurucu haline gelmiştir. Doktrin kapsamında, Rusya’nın düzenli kuvvetlerinin yanı sıra birçok Spetsnaz birliği de burada konuşlandırılmıştır.[20] Bu doktrin, aslında özel kuvvet operasyonlarının devletler tarafından gittikçe daha fazla benimsenen bir askeri strateji olduğunun da göstergesidir.

Buna karşılık, Suriye’deki ABD Özel Kuvvetleri de burada bulunan PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD/YPG’ye silah ve eğitim desteği vererek[21], buradaki savaşta kendi proxy gücünü yaratmaktadır. Suriye’deki iç savaş dünyada örneğine az rastlanır bir hadise olduğu için, onu ne tam bir proxy savaşı, ne de tam bir cephe savaşı olarak adlandırmak doğru olmayacaktır kanaatindeyim. Çünkü halihazırda birçok devlet, paralı asker grupları, sivil toplum kuruluşu adıyla istihbarat ve progaganda faaliyeti yürüten kuruluşlar (White Helmets ve Free Burma Rangers gibi) burada varlığını sürdürüyor. Bu örnek, önümüzdeki dönemde özel operasyonların daha da sık kullanılacağı tezini desteklemek adına yeterlidir.

Orta Doğu bölgesinde de özel kuvvetler ve paramiliter güçlerin öneminin gittikçe arttığına şahit olmaktayız. Özellikle İran’ın Devrim Muhafızları birliğine bağlı dış operasyon birimi Kudüs Gücü’nün bölge çapında yoğun faaliyetleri olduğu bilinmektedir. Kudüs Gücü’nün Lübnan’da Hizbullah’a, Suriye’de Beşar Esad lehine savaşan milis kuvvetlerine, Yemen’de Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyona karşı savaşan Ensarullah’a (Husiler) ve Irak’taki Haşdi Şabi kuvvetlerine silah ve askeri eğitim verdiği yoğun şekilde iddia edilmektedir. ABD hükümetine göre, Orta Doğu’da Afganistan, Gazze, Lübnan, Yemen, Suriye ve Irak’ta Kudüs Gücü ile müttefiklik ilişkisi bulunan kuvvetlerin sayısı 145.000 ile 185.000 arasında bulunduğu tahmin ediliyor.[22]

Türk Özel Kuvvetleri

Türk Özel Kuvvetleri, tarihsel gelişimi içerisinde zannımca iki bölüm olarak incelenmelidir: Soğuk Savaş dönemi ve Soğuk Savaş sonrası dönem. Bu ayrımı yapmamızın nedeni, dünyada ve Türkiye’de meydana gelen değişikliklerin Türk Özel Kuvvetleri’ne yansımalarını doğru bir şekilde aktarabilmektedir.

Türkiye’nin 4 Nisan 1952 tarihinde NATO’ya üye olmasıyla TSK içinde Seferberlik Tetkik Kurulu adıyla bir birim oluşturulmuştur. Bu birim 1965 yılında Özel Harp Dairesi olarak yeniden teşkilatlandırılmıştır. Özel Harp Dairesi’nin NATO’nun stratejik konsepti dahilinde, Batı Avrupa’daki muadilleri ile birlikte, olası bir Sovyet işgali sırasında yer altı örgütlenmeleri tesis etmek ve Sovyetler Birliği ile işbirliğine gidecek bir sol/sosyalist hükümetin NATO ülkelerinde iktidara gelmemesi için faaliyetler yürütmek gibi gizli bir görev tanımının bulunduğu iddiaları uzun yıllardır dile getirilmektedir.[23] Bu iddialarla ilgili ileri okumalar yapmak isteyen okuyucalarımızın, bir sonraki yazıda incelemesini yapacağım Daniele Ganser’in NATO’nun Gizli Orduları: Gladyo Operasyonları, Terörizm ve Avrupa Güvenlik İlkeleri adlı kitabını okumalarını tavsiye ederiz.

Özel Harp Dairesi 1992 yılında yeniden yapılandırıldı ve Özel Kuvvetler Komutanlığı adını alarak, personel yapısı değiştirildi. Şahsi değerlendirmemiz odur ki, Soğuk Savaş’ın bitmesinin ardından, 1990’lı yılların başından itibaren, TSK içerisinde NATO’ya daha mesafeli subaylar güç kazanmaya başlamıştır ve bu güç kazanma süreci 2000’li yılların başına kadar da devam etmiştir. Bunu örneklendirmek gerekirse; 7-8 Mart 2002 tarihlerinde İstanbul’daki Harp Akademileri Komutanlığı’nda düzenlenen “Türkiye’nin Etrafında Barış Kuşağı Nasıl Oluşturulur?” adlı sempozyumda bir konuşma yapan dönemin MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç, “AB, Türkiye’nin milli menfaatlerini ilgilendiren sorunlara menfi bakıyor. Bu nedenle Türkiye başka ülkelerle işbirliği yapmalı. Türkiye’nin mümkünse, Amerika’yı gözardı etmeden Rusya ve İran’ı da içine alacak şekilde bir arayış içerisinde olmasında fayda buluyorum.”  şeklinde bir beyanda bulundu.[24] O dönem çokça tartışılan bu sözler, Türkiye’nin tek alternatifinin NATO olduğu algısına karşı TSK içerisinden yapılmış o zamana kadarki en üst rütbeli çıkış olarak değerlendirilebilir. Kılınç’ın bu çıkışı, doğrudan NATO’yu hedef alan bir muhteva barındırmasa da, bu fikirlerin dile getirilmesi o dönem için önemli bir köşetaşı olmuştur.

Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın Soğuk Savaş’ın bitimine müteakip ABD tarafından hedef alınması da şüphesiz tesadüf değildir. 4 Temmuz 2003 günü Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde konuşlu Türk Özel Kuvvetler Komutanlığı’na mensup askerlerin başına çuval geçirilmesi hadisesi (çuval olayı( ve Balyoz ve Ergenekon gibi davalarla Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın ABD tarafından hedef alınması, birkaç sene ara ile meydana gelen dikkat çekici hadiselerdir. Bütün bu hadiseler, Türk Özel Kuvvetlerini iki bölüm halinde incelememize neden olan olaylardır.

Özel Kuvvetler Komutanlığı, birçok başarılı operasyonu yerine getirmiş ve getirmeye de devam etmektedir. Ancak operasyonların yüksek gizlilik derecesine haiz olması nedeniyle, bu operasyonlar hakkında bilgi almak tabiatı ile oldukça zordur.

 

Onur BİGAÇ

 

DİPNOTLAR

[1] Michael E Haskew, Encyclopedia of Elite Forces in the Second World War, Amber Books, 2013, ss. 1-2.

[2] Nato Standard AJP-01 Allied Joint Doctrine, Edition E, Version 1, February 2017, https://assets.publishing.service.gov.uk/government/uploads/system/uploads/attachment_data/file/602225/doctrine_nato_allied_joint_doctrine_ajp_01.pdf, (Erişim Tarihi: 11.11.2019).

[3] Richard Bowyer, Dictionary of Military Terms, Third Edition, A & C Black London, 2007, London, s. 227.

[4] “Queen’s Own Corps of Guides (Paunjab Frontier Force)”, The British Empire, https://www.britishempire.co.uk/forces/armyunits/corpsofguides/corpsofguides.htm, (Erişim Tarihi: 11.11.2019).

[5] John Gaylor, Sons of John Company: A History of the Indian and Pakistan Armies, 1992,  London, UK: Spellmount Press, ss. 232-234.

[6] “5th. Gurkha Rifles”, The British Empire, https://www.britishempire.co.uk/forces/armyunits/gurkha/5thgurkhas.htm, (Erişim Tarihi: 11.11.2019).

[7] Paolo Morisi, Hell in the Trenches: Austro-Hungarian Stormtroopers and Italian Arditi in the Great War, 2018, Helion and Company, s. 240.

[8] Hasan Ercan, “Tarihi Derinlik İçinde Soğuk Savaş Sonrası Dünyada Yeni İstihbarat Kavramı”, Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü Güvenlik Yönetimi Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Tez Danışmanı: Mehmet Atay, Ankara, 2006, ss. 82-84.

[9] Paul K. Davis & Allen Lee Hamilton, Encyclopedia of Warrior Peoples and Fighting Groups, Grey House Publishing, Second Edition, New York, 2006,  ss. 300-301.

[10] Davis & Hamilton,  ss. 11-12.

[11] Davis & Hamilton, ss. 12-13.

[12] Gordon Williamson, German Special Forces of World War II, (eds. by Martin Windrow), First Edition, Osprey Publishing, 2009, ss. 6-8.

[13] Williamson, s. 9.

[14] Mark Galeotti, Spetsnaz: Russia’s Special Forces, First Edition, Osprey Publishing, 2015,  ss. 6-7.

[15] Marc J. Berkowitz, “Soviet Naval Spetsnaz Forces”, Naval War College Review, Vol. 41, No: 2, 1988, ss. 5-21.

[16] Oral Sander, Siyasi Tarih 1918-1994, İmge Kitabevi, 27. bs., Ankara, 2017, s. 224.

[17] Doug Livermore, “It’s Time For Special Operations To Dump ‘Unconventional Warfare’”, War on the Rocks, 06.10.2017, https://warontherocks.com/2017/10/its-time-for-special-operations-to-dump-unconventional-warfare/, (Erişim Tarihi: 24.11.2019).

[18] U.S. Army Special Operations Center of Excellence (ABD Özel Kuvvetleri Resmi Websitesi),  https://www.soc.mil/SWCS/about.html, (Erişim Tarihi: 24.11.2019).

[19] Oxford Research Group, “Spetsnaz: An Interview with Mark Galeotti”, 30.06.2017, https://www.oxfordresearchgroup.org.uk/blog/spetsnaz-an-interview-with-mark-galeotti, (Erişim Tarihi: 24.11.2019).

[20] Sarah Fainberg, “Russian Spetsnaz, Contractors and Volunteers in the Syrian Conflict”, Russie.Nei.Visions, No: 105, Ifri, Aralık 2015.

[21] Ruby Mellen, “A Brief History of the Syrian Democratic Forces, the Kurdish-led Alliance that Helped the U.S. Defeat the Islamic State”, The Washington Post, 07.10.2019,  https://www.washingtonpost.com/world/2019/10/07/brief-history-syrian-democratic-forces-kurdish-led-alliance-that-helped-us-defeat-islamic-state/, (Erişim Tarihi: 24.11.2019).

[22] “Confrontation Between the United States and Iran”, Council on Foreign Relations, https://www.cfr.org/interactive/global-conflict-tracker/conflict/confrontation-between-united-states-and-iran, (Erişim Tarihi: 24.11.2019).

[23] Daniele Genser, NATO’nun Gizli Orduları: Gladyo Operasyonları, Terörizm ve Avrupa Güvenlik İlkeleri, Güncel Yayıncılık, 2. bs., 2005, ss. 391-431.

[24] Yusuf Demir & Nuri Sefa Erdem, “Türkiye, Rusya ve İran’la ittifak arayışında olmalı”, Sabah, http://arsiv.sabah.com.tr/2002/03/08/p01.html, 08.03.2002, (Erişim Tarihi: 24.11.2019).

One Comment »

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.