MACRON’UN ÇİN ZİYARETİ VE FRANSA-ÇİN İLİŞKİLERİNİN DÖNÜŞEN MİMARİSİ

upa-admin 05 Aralık 2025 686 Okunma 0
MACRON’UN ÇİN ZİYARETİ VE FRANSA-ÇİN İLİŞKİLERİNİN DÖNÜŞEN MİMARİSİ

Giriş

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Çin’e gerçekleştirdiği ziyaret, yalnızca iki ülke arasındaki ikili ilişkileri değil, aynı zamanda küresel güç dengelerini, Avrupa Birliği’nin (AB) stratejik özerkliğini ve dünya ekonomisinin geleceğini doğrudan ilgilendiren bir diplomatik hamle niteliği taşımaktadır. Çin, Avrupa ile ABD (Amerika Birleşik Devletleri) arasında sıkışan küresel rekabet ortamında kendi nüfuz alanını güçlendirmeye çalışırken; Fransa, hem Avrupa’nın bağımsız dış politika kapasitesini arttırmak, hem de ekonomik çıkarlarını çeşitlendirmek amacıyla Pekin ile dengeli bir ilişki tesis etmeye çalışmaktadır.

Tarihsel Arka Plan: Soğuk Savaş’tan Günümüze Fransa–Çin İlişkileri

Fransa, 1964 yılında halen Mao dönemindeki Çin Halk Cumhuriyeti’ni tanıyan ilk büyük Batılı devletlerden biri olmuştur. Bu tarihsel adım, Paris’in dış politikada bağımsız çizgisine ve Gaullist (Charles de Gaulle’e özgü) dış politika geleneğine dayanmaktadır. 1990’lardan itibaren, ilişkiler, ekonomik iş birlikleri, teknoloji yatırımları ve kültürel alışveriş ile genişlemiştir. Giderek derinleşen küreselleşme çağında Çin, Fransa için hem bir pazar, hem de stratejik bir aktör hâline gelmiştir.

Macron’un Ziyaretinin Jeopolitik Boyutu

Avrupa’nın Stratejik Özerkliği Mesajı

Macron’un ziyaretinin en dikkat çekici yönlerinden biri, Avrupa Birliği’nin ABD’den tamamen bağımsız hareket edebilme kapasitesine vurgu yapmasıdır. Macron’un AB için sıkça dile getirdiği “stratejik özerklik” (stratejik otonomi) kavramı, Çin’e yönelik politikalarda ABD çizgisine tam uyum göstermeyen bir Avrupa profili oluşturmayı hedefliyor. Hatırlanacak olursa, Macron, daha önce de Çin’le ilişkiler bağlamında “ABD’nin vassal devleti değiliz” şeklinde ilginç bir açıklama yapmıştı.

Bu bağlamda Macron’un ziyaretinde:

  • ABD–Çin rekabetinde üçüncü bir yol arayışı,
  • AB’nin Asya politikasında daha güçlü bir aktör olma çabası,
  • Tayvan meselesinde savaş riskinin azaltılması ve diplomatik çözüm vurgusu

öne çıkan başlıklardır.

Rusya–Ukrayna Savaşı ve Çin’in Rolü

Ziyaretin diğer önemli boyutu Rusya-Ukrayna Savaşı’dır. Macron, Pekin’i Moskova üzerinde etkisini kullanmaya, ateşkes ve müzakere yönünde daha etkili bir pozisyona çekmeye çalışmaktadır. Çin, tarafsız görünen ancak Rusya’ya yakın duran diplomatik pozisyonunu korurken, Fransa ise olayın çözümünde Çin’in rolünü arttırmayı ve Pekin’in Moskova üzerinde etki kurarak barışa katkı sağlamasını hedeflemektedir.

Ekonomik ve Teknolojik İş Birliği: İlişkilerin Temel Dinamiği

Fransa–Çin ilişkilerinin omurgasını ekonomi oluşturmaktadır. Macron’un ziyareti, enerji, havacılık, tarım, turizm ve yüksek teknoloji alanlarında yeni iş birliği kapıları açmayı amaçlamıştır.

