2025 IRAK PARLAMENTO SEÇİMLERİ: SİYASİ SÜREKLİLİĞİN YENİDEN ÜRETİMİ VE GELECEK SENARYOLARI

upa-admin 03 Aralık 2025 271 Okunma 0
2025 IRAK PARLAMENTO SEÇİMLERİ: SİYASİ SÜREKLİLİĞİN YENİDEN ÜRETİMİ VE GELECEK SENARYOLARI

Giriş

Irak’ta 2025 yılında gerçekleştirilen parlamento seçimleri, ülkenin siyasal dönüşüm arayışları, toplumsal beklentileri ve bölgesel dengeler açısından kritik bir dönemeç oluşturdu. 2003 sonrası süreçte yapılan altıncı parlamento seçimi olan bu seçim, ülkenin görece sakin bir siyasi atmosferde sandık başına gittiği bir döneme denk gelse de, ortaya çıkan sonuçlar Irak siyasetindeki yapısal sorunların devam ettiğini gösterdi. Birçok gözlemciye göre seçimlerin en dikkat çeken yönü, halkın reform beklentilerine karşılık verme potansiyelinden ziyade, mevcut siyasi düzenin yeniden üretimini sağlaması oldu. Bu analiz, seçimlerin arka planını, aktörlerini, sonuçlarını ve Irak’ın geleceğinde yaratabileceği etkileri kapsamlı şekilde değerlendirmektedir.

Seçimlerin Arka Planı ve Siyasal Ortam

Seçim Takvimi ve Hukukî Çerçeve: 2025 parlamento seçimleri, anayasal takvime uygun olarak 11 Kasım’da yapıldı. Yaklaşık 21 milyon seçmenin kayıtlı olduğu seçimlerde ülke genelinde binlerce sandık kuruldu. Aday sayısı 7.500’ün üzerindeydi ve kadın kotası ile etnik-dini azınlık kontenjanları bu seçimde de uygulandı. Dış görünüş itibarıyla seçim hukuki açıdan sorunsuz bir çerçevede yürütülmüş olsa da, siyaset sahnesi üzerinde ciddi bir rekabet eşitsizliği, medya kontrolü ve bazı muhalif grupların zayıflatılması gibi unsurlar dikkat çekti.

Toplumsal ve Siyasal Atmosfer: Irak toplumu, son yıllarda yolsuzluk, ekonomik kötüleşme, işsizlik, kamu hizmetlerindeki eksiklikler ve devlet kurumlarına duyulan güvensizlik gibi derin sorunlarla yüzleşiyor. Özellikle genç nüfus arasında siyasal elitlere karşı yaygın bir hoşnutsuzluk bulunuyor. 2019’daki geniş katılımlı protestoların bastırılması ve reform taleplerinin karşılanmaması sonrası birçok genç seçmen ya boykot çağrılarına kulak verdi ya da siyasetin değişmeyeceği kanaatiyle sandığa gitmedi. Bu durum, seçimlerin meşruiyeti ve siyasal temsil kalitesi açısından önemli bir tartışma yarattı.

Güvenlik ve Katılım Tartışmaları: Ülkede önceki yıllara kıyasla şiddet olayları azalmış olsa da, seçim sürecinde siyasi baskılar, aday diskalifikasyonları ve ifade özgürlüğüne dönük sınırlamalar gözlemlendi. Bazı partilerin boykot kararı alması ve bağımsız adayların zayıf kampanya koşulları katılım oranı üzerinde belirleyici oldu. Sonuç olarak, seçimler büyük çapta bir güvenlik krizi yaşamadan tamamlandı; fakat seçim atmosferi demokratik rekabetin tam anlamıyla geçerli olduğu bir ortamı yansıtmadı.

Seçim Sonuçları ve Siyasi Dengeler

Katılım Oranı: Seçimlerde yaklaşık 12 milyon seçmenin oy kullandığı açıklandı ve resmi katılım oranı yüzde 55 civarında duyuruldu. Resmî makamlar bu oranı “yüksek katılım” olarak nitelese de, bağımsız çevreler, kaydı bulunan seçmen sayısının politik nedenlerle düşürüldüğünü; özellikle genç nüfusun sandığa ilgisinin çok düşük olduğunu belirtti. Dolayısıyla, katılım oranının gerçekte neyi ifade ettiği tartışmalıdır. Ancak genel eğilim, Irak’ta seçmen davranışının giderek daha seçici, siyasal sisteme yönelik güvensizliğin ise daha derin hâle geldiği yönündedir.

