ÇKP 20. MERKEZ KOMİTESİ’NİN ÜÇÜNCÜ OTURUMUNDAN ÇIKAN KARAR: ÇİN MODERNLEŞMESİNİ İLERLETMEK İÇİN KAPSAMLI REFORMLARI DERİNLEŞTİRMEK

upa-admin 26 Ağustos 2024 290 Okunma 0
ÇKP 20. MERKEZ KOMİTESİ’NİN ÜÇÜNCÜ OTURUMUNDAN ÇIKAN KARAR: ÇİN MODERNLEŞMESİNİ İLERLETMEK İÇİN KAPSAMLI REFORMLARI DERİNLEŞTİRMEK

Giriş

Son yıllarda ekonomi ve diplomasideki atılımları ve başarılarıyla uluslararası siyasette adından en çok söz ettiren devletlerden birisi olarak dikkat çeken Çin (Halk Cumhuriyeti), Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) yönetimine dayalı farklı ve kendisine özgü siyasal sistemiyle genelde Batı dünyasında eleştirilere maruz kalmasına karşın, ülkenin son 70 yılda, bilhassa da son 30 yılda yaşadığı hızlı dönüşüm ve modernleşmedeki başarılar, en komünizm karşıtı çevrelerin bile övgüsüne mazhar olmaktadır. Öyle ki, bir dönem “Kızıl Çin” olarak kötülenen Çin Halk Cumhuriyeti, günümüzde küresel kapitalizmin gelişimi adına en kritik devlet durumundadır. Çin’in bu başarısı ise, kuşkusuz, ÇKP’nin başarısıdır. Bu nedenle, ÇKP içerisindeki önemli tartışmalar, Çin’in ve dünyanın geleceği adına da çok kritik gelişmelerdir. Bu bağlamda, bu yazıda, ÇKP’nin Pekin’de geçtiğimiz gün gerçekleştirilen 20. Merkez Komitesi’nin 3. Genel Oturumu’ndan çıkan kararları özetlemeye ve yorumlamaya çalışacağım.

ÇKP’nin 20. Merkez Komitesi’nin 3. Genel Oturumu’nda İlan Edilen Hedefler

ÇKP’nin 20. Merkez Komitesi’nin 3. Genel Oturumu’nda vurgulanan ilk önemli husus, Deng Xiaoping döneminde başlayan reform (reform and opening up) sürecinin Şi Cinping döneminde de kararlılıkla sürdürüleceği ve Çin’in modernleşmesi ve yenilenmesinin (rejuvenation) muhakkak başarılacağıdır. Bu reformlar, aynı zamanda ÇKP’nin güçlenmesi ve çağdaş hüviyetini koruması açısından da faydalı görülmektedir.

İkinci olarak, ÇKP, son birkaç on yılda piyasa ekonomisi uygulamalarına yönelmesine karşın, parti, genel ideolojik ve felsefi özelliklerinden vazgeçmiş olmadığını ısrarla vurgulamaktadır. Öyle ki, Marksizm-Leninizm, Maoculuk (Mao Zedong düşüncesi), Deng Xiaoping teorisi ve Şi Cinping’in düşünceleri dayalı “Çin’e özgü sosyalizm” ideolojisi halen partiye yön veren ideolojik birincil kaynaklardır. Bu bağlamda, piyasa ekonomisi, Çin sosyalizmi ve dünyanın esenliği adına olumlu görüldüğü için tercih edilen bir politika setidir.

Üçüncü olarak, ÇKP, 2035’e kadar Çin’in yönetişimi modernleşme ülküsünü gerçekleştirerek, yüksek standartlarda bir “sosyalist piyasa ekonomisi” kurmayı hedeflemektedir. Bu doğrultuda, Çin modeli, kaynak ayrılması gibi hususlarda giderek piyasaya daha fazla alan açmayı hedeflerken, tüm politik unsurların ülkenin ve halkın iyiliği doğrultusunda kullanılması esasına uygun olarak bunu koordine edecek olan da ÇKP olmaya devam edecektir. Bu bağlamda, ÇKP yönetimi, halka modern sosyalizm esaslarını öğretmeye ve onların yaşam standartlarını yükseltmeye gayret edecektir. Bu doğrultuda, ÇKP, daha yeşil, daha kalkınmış ve daha barışçıl bir Çin yaratma amacı taşımaktadır.

