DÜŞMANDAN MUHATABA: RUSYA’NIN SURİYE’DEKİ YENİ HESABI

upa-admin 17 Ekim 2025 2.267 Okunma 0
DÜŞMANDAN MUHATABA: RUSYA’NIN SURİYE’DEKİ YENİ HESABI

Görüşmenin Kapsamı

15 Ekim 2025’te Kremlin’de gerçekleşen Vladimir Putin–Ahmed el-Şara görüşmesi, Suriye dosyasının Rus dış politikasındaki yerini yeniden tarif eden bir diplomatik temas olarak okunmalıdır. Burada belirleyici olan, Moskova’nın “Suriye sahası”nı salt askerî angajman alanı olmaktan çıkarıp, kurumsal ilişkilerin ve uzun vadeli düzenlemelerin ele alındığı bir müzakere zeminine dönüştürme eğilimidir. Görüşmenin zamanlaması, Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki kalıcı varlığına (askerî üslerin statüsü, lojistik erişim, enerji ve yeniden inşa hatları) ilişkin parametreleri güncelleme ihtiyacıyla uyumlu görünmektedir.

Ahmed el-Şara figürü, bu bağlamda özel bir analitik değere sahiptir. Şara’nın, birkaç yıl önce sahada Rusya destekli unsurlarla karşıt cephelerde yer aldığı ve Rus varlığını açıkça “düşman” olarak tanımladığı bir dönemin ardından bugün Moskova’da resmî temas kurabiliyor olması, Suriye iç dengesinin ve bölgesel güç ilişkilerinin geçirdiği dönüşümü somutlaştırmaktadır. Bu dönüşüm, tarafların pozisyon değişiminden çok, sahadaki fiilî güç dağılımı ile dış aktörlerin maliyet–fayda hesaplarındaki revizyonun kesişiminde ortaya çıkmıştır: Moskova açısından güvenlik erişimi ve stratejik derinlik, Şam açısından ise meşruiyet devşirme, ekonomik kaynaklara erişim ve yeniden inşa kapasitesinin dışarıdan takviyesi.

Dolayısıyla, söz konusu görüşme, retorikten ziyade kurumsal ayarlara ve çıkar senkronizasyonuna odaklanan bir çerçevede anlam kazanır. Rusya’nın Levant’ta “kalıcılık” arayışı ile Suriye’nin savaş sonrası dönemde “idare edilebilirlik” ve “kaynak tahsisi” problemleri, aynı müzakere masasında buluşmaktadır. Bu masada tartışılan başlıklar —üslerin hukuki ve operasyonel statüsü, güvenlik iş birliğinin sınırları, enerji ve altyapı dosyaları, iç siyasal dosyaların üçüncü ülkelere yansımaları— tekil anlaşmalardan çok bir yönetişim mimarisine işaret eder. Bu bağlamda, Ahmed el-Şara’nın Moskova’ya gelişi, tarafların birbirini yeniden tanımlamasından çok, mevcut fiilî düzenin daha öngörülebilir bir kurala bağlanması yönündeki ortak ihtiyaçların ifadesi olarak değerlendirilmelidir.

Görüşmenin Diplomatik Anatomisi

Moskova’daki görüşme, Kremlin tarafından biçimsel açıdan klasik bir Devlet Başkanları buluşmasından çok, temkinli bir “kurumsal diyalog denemesi” olarak kurgulanmıştır. Rus kaynaklarına göre, toplantı, iki aşamalı yürütülmüştür: ilk bölümde yalnızca liderlerin ve danışmanlarının bulunduğu dar kapsamlı bir oturum, ardından teknik konuların işlendiği genişletilmiş çalışma kahvaltısı. Bu yapı, tarafların güven tesisine ve doğrudan iletişim kanallarının yeniden açılmasına öncelik verdiğini göstermektedir.

Delegasyonlar düzeyinde dikkat çeken unsur, askeri ve ekonomik portföylerin eşit ağırlıkta temsil edilmesidir. Rus tarafında Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov yer alırken; Suriye heyetinde Ahmed el-Şara’nın yanı sıra güvenlikten sorumlu danışmanlar ve enerji dosyalarını yöneten iki üst düzey teknokrat bulunmuştur. Bu manzara, temasın yalnızca sembolik değil, operasyonel niteliğini de teyit etmektedir.

