BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

upa-admin 15 Aralık 2023 787 Okunma 0
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

Giriş

Günümüzde uluslararası krizleri çözmedeki etkinliği ve yeterliliği tartışmalı olsa da, Birleşmiş Milletler (BM), hiç şüphesiz, küresel sistemi ayakta tutmak ve daha barışçıl ve insancıl yönde geliştirmek için elimizde olan yegane hükümetlerarası kurumdur. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından İngiltere ve Fransa’nın öncülüğünde kurulan Milletler Cemiyeti’nin başarısızlığından alınan dersler temelinde daha çok Amerika Birleşik Devletleri (ABD) etkisinde oluşturulan BM, günümüze kadar varlığını koruyabilmiş ve hatta belli ölçülerde geliştirebilmiştir. BM, birçok başarılı proje ve yan kuruluşa da kaynaklık etmiş ve birçok sorunun çözümünde veya hafifletilmesinde pozitif roller oynamıştır. Buna karşın, elbette tarihsel siyasal/diplomatik sorunları tamamen çözebilme noktasında BM’nin durumu tartışmaya açıktır. Benzer şekilde, BM’nin, özellikle de BM Güvenlik Konseyi’nin yapısı, farklı dini inanç ve coğrafyaları temsil etme yeteneğine haiz olmayan kısıtlı bir takım ülkelerden oluşması nedeniyle gelişmekte olan ülkelerce sıklıkla eleştirilmektedir. Bu noktada, son yıllarda başı “Dünya beşten büyüktür” düsturunu temel dış politika konusu haline getiren Türkiye çekerken, aslında “küresel güney” adı verilen üçüncü dünya ülkelerinin neredeyse tamamı da BM Güvenlik Konseyi’nin seçkinci ve bazı inanç ve etnik gruplara kapalı yapısından rahatsızdır. Bu nedenle, BM reformu, ilerleyen yıllarda önemli bir tartışma konusu olabilir. Buna karşın, bu tartışmaların amacının BM’yi veya BM çalışanlarını yıpratmak değil, tam tersine, kuruluşu daha kapsayıcı, verimli ve işlevsel hale getirmek olduğunu belirtmek gerekir. Zira ancak uluslararası hukuk ve örgütler gelişebilirse, devletlerin jeopolitik hedefleri ve milliyetçi politikacıların hırsları belli ölçüde dizginlenebilecek ve dünyada barış hâkim olabilecektir. Bunun olmaması durumunda ise, dünyanın yeniden çatışmacı ve karanlık bir döneme sürüklenmesi gayet mümkündür. Bu nedenle, BM’yi korumak ve geliştirmek hepimizin ortak görevi ve bilinci olmalıdır.

Tarihçe

Birleşmiş Milletler, 24 Ekim 1945 tarihinde ilan edilmiştir. BM’nin ilanı öncesinde, 25 Nisan 1945 tarihinde, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 50 müttefik devlet, ABD’nin San Francisco şehrinde bir araya gelerek (San Francisco Konferansı) 111 maddeden oluşan Birleşmiş Milletler Antlaşması’na son şeklini vermişlerdir. Başarısız olan ve İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasını engelleyemeyen Milletler Cemiyeti yerine kurulan BM, ABD’nin New York şehri merkezli olarak oluşturulmuştur. Kurumun ayrıca Cenevre, Viyana ve Nairobi’de de merkezleri bulunmakta ve bunun yanında dünyanın hemen hemen her ülkesinde ofisleri faaliyet göstermektedir. Resmi dilleri İngilizce, Fransızca, Arapça, Çince, Rusça ve İspanyolca olan BM, uluslararası düzeni korumak konusunda bugüne kadar geliştirilmiş en sofistike organizasyondur. Kuruluşun resmi ilanından kısa süre sonra, 20 Ekim 1947’de kabul edilen Birleşmiş Milletler logosu, açık mavi bir zemin ortasına yerleştirilmiş beyaz BM ambleminden oluşmaktadır. İki zeytin dalıyla çevrili dünya haritasından oluşan mavi-beyaz amblem, BM’nin barışçıl amaçlarını yansıtmaktadır.

BM logosu

BM’nin kurulmasının temel nedeni, İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkım ve tahribatı ortadan kaldırmak ve bir daha büyük bir savaşın yaşanmasına engel olmaktır. Örgüt için planlamaları büyük ölçüde İngiltere’nin yerine yeni süper güç olan ABD yaparken, Washington, bu planlamalarda çeşitli özel kuruluşlardan da yararlanmıştır. Örneğin, Federal Hıristiyan Kiliseler Konseyi’nin kurduğu ve Başkanı John Foster Dulles olan Adil ve Kalıcı Barış Komisyonu bu süreçte çok etkili olmuştur. Benzer şekilde, 1943’te Katolik, Yahudi ve Protestan dini liderlerden oluşan bir grubun Dünya Barış Bildirgesi’ni yayınlamaları da BM’nin kurulması sürecini ivmelendirmiştir. Keza Amerikalı hakim Manley Ottmer Hudson’ın Başkanlığındaki bir komitenin 1944 yılında hazırladığı kapsamlı çalışma da BM’ye yol göstermiştir. O dönemde Amerikan üniversiteleri de BM’nin yapısı ve işleyişi hakkında çeşitli çalışmalar yaparak sürece katkıda bulunmuşlardır. Council on Foreign Relations (CFR) da bu süreçteki etkili aktörlerden olmuştur. 1944 sonbaharında Dumbarton Oaks görüşmelerinde ilk resmi planlar açıklanmış ve üzerinde tartışmalar yapılmıştır. İngiltere’de Lord Robert Cecil Başkanlığındaki Birleşmiş Milletler Ligi de önerileriyle sürece katkıda bulunmuştur. Dönemin ABD Başkanı Franklin Delano Roosevelt ve Dışişleri Bakanı Cordell Hull, bu konuda çok istekli davranmışlar ve BM’nin kurulmasını zaruri olarak görmüşlerdir. Dumbarton Oaks süreciyle BM’nin yapısı konusunda büyük ölçüde anlaşılmış ve örgütün yapısı, daimi üyeleri ve organları belirlenmiştir. Bu şekilde 50 üyeyle kurulan BM, zaman içerisinde 193 üyeli dev bir siyasi platforma ve bir nevi dünya hükümetine dönüşmüştür.

Temel Amaç ve İlkeler

BM, zayıf bir konfederasyon olarak nitelendirilebilecek bir yapıda örgüttür. Üyelerinin yükümlülükleri sınırlıdır ve BM Antlaşması’nda (tüzüğünde) beyan edilen temel amaçları şunlardır:

  • Uluslararası barış ve güvenliği korumak,
  • Hak eşitliği ve halkların kendi geleceğini belirleme ilkelerine saygı göstererek milletlerarasında dostça ilişkiler geliştirmek,
  • Uluslararası ekonomik, sosyal, kültürel, insani sorunların çözümünde iş birliği yapmak ve temel insan hak ve özgürlüklerine karşı saygıyı teşvik etmek,
  • Bu ortak çıkarların elde edilmesi hususunda milletlerarasında uyum sağlayıcı bir merkez olmak.