Dördüncü olarak, ÇKP, kendi örgütsel yapılanması ve yeteneklerini geliştirmeyi, halkla daha iyi etkileşim kurabilmeyi ve tüm alanlarda hukuk devletine uygun hareket etmeyi planlamaktadır.

Beşinci olarak, bunları başarabilmek için, komünist parti, kamu ve özel sektörleri geliştirmek için cesaretlendirici ve destekleyici olmaya devam edecek ve kamu işletmelerindeki verimliliği geliştirmek ve özel işletmelerin önündeki hukuki engelleri kaldırmak için uğraşacaktır.

Altıncı olarak, ÇKP, yeni dönemde güçlü bir iç piyasa (ulusal pazar) oluşturmaya gayret edecektir. Ülke içerisinde piyasa ekonomisinin layıkıyla ve tarafsız şekilde uygulanması ve piyasa aktörleri arasındaki erişim kapasitesinin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Yeni hukuki düzenlemeler de, her zaman iş yapmayı kolaylaştırmak ve geliştirmek hedefi doğrultusunda şekillendirilecektir.

Yedinci olarak, Çin yönetimi, yeni dönemde hukukla korunan fikri mülkiyet haklarını korumak ve geliştirmek doğrultusunda adımlar atacaktır. Bu şekilde, Batı dünyası ile oluşan bazı sorunların da önüne geçilmeye çalışılacaktır.

Sekizinci olarak, iş yapma kapasitesini arttırmak adına, Çin, yeni dönemde kurumlar ve mekanizmalarını geliştirmek isteyecektir. Teknoloji alanındaki öncü çalışmalarla, Pekin, ülkenin ekonomik gücünü ve halkın refahını azami seviyeye çıkarmaya çalışacaktır.

Dokuzuncu olarak, ÇKP, reel ve dijital ekonomi arasındaki kopukluğu gidererek, iki ekonomik alanı birleştirmeyi hedeflemektedir. Daha çevre-dostu ve çağcıl ekonomik sektörler ve uygulamalar bu doğrultuda ülke içerisinde yaygınlaştırılacaktır.

Onuncu olarak, hizmet sektörünün geliştirilmesi hedeflenecek ve standartlaşma teşvik edilecektir.

On birinci olarak, iş yapma kapasitesini pozitif yönde etkilemesi için altyapı hizmetleri geliştirilecek ve bunun için kurumlar ve mekanizmalar oluşturulacak veya geliştirilecektir.

On ikinci olarak, endüstrinin arz ve talep eksenlerindeki kapasitesi ve direnci arttırılmaya çalışılacaktır.

On üçüncü olarak, modern sosyalizm ilkeleri doğrultusunda ülkedeki eğitimin kalitesi yükseltilmeye gayret edilecektir.

On dördüncü olarak, bilimsel ve teknolojik alanda reform yapılarak, gelecekte de Çin’in başarılı ve en önde gelen devletlerden birisi olması hedeflenecektir.

On beşinci olarak, geleceği kurmak adına, yeni yetenekleri keşfetmek için daha proaktif, açık ve etkili bir yönetim tarzı oluşturulacaktır.

On altıncı olarak, ulusal kalkınma planlaması ve koordinasyonu konusunda gelişim hedeflenecektir.

On yedinci olarak, mali sistem ve vergilendirmede reforma gidilecek ve bütçe yönetimi konusu geliştirilecektir.

On sekizinci olarak, finansal sistemin derinleştirilmesi/geliştirilmesi amaçlanmaktadır.

On dokuzuncu olarak, koordineli bölgesel gelişim stratejisiyle ülke içerisindeki gelişmişlik farklarının azaltılması amaçlanacaktır.

Yirminci olarak, yeni şehirleşme hamlesinin başarıyla icra edilmesi için kurumlar ve mekanizmalar geliştirilecektir.

Yirmi birinci olarak, kırsal alanlardaki iş yapma yöntemleri ilerletilecektir.

Yirmi ikinci olarak, kırsal alanların geliştirilmesi, çiftçilerin durumlarının düzeltilmesi ve tarım sektörünün önem kazanması için tarım politikalarında iyileştirmeler yapılacaktır.

Yirmi üçüncü olarak, toprak sistemi geliştirilecektir.

Yirmi dördüncü olarak, tüm yasal düzenlemelerin uyumlu hale getirilerek dışa açılma ve reform sürecine devam edilmesi sağlanacaktır.