Rus yetkililerinden alınan bilgilere göre, masadaki genel konular dört ana başlıkta toplanmıştır:

  1. Askerî Üslerin Statüsü: Tartus ve Hmeymim üslerinin hukuki çerçevesi, bakım ve modernizasyon süreçlerinin finansmanı, Rus personelin rotasyon süreleri ve üslerin Suriye güvenlik mimarisi içindeki konumu görüşülmüştür. Rusya, bu üslerin “bölgesel istikrarın garantisi” olduğu yönündeki tutumunu sürdürürken, Şam yönetimi gelir paylaşımı ve yerel kontrol mekanizmaları üzerinde kısmi değişiklik talep etmiştir.
  2. Ekonomik ve Yeniden İnşa Başlıkları: Rus enerji şirketlerinin Suriye’deki faaliyetlerinin yeniden başlatılması, fosfat ve petrol sahalarının işletme hakları, altyapı kredileri ve yeniden inşa ihalelerinin paylaşımı gündeme gelmiştir. Şara’nın Moskova’dan “yatırımın politik garantisi” talep ettiği, buna karşılık Kremlin’in ödeme ve mülkiyet rejimlerinde şeffaflık şartı getirdiği aktarılmaktadır.
  3. Güvenlik ve İstihbarat İş Birliği: Taraflar, özellikle ülkenin doğusundaki kalan silahlı gruplar ve İdlib hattındaki cihatçı yapılar konusunda koordinasyonun sürdürülmesi üzerinde durmuşlardır. Rus askeri danışmanlarının bölgedeki görev tanımları yeniden değerlendirilmiştir.
  4. Siyasal Dosyalar: Ahmed el-Şara’nın meşruiyet arayışının zeminini güçlendirmek için Moskova’nın diplomatik desteğini talep ettiği, buna karşılık Putin’in “Suriye’nin iç dengelerine dış müdahale görüntüsü vermekten kaçınılması” gerektiğini vurguladığı belirtilmektedir.

Protokol detayları da dikkat çekicidir: görüşme, Kremlin’in resmî salonlarından biri yerine daha küçük bir çalışma odasında yapılmıştır; bu tercih, temkinli ama samimi bir iletişim tonuna işaret etmektedir. Ortak basın toplantısı düzenlenmemiş, açıklamalar yalnızca Kremlin sözcülüğü aracılığıyla yapılmıştır. Bu tercih, görüşmenin stratejik ama henüz kırılgan bir diyalog aşamasında olduğunu da göstermektedir.

Bu bütün çerçeve, görüşmenin biçimsel değil içeriksel derinliğini ortaya koyuyor. Rusya ile Suriye arasında eski düşmanlıkların yerini sınırlı ama hesaplı bir ortaklık zemini almaktadır. Taraflar, açık taahhütlerden kaçınarak, karşılıklı güvenin adım adım yeniden tesis edileceği bir diplomatik ritim oluşturmayı hedeflemektedir.

Rusya’nın Stratejik Okuması

Moskova açısından Ahmed el-Şara ziyareti, Suriye dosyasının yeniden yapılandırılmasına yönelik pragmatik bir revizyonun parçası olarak değerlendirilmelidir. Kremlin’in söyleminde bu ziyaret, “dostane ilişkilerin devamı” şeklinde çerçevelense de, alt metin daha çok maliyet kontrolü ve saha yönetimi optimizasyonuna yöneliktir. 2015’teki askeri müdahale sonrası, Rusya, Suriye’de uzun vadeli bir stratejik angajman kurmuştu; ancak savaş sonrası dönemde artan ekonomik yük, Moskova’yı daha az maliyetli, daha esnek bir model arayışına yöneltmiştir. 14 yıl süren iç savaşın 11 gün içinde bitmesini, Esad rejiminin yıkılması ve Rusya’nın Suriye’yi geçmişe göre “koruyamamasını” da Ukrayna Savaşı’nın yarattığı ekonomik durum üzerinden okumak gerekiyor. Şara ile kurulan Moskova’daki temas, bu arayışın diplomatik kanalla kurumsallaşmasıdır.

