KÜRESEL ENERJİNİN AB ÜYELİK SÜRECİNE SİNERJİSİ

upa-admin 15 Ağustos 2012 2.952 Okunma 0
KÜRESEL ENERJİNİN AB ÜYELİK SÜRECİNE SİNERJİSİ

Giriş

Gelişen ve değişen dünya konjonktüründe enerji konusu, devletleri kimi zaman sıkıntılarla karşılaşmasına sebep olmuştur. Büyük Savaşlar, buhranlar gibi ekonomiyi altüst eden gelişmeler, devletlerin de enerjiye göre kimliğini etkilemiştir.[1] Devlet dışında küresel aktör olarak nitelendirebileceğimiz Avrupa Birliği de bundan payını almıştır. Avrupa Birliği üye ülkeleri ve aday ülkelerin işbirliği sürecinde olmaları gerekir; fakat bazı aksaklıklar gündeme gelmiştir.[2] Avrupa Birliği’nin Rusya’ya bağımlılığını azaltmak için yürüttüğü, ancak bir türlü sonuca ulaşamayan projelerin -NABUCCO vb.- hayata geçirilemeyişinin ana nedeni, AB ülkeleri arasında enerji ve dış politika konularında süregelen anlaşmazlıklardır.[3] Kömür enerji sistemi ile başlayan süreç, petrol ve doğalgaza bağımlığı ile süregelmiştir. Avrupa Birliği, kuruluşundan sonra genişlemeler ile uluslararası arenada önemli bir aktör haline gelmişti. SSCB’nin de dağılması ile üye ülke sayısını artıran AB, enerji konusunda bir takım anlaşmalar ve buna binaen tavizleri de göz önünde bulundurmuştur.

 

Tek Kutuplu Dünyadan Çok Kutuplu Dünyaya

Dünyada kanıtlanmış petrol ve doğal gaz rezervlerinin yaklaşık dörtte üçü; Hazar Bölgesi, Orta Doğu ve Rusya Federasyonu’nda bulunmaktadır.[4] 27 ülkenin üye olduğu bu birlik özellikle doğalgaz konusunda, Ortadoğu ve Orta Avrasya alanlarından gelebilecek boru hatları ile tabiri caizse “nefes borusu” sağlamaya yönelmiştir. Bu noktada Türkiye hem Ortadoğu, hem de Orta Avrasya konusunda, Ortadoğulu ve Orta Avrasyalı kimlikli bir ülke olarak AB’nin yaşanan uzun süreçli ilişkilerinde stratejik ortağı olmuştu.[5] Rusya’nın SSCB döneminde kurmuş olduğu sistem yıkılışından itibaren farklı bir durum halini almıştı. Orta Avrasya’da bağımsız devletlerin arenaya çıkması ile birlikte Rusya’nın özellikle Orta Avrasya politikası da farklı bir boyuta gelmişti. Yaşanan Turuncu, Gül, Lale gibi bir takım devrimler bu coğrafyada belirsizliğe yol açarken, Rusya’nın Başkan Putin Dönemi ile sahada daha aktif olduğunu görmekteyiz. Keza Ortadoğu konusunda yaşanan sıkıntılarda, SSCB döneminde Sovyet taraf ülkeler bu birliğin yıkılması ile birlikte coğrafyanın da belirsizliğine yol açıyordu. Çünkü yıkıldığı dönemde tek kutuplu dünya, bölge ülkelerin kararsız devlet adamları, ileriye dönük olmayan günü kurtarma politikaları ile coğrafyanın ateş hattına dönüşümünü hızlandırıyordu.[6]

Yaşanan sıkıntılar ve belirttiğimiz üzere Başkan Putin’in gelişi ile birlikte çok kutuplu dünya sistemi olduğundan farklı bir seyre dönüştü. Bu yaşanan olaylar ve bu olaylara Arap Baharı olgusunun eklenmesi, Enerji konusunda AB üye ülkeleri politikalarında değişmelere neden oldu. Bu gelişmeler Türkiye’nin de, çoğu AB üye ülkelerin gözünde ortak hareket edebilecek, küstürülmeyecek bir ülke duruma gelmesine referans olmuştu. Türkiye’nin AB sürecinde serbest piyasa, gümrük birliği gibi konuların yanında enerji konusunda da çalışmaları devam etmiştir. Türkiye bu konuda AB ile işbirliği içindedir. Transit geçişlerde boru hatlarından elde edeceği doğalgaz ve petrol arzını da sağlayabilecek olması, Türkiye’nin enerji alanında yapılan ve yapılacak projelerde etkin rol almasına kaynaklık etmiştir. Türkiye’nin projelerde rol almasının TANAP ile de gündeme geldiğini aktarabiliriz. Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı, gazın Azerbaycan’dan çıkarak, Gürcistan’dan geçip Türkiye üzerinden satılmasını ve iletilmesini öngörüyor. Şah Deniz 2 Konsorsiyumu’nun 16 milyar metreküplük gazının, 6 milyar metreküplük kısmı Türkiye ‘ye satılacak, 10 milyar metreküplük kısmı da TANAP ile Avrupa’ya Bulgaristan ve/veya Yunanistan sınırında teslim edilecek.[7]

Türkiye-AB İlişkileri’nde Enerjinin Konumu

Türkiye-AB ilişkilerinde 2000li yıllar öncesinde enerji önemli bir rol oynamazken, günümüz koşullarında rolünü değiştirmiştir. Bu rol değişikliğinde (Tablo 1’de görüldüğü üzere) özellikle gaz tüketiminin etkili olduğunu görüyoruz. Artan nüfus ve sanayileşmenin getirdiği enerji açığı, Türkiye-AB ilişkilerinde önemli gelişmelere yol açmıştır.