Yirmi beşinci olarak, dış ticaretin daha iyi koordine edilmesi hedeflenmektedir.

Yirmi altıncı olarak, iç ve dış yatırımların yönetilmesinin daha iyi sağlanması amaçlanmaktadır.

Yirmi yedinci olarak, bölgesel açılımlar için düzenlemelerin optimize edilmesi planlanmaktadır.

Yirmi sekizinci olarak, Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında üst düzey iş birliği anlayışının oluşturulması hedeflenmektedir.

Yirmi dokuzuncu olarak, ülke yönetiminin iyileştirilmesi adına kurumların geliştirilmesi amaçlanmaktadır.

Otuzuncu olarak, “istişari demokrasi” (consultative democracy) anlayışı doğrultusunda halkın sisteme katılımını arttırmak amaçlanmaktadır.

Otuz birinci olarak, parti örgütleri ve teşkilatlanmalarında öz yönetim anlayışı ve pratiklerinin geliştirilmesi planlanmaktadır.

Otuz ikinci olarak, yalnızca ÇKP’nin olmadığı bir siyasal düzende, tüm partilerin katılımıyla ülke yönetiminde birleşik geniş bir cephe kurulması amaçlanmaktadır.

Otuz üçüncü olarak, yasamadaki reformların devamı öngörülmektedir. Bu bağlamda, anayasal düzen geliştirilecek ve yasa yapım sürecine dair bazı reformlar yapılacaktır.

Otuz dördüncü olarak, hukuka dayalı yönetim anlayışı ve pratikleri geliştirilecektir.

Otuz beşinci olarak, yasa koruma ve adalet konularında tarafsız bir anlayışın uygulanması sağlanacaktır.

Otuz altıncı olarak, hukuk ilkelerine dayalı çağdaş bir sosyalist toplumun oluşturulması hedeflenecektir.

Otuz yedinci olarak, hukuk alanında uluslararası iş birliği geliştirilecek ve hukuk devleti ilkeleri uluslararası işlerde de uygulanacaktır.

Otuz sekizinci olarak, ideolojik işlerde sorumluluk sistemi geliştirilecektir.

Otuz dokuzuncu olarak, kültürel hizmet ve ürünlere erişimde atılım yapılacaktır.

Kırkıncı olarak, siber uzay yönetimi alanında sistemsel ilerleme sağlanacaktır.

Kırk birinci olarak, daha etkili bir uluslararası iletişim sistemi oluşturulacaktır.

Kırk ikinci olarak, ülke içerisindeki gelir dağılımı daha adil hale getirilecektir.

Kırk üçüncü olarak, “önce iş” ilkesiyle herkese iş güvencesi sağlanmaya çalışılacaktır.

Kırk dördüncü olarak, ülkedeki sosyal güvenlik sistemi geliştirilecektir.

Kırk beşinci olarak, ülkedeki sağlık sisteminde iyileştirmeler yapılacaktır.

Kırk altıncı olarak, yaşlanma ve düşen çocuk sahibi olma oranlarına paralel olarak nüfus planlaması ve yönetimi konusunda reforma gidilecektir.

Kırk yedinci olarak, ekolojik koruma konusundaki temel sistemler geliştirilecektir.

Kırk sekizinci olarak, çevre yönetimi sistemleri ilerletilecektir.

Kırk dokuzuncu olarak, düşük karbon emisyonu hedefi doğrultusunda çevreyle barışık stratejiler geliştirilecektir.

Ellinci olarak, ülkenin genel güvenlik sistemi modernize edilecek ve geliştirilecektir.

Elli birinci olarak, kamu güvenliği sistemleri reforma tabi tutulacaktır.

Elli ikinci olarak, toplumsal yönetişim sistemleri geliştirilecektir.

Elli üçüncü olarak, dış ilişkilerde ulusal güvenliğin korunmasına yönelik somut adımlar atılacaktır.

Elli dördüncü olarak, Halkın Kurtuluş Ordusu’nun kurumsal yapısı ve mekanizmaları geliştirilecektir.

Elli beşinci olarak, müşterek operasyon sistemleri reforme edilecektir.

Elli altıncı olarak, sivil-asker ilişkileri geliştirilecektir.

Elli yedinci olarak, parti merkezi yönetiminin reformları derinleştirme konusundaki çabası arttırılacaktır.

Elli sekizinci olarak, parti yapısının geliştirilmesi amaçlanmaktadır.

