Giriş
96 yaşındaki Birleşik Krallık Kraliçesi II. Elizabeth, 8 Eylül 2022 tarihinde İskoçya’da bulunan Balmoral Kalesi’nde hayatını kaybetti. Haber, BBC tarafından canlı yayın sırasında İngiltere saati ile 18:31’de kamuoyuna duyuruldu. Günün erken saatlerinde, doktorları, Kraliçe Elizabeth’in sağlığının hızla bozulduğunu ve tıbbi gözetim altında olduğunu bildirmişlerdi. Elizabeth, daha birkaç gün önce, Muhafazakâr Parti’de Boris Johnson’ın yerine yeni Genel Başkan seçilen ve hükümeti kurmakla görevlendirilen Liz Truss’la (yeni Başbakan) bir araya gelmişti.
Bu yazıda, 1952’den beri Birleşik Krallık tahtında bulunan ve Britanya ve dünya siyaseti açısından zaman zaman önemli roller üstlenen Elizabeth Alexandra Mary Windsor veya lakabıyla Lilibeth’in hayatı ve siyasi misyonuna dair bazı saptamalarda bulunacağım. Tabii ki, öncelikle 10 günlük resmi yas ilan edilen dost ve müttefik ülke Birleşik Krallık’a başsağlığı diliyorum.
Hayatı (1926-2022)
1926 Londra doğumlu olan II. Elizabeth’in dedesi V. George ve babası VI. George, ülkelerinde Kral olarak görev yaptılar. Soylu bir ailede dünyaya gelen Elizabeth, bu nedenle küçük yaşlarından itibaren sorumluluk ve hizmet bilinciyle yetiştirildi. Buna karşın, Elizabeth’in tahta çıkmasına uzun yıllar hiç ihtimal verilmemişti. Bunun nedeni, V. George’tan sonra tahtın doğal varisinin büyük oğlu VIII. Edward olmasıydı. 1930 yılında Elizabeth’in tek kardeşi olan Prenses Margaret dünyaya geldi. Prenses Margaret 2002 yılında vefat etmiştir. VIII. Edward, daha önce bir boşanma yaşamış Amerikalı sevgilisi Wallis Simpson nedeniyle tahttan çekilince, Elizabeth’in babası VI. George, 1936 yılında beklenmedik bir şekilde Kral oldu. VIII. Edward’ın yarattığı hayal kırıklığı nedeniyle İngiliz halkının sevdiği ve benimsediği bir isim olan VI. George, “The King’s Speech” (Zoraki Kral) filmine de konu olan şekilde, kekemelik rahatsızlığından muzdaripti. Ancak VI. George, bu konuda Avustralya’dan gelen uzmanların da yardımıyla kendisini geliştirdi ve II. Dünya Savaşı gibi çok zor bir dönemde başarılı bir performans sergiledi. VI. George ve ailesinin Luftwaffe’nin Londra bombalamaları sırasında konutlarını terk etmeyi reddetmeleri de Britanya halklarının gönlünde taht kurmalarına yardımcı oldu. Babası VI. George Kral olunca, küçük Elizabeth bir anda tahtın ilk varisi durumuna yükseldi ve uluslararası medya ve siyasetin gözdesi oldu. Bu dönemden itibaren Elizabeth’in her hareketi İngiliz medyasınca yakından takip edildi ve küçük kız, tüm ülke ve dünyanın tanıdığı bir kişi haline geldi.