Rus medyasında görüşmeye ilişkin kullanılan terminoloji — “reset”, “dostane iş birliğinin sürdürülmesi”, “istikrarın garantisi” — Kremlin’in dış politika söylemindeki klasik güvenlik odaklı çerçeveyi koruduğunu, ancak aynı zamanda mevcut düzenin sürdürülebilirliğini tartışmaya açtığını gösterir. Kommersant ve RBC gibi yayınlarda, görüşmenin temel hedefinin “askeri varlığın rasyonalizasyonu” ve “Suriye’nin yeniden yapılanmasına ilişkin Rus katılımının netleştirilmesi” olduğu belirtilmekte. Bu vurgu, Rusya’nın Suriye sahasındaki stratejik pozisyonunu korurken, finansal ve diplomatik yüklerini yeniden ölçeklendirmeye çalıştığını açıkça ortaya koyuyor.

Rusya’nın genel bağlamda Suriye’ye ilişkin stratejik düşüncesi üç eksende şekillenmektedir:

  1. Jeostratejik Süreklilik: Tartus ve Hmeymim üsleri, Doğu Akdeniz’de Rus deniz ve hava erişiminin en önemli dayanak noktalarıdır. Kremlin bu üsleri yalnızca savunma altyapısı olarak değil, Akdeniz’deki NATO varlığına karşı denge unsuru olarak konumlandırmaktadır. Şara ile yapılan görüşme, bu üslerin geleceğinin artık yalnızca askerî değil, diplomatik ve ekonomik parametrelerle de güvence altına alınmak istendiğini göstermektedir.
  2. Siyasi Mirasın Dönüştürülmesi: Ahmed el-Şara’nın Rusya nezdinde muhatap kabul edilmesi, Moskova’nın “Esad’dan bağımsız bir Suriye politikası” geliştirme eğilimini güçlendirir. Bu eğilim, Rusya’nın Ortadoğu’da kişilere bağlı ilişkilerden ziyade kurumsal yapılarla çalışmak istediğinin göstergesi olurken, rejim içi dönüşümü yönetilebilir kılmayı hedeflemektedir.
  3. Bölgesel Güç Dengesi: Rusya, bu temas aracılığıyla hem İran, hem de Türkiye ile olan Suriye koordinasyonunu yeniden tanımlama fırsatı bulmaktadır. Şara’nın Moskova’ya gelişi, Tahran’ın etkisini sınırlayan bir hamle olarak da okunabilir. Aynı zamanda, Kremlin, Ankara’nın kuzey Suriye’deki askeri varlığına ilişkin kaygılarını gündemde tutarak diplomatik dengeyi koruma çabası göstermektedir.

Kısacası Rusya, Şara ile kurduğu ilişkiyi ideolojik veya kişisel bir yakınlık üzerinden değil, sahadaki istikrarın sürdürülebilirliğini sağlayan rasyonel bir araç olarak görmektedir. Bu nedenle, görüşme, Moskova’nın Suriye’deki varlığını “koruma” değil, “dönüştürme” aşamasına geçtiğinin bir göstergesidir. Rusya, artık Suriye’de savaşın değil, statükonun yöneticisidir; ve bu statüko, kontrollü değişkenlerle sürdürülmek istenmektedir.

Sonuç Yerine

Ahmed el-Şara’nın Moskova ziyareti, yalnızca Suriye–Rusya hattında yeniden kurulan ikili bir diyalog olarak değil, bölgesel güç dengelerinin dönüşümüne işaret eden çok katmanlı bir sürecin parçası olarak değerlendirilmelidir. Görüşmenin zamanlaması, Rusya’nın Ukrayna Savaşı’nın getirdiği uluslararası baskı ortamında dış politika eksenini kısmen yeniden dengeleme çabasına denk düşmektedir. Kremlin, bu tür temaslarla hem küresel izolasyon iddialarını yumuşatmayı, hem de Ortadoğu’da uzun süredir inşa ettiği jeopolitik alanı aktif tutmayı hedeflemektedir.