Birleşmiş Milletler, aşağıda belirtilen ilkeler doğrultusunda hareket eder:

  • BM, tüm üyelerinin eşit egemenliğine dayanır (hukuki statüde eşitlik),
  • Tüm üyeler, iyi niyet çerçevesinde Antlaşmada belirtilen yükümlülüklerin gereklerini yerine getirmelidir,
  • Tüm üyeler, uluslararası anlaşmazlıkları, uluslararası barış, güvenlik ve adaleti tehlikeye sokmadan barışçıl yollarla çözümlemelidir,
  • Tüm üyeler, başka bir devlete tehdit oluşturmaktan ya da başka bir devlete karşı güç kullanmaktan kaçınmalıdır,
  • Tüm üye devletler, Birleşmiş Milletler Antlaşması’na göre vukuu bulan her faaliyetin uygulamasına tam destek vermelidir,
  • BM üyeleri, zorlayıcı eylemleri destekleme sorumluluğuna sahiptirler ve buna karşı hareket eden devletlere de yardım etmemelidirler,
  • BM üyeleri, üye olmayan devletlerin anlaşma ilkelerine uyması ve üyesi olmasını teşvik etmelidirler,
  • Antlaşmada geçen hiçbir madde Birleşmiş Milletler’e hiçbir devletin iç işlerine karışma yetkisi vermez.

Temel Organlar ve Yetkileri

A-) Genel Kurul: Genel Kurul (BM Genel Kurulu), örgütün ana istişare organıdır. Tüm üye ülkelerin birer oy hakkı bulunan temsilcilerinden oluşur. Barış ve güvenlik, yeni üyelerin katılımı, bütçe gibi önemli konuları ilgilendiren kararlarda üçte iki çoğunluk gereklidir. Diğer konuları ilgilendiren kararlar salt çoğunlukla alınır.

Görev ve Yetkileri

Genel Kurul’un Antlaşma’da belirtilen görev ve yetkileri şunlardır:

  • Silahsızlanma ve silahların kontrolünü öngören düzenlemeler dâhil olmak üzere uluslararası barış ve güvenliğin korunmasına yönelik konuları ele almak ve tavsiye kararları vermek,
  • Güvenlik Konseyi’nde ele alınan ihtilaflar ve konuları kapsamamak üzere dünya barışı ile ilgili konularda oturumlar düzenlemek ve tavsiye kararları almak,
  • Güvenlik Konseyi’nde ele alınan ihtilaflar ve konular hariç olmak üzere Antlaşma kapsamına giren konularda ve Birleşmiş Milletler organlarının görev ve yetkilerini kapsayan başlıklarda oturumlar düzenlemek ve tavsiye kararları almak,
  • Uluslararası siyasi iş birliğini, uluslararası hukukun geliştirilmesi ve tedvini, herkesi kapsayan temel insan hak ve özgürlüklerinin hayata geçirilmesi ve ekonomik, toplumsal, kültürel, eğitim, sağlık alanlarında uluslararası iş birliği sağlanması için çalışmalara başlamak ve tavsiyede bulunmak,
  • Kökeni her ne olursa olsun milletlerarasındaki dostça ilişkileri bozacak herhangi bir sorunun barışçıl yolla çözülmesi konusunda tavsiyede bulunmak,
  • Güvenlik Konseyi ve diğer Birleşmiş Milletler organlarının vereceği raporları değerlendirmek,
  • Güvenlik Konseyi’nin daimi olmayan üyelerini, Ekonomik ve Sosyal Konsey üyelerini ve Vesayet Konseyi’nin ek üyelerini (gerekli olması durumunda) seçmek; Güvenlik Konseyi ile birlikte Uluslararası Adalet Divanı Yargıçlarını seçmek ve Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi doğrultusunda Genel Sekreteri atamak.

Oturumlar

Genel Kurul oturumları geleneksel olarak her yıl Eylül ayının en az bir iş günü bulunan ilk haftasından sonraki üçüncü Salı günü açılır. 21 asbaşkan ve 6 ana komitenin oturum başkanları ile Genel Kurul Başkanının seçimi normal oturumların başlamasından en az 3 ay önce yapılır. Eşit coğrafi temsili temin etmek için, Kurul Başkanı her yıl sırayla 5 bölgeden (Afrika, Asya, Doğu Avrupa, Latin Amerika ve Karayipler, Batı Avrupa ve diğer devletler) seçilir.

Ayrıca, Güvenlik Konseyi’nin ya da Birleşmiş Milletler üyelerinin çoğunluğunun talebi üzerine Genel Sekreterin çağrısı aracılığıyla özel oturumla toplanabilir. Her olağan oturumun başında Genel Kurul, devlet ya da hükümet başkanları en acil sorunlar hakkındaki görüşlerini dile getirirler. Daha sonra bu sorunlar 6 ana komitede ele alınır:

  • Birinci Komite (Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik konuları),
  • İkinci Komite (Ekonomik ve Mali İşler),
  • Üçüncü Komite (Sosyal, İnsani ve Kültürel konular),
  • Dördüncü Komite (Özel Politika ve Sömürgeciliğin Sonlandırılması),
  • Beşinci Komite (Yönetim ve Bütçe konuları),
  • Altıncı Komite (Hukuki konular).

Bazı konular Genel Kurul’da ele alınırken bazıları bu 6 ana komiteye gönderilir.  Komitelerin tavsiyelerini de içeren kararlar ve hükümler genelde Aralık ayındaki olağan oturumdan önceki genel kurulda ele alınır. Oylama ile ya da oylama yapılmaksızın kabul edilebilir. Genel Kurul’da kararlar genellikle üyelerin çoğunluğunun katıldığı ve oy kullandığı oturumlarda alınır. Uluslararası barış ve güvenliği, bazı ana organların üye seçimi ve bütçe konuları gibi önemli konularda üçte iki çoğunluk gereklidir. Oylama imzalı, el kaldırarak ya da ad okuyarak yapılabilir. Genel Kurul’da alınan kararların hükümetler için hiçbir bağlayıcı niteliği bulunmaz; fakat dünya kamuoyunun ahlaki otoritesini ve  ağırlığını taşırlar.

Birleşmiş Milletler’in bir yıl süreli öncelikli çalışma konuları Genel Kurul tarafından yani üye ülkelerin çoğunluğunun aldığı kararlar sonucu belirlenir. Çalışmalar;

  • Silahsızlanma, barışın korunması, insan haklarının geliştirilmesi gibi belli başlı konularda çalışmak üzere Genel Kurul tarafından oluşturulan organlar ve komiteler,
  • Kurul’un talep ettiği uluslararası konferanslar,
  • Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği – Genel Sekreter ve uluslararası memurlar tarafından yürütülür.

B-) Güvenlik Konseyi: Güvenlik Konseyi (BM Güvenlik Konseyi), Anlaşma kapsamında uluslararası barış ve güvenliğin korunması konusunda birincil sorumluluğa sahiptir. Konseyin 5’i daimi -Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Fransa, İngiltere ve Rusya Federasyonu- 10’u Genel Kurul tarafından 2 yıllık süre için seçilen 15 üyesi vardır. Her üyenin bir oyu vardır. İdari konulardaki kararlar 15 üyenin 9’unun evet oyuyla alınır. Diğer konularda karar alınabilmesi için 5 daimi üyenin tamamının evet oyu dahil olmak üzere toplam 9 evet oyu gerekir. 5 daimi üyenin her biri zaman içinde  bir şekilde veto hakkını kullanmıştır. Daimi üye söz konusu karara tam olarak katılmadığı ama bu kararı veto etmek istemediği durumlarda çekimser kalabilir. Böylelikle gerekli 9 olumlu oyun bulunması durumunda karar alınmasına olanak sağlar. Antlaşma’nın 25. maddesi gereğince, Birleşmiş Milletler’in tüm üyeleri Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararları kabul edip uygulamak zorundadır. Birleşmiş Milletler’in diğer organları üye ülkelere ancak tavsiyede bulunurken, Konsey’in tek başına Antlaşma’da belirtildiği üzere üye devletlerin uyması gereken kararları alma yetkisi vardır. Güvenlik Konseyi’nde 1971 Ekim’ine kadar Tayvan yer alırken, bu tarihten itibaren Çin Halk Cumhuriyeti Konsey’in daimi üyesi olmuştur. Keza 1991 yılında, yıkılan Sovyetler Birliği’nin ardılı olan Rusya Federasyonu 5 daimi üyeden biri haline gelmiştir.

