Birleşik Krallık’ta 2010 yılından beri devam eden Muhafazakâr Parti iktidarı, Brexit referandumu sonrasında yaşanan sancılı Avrupa Birliği’nden ayrılma süreci ve sık yapılan Başbakan değişiklikleri (David Cameron: 2010-2016, Theresa May: 2016-2019, Boris Johnson: 2019-2022, Liz Truss: 2022-2022, Rishi Sunak: 2022-) nedeniyle oldukça yıpranmış durumdayken, Hindistan asıllı genç ve zengin Başbakan Rishi Sunak, anketlerde partisinin ana muhalefet partisi İşçi Partisi’nin neredeyse yarısı civarında oya sahip olduğunu da fark ederek, bugün içerisinde çok hızlı ve şok niteliğinde bir kabine değişikliği gerçekleştirdi. Bu yazıda, Birleşik Krallık’taki kabine değişikliğine dair gelişmeleri özetlemeye çalışacağım.
Suelle Braverman-David Cameron-James Cleverly
13 Kasım tarihinde gerçekleştirilen kabine değişikliği sonucunda, Başbakan Sunak, Filistin yanlısı gösterilere izin verdiği için Londra polisini “taraf tutmakla” suçlayan Hindistan asıllı kadın İçişleri Bakanı Suella Braverman’ı görevden aldı ve yerine -Dışişleri Bakanı olarak görev yapmakta olan- James Cleverly’i atadı. Braverman, Hamas’ın terör saldırısı sonrasında İsrail güvenlik güçlerinin Gazze’deki sivil katliamları sonrasında Londra’da düzenlenen Filistin yanlısı protesto gösterilerini “nefret yürüyüşü” olarak değerlendirmiş ve bu konuda Londra polisini de eleştirmişti. Bu nedenle, son dönemde özellikle Müslüman topluluklardan tepki çeken Braverman’ın görevden alınması Başbakan Sunak’ın İsrail yanlısı mesajlarını dengeleme hamlesi olarak yorumlandı.
Kabine değişikliği bağlamında asıl şok gelişme ise, James Cleverly’nin yerine yeni Dışişleri Bakanı olarak eski Muhafazakâr Başbakan David Cameron’ın atanmasıyla yaşandı. 2010-2016 döneminde Başbakan olarak genelde iyi bir performans gösterdiği düşünülen ve özellikle Çin’le ilişkiler konusunda yaptığı açılımlarla hafızalarda yer eden Cameron, böylelikle, Muhafazakâr Parti’nin iktidarı kaybetme riskinin çok arttığı bir dönemde göreve gelerek zorlu bir sorumluluk üstlendi. 11 yıl süreyle Torylerin Genel Başkanlığını yapan (2005-2016) Cameron, Başbakan Sunak’la bazı konularda görüş ayrılığı yaşadığını kabul etmekle birlikte, “güçlü ve yetenekli bir lider” olarak nitelendirdiği Sunak’a yardımcı olmak amacıyla görevi kabul ettiğini açıkladı. Cameron, oldukça iyi giden Başbakanlığını Brexit referandumunda “AB’de kalalım” görüşünü destekleyip kaybetmesi nedeniyle 2016 yılı içerisinde sonlandırmak zorunda kalmıştı.
Cameron’ın kabineye dönüşü İngiltere basını ve uluslararası basın-yayın organlarında şok gelişme olarak yer alırken, Lordlar Kamarası’nda görev alarak Dışişleri Bakanlığını üstlenecek olan Cameron’ın göreve gelişi, eski bir Başbakan’ın yeniden kabineye dönmesi anlamında ada siyasetinde önemli bir yenilik oldu. Cameron’ın Muhafazakâr Parti’nin eriyen oy potansiyeline ne ölçüde katkı yapabileceği ise halen oldukça tartışmalı bir konu. Zira günümüzde koşullar 7 senesine öncesine oldukça değişmiş ve AB’den ayrılan Birleşik Krallık siyasi ve ekonomik açıdan oldukça durgun bir döneme girmiş durumda. Dahası, yıllardır iktidardan uzakta kalan İşçi Partisi’nin bu defa seçimlere yeni liderleri Keir Starmer önderliğinde çok istekli ve hazırlıklı girecekleri ortada. Yine de, kuşkusuz, Cameron’ın büyük tecrübesi ve karizması, Torylere yeniden bir çıkış yapma şansı sağlayabilir. Nitekim eski Başbakan Theresa May de buna benzer görüşler ifade ederek Cameron’a olan desteğini açıklamış durumda.
Sonuç olarak, Birleşik Krallık’ın çok iyi ve “özel ilişkiler“inin olduğu süper güç ABD’den bazı konularda daha farklı ve bağımsız bir dış politika izleyebilmesi için, Ortadoğu ve Asya’da farklı müttefiklik ilişkileri kurması ve bunları sürdürmesi gerekiyor ki, bu bağlamda İsrail konusunda daha dengeli bir duruş ve yine Çin ve Hindistan’la ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi gibi politikalar Cameron-Sunak ikilisi tarafından yeni dönemde denenebilir.
Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