Elizabeth, ailesinin kararıyla düzenli olarak bir okula gitmedi. Bunun yerine, alanında uzman kişilerden evinde özel dersler alarak kendisini geliştirdi. Diplomaside önemli olduğu için Fransızca öğrendi. Bunun yanında, özellikle Britanya siyasi sistemi ve Kraliyet yetkilerini öğrenmek için Anayasa Hukuku ve Siyasal Tarih derslerine ağırlık verdi. Bu sayede, tanıyanlar tarafından “önemli tavsiyeler verebilen bilge bir kişi” denebilecek seviyede bilgi birikimine ulaştı. II. Dünya Savaşı döneminde cephe gerisinde görev yapan Elizabeth, 1947 yılında İngiliz Kraliyet Donanması’nda görev yapan Yunan asıllı bir soylu olan Philip Mountbatten ile evlendi. Büyük bir aşk evliliği olan bu izdivaçtan 4 çocuk doğmuştur: Prens Charles (şimdi Kral III. Charles), Prenses Anne, Prens Andrew ve Prens Edward. Prens Philip Mountbatten, Elizabeth’in vefatından kısa süre önce 2021 yılında vefat etmiştir.
Elizabeth, babasının kanserden vefatı nedeniyle 1952 yılında tahta çıktı. Ancak babasına duyduğu saygı nedeniyle taç giyme töreni 1953 yılında yapılmıştır. Büyük bir medya ilgisiyle karşılanan taç giyme töreninden sonra, Elizabeth, daha 26-27 yaşında dünyanın en önemli ülkelerinden birisinin monarkı haline gelmişti. Bu zor görevde, Elizabeth’e ilk yıllarında en çok, onu doğumundan beri tanıyan deneyimli Başbakanı Winston Churchill yardımcı olmuştur. Kraliçe II. Elizabeth, büyük savaş sonrasında dekolonizasyon sürecinde bir engel teşkil etmedi ve eski kolonilerin bağımsızlıklarını olumlu karşıladı. Buna karşın, İngiliz Uluslar Topluluğu’nu (Commonwealth) canlı tutmak için girişimlerde bulundu. 1966 yılında İngiltere’nin evinde düzenlediği Dünya Kupası’nda kaptan Bobby Moore’a kupayı bizzat kendisi verdi. Elizabeth, 70 yıllık uzun görevinde önemli başarılar elde etti ve modern siyasal tarihin neredeyse tüm aşamalarında yer aldı. 1972 Yugoslavya ziyareti ile komünist bir ülkeyi ziyaret eden ilk Britanya monarkı oldu. 1986 Çin Halk Cumhuriyeti, 1994 Rusya Federasyonu ve 2011 İrlanda Cumhuriyeti ziyaretleri siyasi açıdan da önemli olmuştur. Aynı şekilde, Vatikan ziyaretleri de önemli ve tarihi anlara tanıklık etmiştir. 2012 Londra Olimpiyatları tanıtımında James Bond rolünü oynayan Daniel Craig ile bir araya gelmesi de büyük sansasyon yaratmıştır. Ayrıca apartheid rejimine destek sunmaktan kaçınması, Kraliçe’nin prestijini arttırmıştır. Unutulmamalıdır ki, Kraliçe II. Elizabeth, Birleşik Krallık’la birlikte 14 ülkenin daha -ki bu sayı önceden daha da fazlaydı- hükümdarı idi. Bu ülkeler şunlardır; Antigua ve Barbuda, Avustralya, Bahamalar, Belize, Grenada, Jamaika, Kanada, Papua Yeni Gine, Saint Vincent ve Grenadinler, Solomon Adaları, St. Kitts ve Nevis, St. Lucia, Tuvalu ve Yeni Zelanda.
Kraliçe II. Elizabeth, 1992 ve 1997 yıllarında zor zamanlar (annus horribilis) geçirdi. 1992’de aile üyelerinin (çocuklarının) evliliklerindeki sorunlar ve yaşanan boşanmalar ile birlikte Windsor Kalesi’ndeki büyük yangın buna neden olurken, 1997’de ise Lady Diana’nın vefatı ardından Kraliyet ailesi ve Kraliçe’ye yönelen tepkiler bunun asıl sebebi olmuştur. Bu dönemde torunlarını korumak için sakin ve sessiz kalan Elizabeth, Başbakan Tony Blair’in tavsiyesiyle daha sonra bir halka sesleniş konuşması yapmak zorunda kalmış ve tepkileri dindirmiştir. Monarşi karşıtı olduğu bilinen Cherie Blair’in de etkisiyle bu dönemde zor zamanlar geçiren Kraliçe ve ailesinin yaşadıkları, “The Queen” (Kraliçe) filminde de işlenmiştir.