Görev ve Yetkileri

Güvenlik Konseyi’nin Antlaşma’da belirlenen görev ve yetkileri aşağıdaki maddeleri içerir:

  • Birleşmiş Milletler ilke ve amaçları çerçevesinde uluslararası barış ve güvenliği korumak,
  • Silah üretimini düzenlenleyici önlemler almak,
  • Tarafların sorunlarını barışçıl yollardan çözmeleri için görüşmeye davet etmek,
  • Uluslararası uyuşmazlıklara yol açabilecek anlaşmazlıkları ve sorunları araştırmak ve bu sorunların ya da maddelerin çözümü için tavsiyede bulunmak,
  • Durumun ağırlaşmasını önlemek için ilgili tarafları söz konusu önlemlere uymaya çağırmak,
  • Konsey kararlarının etkinliğini arttırmak amacıyla Birleşmiş Milletler üyelerini yaptırım gibi doğrudan şiddet içermeyen Güvenlik Konseyi kararlarına uymaya çağırmak,
  • Uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için güç kullanımına başvurmak ya da onay vermek,
  • Yerel anlaşmazlıkların bölgesel düzenlemeler aracılığıyla barışçıl yollarla çözülmesini teşvik etmek ve bu bölgesel düzenlemelerin BM yetkisi dahilinde kullanılmasını sağlamak,
  • Genel Kurul’a Genel Sekreter ataması konusunda tavsiyede bulunmak ve Kurul’la birlikte Uluslararası Adalet Divanı yargıçlarını seçmek,
  • Uluslararası Adalet Divanından yasal konularda hukuki rapor talep etmek; Birleşmiş Milletler’e yeni üye kabulü konusunda Genel Kurul’a tavsiyede bulunmak.

Güvenlik Konseyi görevini kesintisiz yerine getirecek şekilde yapılanmıştır ve bu bağlamda üye devletlerin temsilcilerinin her zaman Birleşmiş Milletler Merkezi’nde bulunmaları gerekir.  Konsey genel merkez haricinde bir yerde de toplanabilir: 1972 yılında Etiyopya’nın Addis Ababa şehrinde; 1973 yılında Panama şehrinde ve 1990 yılında Cenevre-İsviçre’de toplanmıştır. Barışı tehdit eden bir konunun ortaya çıkması halinde Konsey öncelikli olarak tarafların barışçıl yollarla anlaşmaya varmasını tavsiye eder. Konsey, barışçıl çözüm için ilkeler belirleyebilir. Bazı durumlarda, Konsey’in kendisi araştırma ve arabuluculuk görevini üstlenir. Görev dağılımı yapabilir, özel temsilciler atayabilir ya da Genel Sekreter’e iyi niyet görevini üstlenmesi çağrısında bulunabilir. Anlaşmazlıkların çatışmaya dönüşmesi halinde, Konsey önceliği çatışmaların en kısa sürede durdurulmasına verir. Bu amaçla ateşkes talebinde bulunabilir. Konsey, ayrıca, gerginliği azaltmak, tarafları birbirinden uzak tutmak ve barışçıl çözümlerin aranabileceği huzur ortamını yaratmak için askeri gözlemcileri ve barış güçlerini görevlendirebilir. Antlaşma’nın 7. Maddesi uyarınca, Konsey, ekonomik yaptırımlar, askeri ambargo, mali yaptırımlar, seyahat yasağı veya ortak askeri harekat dahil olmak üzere çeşitli tedbirler alabilir.

Yaptırım seçeneği, Güvenlik Konseyi’nin  uluslararası barış ve güvenliği sağlamada sahip olduğu en önemli araçtır. Şu anda Yaptırım Sistemi “akıllı” ya da “hedef odaklı” niteliğiyle toplumu değil, kamuoyunun kınadığı politikalardan sorumlu tarafları cezalandırmaya  yöneliktir. Konsey, 1991 Körfez Savaşı’ndan sonra, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’yla birlikte Irak’taki kitle imha silahlarının yok edildiğinin kanıtlanması için Birleşmiş Milletler Özel Komisyonu’nu (UNOSCOM) kurdu. 1999 yılında UNOSCOM’un yetkileri Birleşmiş Milletler Gözlem, Doğrulama ve Teftiş Komisyonu’na (UNMOVIC) devredildi. Konsey, Yugoslavya ve Ruanda’da insanlığa karşı işlenen suçları yargılamak için iki uluslararası ceza mahkemesi kurdu. Mahkemeler, Konsey’in yardımcı organlarıdır. 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılan terörist saldırıları takiben Konsey ayrıca, yardımcı organ olarak Anti-Terörizm Komiteleri’ni kurdu. Bir çalışma grubu ise 1993 yılından bu yana Güvenlik Konseyi reformu üzerinde hazırlık çalışmaları yapıyor. Genel Kurul’un 1950 yılı Kasım ayında aldığı “Barış için Birleşmek” kararı uyarınca Genel Kurul; Güvenlik Konseyi’nin uluslararası barışı tehdit eden, barışı ihlal eden ya da saldırı durumlarında üyeleri arasında oybirliği sağlayamadığı için görevini yerine getirememesi halinde harekete geçebilir.  Kurul; barış ihlali ve saldırı gibi durumları da içeren gelişmelerde üye devletlere ortak önlem alma konusunda tavsiyede bulunmak ve uluslararası barış ve güvenliğini korumak ve yeniden inşa etmek için gereken durumlarda silahlı kuvvet kullanma konularını derhal masaya yatırmakla yetkilidir.

C-) Ekonomik ve Sosyal Konsey (ECOSOC): Ekonomik ve Sosyal Konsey, Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletler ailesi içinde yer alan kuruluşların eş güdüm içerisinde çalışmalarını sağlamak amacıyla  oluşturulmuştur. Konsey’in 3 yıllık süreyle hizmet eden 54 üyesi vardır. Konsey’de oylama salt çoğunluk ilkesine dayanır; her üyenin bir oyu vardır.

Görev ve Yetkileri

Ekonomik ve Sosyal Konsey’in görev ve yetkileri şunlardır:

  • Uluslararası ekonomik ve sosyal konuları ele almak ve Birleşmiş Milletler’e üye devletlere siyasi tavsiyelerde bulunacak ana forum niteliğini taşımak,
  • Uluslararası ekonomik, sosyal, kültürel, eğitim, sağlık ve ilgili konularda çalışmalar yapmak, rapor hazırlamak ve tavsiyede bulunmak,
  • İnsan haklarına ve temel özgürlüklere saygı gösterilmesini sağlamak ve uygulamak,
  • Ekonomik, sosyal ve ilgili alanlarda büyük uluslararası konferanslar hazırlamaya ve organize etmeye yardımcı olmak ve bu konferansların koordineli olarak takibini yapmak,
  • Birleşmiş Milletler’e bağlı özel teşkilatların çalışmalarını yine onlara danışarak ve tavsiyede bulunarak ve Genel Kurul’a tavsiyelerde bulunarak koordine etmek.

