AB-RUSYA İLİŞKİLERİ: STRATEJİK NİTELİKLİ YENİ BELİRTİLER

upa-admin 22 Şubat 2014 3.692 Okunma 0
AB-RUSYA İLİŞKİLERİ: STRATEJİK NİTELİKLİ YENİ BELİRTİLER

Küresel jeosiyasette ciddi değişikliklerin gerçekleşmesi hayli zamandır biliniyor. Bu sırada Avrupa Birliği ile Rusya arasında ilişkilerin gelişme dinamikleri ilginçtir. Son olarak Brüksel’de AB-Rusya Zirvesi yapıldı. Orada tarafların birçok konuda anlaşamaması, uzmanların dikkatini çekti. İki büyük güç arasındaki ilişkilerin ne yönde gelişebileceği üzerinde düşünmek gerekiyor. Burada birçok jeopolitik, kültürel ve ekonomik faktörleri dikkate almak gerekir.

Moskova’nın 180 Derece Dönüşü: Avrupa “Arka Bahçe”ye Dönüşüyor?

Rusya Avrupa politikasında ciddi değişikliğe gidiyor. Moskova, genellikle, Avrupa Birliği ile ilişkiler kurma prensiplerine yeniden bakıyor. 2010 yılında uluslararasi bir tartışma kulübü olan “Valdai” (Valday), “Avrupa Birliği’ne Doğru” adlı raporunu, Rus analistler, politikacılar ve diplomatların tartışmasına açmıştı. Orada temel nokta olarak, Kremlin’in Brüksel politikasındaki “gereğinden çok bekleme stratejisinden, pragmatik karşılıklı ilişkilere” geçiş yapmanın zamanının geldiği vurgulanmıştı (Bkz.: Тимофей Бордачев, Татьяна Романова. Как сделать Европу надежным тылом / “Россия в глобальной политике”, 16 Aralık 2013).

Meselenin mahiyeti, Rusya’nın geniş planda Avrupa ile ilişkilerine yeni içerik verme isteğiyle ilişkilidir. Uzmanların görüşüne göre, son 300 yılda ilk kez Rusya Avrupa’yla bütünleşmeye değil, onunla yapıcı iş birliğine öncelik vermelidir. Fakat bu, Moskova’nın Avrupa değerlerini reddetmesi anlamına gelmemelidir. Rus uzmanlar düşünüyorlar ki, Avrupa Birliği Moskova’nın “güvenli arka bahçesi” olmalıdır (Bkz.: önceki kaynağa). Bu yön, jeosiyasi bakımdan çok ilginçtir.

Burada söz konusu olan hangi anlamda “arka bahçe” olmaktır? Moskova esas dikkatini Uzak Doğu’ya yöneltiyor. Sibirya ve Vladivostok yönünde gelişme stratejik önem taşımaktadır. Fakat Rusya anlıyor ki, büyük bir arazide temelli ve sürekli gelişmeye tek başına ulaşmak imkansızdır. Bu işte o, Avrupa’dan destek bekliyor. Başlıca olarak da teknoloji ve personel eğitimi konularında Brüksel’in yardımına ihtiyaç duyuyor. Peki karşılığında Moskova ona ne sunabilir?

Bu soru henüz tam olarak yanıt bulmasa da, Rusya enerji sektörü işaret veriyor. Petrol ve gazın Avrupa’ya naklinde kalite değişikliği suretiyle karşılıklı çıkarları sağlamak mümkündür. Fakat sorun bununla sınırlı değildir. Moskova geleneksel etki alanında bulunan jeopolitik alandan hiçbir koşulda vazgeçmek niyetinde değildir. İtiraf edelim ki, işte bu konuda AB ile Rusya arasında anlaşmazlıklar meydana gelir. Ancak ilginçtir ki, Batılı uzmanlar bu yönde ABD ve Avrupa’nın Rusya’nın üstüne çok gitmeyeceğine inanıyorlar !

Öte yandan, eski SSCB’de bulunan cumhuriyetlerin halkı da Rusya ile ilişkilerin kesilmesini istemiyor. Uzman T. de Waal bu konuyu açıkça yazıyor (Bkz.: Thomas de Waal. EU should Risk More to End Eastern Europe s Limbo / “Bloomberg”, 27 Ocak 2014). Yazının içeriğine göre, Gürcüler ve Moldovalılar Avrupa’yla bütünleşmeye ağırlık verse de, Rusya ile kapsamlı ilişkilerin korunmasında çıkarlıdır. Bu ülkede çalışanlar arasında onlar da az değildir.

Bunlara rağmen, AB ile Rusya arasında birkaç anlaşmazlık oluştu. Almanya’nın “Deutsche Welle” yayını bunları 5 gruba ayırır: Birincisi, eski Sovyet coğrafyasında nüfuz mücadelesi. İkincisi, vize meselesi. Üçüncüsü, iş birliği hakkında yeni bir temel anlaşmasının olmaması. Dördüncüsü, Trans-Sibirya ulaşım güzergahı ile ilgili ortak anlaşmanın olmaması. Beşincisi, uçak yolcuları hakkında bilgilerin verilmesi (Bkz.:Пять самых спорных вопросов в отношениях Евросоюза и России / “Dw.de”, 27 Ocak 2014). Listelenen maddeler konusunda mevcut olan zorluklar, Brüksel’de yapılan son AB-Rusya Zirvesi’nde de görüldü.