Suriye özelinde bu hamle, üç temel stratejik motivasyonu içinde barındırıyor. İlki, Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki askerî ve enerji erişimini kurumsal temellere oturtma çabasıdır. Tartus ve Hmeymim üslerinin geleceği yalnızca askerî bir mesele değil, Rusya’nın deniz ticareti, savunma sanayi ihracatı ve bölgesel ulaşım koridorları açısından da kritik bir unsur haline gelmiştir. Bu noktada, Moskova, Suriye üzerinden Akdeniz’e kesintisiz bir stratejik hat kurma hedefini sürdürmektedir.

İkinci motivasyon, İran’ın Suriye sahasındaki nüfuzunun sınırlandırılmasıyla ilgilidir. Moskova, uzun süredir Tahran’ın askeri yapılar üzerinden kurduğu paralel otoriteyi dengelemeye çalışmakta (İsrail-Rusya ilişkilerini de bu bağlamda okumak lazım); Şara ile doğrudan diplomatik ilişki kurarak Şam yönetimini kısmen bu etkiden bağımsızlaştırmayı amaçlamaktadır. Bu, aynı zamanda Rusya’nın tek merkezli koordinasyon arayışının bir uzantısıdır.

Üçüncü eksen ise, Türkiye ve Arap dünyasıyla kurulan diplomatik dengenin korunmasıdır. Ankara’nın kuzey Suriye’deki askerî varlığı hem Rusya, hem de Şam açısından bir istikrar sorunu olmaya devam etmektedir. Buna karşın, Moskova, Türkiye ile olası çatışma alanlarını büyütmeden, diplomatik temas kanallarını açık tutmayı tercih etmektedir. Aynı anda Körfez ülkeleriyle yürütülen ekonomik ilişkiler de bu denklemde bir denge unsuru işlevi görmektedir.

Küresel ölçekte ise, bu temas, Rusya’nın Batı dışı diplomasi stratejisinin yeni bir örneğidir. Ukrayna cephesinde yıpranan Moskova, Ortadoğu’daki görünürlüğünü kaybetmemek için düşman aktörlerle bile ilişki kurabilen esnek bir dış politika formuna yönelmiştir. Ahmed el-Şara gibi bir figürle görüşmek, Kremlin açısından ideolojik değil, jeopolitik bir tercihtir. Bu yaklaşım, Rusya’nın Soğuk Savaş sonrası dönemde sıklıkla uyguladığı kontrollü temas yönteminin güncellenmiş biçimidir. Bu tablo, Suriye’nin savaş sonrası dönemde artık askeri değil, diplomatik pazarlıkların sahası haline geldiğini gösterir. Rusya için bu süreç, bölgedeki varlığını sürdürmenin ekonomik ve politik maliyetini azaltırken, uluslararası alanda yapıcı aktör imajını yeniden inşa etme girişimidir. Şam açısından ise, bu temas, meşruiyetin yeniden tanımlandığı bir dönemde dış destek bulma çabasıdır. Tarafların ortak paydası, çıkarların örtüştüğü dar bir alanda, uzun vadeli bir istikrar arayışının sürdürülebilir hale getirilmesidir.

Sonuçta, Putin–Şara görüşmesi, kısa vadeli diplomatik jestlerden ziyade, bölgedeki güç ilişkilerinin yeni bir biçime evirildiğini gösterir. Ne Rusya Suriye’den vazgeçmiştir, ne de Suriye Rusya’ya tam teslim olmuştur. Aralarındaki ilişki, artık askeri bağlılıktan çok jeopolitik karşılıklı bağımlılık üzerine kuruludur. Bu bağımlılık, önümüzdeki dönemde Ortadoğu’daki tüm denklemlerin yeniden biçimlenmesinde belirleyici bir parametre olarak kalacaktır.

Sadık ARPACI
Uluslararası İlişkiler, Rusya Uzmanı
Tel: +90 545 932 36 77
Email: by.sadik@hotmail.com

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.