Uluslararası ekonomik ve sosyal konuların ve siyasi tavsiyelerin tartışılması sırasında ECOSOC, uluslararası iş birliğini teşvik etme, geliştirme ve öncelikli çalışmaları belirlemede kilit rol oynar.

Oturumlar

Konsey yıl boyunca genelde kısa oturumlar ve çok sayıda hazırlık toplantıları, yuvarlak masa toplantıları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla paneller düzenler. Konsey ayrıca, Temmuz ayında New York ve Cenevre’de dört hafta süreyle oturumlar düzenler. Ekonomik, sosyal ve insani konuların tartışıldığı söz konusu oturumlar bakan ve diğer yüksek rütbeli kıdemli memurların katılımıyla gerçekleştirilir.  Konseyin çalışmalarının idari yönü yardımcı ve ilgili organlarca yürütülür.

Yardımcı ve İlgili Organları

Konsey’in yardımcı organları şu birimleri içerir:

  • Konseyin danışma kurulları olan ve görevleri uzmanlık ve sorumluluk gerektiren alanlarda çalışmalar yapmak ve tavsiyelerde bulunmak olan dokuz çalışma komisyonu: İstatistik Komisyonu, Nüfus ve Kalkınma Komisyonu, Sosyal Kalkınma Komisyonu, İnsan Hakları Komisyonu, Kadının Statüsü Komisyonu, Narkotik Komisyonu, Suçu Önleme ve Ceza Hukuku Komisyonu, Kalkınma için Bilim ve Teknoloji Komisyonu, Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu.
  • 5 Bölgesel Komisyon: Afrika Ekonomik Komisyonu (merkezi Addis Ababa, Etiyopya’dadır), Asya ve Pasifikler Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (merkezi Bankok, Tayland’dadır),  Avrupa Ekonomik Komisyonu (merkezi Cenevre, İsviçre’dedir), Latin Amerika ve Karayipler Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (merkezi Santiago, Şili’dedir) ve Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (merkezi Beyrut, Lübnan’dadır).
  • Altı daimi komisyon ve uzman birim: Program ve Koordinasyon Komitesi, Beşeri Yerleşim Komitesi, Sivil Toplum Kuruluşu Komitesi, Uluslararası Kuruluşlarla Müzakere Komitesi, Enerji ve Doğal Kaynaklar Komitesi ve Kamu Yönetimi Komitesi.
  • Kalkınma planlaması, doğal kaynaklar, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ve Yerli Halklar Daimi Forumu gibi konularda çok sayıda uzman birim.
  • Konsey ayrıca, tamamı kendisine rapor sunan ve bağımsız oturumlarında tavsiyelerde bulunan, Birleşmiş Milletler programları (UNDP, UNEP ,UNICEF, UN-HABITAT ve UNFPA gibi)  ve özel teşkilatların (FAO, WHO, ILO ve UNESCO gibi) çalışmalarını belli bir dereceye kadar koordine eder ve bunlarla iş birliği yapar.

Sivil Toplum Kuruluşlarıyla İlişkiler

Anlaşma uyarınca, Ekonomik ve Sosyal Konsey yetkisi dahilindeki konularla ilgili Sivil Toplum Kuruluşlarına (STK) danışarak faaliyetlerini yürütür. 2.100’den fazla STK’nın Konsey’de danışman statüsü vardır. Konsey, bu kuruluşların görüşlerini ifade etme fırsatlarının olduğunu ve kendi alanlarında özel bir deneyim ve teknolojik bilgiye sahip olduklarını kabul eder.

Konsey, STK’ları üç sınıfa ayırmıştır: Birinci kategorideki kuruluşlar Konsey’in faaliyetleri ile en çok ilgili olan kuruluşlardır; 2. kategorideki kuruluşların belli alanlarda özel yetkileri vardır ve Konseye ara sıra katkıda bulunan kuruluşlar geçici danışmanlık listesinde yer almaktadır.

Danışman Statüsündeki STK’lar, Konsey toplantılarına ve onun yardımcı organlarına gözlemci gönderebilir ve alanıyla ilgili konularda yazılı beyanlarda bulunabilir. Ayrıca,  her iki tarafı da ilgilendiren konularda Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği ile istişarede bulunabilirler.

Yıllar içinde, Birleşmiş Milletler ve ilgili STK’lar arasındaki ilişki önemli ölçüde gelişmiştir. STK’lar gitgide siyasi konular ve programlar hakkında danışılabilecek ortaklar ve sivil toplumla aradaki bağlantıyı sağlayan mekanizmalar olarak görülmeye başlanmıştır. Tüm dünyada sayıları giderek artan STK’lar, Birleşmiş Milletler ile, Birleşmiş Milletler Anlaşmasında belirtilen hedeflere ulaşmak için günlük çalışmalar yürütmektedir.

Ç-) Vesayet Konseyi

Vesayet Konseyi, 7 üye devletin yönetimi altına verilen 11 bölgesel yönetimin denetimini sağlamak ve bu bölgelerin kendi özerk yönetimlerini kurmaları ya da bağımsız olmaları için yeterli adımların atılmasını garanti etmek üzere 1945 yılında Birleşmiş Milletler Antlaşmasının ilgili maddesi gereğince kuruldu. Anlaşma, başka bir ülke yönetimi altında bulunan topraklarda yaşayan halkların siyasi, ekonomik, sosyal ve eğitim alanlarındaki ilerlemeleri ile ilgili olarak Yönetim Birimi tarafından hazırlanan raporları inceleme ve görüşme; bölgelerden dilekçe kabul etme ve bölgelerde özel görevleri üstlenme yetkisini Vesayet Konseyine vermiştir. Söz konusu bölgeler, 1994 yılına kadar, gerek ayrı devletler olarak gerekse de bağımsız komşu devletlere katılarak özerk yönetimlerini kurmuş ya da bağımsızlıklarına kavuşmuştur. Vesayet Konseyi’nin çalışmaları sonucu en son olarak Pasifik Adası Palu bağımsızlığına kavuşmuş ve BM’nin 185. üyesi olarak teşkilata katılmıştır. Görevi biten Vesayet Konseyi’nin üye sayısı şu anda Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesine (Çin, Fransa, Rusya Federasyonu, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri) indirilmiş ve gerek görülmesi halinde danışılacak bir yapıya dönüştürülmüştür.

D-) Uluslararası Adalet Divanı

Lahey’de olan Uluslararası Adalet Divanı, Birleşmiş Milletlerin başlıca adli organıdır. Devletler arasındaki yasal anlaşmazlıkları çözüme kavuşturur ve Birleşmiş Milletler ve onun özel teşkilatlarına hukuk müşavirliği hizmeti verir. Tüzüğü, Birleşmiş Milletler  Anlaşması’nın ayrılmaz bir parçasıdır. Divan, Tüzüğüne taraf olan tüm devletlere – ki Birleşmiş Milletler üyelerinin tamamını kapsar – açıktır.  Yalnızca devletler ihtilaflı konularda Divan önünde taraf olabilir ve ihtilaflarını sunabilir. Divan, özel şahıs ve kişiler ile uluslararası örgütlere açık değildir. Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi herhangi yasal bir konu hakkında Divan’ın hukuki görüşünü alabilir. Birleşmiş Milletler’in diğer organları ve özel teşkilatları ancak Genel Kurul’un uygun görmesi durumunda faaliyetleri kapsamındaki yasal konularda Divan’ın hukuki görüşünü alabilir.

