2023 ARJANTİN BAŞKANLIK SEÇİMLERİ: PERONİZM’İN DÜŞÜŞÜ YA DA ARJANTİN’İN AŞIRI SAĞ İLE İMTİHANI

upa-admin 28 Kasım 2023 672 Okunma 0
2023 ARJANTİN BAŞKANLIK SEÇİMLERİ: PERONİZM’İN DÜŞÜŞÜ YA DA ARJANTİN’İN AŞIRI SAĞ İLE İMTİHANI

Arjantin, kendi tarihi açısından oldukça kritik zamanlardan geçiyor. Hiçbir şekilde kurulu düzenin özelliklerini yansıtmayan yeni bir politikacı -Javier Milei- iş başına geldi. Seçim dönemi boyunca sık sık işitilen korku atmosferinin aslında bir illüzyondan ibaret olduğu ortaya çıktı. Ne Papa’ya edilen hakaretler, ne Falkland/Malvinas Savaşı’nın hatırasını inciten davranışlar, ne de darbe döneminin yok edilen ve sayıları 30 bini bulduğu söylenen kayıplarının yalanlardan ibaret olduğuna dair açıkça dile getirilen sözler, Arjantinli seçmenin ürkmesini ve aşırı sağcı adayın etrafında toplanmasını engellemedi. Aşırılıkların seçiminde, normal olan ve Arjantin toplumsal düzenini sembolize eden hemen hemen her şey, halkın ekonomik talepleri karşısında bir anda anlamını yitirdi. Bunun yerine, Milei’nin ortaya attığı, “Merkez Bankası’nın havaya uçurulması, organ satışının legalleşmesi, silah sahibi olunmasından devlet kısıtlamalarının kaldırılması ve ondan fazla Bakanlığın kapatılması vb.” gibi ilginç görüşler sanki normalmişçesine iktidarın politikalarından bıkan seçmen tarafından benimsendi. Milei’nin katıldığı televizyon programlarında diğer konuşmacılara ve hükümete karşı sert, hakaretamiz, hatta zaman zaman küfürlere kadar varan üslubu, onun özellikle genç seçmenler içerisindeki popülaritesini arttırmasını sağladı. Nitekim Milei, katıldığı tüm etkinliklerde gençlerle beraber rap müziklere eşlik ediyor ve çeşitli danslar yaparak politika dışında da hünerleri olduğunu gösteriyordu.

Yukarıda kısaca özetlenen ekstrem söylemlerin havada uçuştuğu Arjantin Devlet Başkanlığı seçimleri, 19 Kasım 2023 itibarıyla bir adayın açık ara galibiyeti ile tamamlandı. İlk turda hiçbir adayın çoğunluğu sağlayamadığı ve ikinci tura kalan seçimlerde La Libertad Avanza (Özgürlük Gelişimi) koalisyonunun adayı olan ekonomist Javier Milei, sansasyonel bir seçim zaferi ile Arjantin Devleti’nin bir numaralı koltuğuna oturmayı başardı. Milei, oyların yüzde 55,69’unu alarak, Arjantin’in 40 yıllık kesintisiz demokrasi tarihindeki (1983-2023) en yüksek oya ulaştı. Kendisi ile beraber ikinci tura kalan Peronist ittifak Union por la Patria’nın (Vatan için Birlik) adayı Sergio Massa ise, ancak oyların yüzde 44,30’u ile seçimi noktaladı. Oysa ki, ilk turda Massa adaylar arasında birinci sırada yarışmayı tamamlamıştı. Fakat daha sonra özellikle Peronist karşıtı bloğun Milei’ye desteklerini açıklamalarıyla, iktidar partisinin adayının pek şansı kalmadı. Bu destek açıklayanlardan birisi Juntos por el Cambio (Değişim için Beraber) koalisyonunun Başkan adayı eski İçişleri Bakanı Patricia Bullrich, diğeri ise Peronistlerden bir süre de olsa iktidarı almayı başaran eski Devlet Başkanı Mauricio Macri idi. Dolayısıyla, öfkeli muhalifler, sürekli artan ekonomik krize rağmen halen seçilme ihtimali bulunan ve krizin sembolü ve sorumlusu haline gelen Ekonomi Bakanı Massa’nın karşısında daha güçlü konumlanmak için birleşmeye karar verdiler. Böylece ekstremist acıkmalarıyla tüm dünyanın dikkatini çeken ekonomist Javier Milei ikinci turda ipi göğüslemeyi başardı.

