Giriş
Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund-IMF), Dünya Ekonomik Raporu’nun, (World Economic Report) Ekim sayısını “Geçim Kriziyle Mücadele” başlığıyla yayımlamıştır. Senede Ekim ve Nisan aylarında olmak üzere 2 kez yayımlanan bu rapor, 200’e yakın ülke ile ilgili detaylı ekonomik veri ve göstergeleri içermektedir. 2022 yılı küresel ekonomik görünümüne yönelikte fikir verebilen bu rapor, gelecek yıla ilişkin iktisadi tahmin ve beklentiler açısından güçlü bir izlenim oluşturabilmektedir. Bu makalede, bu rapordan hareketle, dünya ekonomik görünümü ele alınacak ve 2023 yılına yönelik olarak küresel ekonomik beklentiler yansıtılacaktır.
Küresel ekonominin oldukça zor bir süreçten geçtiği ve çalkantılı sorunlar yaşadığı belirtilen raporda, dünya çapında yüksek enflasyonun, ekonomik görünüm üzerinde yarattığı aşırı negatif etkiler üzerinde durulmuştur. Bu süreçte çoğu bölgede sıkılaşan mali koşulların, halen devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ve Covid-19 salgınının ekonomik görünüm üzerinde ağır bir baskı oluşturduğu ifade edilmiştir. Uluslararası Para Fonu (IMF), 2022 yılı küresel ekonomik büyüme beklentisini % 3,2 olarak korurken, gelecek yıla dönük tahminini ise, bu karamsar tabloyla birlikte, % 2,9 seviyesinden % 2,7 düzeyine çekmiştir.[1]
IMF, ayrıca, “Enflasyon Ortamında Gezinmek” başlığıyla yayınladığı, “Küresel Finansal İstikrar” adlı diğer Ekim ayı raporunda ise, dünya çapında finansal istikrara yönelik risklerin güçlü bir şekilde arttığı öngörüsünde bulunmuştur.[2] Raporda, “Dünya ekonomisinin on yıllardır karşılaşmadığı bir zorluk olan inatçı bir şekilde yüksek enflasyonla karşı karşıya kaldığı” belirtilmiştir.[3] Bu noktada dünyada özellikle enflasyonist baskının hüküm sürmesi sebebiyle, küresel ekonomide de, kaçınılmaz bir biçimde parasal sıkılaşmaya yönelim olduğu ifade edilebilir. “Parasal sıkılaşma”, özetle; ekonomi yönetimlerinin aşırı ısınan ekonomiyi yavaşlatmaya yönelerek, harcamalar karşısında pozisyon alması veya iktisadi birimlerin hızla yükselen enflasyonu durdurma çabası olarak nitelendirilebilir.
Parasal sıkılaşmaya giden merkez bankaları veya politika yapıcıları, para talebini azaltıcı tedbirlerle, ekonomik genişlemenin hızını sınırlamaya çabalamaktadırlar. Pandemi döneminin hemen hemen her ülkede para arzını artırmasının ve üretimi daraltmasının bir sonucu olarak, dünya ekonomilerine yansıyan yüksek enflasyon faktörü de, özellikle 2022 senesinde para politikası yapıcılarını küresel açıdan radikal biçimde parasal sıkılaşma yönüne sürüklemiştir. Bu bağlamda, özellikle finansal istikrar noktasında merkez bankası yönetimlerinin, hedeflenen enflasyona geri dönüş için kararlı para politikaları izlemeleri önem arz etmektedir.