Yetkileri

Devletlerin Divan’a getirdiği tüm konuların yanı sıra Birleşmiş Milletler  Antlaşmasında ve diğer uluslararası anlaşma ve sözleşmelerde belirtilen konular Divan’ın yetki alanına girer. Devletler, Divan’ın vereceği kararın bağlayıcılığını, gerek Divan’a referans sağlayan anlaşmayı gerekse mukaveleyi imzalayarak ya da bu hususu deklare ederek kabul ederler. Devletler, Divan kararlarının bağlayıcılığını kabul ettiklerini açıklarken bazı çekincelerini de söz konusu deklarasyona ekleyebilirler.

Divan, tüzüğü gereğince anlaşmazlıkları şu yollara başvurarak karara bağlar:

  • Aralarında ihtilaf bulunan devletler tarafından kabul edilen uluslararası anlaşmalar,
  • Genel kabul görmüş uluslararası uygulamalar,
  • Ülkeler tarafından kabul gören genel kanun hükümleri,
  • Çeşitli milletlerin en önde gelen bilim adamlarının öğretileri.

 Üyelik

Divan, Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi tarafından bağımsız oylamayla seçilen 15 yargıçtan oluşur. Yargıçlar vasıflarına dayanılarak seçilir ve dünyadaki başlıca hukuki sistemlerin Divan’da temsilinin sağlanmasına önem verilir. Aynı ülkeden 2 yargıç Divanda yer alamaz. Yargıçlar 9 yıllık sürelerde görev yaparlar ve ikinci defa seçilebilirler. Görevleri sırasında başka bir işle meşgul olamazlar.

E-) Genel Sekreterlik (Sekreterya)

Genel Sekreterlik, çeşitli görevlerde çalışan ve Teşkilatın günlük işlerini yürüten uluslararası memurlardan oluşur. Birleşmiş Milletler’in diğer ana organlarına hizmet eder ve bu organların açıkladığı program ve politikaları uygular.  Birimin başı olan Genel Sekreter, Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi üzerine Genel Kurul tarafından 5 yıllık bir süre için atanır. Genel Sekreter seçilen kişi en fazla iki dönem bu görevde bulunabilir. Genel Sekreterliğin görevi Birleşmiş Milletler’in ele aldığı çeşitli sorunları kapsar. Bu, barış gücü operasyonlarının idaresinden uluslararası anlaşmazlıklarda arabuluculuk yapmaya, ekonomik ve sosyal eğilimleri teftişten insan hakları ve sürdürülebilir kalkınma üzerine çalışmalar hazırlamaya kadar çeşitli görevleri içerir. Genel Sekreterlik personeli ayrıca dünya medyasını Birleşmiş Milletler çalışmaları hakkında bilgilendirir; tüm dünyayı ilgilendiren meseleler hakkında uluslararası konferanslar düzenler; konuşmaları yorumlar ve belgeleri örgütün resmi dillerine çevirir. Sekreterliğin normal bütçeye bağlı olarak çalışan yaklaşık 170 ülkeden 7.500 civarında personeli bulunmaktadır. Uluslararası memurlar, üst düzey personel ve Genel Sekreter yürüttükleri çalışmalar için yalnızca Birleşmiş Milletler’e karşı sorumludur ve herhangi bir hükümet ya da merciiden talimat almayacaklarına dair ant içerler. Antlaşma uyarınca, her devlet Genel Sekreter ve personelinin uluslararası Antlaşmada belirtilen sorumluluklarına saygı göstermekle ve onlara tesir edecek tutumlardan kaçınmakla yükümlüdür. Birleşmiş Milletler’in, merkezi New York’ta bulunmasına rağmen, Addis Ababa, Bankok, Beyrut, Cenevre, Nairobi, Santiago ve Viyana’ da önemli bir varlığı ve tüm dünyada büroları vardır.

Genel Sekreter

Aynı zamanda diplomat ve avukat, idari personel ve CEO olan Genel Sekreter, Birleşmiş Milletler ülkülerinin bir sembolü ve özellikle fakir ve savunmasız halkların sözcüsüdür. BM 9. Genel Sekreteri olan Portekizli sosyal demokrat siyasetçi ve eski Portekiz Başbakanı Antonio Guterres, görevine 1 Ocak 2017’de başlamıştır. BM’nin önceki Genel Sekreterleri ise şu kişilerdir: Norveçli siyasetçi ve diplomat Trygve Lie (1946-1952), İsveçli iktisatçı ve devlet adamı Dag Hammarskjöld (1952-1961), Myanmar-Birmanyalı eğitimci U Thant (1961-1971), Avusturyalı diplomat ve siyasetçi -eski Cumhurbaşkanı- Kurt Waldheim (1971-1981), Perulu diplomat Javier Pérez de Cuéllar (1982-1991), Mısırlı diplomat Boutros Boutros-Ghali (1992-1996), Ganalı diplomat Kofi Annan (1997-2006) ve Güney Koreli siyasetçi Ban Ki-moon (2007-2016).

Ekonomik ve Sosyal Konsey ve diğer Birleşmiş Milletler organlarının  kendisine verdikleri  görevleri yerine getirmesi  ve sahip olduğu mevkiye uygun olarak hareket etmesi beklenen  Genel Sekreter, Anlaşma’da Teşkilatın “baş yöneticisi” olarak tanımlanır. Antlaşma, Genel Sekreter’e, uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturduğuna inandığı konuları Güvenlik Konseyi’nin dikkatine sunma yetkisini verir. BM Antlaşmasının verdiği söz konusu yetkiler  Genel Sekreter’e büyük ölçüde hareket serbestliği sağlamaktadır. Genel Sekreter, üye ülkelerin kaygılarını hesaba katmaması durumunda başarısızlığa uğrayabilir; ancak, Birleşmiş Milletler’in değerlerini ve ahlaki otoritesini en üst seviyede tutmalı ve üye ülkelerle ihtilafa düşme riskine rağmen barış adına konuşmalı ve hareket etmelidir. Birleşmiş Milletler organlarının oturumlarına katılım, dünya liderleri, hükümet yetkilileri ve sivil toplum ve özel sektör temsilcileri  ile fikir alışverişinde bulunma; üye ülke halkları ile teması kaybetmemek ve örgütün gündeminde yer alan çok sayıdaki uluslararası mesele hakkında bilgi almak  amacıyla dünya turuna çıkma gibi günlük işlerinde Genel Sekreter’e yaratıcı gerginlik eşlik eder. Her yıl Genel Sekreter, örgütün çalışmalarını değerlendiren  ve gelecekteki önceliklerin taslağını çizen bir rapor yayınlar. Genel Sekreter’in üstlendiği en önemli rollerden biri de, uluslararası anlaşmazlıkların çıkmasını, tırmanmasını da yayılmasını önlemek için bağımsız, tarafsız ve birleştirici konumunu kullanarak “iyi niyet” faaliyetlerinde bulunmaktır. Bu bağlamda, Genel Sekreter, Irak, Orta Doğu, Nijerya ve Batı Sahara gibi çok öncelik konuda iyi niyet girişimlerini hayata geçirmektir. Ayrıca her Genel Sekreter görevini, görev yaptığı dönemin şartlarına uygun olarak  tanımlar.