Brüksel Zirvesi: Sorunları Çözmeyen Önlem

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, Avrupa Birliği Ukrayna konusu sebebiyle, bu etkinliğin formatını değişmişti. Öngörülen tüm konularda tartışmalar geçirilmemiştir. Birtakım konular dışarıda bırakıldı. Esas dikkat, 2007 yılında sona ermiş olan üs anlaşmasının yenilenmesine yöneldi (Bkz.: Саммит Россия-ЕС открывается в Брюсселе / “РИА Новости”, 28 Ocak 2014). Fakat taraflar bu konuda mutabakat sağlayamadı. Sebep nedir?

Avrupa Birliği’nin Rusya’ya Ukrayna ile ilgili ciddi eleştirileri vardır. Brüksel Kiev’e herhangi bir dış baskıyı kabul etmiyor. Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, AB-Rusya Zirvesi’nin sonuçlarına ilişkin basın toplantısında açıkça şunları dedi: “Ukrayna’daki şiddete son verilmelidir” (Bkz:. В Брюсселе завершился саммит ЕС-Россия / “Радио Свобода”, 28 Ocak 2014). Bununla birlikte, uzmanlar düşünüyorlar ki, Brüssel ile Moskova arasında küresel konularda görüş ayrılıkları mevcuttur. Ortadoğu, Kafkasya ve Orta Asya ile ilgili taraflar farklı tutum sergiler.

Böyle bir durumda, V. Putin’in AB yetkililerine yaptığı bir teklif şok etkisi yarattı. Rusya Devlet Başkanı zirvede dedi ki, Avrupa Birliği ile Avrasya Ekonomik Topluluğu (Rusya, Kazakistan, Belarus) arasında serbest ticaret bölgesi yaratılsın (Bkz.: Итоги Саммита Россия-ЕС: Путин построил “потемкинскую деревню”, а что Европа? / “1in.am”, 29 Ocak 2014). Moskova Carnegie Merkezi’nin önde gelen uzmanı, profesör Liliya Şevtsova bu teklifi “güçlü manevra” olarak adlandırıyor (Bkz.: önceki kaynağa); çünkü örgütlenme ve faaliyet ilkeleri birbirine uymayan ve ekonomik potansiyeli bakımından birbirinden çok farklı iki ittifak arasında nasıl serbest ticaret bölgesi yaratılabilir? Uzmana göre, Avrupalı siyasetçiler daha bir süre V. Putin’in ne demek istediğinin üzerinde düşünecekler.

Böyle anlaşılıyor ki, AB ile Rusya arasında ilkesel konularda görüş ayrılıkları devam ediyor. Moskova genel olarak, Avrupa’ya farklı stratejik açıdan yaklaşmaya başlar. O, kendini artık Avrupa’nın bir parçası olarak değil, ona alternatif olabilecek, farklı kültürel mekana sahip, fakat diyaloğa hep hazır olan güçlü devlet olarak sunuyor. Bu temelde Kremlin yeni bir bütünleşme modeli sunuyor. Sonuçta, Moskova Avrasya coğrafyasında iki büyük organizasyonun – Avrupa Birliği ve Avrasya Birliği’nin – varlığına dikkat çekiyor.

Rusya’nın bu politikasına karşı AB geleneksel “normatif genişlemesini” sürdürmeye çalışıyor. Yani Avrupa halen başka ülkelerle iş birliğine, kendi belirlediği ilkeler ve kriterler açısından yaklaşır. Bunlar tabii ki, hem amaç, hem de içerik açısından farklı tutumlardır. Taraflardan hangisinin üstün geleceğini zaman gösterecek. Fakat günümüzde onlar arasında rekabetin devam edeceğini tahmin etmek mümkündür.

Moskova’nın tutumunda Avrupa’yı kendi “güvenli arka bahçesi” olarak görme isteğinin görülmesi, bizce, biraz düşündürücüdür. Çünkü AB’nin bunu nasıl kabul edeceği açık değildir. Örneğin, Avrupa hangi nedenlerden Sibirya’da çalışabilecek üst düzey uzman hazırlığında Rusya’ya yardım etmelidir? Burada ilk akla gelen Çin faktörü olabilir. Avrupalılar Pekin’in gelişiminden çok çekinirler. Onlar Çinlilerin önünü Rusya ya da Orta Asya’da kesmekte çıkarlı olabilirler. Ancak bunun karşılığında Rusya gibi bir tarihi rakip yaratmanın yararı ne olabilir? Muhtemelen, Brüksel ve Washington’da bu konuda düşünüyorlar.

Tüm bunlar AB-Rusya ilişkilerinin sadece Ukrayna’da olanlarla sınırlı olmadığını gösteriyor. Aksine, öyle bir nokta gelebilir ki, bu iki büyük jeopolitik güç bu ülkeyi pazarlık nesnesine çevirsinler. Spesifik olarak, Avrupa ile Rusya stratejik tercih düzleminde mücadelededir. Bu, aslında tarihi karakterlidir ve büyük bir jeopolitik mekanda ciddi değişikliklere neden olabilir. Bunun fonunda dünya liderliği uğruna mücadelenin dinamikleri de yeni bir görünüm arz edebilir.

Kaynak: Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.