Arjantin siyasetindeki bu değişimin geçmişteki yaşanan tarihi olayların ışığında yeni bir anlamı var. Milei’nin içinde olduğu koalisyon, Arjantin siyasi tarihindeki statükonun oldukça dışında bir yere konumlandırılıyor. Ülke siyaseti, son 75 yılın tarihine bakıldığında, genel olarak iki büyük gücün mücadelesine sahne oldu. Askeri darbe dönemleri sayılmazsa, iktidara gelen koalisyonlar ya Peronistlerden, ya da Antiperonistlerden oluşuyordu. Arjantin siyasetine damga vuran Juan Domingo Perón ve onun getirdiği Peronizm olarak adlandırılan rejim, taraftarları ve karşıtları üzerinden ülkenin politik kimliğinin belirleyicisi olmuştu. Birçoklarına göre, Milei ve Libertad Avanza’sı ile beraber ilk defa olarak Arjantin siyasetine üçüncü bir güç siyasi arenada yerini alıyor. Bu güç ise, toplumsal huzursuzluğun doruğa çıktığı, pandemi döneminde ortaya çıkmaya başlamıştı. Milei’nin ittifakında yer alan birçok isim, o dönem Peronist hükümetin uzun karantina politikasına karşı meydanlarda toplanarak protesto eylemleri yapıyorlardı. Bu şekilde sokakları seven Arjantin muhalefeti ile bir bağ da oluşturmaya başlamışlardı. Bu sırada herkesin evinden rahatça ülke siyasetine dahil olabildiği sosyal medya kampanyaları da yapılmaya başlandı. Milei ise, sürekli olarak televizyonlara çıkarak hükümetin politikalarını eleştiriyordu. La Nacion başta olmak üzere ülkenin en önemli ulusal kanallarında gün be gün Milei’nin demeçleri yayınlanır olmuştu. Kendisinin ekonomik formasyona sahip olması da dünyanın en yüksek enflasyon oranlarına sahip Arjantin’in en önemli sorunu hakkında bilgisine başvurulmasına neden oluyordu. Hükümete muhalif basın sürekli olarak ülkede yaşananlar hakkında Milei ile röportajlar yaparak fikirlerinin halk arasında yayılmasını sağlıyorlardı. Böylece, kendisine konuşacak ortamı rahatça bulan Milei, artık ekonomi dışındaki oldukça marjinal denebilecek görüşlerini de paylaşmaya başladı. Bir sosyal medya fenomeni haline geldiğinin artık kendisi de farkındaydı. Bu şekilde ülkede günlerce konuşulacak garip danslar ve konuşmalar yaptığı videolar hazırlayarak dikkatleri daha da üzerine çekiyordu. 2021 yılında yapılan seçimlerle birlikte milletvekili olarak meclise girdi. Bu tarihten itibaren, siyasilerle de polemikler yaşamaya başladığından, Arjantin seçmeni içerisinde aşırı muhalif grupların sözcüsü haline geldi.

Yeni Arjantin Devlet Başkan Yardımcısı avukat Victoria Villarruel

Kaynak: https://www.lavoz.com.ar/politica/victoria-villarruel-se-despego-de-la-propuesta-de-lemoine-para-que-hombres-puedan-renunciar-a-la-paternidad/

Birtakım akademik çevreler ise Milei’nin önderliğindeki “sınırsız liberaller”in aslında Avrupa’daki örgütlenmiş aşırı sağ partilerin bir versiyonu olduğunu iddia etmektedirler. Nitekim Libertad Avanza ittifakı içerisinde görüşlerini belirten bazı isimlerin özellikle Nazi Almanyası dönemine atıflar yapan açıklamalarda bulunması, bu tür yorumlara neden olmaktadır. Bu noktada en çok Milei’nin Başkan Yardımcısı olmasını önerdiği ortağı Avukat Victoria Villarruel’in söylemleri ve geçmişi oldukça tartışma konusu oldu. Villarruel’in babası, Falkland Savaşı’nın komutanlarından olmasının yanında, “Ulusal Yeniden Yapılanma Süreci” adı verilen 1976-1983 arası askeri rejimin hüküm sürdüğü sürecin içerisinde yer almış hakkında bazı suçlamalar öne sürülen bir isimdi. Dedesi ise, deniz kuvvetlerinin içerisinde yer almış ve askeri dönemde çeşitli görevlerde bulunmuş o dönemin en önemli savunucularından birisiydi. Dolayısıyla, küçüklüğünden itibaren askeri yönetim taraftarı bir aile içinde yetişen Villarruel’in, Devlet Başkanı adayı olmadan önce defalarca yargılanan ve haklarında çeşitli cezalar verilen dönemin askeri yöneticileri ile yakın ilişki içerisinde olduğu iddia edilmiştir. Hatta yine akrabaları aracılığıyla eski Falanjist askerlerin destek verdiği İspanya’daki Vox adlı aşırı sağcı siyasi parti ile de bağlantıları olduğu söylenmektedir. Villarruel’in bu sebeple birçok kez Vox yöneticilerinin davetiyle İspanya’ya giderek, Falanjist askerlerin aileleri ile görüşmüş ve Arjantin’deki mağdur askerlerin sorunlarının duyurulması için birlikte çalışmalar yaptığı dillendirilmiştir.

