Her eskiyen gibi, vurgulanan ve öngörülen siyasi görüş ve kuramlar da eskimeye yüz tutar ve yerini daha yeni daha güncel yaklaşımlara bırakır. Çağdaş toplumların vazgeçilmez ilkesi olan dinamik yaklaşımlar, çağdaşlık ilkesini de beraberinde getirir. Süredurum (statüko), bir toplumu ve söz konusu toplumun dünya itibarını ancak yıkıma uğratır ve gelişim sürecini zedeler. Demokratik toplum anlayışında varolan seçme ve seçilme hakkı, “demokratik” durumunu tarif etmeye tek olarak yetmez. Seçme ve seçilme hakkının yanı sıra halkın nabzını iyi tutabilmek, seçilenin halk iradesinin bilincinde hareket etmesini ve gerekirse mevcut sistemi toplum faydasına uyarlayabilmek adına seçilmiş olduğu makamın hak ve menfaatlarinden kendi öz iradesiyle ayrılır ve topluma daha etkin ve etkili hitap edebilecek bir temsilcisinin gelmesine ön ayak olur. Bu noktada makamından feragat edecek bir kimsenin öz iradesi, saygınlığı ve şerefi üzerine bir tutum sergileyip durumu kişiselleştirmeden olgun bir tavırla hareket etmesi daha demokratik bir yaklaşımı da sağlamış olacaktır.
Kıbrıs halkı isyankar olmayan, “Akdeniz insanı” tabirine birebir uyan bir toplumdur. Yıllarca sıragelen siyasi yaptırımlar ve anlayışlar Kıbrıs insanının doğasında varolan sakin kimliğini bertaraf etmiş, kendi haklarını savunabilme yolunda gerekli tepkiyi daha rahat ve açık bir üslup ile gerçekleştirmelerine yol açmıştır. Gerek Denktaş dönemi olsun, gerekse bu dönem sonrası atanmış iktidarlar olsun, siyasi kimlikleri ne olursa olsun halkı yaptıkları siyasetlerin önceliği olarak görmemiş ve Kıbrıs halkını bu küçük adada farklı ama temelinde ayni zihniyeti taşıyan ayrı politik görüşlerle ayrı düşürmüş ve yönettikleri makamlarındaki özgürlüklerini daha rahat kullanabilmek için bu durumdan yararlanmıştır.
Kuzey Kıbrıs Siyaseti ve Dominant Dış Etkenler
Her uydu ülke gibi daha güçlü yapılar ve/veya ülkeler tarafından etkilenmeye maruz kalan Kıbrıs siyaseti ve dolayısıyla toplumu, bu etkileşimi daha fazla yaşayarak Türkiye Cumhuriyeti tarafından iç ve dış siyasi, ekonomik, kültürel ve daha birçok alanda etkilenmenin ötesinde asimile olmuş ve ülke adına öngörülen siyasi tutum ve yaklaşımlar bu etkilenen unsurları, Türkiye Cumhuriyeti yüksek makamlarınca izlenen dış siyaset kuramlarına uygun bir şekilde uyarlanmaktadır.
Bu durumun gerçekliği ışığında gelişen bazı farklı toplum arası demografik yapılanmalar, Kıbrıs insanını daha önce bahsettiğim “Akdeniz İnsanı” tabirinden uzaklaştırmış ve seslerini duyurabilmek ve toplumun tasnif etmediği siyasi yaptırımlara karşın tepkilerini dile getirebilmek adına onları daha isyankar bir tavır sergilemeye itmiştir.
Gelinen Siyasi Süreç
Aşılan onca toplumsal ve siyasi süreçlerin ardından, Kıbrıs siyaseti yeni bir dönem ve anlayış içerisine girmektedir. Halkın artık içgüdüsel olarak mevcut siyasi sistemin değişmesini istemesi, varolan hükümetin düşmesine ve farklı siyasi partilerin koalisyon kurmasına sebebiyet vermiştir. Halkın içgüdüsel olarak gelişen bu satır arası baskıları sonucu gelişen bu durum, yakın gelecekte Kıbrıs siyasetini dünya siyasetinde kendi hür iradesiyle, dominant güçlerden soyutlanmış bir biçimde temsil etmesini sağlayacaktır.
Gerekli Siyasi Değişiklikler
Kıbrıs siyasetinin daha hür ve dinamik olabilmesi ancak genç, akademik ve özgür bireylerin liderliğinde oluşacak siyasi reformlarla mümkün olacaktır. Her yapılan bilim gibi, siyaset bilimi de bilir kişilerce yapılması ve bu bilimle alakası olmayan kişilerin onurlu bir şekilde siyasi makamlarından feragat etmesi Kıbrıs İnsanı açısından en faydalı davranış olacaktır.
Ali ÜNCÜ