Diğer yandan, finansal ve parasal koşulların sıkılaştırılmasıyla birlikte, makroekonomik temelleri zayıf olan pek çok yükselen ve sınır piyasa ekonomilerinde de, sermaye çıkışları yaşanmıştır.[4] Farklı iktisadi oluşumlarca, değişik şekillerde kategorize edilmesine karşın, IMF tarafından 2015 yılında “yükselen piyasa ekonomileri” olarak nitelendirilen bu ülkeler “Arjantin, Bangladeş, Brezilya, Bulgaristan, Şili, Çin, Kolombiya, Macaristan, Hindistan, Endonezya, Türkiye, Malezya, Meksika, Pakistan, Peru, Filipinler, Polonya, Romanya, Rusya, Güney Afrika, Tayland, Ukrayna ve Venezuela’dan” oluşmaktadır.[5] Bu gibi ülkelerden sermaye çıkışı, haliyle, küresel açıdan gelişmiş ekonomilere (ABD, bazı AB ülkeleri vs.) tekrar sermaye dönüşü olacağı anlamına gelmektedir. Ancak geri dönen sermayelerin, enflasyonist eğilimin ve maliyetlerin arttığı bu dönem ekonomik konjonktüründe, gelişmiş ülkelerde bile yatırıma dönüşmeleri bir hayli zor görünmektedir. Sermaye çıkışları, “yükselen piyasa ekonomileri” açısından değerlendirildiğinde ise, Çin ve Rusya gibi belli başlı ekonomiler haricinde önümüzdeki dönemin dolayısıyla 2023 yılının daha çetin ve zorlu iktisadi şartlar altında geçeceği öngörülebilir. Hatta küresel açıdan güçlü ekonomileri bulunan Rusya’nın ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin de, önümüzdeki dönemde iktisadi olumsuzluklar ve kırılganlıklar yaşamaları kaçınılmaz görünmektedir.
IMF raporu da, dünya çapında parasal sıkılaşmaya gidilen, enflasyonist baskının hâkim olduğu bu dönemde, ekonomik büyüme konusundaki negatif yönlü baskı ve etkileri doğrular bir niteliktedir. Belirsiz bir negatif ortamın hüküm sürdüğü küresel iktisadi konjonktürde, “gelişmiş ülke ekonomilerinin“ de, büyüme performanslarının olumsuz yönde etkilenmesi öngörülmektedir.
Bu bağlamda, rapora göre, ABD’nin 2022 yılı büyüme beklentisi % 2,3’ten, % 1,6’ya düşürülmüştür. Dünyanın en büyük ekonomisinin 2023 yılı büyüme beklentisi ise % 1 düzeyinde korunmuştur. 2023 Avro bölgesinin büyüme tahminleri de, 2023 yılı için eksi yönlü revize edilmiştir. Bu yıl için % 2,6’dan, % 3,1’e çıkarılan Avro bölgesi büyüme tahminleri, 2023 yılı için % 1,2’den, % 0,5’e düşürülmüştür. Raporda, gelecek yıl Almanya ekonomisinin % 0,3, İtalya ekonomisinin de, % 0,2 daralacağı öngörülmüştür. Fransa için gelecek yıla dönük büyüme beklentisi % 1’den, % 0,7 düzeyine çekilmiştir. İspanya ekonomisinin 2023 yılı büyüme beklentisi ise, yüksek düzeyde eksi yönlü revize edilerek, % 2’den % 1,2’ye düşürülmüştür. Son bir yılda 3 kez Maliye Bakanı değişimi yaşanan ve Başbakan Liz Truss’ın istifasıyla dünya ekonomisi gündemine oturan İngiltere’nin ise, 2023 yılına yönelik büyüme beklentisi % 0,5’ten % 0,3 düzeyine revize edilmiştir. Genellikle eksi yönlü revizyonlarla birlikte, “gelişmiş ülkeler” grubuna yönelik büyüme beklentisi 2022 yılı için % 2,5’ten, % 2,4’e, 2023 yılı içinse, % 1,4’ten, % 1,1’e düşürülmüştür.