Son yıllarında herkes tarafından sevilen bir kişi haline gelen Kraliçe II. Elizabeth, jübile törenlerinde boy göstermiş ve son olarak bu yıl tahttaki 70. yılı şerefine Platin Jübile’sini yapmıştır. Elizabeth, iktidarda kaldığı 70 yılda tam 15 Başbakanla (12 erkek, 3 kadın) çalışmıştır. Bunlar; Winston Churchill (1951-1955), Anthony Eden (1955-1957), Harold Macmillan (1957-1963), Alec Douglas-Home (1963-1964), Harold Wilson (1964-1970), Edward Heath (1970-1974), James Callaghan (1974-1979), Margaret Thatcher (1979-1990), John Major (1990-1997), Tony Blair (1997-2007), Gordon Brown (2007-2010), David Cameron (2010-2016), Theresa May (2016-2019), Boris Johnson (2019-2022) ve Liz Truss (2022-). Kraliçe II. Elizabeth hakkındaki en önemli biyografiyi İngiliz tarihçi Ben Pimlott yazmıştır. The Queen: Elizabeth II and the Monarchy adlı bu kitabın ilk baskısı 1996 yılında yapılmıştır. Ayrıca son yıllarda Netflix platformu üzerinden yayınlanan ve Kraliçe’nin hayatını konu alan “The Crown” dizisi de Elizabeth’in ününe ün katmıştır.
Siyasi Yetkileri
Roma döneminin ünlü düşünürü ve belagat ustası Çiçero’nun “karma rejim” adını verdiği siyasi sistemin en mükemmel örneği olan Birleşik Krallık’ta, monarşi, aristokrasi ve demokrasi birlikte yaşamakta ve demokrasinin üstünlüğü içerisinde uyumlu bir sistem hüküm sürmektedir. Bu sistemde tepede Avam Kamarası ve demokratik olarak seçilmiş Başbakan bulunurken, Avam Kamarası’ndan gelen yasa tekliflerini iki defa veto etme hakkı olan Lordlar Kamarası tarihsel birikimi ve elitizmi yansıtır. Monarşi ise, artık büyük ölçüde sembolik düzeye inen yetkileriyle devlet ve halkın birliğini temsil etmektedir. Bu anlamda, Birleşik Krallık, Fransız tipi radikal Cumhuriyetçilik karşısında bir tarihsel uyum ve sentez rejimidir. Ayrıca, bu sistem, her üç rejimin de kötü versiyonları olan anarşizm, oligarşi ve tiranlık karşısında bir denge yapısı oluşturmayı amaçlar.
Bu sistemde, Kraliçe veya Kral’dan ilk görev olarak siyasi konularda tarafsızlık beklenmektedir. Elizabeth, bu konuda çok başarılı olmuş ve hem Muhafazakâr Parti, hem de İşçi Partisi’nden seçilen Başbakanlarla uyumlu şekilde çalışmıştır. Ülkede büyük bir belirsizliğin olduğu Brexit sürecinde dahi, Elizabeth, renk vermekten kaçınmış ve kararı halka ve seçilmiş siyasetçilere bırakmıştır. İkinci olarak, Elizabeth, her yıl Avam Kamarası açılış törenine katılmak ve burada bir konuşma yapmakla yükümlüdür. Yasaları onaylamak, Taç’ın üçüncü önemli görevidir. Ancak bu konuda 1708’den beri Taç’ın herhangi bir vetosu görülmemiştir. Dördüncü ve en önemli görev ise, yurtdışı ve içerisinde ülkeyi temsil etmektir. Kraliçe II. Elizabeth, bu konuda mükemmel bir performans sergilemiş ve çok önemli başarılar kazanmış ve adeta “Britanya’nın en önemli diplomatı” olmuştur.