Üyeler

BM’nin günümüzde tam 193 üyesi vardır. Üye devletler ve kabul tarihleri aşağıda belirtilmektedir: (Listede yer almayan Güney Sudan 2011 yılında örgüte üye olmuştur)

Üye Kabul Tarihi
Afganistan 19 Kasım 1946
Arnavutluk 14 Aralık 1955
Cezayir 8 Ekim 1962
Andora 28 Temmuz 1993
Angola 1 Aralık 1976
Antigua ve Barbuda 11 Kasım 1981
Arjantin 24 Ekim 1945
Ermenistan 2 Mart 1992
Avustralya 1 Kasım 1945
Avusturya 14 Aralık 1955
Azerbaycan 2 Mart 1992
Bahamalar 18 Eylül 1973
Bahreyn 21 Eylül 1971
Bangladeş 17 Eylül 1974
Barbados 9 Aralık 1966
Belarus 24 Ekim 1945
Belçika 27 Aralık 1945
Belize 25 Eylül 1981
Benin 20 Eylül 1960
Bhutan 21 Eylül 1971
Bolivya 14 Kasım 1945
Bosna Hersek 22 Mayıs 1992
Botsvana 17 Ekim 1966
Brezilya 24 Ekim 1945
Brunei Sultanlığı 21 Eylül 1984
Bulgaristan 14 Aralık 1955
Burkina Faso 20 Eylül 1960
Burundi 18 Eylül 1962
Kamboçya 14 Aralık 1955
Kamerun 20 Eylül 1960
Kanada 9 Kasım 1945
Yeşil Burun Adaları 16 Eylül 1975
Orta Afrika Cumhuriyeti 20 Eylül 1960
Çad 20 Eylül 1960
Şili 24 Ekim 1945
Çin 24 Ekim 1945
Kolombiya 5 Kasım 1945
Komorlar 12 Kasım 1975
Kongo (Cumhuriyeti) 20 Eylül 1960
Kosta Rika 2 Kasım 1945
Fildişi Sahili 20 Eylül 1960
Hırvatistan 22 Mayıs 1992
Küba 24 Ekim 1945
Kıbrıs 20 Eylül 1960
Çek Cumhuriyeti 19 Ocak 1993
Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti 17 Eylül 1991
Kongo Demokratik Cumhuriyeti 20 Eylül 1960
Danimarka 24 Ekim 1945
Cibuti 20 Eylül 1977
Dominika 18 Aralık 1978
Dominik Cumhuriyeti 24 Ekim 1945
Ekvador 21 Aralık 1945
Mısır 24 Ekim 1945
El Salvador 24 Ekim 1945
Ekvator Ginesi 12 Kasım 1968
Eritre 28 Mayıs 1993
Estonya 17 Eylül 1991
Etiyopya 13 Kasım 1945
Fiji 13 Ekim 1970
Finlandiya 14 Aralık 1955
Fransa 24 Ekim 1945
Gabon 20 Eylül 1960
Gambiya 21 Eylül 1965
Gürcistan 31 Temmuz 1992
Almanya 18 Eylül 1973
Gana 8 Mart 1957
Yunanistan 25 Ekim 1945
Grenada 17 Eylül 1974
Guatemala 21 Kasım 1945
Gine 12 Aralık 1958
Gine-Bissau 17 Eylül 1974
Guyana 20 Eylül 1966
Haiti 24 Ekim 1945
Honduras 17 Aralık 1945
Macaristan 14 Aralık 1955
İzlanda 19 Kasım 1946
Hindistan 30 Ekim 1945
Endonezya 28 Eylül 1950
İran 24 Ekim 1945
Irak 21 Aralık 1945
İrlanda 14 Aralık 1955
İsrail 11 Mayıs 1949
İtalya 14 Aralık 1955
Jamaika 18 Eylül 1962
Japonya 18 Aralık 1956
Ürdün 14 Aralık 1955
Kazakistan 2 Mart 1992
Kenya 16 Aralık 1963
Kiribati 14 Eylül 1999
Kuveyt 14 Mayıs 1963
Kırgızistan 2 Mart 1992
Lao Demokratik Halk Cumhuriyeti 14 Aralık 1955
Letonya 17 Eylül 1991 |-
Lübnan 24 Ekim 1945
Lesoto 17 Ekim 1966
Liberya 2 Kasım 1945
Libya 14 Aralık 1955
Lihtenştayn 18 Eylül 1990
Litvanya 17 Eylül 1991
Lüksemburg 24 Ekim 1945
Madagaskar 20 Eylül 1960
Malawi 1 Aralık 1964
Malezya 17 Eylül 1957
Maldivler 21 Eylül 1965
Mali 28 Eylül 1960
Malta 1 Aralık 1964
Marşal Adaları 17 Eylül 1991
Moritanya 27 Ekim 1961
Mauritius 24 Nisan1968
Meksika 7 Kasım 1945
Mikronezya (Federal Devletler) 17 Eylül 1991
Monako 28 May 1993
Moğolistan 27 Ekim 1961
Karadağ 28 Haziran 2006
Fas 12 Kasım 1956
Mozambik 16 Eylül 1975
Myanmar 19 Nisan 1948
Namibya 23 Nisan 1990
Nauru 14 Eylül 1999
Nepal 14 Aralık 1955
Hollanda 10 Aralık 1945
Yeni Zelanda 24 Ekim 1945
Nikaragua 24 Ekim 1945
Nijer 20 Eylül 1960
Nijerya 7 Ekim 1960
Norveç 27 Kasım 1945
Umman 7 Ekim 1971
Pakistan 30 Eylül 1947
Palau 15 Aralık 1994 |-
Panama 13 Kasım 1945
Papua Yeni Gine 10 Ekim 1975
Paraguay 24 Ekim 1945
Peru 31 Ekim 1945
Philippines 24 Ekim 1945
Polonya 24 Ekim 1945
Portekiz 14 Aralık 1955
Katar 21 Eylül 1971
Kore Cumhuriyeti 17 Eylül 1991
Moldova Cumhuriyeti 2 Mart 1992
Romanya 14 Aralık 1955
Rusya Federasyonu 24 Ekim 1945
Rwanda 18 Eylül 1962
Saint Kitts ve Nevis 23 Eylül 1983
Saint Lucia 18 Eylül 1979
Saint Vincent ve Grenadinler 16 Eylül 1980
Samoa 15 Aralık 1976
San Marino 2 Mart 1992
Sao Tome ve Principe 16 Eylül 1975
Suudi Arabistan 24 Ekim 1945
Senegal 28 Eylül 1960
Sırbistan 1 Kasım 2000
Seyşeller 21 Eylül 1976
Sierra Leone 27 Eylül 1961
Singapur 21 Eylül 1965
Slovakya 19 Ocak 1993
Slovenya 22 Mayıs 1992
Solomon Adaları 19 Eylül 1978
Somali 20 Eylül 1960
Güney Afrika 7 Kasım 1945
İspanya 14 Aralık 1955
Sri Lanka 14 Aralık 1955
Sudan 12 Kasım 1956
Suriname 4 Aralık 1975
Esvatini 24 Eylül 1968
İsviçre 10 Eylül 2002 |-
İsveç 19 Kasım 1946
Suriye 24 Ekim 1945
Tacikistan 2 Mart 1992
Tayland 16 Aralık 1946
Eski Makedonya Yugoslav Cumhuriyeti 8 Nisan 1993
Timor Leste 27 Eylül 2002
Togo 20 Eylül 1960
Tonga 14 Eylül 1999
Trinidad ve Tobago 18 Eylül 1962
Tunus 12 Kasım 1956
Türkiye 24 Ekim 1945
Türkmenistan 2 Mart 1992
Tuvalu 5 Eylül 2000
Uganda 25 Ekim 1962
Ukrayna 24 Ekim 1945
Birleşik Arap Emirlikleri 9 Aralık 1971
Birleşik Krallık 24 Ekim 1945
Birleşik Tanzanya Cumhuriyeti 14 Aralık 1961
Birleşik Devletler 24 Ekim 1945
Uruguay 18 Aralık 1945
Özbekistan 2 Mart 1992
Vanuatu 15 Eylül 1981
Venezuela 15 Kasım 1945
Vietnam 20 Eylül 1977
Yemen 30 Eylül 1947
Zambiya 1 Aralık 1964
Zimbabve 25 Ağustos 1980