Uluslararası Para Fonu’na göre “Yükselen ekonomik piyasalar ve gelişmekte olan ülkeler” grubunda olan Çin Halk Cumhuriyeti’nde de, bu yıl için büyüme beklentisi % 3,3’ten, % 3,2’ye düşürülmüş ve gelecek yıl beklentisi % 4,4’ten, % 4,3’e revize edilmiştir. Ayrıca Rusya ekonomisinin de, 2022 yılı için % 3,4, gelecek yıl içinse, % 2,3 oranında küçüleceği tahmin edilmiştir. Hindistan ekonomisinin de, büyüme tahminleri negatif yönlü revize edilmiş ve 2022 yılı için % 7,4’ten, % 6,8 düzeyine düşürülmüştür. IMF tarafından “yükselen ekonomik piyasalar ve gelişmekte olan ülkeler” grubu olarak tanımlanan bu kategoride de, 2022 yılı büyüme beklentisi % 3,6’dan % 3,7’ye çıkarılırken, 2023 yılı büyüme beklentisi eksi yönlü bir biçimde % 3,9 oranından % 3,7 oranına revize edilmiştir. [6]
Türkiye ekonomisinde ise, 2022 yılı büyüme verileri yukarı yönlü revize edilmiştir.[7] IMF Temmuz 2022 raporunda, bu yıl için % 4 olan Türkiye’nin ekonomik büyüme beklentisi, Ekim ayı raporunda % 5 düzeyine çıkarılmıştır. Türkiye’nin gelecek yıl için büyüme beklentisi ise, % 3,5’ten % 3,0’ düzeyine düşürülmüştür.[8] Ancak bu enflasyonist dönemde, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde para arzının arttığı (maaş-asgari ücret artışları vs.) ve önümüzdeki aylarda da, artırılabileceği düşünüldüğünde, Türkiye’de büyüme rakamları olumlu anlamda yüksek bir reel etki yaratmaktan uzak kalacaktır. 2023 yılında ekonomik büyüme beklentisinin düşürülmesiyse, bu durumu doğrular bir nitelik taşımaktadır.
Dünya ekonomisinin son 21 yıl içinde, en zayıf büyüme grafiğinin oluştuğu belirtilen raporda, “Bu, küresel mali kriz ve Covid-19 salgınının akut aşaması dışında 2001’den bu yana en zayıf büyüme profilidir ve en büyük ekonomiler için önemli yavaşlamaları yansıtmaktadır” denilmiştir.[9] Ayrıca, “Federal Reserve System” (FED) Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankaları Sistemi’nin, uygulamaya koyduğu parasal sıkılaşmanın, küresel çapta hissedilebileceği, doların gelişen ve gelişmiş piyasalar karşısında yükselişinin, enflasyonist baskıları ve borçluluk seviyelerini daha da artıracağı vurgulanmıştır.
Rapora göre küresel ekonomide, işsizlik oranları ise, olumlu yönde revize edilmiştir. 2022 yılı işsizlik beklentisi 11,3 oranından, % 10,8 oranına düşürülmüş, 2023 yılına dönük işsizlik oranı beklentisi de, % 10,6’dan, 10, 5’e çekilmiştir.[10] Bu doğrultuda, küresel düzeyde hükümetlerin ekonomi politikaları incelendiğinde, Uluslararası Para Fonu’nun işsizlik oranlarındaki azalış beklentisi, eko-politik açıdan rasyonel karşılanabilir.
İşsizlik oranlarında azalışın farklı sebepleri de, bulunabilmekle birlikte, başlıca sebebi ekonomi yönetimlerinin, işsizlik oranlarındaki azalışı, enflasyon oranları artışına kıyasla daha fazla tercih etmeleridir. Özellikle makroekonomik düzlemde yaşanan zorlu süreçlerde, enflasyonist yükselişi baskılamaktan ziyade, genel anlamda işsizliği azaltıcı politikaların izlendiği görülmektedir. Bu durum küresel eko-politik perspektifte siyasi iktidarların seçim odaklı popülist uygulamalarının, iktisadi alana, belirgin olmayan bir yansıması niteliğindedir.