Siyasi Blokların Performansı: Seçimlerin en büyük galibi, mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani’nin liderliğini üstlendiği İslami Davet Partisi ve Şii eksenli koalisyon oldu. Bu koalisyon, parlamentoda en çok sandalyeyi alarak hükümet kurma sürecinde avantaj elde etti. Kürt partileri de, özellikle bölgesel yönetimde güçlü konuma sahip olanlar, seçim bölgelerinde oylarını koruyarak parlamentoda önemli bir temsil gücü elde ettiler. Irak’ın kuzeyindeki siyasi tablo, önceki dönemlerle benzerlik göstermektedir. Sünni partiler ise bazı kentlerde anlamlı oy artışı elde etseler de, ulusal düzeyde belirleyici bir sıçrama gösteremediler. Parlamento dengeleri; Şii, Kürt ve Sünni partiler arasında geleneksel güç paylaşımı modelinin korunduğunu yansıtmaktadır.

Muhalefetin Zayıflığı: Reformist ya da protesto hareketlerinden türemiş bağımsız adaylar bu seçimde oldukça zayıf temsil edildi. Bu zayıflamanın nedenleri arasında:

  • Maddi kaynak yetersizliği,
  • Güçlü parti yapılarına karşı rekabetin zorlaşması,
  • Seçmenlerin umutsuzluğu,
  • Bazı adaylara yönelik siyasi baskılar

yer almaktadır. Bu tablo, Irak siyasetinin yapısal olarak “yerleşik düzeni koruma” eğiliminde olduğunu ortaya koymaktadır.

Seçim Sonuçlarının İç Politikaya Etkileri

Statükonun Yeniden Üretimi: Seçimlerin en belirgin sonucu, siyasi sistemde köklü bir dönüşüm beklentisinin gerçekleşmemesidir. Geleneksel partiler, mezhep ve bölge temelli güç dağılımına dayanan siyasal düzeni yeniden tahkim etmiş görünüyor. Bu durum:

  • Reform beklentilerini zayıflatmakta,
  • Yeni siyasal aktörlerin ortaya çıkmasını zorlaştırmakta,
  • Siyasal rekabeti dar bir çerçeveye sıkıştırmakta

ve toplumun geniş kesimlerinde hayal kırıklığını artırmaktadır.

Yolsuzluk ve Kamu Hizmetleri Sorunu: Irak ekonomisi ve kamu yönetimi uzun süredir ciddi yapısal zorluklarla çevrili. Elektrik kesintileri, altyapı eksiklikleri, sağlık ve eğitim hizmetlerinin yetersizliği ve yaygın yolsuzluk, halkın devlet kurumlarına güvenini zedeliyor. Seçim sonuçları, bu sorunların çözümünde radikal bir siyasi irade ortaya koyulacağını garanti etmiyor. Aksine, güç paylaşımı sistemi bürokratik hesap verebilirliği zayıflattığı için hizmet kalitesinde uzun vadeli bir iyileşme sağlanması zor görünmektedir.

Genç Nüfusun Siyasetteki Konumu: Irak nüfusunun yarısından fazlası 25 yaşın altındadır; ancak bu geniş genç nüfusun siyasal temsil oranı oldukça düşüktür. Gençler, siyasal sistemden dışlanma, işsizlik ve gelecek kaygısı nedeniyle siyasete güven duymuyor. Bu koşullar, Irak’ın orta vadede yeni protesto dalgalarına veya toplumsal hareketlere sahne olabileceğini gösteriyor. Seçim sonuçları, gençlerin taleplerinin sisteme yansımadığı bir siyasi tabloyu yansıtmaktadır.

