31 Mart’ta, Türkiye’deki yerel seçimlerde sosyal demokrat çizgideki Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) beklenmedik bir zafer kazanması, Türkiye siyasi sahnesinde önemli bir dönüm noktasını işaret ediyor. Çıkış anketlerine göre, CHP’nin en büyük metropollerde iktidarı ele geçirmesi ve ülke genelinde en çok oyu alması (% 37,8), Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) seçmenlerinin demobilizasyonu, kötüleşen ekonomik durum ve dikkat çekici adayların eksikliği gibi faktörlerle açıklanabilir. Özellikle İstanbul seçimleri, siyasi önemi nedeniyle neredeyse bir popülerlik oylaması gibi ele alınmış ve mevcut Başkan CHP adayı Ekrem İmamoğlu, AKP adayı Murat Kurum’u açık bir farkla yenmiştir (% 51,1’e karşı % 39,6). AKP’nin kötü sonuçlarının bir diğer nedeni ise, muhafazakâr sahnedeki yeni rekabet ve İslamcı Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) üçüncü sırada yer alması (% 6,2) olarak görülmektedir.
Bu seçim sonucu, devletin güçlü merkezileşmesi ve parlamento ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin uzak bir tarihte olması (2028) nedeniyle sınırlı bir etkiye sahip olacak. Ancak bu sonuç, Türkiye’deki siyasi sahnenin gözden geçirilmesinin bir işareti olarak kabul edilebilir ve ülkede demokratik sistem temellerinin varlığını onaylar. CHP’nin bu zaferi, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir’de hükümet kampının adaylarına karşı önemli bir avantaj sağlaması ve batı ve merkez bölgelerinde AKP’den birkaç küçük kasabayı geri almasıyla dikkat çekicidir. AKP için, bu seçim, hem toplam destek açısından hem de kontrol altında tutulan illerin sayısı açısından (2019’a göre 15 azalarak 24) tarihinin en kötü sonucu olarak kaydedilmiştir.
Seçimlerin sonucu, CHP’nin Türkiye’deki en güçlü muhalefet partisi olduğunu ve siyasi spektrumun bu tarafındaki diğer grupların seçmenlerini üstlenebilecek kapasitede olduğunu kanıtladı. İmamoğlu’nun İstanbul’da yeniden seçilmesi, onu Türk muhalefetinin lideri ve 2028 seçimlerinde potansiyel bir Cumhurbaşkanı adayı olarak konumlandırıyor. AKP’nin ikinci sırada yer alması, yıllar boyu güçlü lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dayanan bir partinin devam eden tükenişini göstermektedir.
Yerel seçimlerin muhalefet için zaferi, mevcut siyasete yeni bir dinamik kazandıracak olsa da, devletin yönetim şekli üzerinde bir etkisi olmayacak. Türkiye’nin yüksek derecede merkezileşmiş bir ülke olması ve yerel makamların yetkilerinin sınırlı olması nedeniyle, bu zaferin etkisi 2028’e kadar sürebilecek mi bu belirsizdir. Ancak, bu seçim sonucu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sonucu kabul etmesi, hükümetin seçim faktörünü görmezden gelemediğini ve kamu onayının Türkiye’de iktidarda kalmak için tartışmasız bir koşul olduğunu gösteriyor.[1]
Sümer Esin ŞENYURT
[1] https://www.osw.waw.pl/en/publikacje/analyses/2024-04-02/turkey-opposition-wins-local-elections