Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in imzasıyla geçtiğimiz gün ilan edilen 2016 yılı Rusya Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, bazı açılardan önemli bir kırılma noktası niteliği taşıyan önemli bir dokümandır. Son dönemde Ukrayna ve Suriye’de Batı dünyasıyla ciddi anlamda karşı karşıya gelen Rusya, bu ani değişikliği ulusal güvenlik stratejisine de yansıtmış durumdadır. Belgede öne çıkan 9 önemli husus şöyle özetlenebilir:
1. Renkli Devrimler ve Yolsuzluk Rusya İçin Öncelikli Tehditlerdir: Belgeye göre; Turuncu Devrim ve benzeri Batı destekli iktidar değişiklikleri, Rusya ulusal güvenliği, ülkenin toprak bütünlüğü ve istikrarı açısından tehlikeli görülmektedir. Rus Devleti, bu gibi girişimlere Batılı istihbarat servislerinin yön verdiğini düşünmektedir. Ayrıca yolsuzluk da önemli bir sorun olarak işaret edilmekte ve temiz siyaset mesajıyla yönetime yönelik halk desteği arttırılmak istenmektedir.
2. Kimyasal ve Biyolojik Silah Tehditleri: Belgeye göre; son dönemde ABD’nin de desteğiyle Rusya’nın komşusu olan devletlerin biyolojik ve kimyasal silah kapasiteleri tehlikeli bir şekilde gelişmektedir. Bu durum, Rusya için öncelikli tehditlerden birisidir.
3. NATO Genişlemesi Sınırı Aştı: Rus Devleti, yeni ulusal güvenlik stratejisinde NATO genişlemesini öncelikli bir tehdit olarak gördüğünü beyan etmektedir. Bu durum, Rusya’nın Ukrayna ve Gürcistan gibi ülkelerin Batı yönelimli politikalarına devam etmeleri durumunda Rus tehdidiyle karşılaşacaklarını gösteren bir uyarı olarak okunmalıdır. Buna karşın, Rusya’nın hassasiyetlerine saygı duyulması durumunda, NATO, ABD ve AB ile iyi ilişkiler kurulmak istendiği belirtilmektedir.
4. Ukrayna’daki Darbe Yönetimi Düşman Rusya İmajı Yaratıyor: Belgeye göre; Rusya, Ukrayna’daki iktidar değişikliğini bir ‘darbe’ olarak görmekte ve bu durumun Ukrayna’daki aşırı milliyetçi çevreleri güçlendirdiğini ve bu ülkeyi iç savaşa sürüklediğini düşünmektedir.
5. Nükleere Hayır İçin İki Şart: Yine bu belgede; Rusya’nın nükleer gücünü azaltmaya hazır olduğu, ancak bunun sadece karşılıklı anlaşmalar ve çok taraflı görüşmeler durumunda yapılabileceğinin altı çizilmektedir.
6. Bilgi Savaşı: Belgede vurgulanan bir diğer husus, Rusya’nın maruz kaldığı enformatik (bilgi) savaşıdır. İnternetin yaygınlaşması ile birlikte, habercilik ile istihbarat servislerinin internet üzerinden yürüttükleri propaganda faaliyetleri ilintili hale gelmiştir. Bu nedenle, bu konuda çeşitli önlemler alınmalıdır.
7. Askeri Güç Kullanımı: Yeni strateji belgesinde, Rusya’nın askeri güce başvurmasının yegane gerekçesi olarak diğer yöntemlerin ulusal çıkarları korumaya yeterli olmaması durumu belirtilmektedir. Elbette, bu çok geniş ve her şekilde yorumlanabilecek bir ifadedir. Zira günümüz dünyasında devletler arası ilişkilerde ulusal çıkarları maksimize eden mutlak kazanç durumları pek nadiren söz konusu olmaktadır.
8. Ekonomik İstikrar Tehlikesi: Belgede Rusya’nın son dönemde yaşadığı ekonomik zorluklar samimiyetle kabul edilmiş ve bu durumun yolsuzluk gibi pratiklerle daha da ağırlaştığı belirtilmiştir. Ayrıca küresel ekonomik krizin ve Rusya’ya yönelik siyasi motifli yaptırımların buna neden olduğu ifade edilmiştir.
9. Ekonomiyi İyileştirme Planları: Rus hükümetinin, artan ekonomik sorunlar karşısında gerekli önlemleri almaya hazırlandığı ifade edilen belgede, hükümetin bazı toplumsal ve ekonomik politikaları hayata geçireceği belirtilmiştir. Bu politikaların kapsamında; enflasyonu düşürmek, mali sistemi güçlendirmek ve rublenin istikrarlı hareket etmesini sağlamak öncelikli olarak sayılmaktadır. Ayrıca Rusya’nın, Çin, Hindistan, Latin Amerika ve Afrika ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmek istediği de bu bölümde söylenmektedir.
Raporun genel olarak dengeli yazıldığı, ancak Ukrayna konusunda herhangi bir yumuşama durumu algılanmadığı belirtilmelidir. Suriye konusuna hiç girilmemesi ise, IŞİD’le mücadele ve Suriye’deki geçiş dönemi konusunda Rusya’nın işbirliğine açık olduğu şeklinde okunabilir.
Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