Bölgesel ve Uluslararası Yansımalar

Irak’ın Jeopolitik Konumu ve Dış Politika Dengesi: Irak, tarihsel olarak hem ABD’nin hem de İran’ın nüfuz alanlarının kesiştiği bir ülke. Yeni parlamento dengeleri, bu iki aktör arasında “denge siyaseti” yürütmeye devam edileceğine işaret etmektedir. Şii partilerin güç kazanması İran’ın etki alanını zayıflatmazken, ABD’nin Irak güvenliğine ilişkin stratejik beklentileri de devam etmektedir. Yeni hükümetin bu iki yönlü baskı altında, pragmatik bir dış politika yürütmesi beklenmektedir.

Ekonomik İstikrar Arayışı: Irak ekonomisi büyük oranda petrole dayanmakta ve fiyat dalgalanmaları ülkenin bütçe yapısını doğrudan etkilemektedir. Seçimden çıkan tablo, ekonomik çeşitlenme veya yapısal reformlar konusunda güçlü bir siyasal iradeye işaret etmiyor. Bu nedenle Irak’ın orta vadede ekonomik belirsizlikleri aşması zordur. Petrol gelirlerinin düşmesi durumunda kamu harcamalarında ciddi baskı oluşabilir.

Toplumsal Meşruiyet ve Reform Baskısı: Seçimlere ilişkin tartışmalı meşruiyet algısı, yeni hükümet üzerinde reformlara yönelik toplumsal baskıyı artırabilir. Özellikle genç işsizliği ve altyapı sorunları çözülmezse protestoların yeniden canlanması muhtemeldir. Bu durum ise hem iç güvenlik hem de dış politika açısından istikrarsızlık riski yaratabilir.

Olası Gelecek Senaryoları

Irak’ın geleceği, seçim sonuçları ve değişen siyasal-toplumsal dinamikler ışığında üç ana senaryoya ayrıştırılabilir.

Senaryo 1: “Siyasal Süreklilik”: Bu senaryoda mevcut güç paylaşımı modeli korunur; mezhep temelli siyaset ve geleneksel partiler etkilerini sürdürür. Kamu politikaları daha çok denge ve paylaşım esasına dayanır. Bu durum kısa vadeli istikrara katkı sağlayabilir; ancak yolsuzluk, kamu hizmetleri ve ekonomik sorunların çözümsüzlüğü nedeniyle uzun vadeli huzursuzluk riskini artırır.

Senaryo 2: “Reform Baskısı ve Meşruiyet Krizi”: Toplumun seçimlere duyduğu düşük güven, özellikle genç nüfus arasında biriken hoşnutsuzlukla birleşerek yeni protesto dalgalarına yol açabilir. Bu durumda hükümet daha fazla reform adımı atmaya zorlanabilir. Ancak reformların hızı ve kapsamı, siyasi elitlerin uzlaşma kapasitesine bağlıdır.

Senaryo 3: “Dış Baskı ve Jeopolitik Yeniden Hizalanma”: Bölgedeki güç rekabeti derinleştikçe Irak üzerindeki dış baskılar da artabilir. Bu baskılar, ülkenin dış politika yöneliminin ABD, İran veya Körfez ülkeleri ekseninde yeniden şekillenmesine yol açabilir. Bu senaryoda Irak’ın iç istikrarı büyük ölçüde bölgesel jeopolitik gelişmelere bağlı hâle gelir.

Sonuç

2025 parlamento seçimleri, Irak siyasetinde köklü bir dönüşüm yaratmaktan çok, mevcut güç dengelerini yeniden üretme işlevi görmüştür. Geleneksel siyasi elitlerin ve güç paylaşımı sisteminin korunması, reform beklentilerini zayıflatmış; genç nüfus ve protesto kökenli aktörlerin temsilini sınırlamıştır. Seçim sonuçları Irak’ın temel sorunlarını çözmüş değildir. Ekonomik kırılganlık, işsizlik, kamu hizmetlerinin yetersizliği ve yolsuzluk sorunları devam etmektedir. Eğer yeni parlamenter dönem bu sorunlara kalıcı çözümler geliştiremezse, Irak orta vadede toplumsal huzursuzluk, ekonomik sıkıntılar ve dış baskıların gölgesinde yeni bir siyasi kriz sürecine girebilir. Bu açıdan 2025 seçimleri, bir “yenilenme” değil; Irak siyasal düzeninin kendisini yeniden üretme süreci olarak değerlendirilebilir.

Oğuzhan MANİOĞLU

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.