Elli dokuzuncu olarak, dürüstlüğün yayılması ve yolsuzlukla mücadelenin yaygınlaştırılması hedeflenmektedir.

Altmışıncı olarak, reformlara kararlılıkla devam edilmesi istenmektedir.

Sonuç

Sonuç olarak, dünya siyasetinde son dönemde yaptığı barışçıl diplomasi girişimleriyle adından övgüyle söz ettiren Çin, Batı dünyasında kendisine karşı artan engelleme ve ötekileştirme girişimlerine karşın, kendi yolunda başarıyla ilerlemeye devam etmektedir. Bu noktada Çin’i yargılarken, bu medeniyetin tarihi, dili, kültürü ve siyasi sisteminin tarihsel süreçten bugüne bizim daha alışık olduğumuz Batılı değerlerden çok daha farklı geliştiğini idrak etmek gerekmektedir. Yani Çin’i Batılı gözler ve değerlerle değerlendirirsek, elbette bu ülke sistemi çok garip, anti-demokratik veya farklı bulunabilir.

Ancak bu noktada Batı merkezli eleştirilere iki karşı argüman üretmek mümkündür. İlki ve daha önemlisi, Çin’in (ÇKP’nin) bu sistemiyle 1 milyara yakın insanı fakirlikten kurtarmayı birkaç on yılda başararak, insanlık tarihinde eşine az rastlanır bir başarıya imza atmış olmasıdır. Batı ülkelerinde ise, bu kadar muazzam başarılar çok daha uzun sürelerde ve çok daha kısıtlı nüfus için başarılabilmiştir. Yani nesnel bir şekilde ve verilere dayalı olarak bakılırsa, Çin’in eleştirilen sistemi başarısız değil, tam tersine çok başarılıdır. İkincisi de, tek kutuplu dünya düzeninde yaşanılan aksaklıklar ve ABD gibi liberal değerler üzerine kurulu bir devletin bile hegemonik düzen içerisinde yöneldiği aşırılıklar düşünüldüğünde, uluslararası sistemin çoğulculaşması ve demokratikleşmesi adına Çin’in varlığının büyük bir nimet olduğu gerçeğidir. Zira ancak bu şekilde Batı dünyasındaki hatalı politikalar ve aşırı eğilimler karşısında uluslararası sistemde bir denge unsuru oluşabilmektedir. Ancak Çin’in düşüşe geçtiği veya ekonomik gücünü kaybettiği bir ortamda, hiç şüphesiz, Batı eksenli hatalı politikalar tam gaz sürdürülebilecektir. Bu nedenle, Çin, uluslararası sistem açısından da faydalı görülebilir.

Sonsöz, bir eleştiri bağlamında bakılacak olursa, hikmet-i hükümetini (raison d’état) ekonomik ve toplumsal gelişim olarak belirleyerek büyük başarılar kazanan Çin’in son yıllarda giderek bu hedeflerden uzaklaşması ve bölgesinde gücünü gösteren ve askeri politikalara yönelen bir devlet haline gelmesi, bu ülkeyle tarihsel ve siyasal sorunları olan bazı bölge ülkelerinde endişelere neden olabilmektedir. Bu nedenle, Pekin’in, Tayvan başta olmak üzere tüm sorunları diplomasi ve barışçıl yollarla çözmeye gayret etmesi ve silahlanma yarışı ve güç gösterileri yerine barışçıl diplomasi ve uzlaşma yönetimlerini tercih etmesi bence bu ülkenin gelişimi ve dünyadaki olumlu imajı adına çok önemli hususlardır. Ancak bu noktada şu da belirtilmelidir ki, Çin’in bazı hatalarına karşın, hasmane tutum, ekonomik ve siyasi rekabet nedeniyle sanki son yıllarda daha çok ABD ve Batı dünyasından gelmektedir. Bu bağlamda, Pekin, bence, Batı (ABD) politikalarına en iyi cevap olarak, bölgedeki Batı müttefiki (Japonya, Güney Kore, Avustralya, Yeni Zelanda, Hindistan, Filipinler vs.) ülkelerle karşılıklı güven ve iş birliğine dayalı ilişkiler tesis etmeli ve sorun yaratan tarafın kendisi olmadığını tüm dünyaya ispatlamalıdır.

Kapak fotoğrafı: https://www.globaltimes.cn/page/202210/1277034.shtml

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.