Avukat Villarruel, Arjantin’de yaptığı çalışmalarda ise, sadece solcu olan rejim mağdurlarının haklarının devlet tarafından tanındığını belirterek, 1976 öncesi sol örgütlerin saldırıları sonucunda hayatını kaybeden askerlerin de terör kurbanı sayılmaları yönünde çeşitli açıklamalarda bulunmuştur. Ayrıca sol grupların saldırısı sonunda hayatını kaybedenlerin yakınlarını yanına alarak, bu faaliyetlerini arttırmak amacıyla dernekleşme yoluna gitmiştir. Böylece, Villarruel, zaman içerisinde Arjantin’de hakları ellerinden alınmış askerlerin sözcüsü olarak görülmeye başlanmıştır. Bu durum, Peronistler ile çok yakın ilişkide olan ve askeri rejimin en büyük mağduru kabul edilen kayıpların anneleri olarak örgütlenen Madres de Plaza de Mayo – Mayıs Meydanı Anneleri adlı grubun tepkisini çekmiştir. Seçim sonrasında açıklama yapan bu grup, Milei’nin seçilmesine demokratik olarak saygı duyulmasını gerektiğini belirtmekle beraber, asla kazanımların sorgulanamayacağını gerekirse onları korumak için her türlü şeyin göze alınabileceğini de söylemekten çekinmemektedirler.

Arjantin seçimleri hakkında bölge ülkelerinin siyasileri ise farklı görüşlere sahiptirler. Özellikle Latin Amerika solu için Arjantin’de yaşanan değişime baktığımızda, seçimlerinin sonucu olumsuz bir şekilde algılanmıştır. Öncelikle Venezuela lideri Maduro, “Arjantin’de Neonaziler iktidara geldi!” yorumunda bulunmuştur. Bir diğer solcu lider Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro ise, “Aşırı sağ Arjantin’de seçimleri kazandı. Bu Latin Amerika için iyi bir haber değil. Neoliberalizmin halkların sorunları için bir önerisi yok. İnsanlığın güncel sorunlarına çözüm olamaz.” demiştir. Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva ve Şili’nin solcu lideri Gabriel Boric ise, biraz daha sakin fakat temkinli bir kutlama mesajı göndermeyi tercih etmişlerdir. Kıtanın sağ ve liberal liderleri ise, tabii ki, Milei’nin seçilmesinden memnun olduklarını söylemişlerdir. ABD eski Başkanı Donald Trump da, alışık olduğumuz sloganını Arjantin’e uyarlayıp, “Make Argentina Great Again” ifadesi ile Milei’nin zaferini selamlamıştır. Diğer yandan, Brezilya’nın devrik lideri Bolsonaro da Arjantinli ideolojik akrabasına içten bir kutlama mesajı yollamıştır.

Ukrayna lideri Volodymir Zelenski’nin de tebrik ettiği Milei, Latin Amerika liderlerinin Ukrayna’nın yanında yer almaktan çekindiğini belirterek, Zelenski’ye Arjantin’de Latin Amerikalı Devlet Başkanlarının katılacağı ve Ukrayna Savaşı’nın güncel durumun değerlendirileceği liderler zirvesi önermiştir. Batı blokuna desteğini koşulsuz olarak dile getiren Milei, ilk ziyaretini ABD’ye, daha sonra ise İsrail’e yapacağını açıklamıştır. Aynı zamanda Milei’nin Arjantin’in asla BRICS’te yer almayacağını da söylediğini ekleyelim.

Yukarıdaki verilere bakıldığında, gerçekten de Milei’nin seçilmesinden itibaren Arjantin siyasetinin bir belirsizlikle karşı karşıya olduğu görülüyor. Daha önce denenmemiş ve marjinal fikirlerini hiç çekinmeden açıklayan yeni bir siyasetçi ile Arjantin devletinin yaşadığı deneyimi izlemek ilginç olacak. Yeni Başkan’ın en büyük dezavantajı, seçimlerde kendisini destekleyen Libertad Avanza ittifakının mecliste sandalye sayısının oldukça az olması olarak görünüyor. İkinci turda birlikte hareket ettiği Antiperonistlerin ise sandaliye sayısı neredeyse kendi ittifakının iki katından fazla durumda bulunuyor. Bu nedenle, atacağı adımlarda ittifak ortaklarının sözünü dinlemek zorunda olacak. Bir diğer konu ise, Peronistlerin halen mecliste çoğunluğu ellerinde bulundurmaları meselesi. Bir diğer ifade ile, eskinin muktedirleri yeninin muhalifleri Peronistler, son yıllarda hızla elde ettikleri kazanımlarından kolay vazgeçmeyeceklerdir. Bu veriler dikkate alındığında, Arjantin siyasetinin önümüzdeki yıllarda yeni mücadelelere sahne olacağı ve dikkat çekmeye devam edeceği görülüyor.

Kapak fotoğrafı: https://www.eldiplo.org/notas-web/un-milagro-para-milei/

Kutlu KAYIRAN

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.