Sonuç
IMF raporu ışığında değerlendirildiğinde, küresel ekonominin 2023 yılında günümüze oranla daha zorlu bir süreçten geçeceği öngörülebilir. Özellikle 2022 yılı içinde ABD başta olmak üzere, gelişmiş ülke ekonomilerinin, süratle parasal sıkılaşma politikalarına yönelmeleriyle birlikte, finansal istikrara yönelik risklerin artması, 2023 yılında “Küresel iktisadi durgunluk” yaşanması ihtimalini güçlendirmektedir. Ayrıca 2023 yılına yönelik olarak, ülkelerin ekonomik büyüme beklentilerinin düşmesi ve neredeyse son 21 yılın en düşük büyüme profiline ulaşılması da, bu ihtimali destekler bir niteliktedir. Parasal sıkılaşmanın öncelikli aracı bilindiği üzere faiz oranlarının yükseltilmesidir. Küresel açıdan gelişmiş ekonomilerde faiz oranlarının yükseltilmesinin, dünya genelinde yatırımları baskılayıcı ve üretimi daraltıcı negatif etkileri olacaktır. Dolayısıyla ABD ve gelişmiş ülke ekonomilerinin, 2022 yılında parasal sıkılaşma politikaları izlemeleri, 2023 yılında gelişmekte olan ülke ekonomileri açısından üretim ve yatırım faktörlerinde olumsuz etkiler yaratabilecektir.
IMF raporundan çıkarılabilecek bir başka sonuçta, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından, 2022 yılında olduğu gibi 2023 yılında da, enflasyonist eğilimlerin devam edeceği veya yükseleceği beklentisidir. Küresel ekonomi bu dönem içerisinde, yükselen enflasyon eğiliminden oldukça olumsuz yönde etkilenmektedir. Enflasyonun ülkelere göre değişkenlik gösteren farklı düzeyde etkileri olsa da, hemen hemen bütün ülke ekonomilerinde ciddi bir sorun yarattığı somut biçimde gözlenmektedir.
Küresel ekonomi üst düzeyde etkileşim içerisinde olduğu dış politika yönüyle değerlendirildiğinde ise, özellikle Ukrayna-Rusya Savaşı’nın halen sürmesinin, bu olguya bağlı bir biçimde Avrupa’da yükselen elektrik ve doğalgaz krizinin güncel sorunlar arasında olduğu belirtilebilir. Ayrıca uluslararası anlamda jeopolitik risklerin artmasının ve uluslararası ilişkilerde ülkelerin genel anlamda birbirlerine yönelik gergin tutumlarının, küresel ekonominin önündeki ciddi sınavlar arasında olduğu ifade edilebilir. Küresel ekonominin 2023 yılına dönük geleceği noktasında da, dünya çapındaki jeopolitik risklerin minimum düzeye indirgenmesi ve dış politik sorunların çözümlenmesi, belirleyici bir rol üstlenecektir.
Cumhur Kartal YILDIZ
KAYNAKÇA
1) BBC Türkçe (2022), “IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu: Henüz En Kötüsü Yaşanmadı”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/turkce/articles/ce94eln66m8o.
2) Dilara Okay Zengin (2022), “IMF, Finansal İstikrara Yönelik Risklerin Önemli Ölçüde Arttığı Konusunda Uyardı”, 11.10.2022, Anadolu Ajansı, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/imf-finansal-istikrara-yonelik-risklerin-onemli-olcude-arttigi-konusunda-uyardi/2708815.
3) Dünya Gazetesi (2022), “IMF Finansal İstikrara Yönelik Riskler Önemli Ölçüde Arttı”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.dunya.com/ekonomi/imf-finansal-istikrara-yonelik-riskler-onemli-olcude-artti-haberi-671460.
4) Dünya Gazetesi (2022), “IMF Finansal İstikrara Yönelik Riskler Önemli Ölçüde Arttı”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.dunya.com/ekonomi/imf-finansal-istikrara-yonelik-riskler-onemli-olcude-artti-haberi-671460.
5) Seyhan Taş & Ferhat İspiroğlu (2017), “Yükselen Piyasa Ekonomileri Üzerine Bir Değerlendirme”, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 14, Sayı: 12, ss. 227-228.
6) Dilara Okay Zengin (2022), “IMF, 2022 Yılı İçin Büyüme Tahminini Küresel Ekonomi İçin Sabit Tutarken, Türkiye İçin Yükseltti”, Anadolu Ajansı, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/imf-2022-yili-buyume-tahminini-kuresel-ekonomi-icin-sabit-tutarken-turkiye-icin-yukseltti/2708609.