Siyasi Misyonunu Değerlendirmek
Kraliçe II. Elizabeth, yarattığı saygın, şık ve vakur imaj sayesinde, Birleşik Krallık ve genel olarak Batı dünyasının önemli bir “yumuşak güç” unsuru olarak görev yapmıştır. Batı dünyasının Çin ve Rusya ile yakınlaştığı ve bu ülkelerin piyasa ekonomisine açıldığı dönemlerde yaptığı tarihi ziyaretler, bunun en somut ispatı olmuştur. Elizabeth, kendisi de bir monark olarak, dünyada sayıları yaklaşık 43 olan monarşik rejimler için bir ilham ve meşruiyet kaynağı da olmuştur. Özellikle Ortadoğu’da Britanya ve Batı dünyasının çıkarlarının korunması ve buradaki monarşilerle iyi ilişkiler kurulmasında önemli rolleri olmuştur. Unutulmamalıdır ki, Britanya tarihinin en uzun sürekli monarkı olan Elizabeth, Fransa Kralı XIV. Louis’den sonra dünya tarihinin de en uzun süre tahtta kalan ismi olmuştur. Kraliçe Elizabeth, 70 yıl boyunca tüm dünyada sevilip sayılarak, bu konuda istisnai bir başarıya imza atmıştır. Bunun yanında, Elizabeth, bir kadın yönetici olarak kadınlar için önemli bir rol model olduğu gibi, ileri yaşında bile görevini bırakmayarak, yaşlı insanlar için de güzel bir örnek teşkil etmiştir.
Elizabeth Sonrası?..
Kraliçe II. Elizabeth’in vefatı sonrasında yerine Prens Charles-Kral III. Charles geçmiştir. 1948 doğumlu olan Charles, tam 74 yaşında Kral olmuştur. Charles, yaklaşık 50 yıldır Kral olmayı bekleyen ve büyük deneyime sahip bir Kraliyet ailesi üyesidir. Taht sıralamasında artık birinci sırada Cambridge Dükü Prens William bulunmaktadır. William, 1982 doğumlu çok genç bir kişidir ve babasından sonra tahta çıkmayı bekleyecektir. Kate Middleton’la evliliğiyle çok konuşulan William, bundan sonra daha etkili ve önemli bir kişi haline gelecektir. William’ın ardından tahtın ikinci varisi ise onun oğlu 9 yaşındaki Prens George’tur.
Peki, Elizabeth sonrasında Birleşik Krallık’ta monarşinin geleceği ne olabilir? Lady Diana’nın vefatı sonrasında bir dönem pek sevilmeyen bir kişi haline gelen Kral III. Charles bu işi başarabilir mi? Elizabeth’in de etkisiyle, şu an için adada Kraliyet ailesi için bir meşruiyet krizi söz konusu değildir. Öyle ki, halkın yüzde 62’si monarşiden memnundur ve bunun devamını istemektedir. Ancak kriz anlarında ve medya yönlendirmesiyle bu gibi konularda duygu ve düşüncelerin hızla değişebildiği unutulmamalıdır. Bu nedenle, III. Charles’ın işi hiç de kolay olmayacaktır. Elbette bir Kraliçe yerine Kral’ın başta olmasının (erkek yönetici) ne gibi etkileri olabilir, bunu da hesaba katmak gerekir…
Sonuç
Sonuç olarak, Britanya ve dünya tarihine adını altın harflerle yazdıran II. Elizabeth, Cumhuriyetçi radikalizme karşı tarihsel birikim ve uzlaşıya dayalı karma rejim demokrasisini yansıtan İngiliz modelinin başarılı bir monarkı olarak anılacaktır. Batı dünyasının önemli bir yumuşak güç unsuru olan Elizabeth, modern zamanlarda da monarşilerin var olabileceğine dair önemli bir örnek ve belki de bir istisnadır.
Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