Öne çıkan alanlar:

  • Havacılık: Airbus’ın Çin’deki üretim kapasitesini arttırması, Paris açısından büyük bir ekonomik kazanım ve aynı zamanda sembolik bir adımdır.
  • Nükleer Enerji: Fransa’nın nükleer teknolojideki uzmanlığı, Çin’in enerji dönüşümü için stratejik öneme sahiptir.
  • Tarım & Lüks Tüketim: Fransız şarapları, kozmetik ürünleri ve tarım ürünleri Çin pazarında geniş yer bulmaktadır.
  • Yeşil Dönüşüm: Karbonsuzlaşma, elektrikli araçlar ve hidrojen teknolojileri iki ülke arasındaki yeni iş birliği alanlarıdır.

Ancak ekonomik ilişkiler bazı gerilimleri de beraberinde getirmektedir. Avrupa, Çin ürünlerinin pazarları “damping” ile zorladığını savunurken; Fransa da stratejik sektörlerde aşırı Çin bağımlılığına karşı temkinli bir yaklaşım sürdürmektedir.

Kültürel ve Akademik Bağlar

Fransa–Çin ilişkilerinin bir diğer güçlü boyutu kültürel diplomasidir. Her iki ülke de “yumuşak güç” alanında iddialıdır:

  • Fransa, Çin’deki kültür merkezleri, sinema etkinlikleri ve eğitim programlarıyla derin bir etki alanı yaratmaktadır.
  • Çinli öğrenciler, Fransa’da eğitim gören en büyük yabancı gruplardan biri hâline gelmiştir.

Bu kültürel etkileşim, iki toplum arasındaki diyaloğu güçlendirmekte ve politik dalgalanmalara karşı ilişkilerin istikrarını artırmaktadır.

Ziyaretin Eleştirileri ve Tartışmalar

Macron’un Pekin ziyareti, özellikle Avrupa’nın bazı çevrelerinde tartışmalara neden olmuştur. Eleştiriler temelde üç noktada yoğunlaşmaktadır:

  1. Avrupa’nın ortak Çin politikasını zayıflatma riski: Macron’un bağımsız çıkışları, birlik içinde koordinasyon sorunlarına neden olabilir.
  2. Ekonomik bağımlılık endişesi: Bazı çevrelerce Çin ile yakın ilişkilerin Avrupa sanayisi için uzun vadede risk oluşturabileceği savunuluyor.
  3. İnsan hakları meselelerinin geri plana itilmesi: Ziyaretlerde Sincan, Tibet ve ifade özgürlüğü gibi konuların yeterince gündeme getirilmediği konusunda Macron’a eleştiriler yapılmaktadır.

Buna rağmen, Macron, Çin ile temasın tamamen kesilmesinin Avrupa için daha büyük stratejik kayıplara yol açacağını savunmaktadır.

Sonuç: Çok Kutuplu Dünyada Yeni Bir Denge Arayışı

Emmanuel Macron’un Çin ziyareti, Fransa–Çin ilişkilerini yeniden canlandırırken, aynı zamanda Avrupa’nın gelecekteki küresel konumuna dair önemli mesajlar içermektedir. Fransa, Çin ile ilişkilerinde hem ekonomik fırsatları değerlendirmek, hem de jeopolitik riskleri yönetmek zorunda olduğu hassas bir denge politikası izlemektedir. Bu ziyaret, küresel rekabetin sertleştiği bir dönemde diyalog, diplomasi ve denge üzerinden daha çok kutuplu bir dünya düzenine geçişin işaretlerini vermektedir. Fransa’nın Çin politikası, Avrupa’nın uluslararası arenada kendi kimliğini oluşturma çabasının da bir yansımasıdır.

Oğuzhan MANİOĞLU

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.