193 tam üyenin yanında, Vatikan (Kutsal Deniz) ve Filistin Devleti, BM’nin iki gözlemci üyesi statüsündedir. Vatikan, “üye olmayan [bu] devlete gözlemci olarak Genel Kurul’un oturumları ve çalışmalarına katılmaya ve genel merkezde kalıcı gözlemci temsilciliği kurmaya kalıcı davetle davet edilmiştir” şeklinde tanımlanır ve oy kullanmak dışında tüm devletlerle eşit haklara sahiptir. Filistin ise, henüz 2012 yılında BM’ye gözlemci üye olarak kabul edilmiştir. Filistin Sorunu’nun çözümlenmesi halinde, Filistin’in BM tam üyesi olma yolu açılacaktır.

BM Yan Kuruluşları

BM, kendi örgüt yapısının yanı sıra, zaman içerisinde birçok ihtisas kuruluşu da oluşturmuş ve dünya çapında birçok konuda öncü faaliyetler sürdürmeye başlamıştır. Birleşmiş Milletler Sistemi’ne bağlı fon ve programlar şöyledir:

  • UNDP-Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (New York): Yoksulluğun ortadan kaldırılması ve eşitsizliklerin ve dışlanmanın azaltılması için çalışmaktadır.
  • UNEP-Birleşmiş Milletler Çevre Programı (Nairobi): Birleşmiş Milletler’de çevre konusunun eşgüdümünü, çevrenin durumunun küresel düzeyde sürekli gözden geçirilmesini, çevre sorunları hakkında uluslararası toplumun dikkatinin çekilmesini ve uluslararası ve ulusal çevre politikasının ve hukukunun gelişiminin sağlanmasını amaçlamaktadır.
  • UNFPA-Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (New York): 1969’da kurulan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA-United Nations Population Fund), dünyada sürdürülebilir kalkınma ile nüfus ilişkisi konusunda çalışan, ülkelere ve sivil toplum kuruluşlarına teknik destek ve kaynak sağlayan bir temel BM ajansıdır. 150’nin üzerinde ülkede faaliyet gösteren UNFPA gelişmekte olan ülkelere destek vermektedir.
  • UN-HABITAT-Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (Nairobi): UN-HABITAT, Birleşmiş Milletler’de insan yerleşimleri faaliyetlerinin eşgüdümünü sağlamayı, sürdürülebilir insan yerleşimleri ve iskân programları konularında bilgi değişimi sunmayı ve kentlerde karşılaşılan sorunların çözümü yolunda ülkelere teknik yardım ve finansman desteği sağlamayı amaçlamaktadır.
  • UNICEF-Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Acil Yardım Fonu (New York): 1946 yılında kurulan UNICEF’in 1953’te BM sistemi içinde kalıcı bir örgüt olmasına ve sadece acil yardım gerektiren durumlarla sınırlı kalmayıp uzun vadeli kalkınma çalışmalarına katkıda bulunmasına karar verildi. On yıldan fazla bir süre çocuk sağlığı konuları üzerinde çalışıldıktan sonra, 1961’de, eğitim de UNICEF’in uğraş alanı içine alındı. 1965’te, UNICEF, kardeşliğin uluslararası gelişimine katkısından dolayı Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
  • WFP-Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (Roma): 1961’de kurulan BM Dünya Gıda Programı (WFP), yardıma muhtaç ülkelerde ekonomik ve sosyal kalkınmanın desteklenmesi amacıyla gıda yardımı sağlanması, acil durum ve kriz anlarında ortaya çıkan gıda ihtiyaçlarının karşılanması, BM kuruluşları ve FAO’nun tavsiyeleri uyarınca dünya gıda güvenliğinin desteklenmesi konularında, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda yardım faaliyetleri yürütmektedir. WFP, 20 binin üzerindeki çalışanıyla dünyadaki en büyük uluslararası kuruluştur.

Birleşmiş Milletler’e bağlı önemli uzman kuruluşlar ise şunlardır:

  • FAO-Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (Roma),
  • ICAO-Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (Montreal),
  • IFAD-Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (Roma),
  • ILO-Uluslararası Çalışma Örgütü (Cenevre),
  • IMF-Uluslararası Para Fonu (Washington),
  • IMO-Uluslararası Denizcilik Örgütü (Londra),
  • ITU-Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (Cenevre),
  • UNESCO-Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (Paris),
  • UNIDO-Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (Viyana),
  • UNWTO-Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (Madrid),
  • UPU-Dünya Posta Birliği (Bern),
  • WHO-Dünya Sağlık Örgütü (Cenevre),
  • WIPO-Dünya Fikrî Mülkiyet Örgütü (Cenevre),
  • WMO-Dünya Meteoroloji Örgütü (Cenevre)
  • WB-Dünya Bankası (Washington).

Fon, program ve uzman kuruluş vasfını taşımamakla birlikte BM’ye bağlı olan diğer kuruluş ve oluşumlar ise şunlardır:

  • UNAIDS-Birleşmiş Milletler HIV ve AIDS Ortak Programı (Cenevre),
  • UNHCR-Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (Cenevre),
  • UNIDIR-Birleşmiş Milletler Silahsızlanma Araştırmaları Enstitüsü (Cenevre),
  • UNITAR-Birleşmiş Milletler Eğitim ve Araştırma Enstitüsü (Cenevre),
  • UNOPS-Birleşmiş Milletler Proje Hizmetleri Ofisi (Kopenhag),
  • UNRWA-BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (Amman),
  • UNSSC-Birleşmiş Milletler Sistem Personel Koleji (Torino),
  • UNU-Birleşmiş Milletler Üniversitesi (Tokyo),
  • UN WOMEN-BM Kadın Birimi (New York).

BM’ye bağlı olmamakla birlikte “ilgili kuruluşlar” listesinde şu örgütler sayılıyor:

  • CTBTO-Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Antlaşması Örgütü (Viyana),
  • IAEA-Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (Viyana),
  • IOM-Birleşmiş Milletler Göç Kuruluşu (Cenevre),
  • OPCW-Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü (Lahey).

Uluslararası Sorunların Çözümünde Uygulanan Yöntemler

BM, her zaman diplomasi ve barışçıl yöntemleri teşvik eden ve çatışma/savaş yerine diplomasi ve müzakereyi öneren bir örgüttür. Bu anlamda, BM Antlaşması’nın 33. maddesinde belirtilen uluslararası anlaşmazlıkların çözümü konusunda uygulanabilecek olan temel yöntemler şunlardır:

Görüşme: En yaygın yöntemdir. Anlaşmazlığa taraf olan devletlerin sınırlı bir uzlaşı veya kapsamlı bir anlaşmaya varmaları amacıyla doğrudan görüşmeler gerçekleştirilmesi şeklinde uygulanır. Görüşmelerde üçüncü bir taraf yer almaz.