7) Bloomberg HT (2022), “IMF Türkiye’nin Büyüme Tahminini 2022 İçin Yükseltti, 2023 İçin Düşürdü”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.bloomberght.com/imf-turkiye-nin-buyume-tahminini-2022-icin-yukseltti-2023-icin-dusurdu-2316937.
8) Bloomberg HT (2022), “IMF Türkiye’nin Büyüme Tahminini 2022 İçin Yükseltti, 2023 İçin Düşürdü”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.bloomberght.com/imf-turkiye-nin-buyume-tahminini-2022-icin-yukseltti-2023-icin-dusurdu-2316937.
9) Bloomberg HT (2022), “IMF Türkiye’nin Büyüme Tahminini 2022 İçin Yükseltti, 2023 İçin Düşürdü”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.bloomberght.com/imf-turkiye-nin-buyume-tahminini-2022-icin-yukseltti-2023-icin-dusurdu-2316937.
10) Bloomberg HT (2022), “IMF Türkiye’nin Büyüme Tahminini 2022 İçin Yükseltti, 2023 İçin Düşürdü”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.bloomberght.com/imf-turkiye-nin-buyume-tahminini-2022-icin-yukseltti-2023-icin-dusurdu-2316937.
[1] BBC Türkçe (2022), “IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu: Henüz En Kötüsü Yaşanmadı”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/turkce/articles/ce94eln66m8o.
[2] Dilara Okay Zengin (2022), “IMF, Finansal İstikrara Yönelik Risklerin Önemli Ölçüde Arttığı Konusunda Uyardı”, 11.10.2022, Anadolu Ajansı, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/imf-finansal-istikrara-yonelik-risklerin-onemli-olcude-arttigi-konusunda-uyardi/2708815.
[3] Dünya Gazetesi (2022), “IMF Finansal İstikrara Yönelik Riskler Önemli Ölçüde Arttı”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.dunya.com/ekonomi/imf-finansal-istikrara-yonelik-riskler-onemli-olcude-artti-haberi-671460.
[4] Dünya Gazetesi (2022), “IMF Finansal İstikrara Yönelik Riskler Önemli Ölçüde Arttı”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.dunya.com/ekonomi/imf-finansal-istikrara-yonelik-riskler-onemli-olcude-artti-haberi-671460.
[5] Seyhan Taş & Ferhat İspiroğlu (2017), “Yükselen Piyasa Ekonomileri Üzerine Bir Değerlendirme”, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 14, Sayı: 12, s. 228.
[6] Dilara Okay Zengin (2022), “IMF, 2022 Yılı İçin Büyüme Tahminini Küresel Ekonomi İçin Sabit Tutarken, Türkiye İçin Yükseltti”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/imf-2022-yili-buyume-tahminini-kuresel-ekonomi-icin-sabit-tutarken-turkiye-icin-yukseltti/2708609.
[7] Dilara Okay Zengin (2022), “IMF, 2022 Yılı İçin Büyüme Tahminini Küresel Ekonomi İçin Sabit Tutarken, Türkiye İçin Yükseltti”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/imf-2022-yili-buyume-tahminini-kuresel-ekonomi-icin-sabit-tutarken-turkiye-icin-yukseltti/2708609.
[8] Bloomberg HT (2022), “IMF Türkiye’nin Büyüme Tahminini 2022 İçin Yükseltti, 2023 İçin Düşürdü”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.bloomberght.com/imf-turkiye-nin-buyume-tahminini-2022-icin-yukseltti-2023-icin-dusurdu-2316937.
[9] Bloomberg HT (2022), “IMF Türkiye’nin Büyüme Tahminini 2022 İçin Yükseltti, 2023 İçin Düşürdü”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.bloomberght.com/imf-turkiye-nin-buyume-tahminini-2022-icin-yukseltti-2023-icin-dusurdu-2316937.
[10] Bloomberg HT (2022), “IMF Türkiye’nin Büyüme Tahminini 2022 İçin Yükseltti, 2023 İçin Düşürdü”, 11.10.2022, Erişim Tarihi: 18.10.2022, Erişim Adresi: https://www.bloomberght.com/imf-turkiye-nin-buyume-tahminini-2022-icin-yukseltti-2023-icin-dusurdu-2316937.