İyi Niyetli Arabuluculuk: BM Antlaşması’nın 33. maddesinde yer almamasına karşın, BM’nin sıklıkla başvurduğu en önemli bir anlaşmazlık çözme yöntemlerinden birisiidir. Anlaşmazlığın tarafı olmayan üçüncü bir devletin taraflara yardımcı olmasını içermektedir. Üçüncü taraflar, böyle bir durumda anlaşmazlığın muhatabı olan taraflara sadece iletişim kanalları tesis etmekle yetinmekte ve çözümle ilgili bir öneri ortaya koymamaktadırlar.

Soruşturma: Tarafsız araştırmacılar grubu tarafından gerçekleştirilen delil toplama sürecidir. Genellikle uluslararası politikadaki anlaşmazlık konusuyla ilgili gerçekler tartışmalı olur. Tarafsız bir komisyon, bu nedenle hayati bir rol üstlenebilir ve çatışmaların sona ermesini sağlayabilir. Araştırma komisyonu raporu çözümle ilgili görüş ortaya koymaz; ancak çözüme imkân verebilecek koşulların ortaya çıkmasını sağlar ve kamuoyu oluşturur.

Arabuluculuk: Üçüncü bir tarafın çözümle ilgili öneriler ortaya koymasıdır. Arabulucu, taraflar açısından kabul edilebilir nitelikte olacak uzlaşma koşullarını oluşturmak üzere anlaşmazlığın tarafları arasında görüşmeler yapılmasını sağlar. Etkin bir arabulucu, tarafsızlığı konusunda taraflardan birinin ya da her ikisinin güvenini kaybetmemeye ve kendi iradesini taraflara empoze etmemeye dikkat eder.

Uzlaşma: Arabuluculuğa benzer; yalnız buradaki fark, anlaşmazlığın tarafları açısından tatmin edici bir çözümün bulunması konusunda yardım istenen üçüncü tarafın bir devlet değil, bir komisyon ya da uluslararası kuruluş olmasıdır. BM, uzlaştırma amacı çerçevesinde bazı özel komisyonlar oluşturmaktadır.

Hakemlik: Anlaşmazlığın tarafları arasında daha önceden üzerinde uzlaşılmış olan sınırlar çerçevesinde hukuki ilkelerin anlaşmazlığa uygulanmasıdır. Bu uygulamada, taraflar arasında gerçekleştirilen özel bir anlaşmayla ya da mevcut olan bir hakemlik anlaşmasıyla hâkimlerden ya da hakemlerden oluşan bir kurul oluşturulur. Anlaşmazlığı hakeme götürmek konusunda anlaşmış olan taraflar, bu kararlarıyla, verilecek hüküm konusunda da kendilerini bağlamayı önceden kabul etmiş olmaktadır. Compromis adlı özel bir türü de vardır.

Yargısal Çözüm: Bir anlaşmazlığın hakkında karar verilmek üzere bir uluslararası mahkemeye götürülmesi sürecidir. Hakemlikten farklı olarak, uluslararası mahkeme, kendisini meydana getiren kurucu metin dışında süreçler, dikkate alınacak kanıtlar ve uygulanacak hukuki ilkeler konusunda herhangi bir sınırlamaya tâbi değildir. Ancak egemenlikleri konusunda kıskanç olan devletler, uluslararası mahkemelere bağlayıcı yargı yetkisi tanımada ve anlaşmazlıklarını mevcut mahkemelere götürmede isteksiz davranmaktadırlar. Bu yüzden, Uluslararası Adalet Divanı, problem çözmede selefi Uluslararası Daimi Adalet Divanı’na göre çok daha sönük kalmıştır.

BM’nin Bütçesi ve Gelir Kaynakları

BM, ekonomik gelir kaynaklarına rağmen finansal zorluklar çeken bir ülkedir. Bunun temel nedeni, BM ile alakalı tüm faaliyetlerin yıllık toplamının üye devletlerin askeri harcamalarının yüzde 1’inden daha azına denk gelmesidir. Yani devletler, savaş ve askeri güce, BM’ye ayırdıklarından çok daha fazla kaynak ayırmaktadırlar. Bütçe 1946’da ilk oluşturulduğunda 20 milyon dolardan az iken, 1999’da 1,26 milyar dolara ulaşmıştır. Artan maliyetler; enflasyon eğilimleri, artan üye sayısı, artan program ve yardımcı kuruluş sayısı ve döviz kuru dalgalanmaları ile alakalıdır. Üye devletlerin bütçeye katkısı, onların ödeme yeteneklerine ve ekonomik gelişmişliklerine dayalı bir formüle göre hesaplanmaktadır. Bu bağlamda, ulusal gelir, kişi başına düşen gelir, savaşın neden olduğu ekonomik çarpıklıklar ve ülkelerin yabancı ülke parası elde etme yetenekleri gibi faktörler dikkate alınmaktadır. Bu faktörler temelinde, ABD’den BM bütçesinin neredeyse yüzde 50’sini karşılaması beklenmiştir. Daha sonra ise, bu yüzde, 39,89 olarak belirlenmiştir. Zaman içerisinde ABD’nin BM bütçesine katkısı yüzde 25 seviyesine gerilemiştir. En az gelirli ülkelerin katkısı ise yüzde 0,04 olarak belirlenmiştir. Zamanla bu oran da düşürülmüş ve yüzde 0,001’e kadar indirilmiştir.

BM’nin üye devletlerin ödemeleri dışında da yılda 35 milyon doların üzerinde gelir elde ettiği faaliyetleri bulunmaktadır. Bunlar, şöyle sıralanabilir:

  1. Uluslararası posta ve uluslararası iletişim faaliyetlerinden BM adına kesinti yapılması,
  2. Uluslararası su yollarının kullanımından ücret alınması,
  3. BM ve ihtisas kuruluşlarının sağladığı hizmetlerden önemli oranda ücret alınması,
  4. Yeni kaynakların keşfedilmesi ve geliştirilmesi konusunda sağlanan yardım karşılığında “keşfedici ücreti”nin alınması,
  5. Okyanusların ve deniz yataklarının bir BM işletme kuruluşu aracılığıyla işletilmesi ya da işletme haklarının özel veya devlet kuruluşlarına kiralanması,
  6. Antarktika’daki kaynakların işletilmesi,
  7. Uzay dışının kullanımıyla ilgili lisanslama ücretleri ya da başka ücretler alınması,
  8. BM adına üye devletlerin vergi toplaması,
  9. Uluslararası seyahat ya da uluslararası pasaport ücretlerinden vergiler alınması,
  10. Ulusal vergilendirmeden muaf tutulan özel kurumlar ya da vakıf katkıları.

Sonuç

Sonuç olarak, sıklıkla eleştirilmesine karşın, BM, uluslararası sistemi ayakta tutmak, geliştirmek ve küresel barış ve istikrarı korumak noktasında çok gerekli ve mutlaka yaşatılarak geliştirilmesi gereken bir uluslararası kuruluş ve türünün tek örneğidir. BM Antlaşması ve uluslararası hukukun olmadığı bir ortamın nasıl olabileceğini hayal etmek için ise, bunların rafa kaldırıldığı Birinci ve İkinci Dünya Savaşı dönemlerinde yaşananlara bakmak bize fikir verebilecektir. Bu bağlamda, tüm milliyetçi söylemlerine ve zaman zaman aykırı tutumlarına karşın, ABD’nin BM’yi ayakta tutan temel devlet olduğunu da belirtmek yerinde olacaktır. Bu bağlamda, uluslararası istikrar, tek süper güç statüsündeki Washington için daha tercih edilir bir durumdur ve küresel sistemdeki istikrarsızlıkların kaynağını ABD’de aramak hatalı bir yaklaşım olabilir.

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

 

KAYNAKÇA

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.