Türkiye’nin enerji bölgelerinde yer almasının ve sınırlarının farklı oluşunun demokratik, ekonomik gelişmelere katkısı olduğu bir gerçektir. Sınırlarının farklı oluşunu açıklamak gerekirse, Ortadoğu ülkelerinde yaşanan siyasal krizler, demokrasinin bir türlü topraklara gelememesi; Türkiye’nin kaynaklarının yeterli oranda olmayışı belirttiğimiz demokratik ve ekonomik gelişmelere kaynaklık etmiştir. AB’nin enerji hususuna verdiği önem Avrupa Parlamentosu’nun hazırlamış olduğu bilgi notunda (2006) şu şekilde ifade edilmiştir: “Türkiye’nin Rusya, Hazar Denizi ve İran Körfezi’nin petrol ve doğalgazının taşınabildiği transit bir ülke olma potansiyeline sahip olması, Avrupa Birliği nezdinde ki stratejik önemini arttırmaktadır. Türkiye aynı zamanda Avrupa Birliği’ni Ortadoğu’ya bağlıyor ve Akdeniz’de de önemli bir aktör konumundadır. Bu kapsamda, siyasi stratejik mülahazalar Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne olası üyeliği veya Avrupa Birliği ile daha yakın ilişkileri hususundaki tartışmalarda çok önemli bir role sahiptir”.[8]

Enerji söz konusu olduğunda Türkiye’nin AB ile ilişkileri büyük önem taşımaktadır. NABUCCO gibi büyük projelerde Türkiye’nin enerji sahası işleve girmektedir. Güvenilir enerji taşıma konusunda, Türkiye gibi önemli gelişmeler kat eden ve bölge ülkelerine göre daha güvenli bir ülkenin AB karar alıcılarını etkileyeceği hiç şüphesiz bir gerçektir.

 

Nasıl Bir Enerji Güvenliği?

Enerji güvenliği enerjinin hem arzını hem de talebini ilgilendiren bir konudur. Petrol-Gaz üreten ülkeler bunu taşıyacakları ülkenin anlaşmaya uluslararası hukuk nezdinde saygılı olacağını düşünerek hareket etmektedir. Bunu da genellikle tarihi geçmişi olduğu, komşu ülkesi ile gerçekleştirmektedir. Talep konusunda, Hollanda Hastalığı (dutch disease)[9] yaşayan bir ülke ise büyük bir problemler yaşanmasına sebep olabilir. olacaktır. Enerji konusunda bir diğer olay ise arz konusunda yaşanacak sıkıntılar karşısında tüketici ülkenin göstermiş olduğu politikalar olarak söyleyebiliriz. AB’nin enerji konusunda bağımlı (interdependence) olan bir ülke olduğu aşikârdır. Özellikle doğalgaz konusunda Rusya ile göstermiş olduğu dış ticaret, AB’yi enerji konusunda bağımlı kılmaktadır.[10] Bağımlı olma durumunun ileriye dönük etkileri, tekelleşme ve buna binaen fiyat belirleme durumları; enerji arz güvenliğini iktisadi olarak harekete geçirmişti. Özellikle NABUCCO doğal gaz boru hattı projesi ile ABD ve AB destekli oluşum desteklenmeye çalışılmıştır. Rusya’nın gaz üzerinde etkinliğine hiç şüphesiz Rus Devlet adamlarının aktif siyasi kimliğinin kaynaklık ettiğini belirtebiliriz. Korkulan durum gasOPEC oluşması/oluşabileceği durumudur. “Rusya’nın gasOPEC fikrine, arzla ilgili faaliyetleri koordine etmek ve enerji güvenliğini sağlamak amacıyla sıcak baktığını ama bunun asla bir fiyat belirleyici örgüt olmaması gerektiğini” belirtse de AB üye ülkeleri bu konuda enerji güvenliği üzerine çalışmalarını artırmaya devam edecektir. Rusya bu konuda uluslararası medyayı ikileme düşürmektedir. Uluslararası arena enerji etiketli hegemonya üzerine savaşlar vermiş olduğu bir gerçek. Enerji üzerine kurulan bir dünyada büyüyen nüfusun ihtiyaçları ve iş gücünü karşılamak üzere, enerjiye istek hali ile artmıştır. Kısacası, Uluslararası Enerji Ekonomisi Derneğinin 2006 yıllık konferansının başlığında olduğu gibi “Güvenilmez Zamanlarda Güvenli Enerji” bir süre daha en büyük sorunumuz olacak gibi görünmektedir.[11]

2011 İlerleme Raporuna Göre Enerji

Avrupa Komisyonu (European Commission) tarafından hazırlanan “İlerleme Raporu” Ankara Hükümetinin, AB sürecindeki fotoğrafını sunmaktadır. Bir nevi AR-Ge özelliği gösteren bu raporlar, ilgili Hükümetlerin nasıl yol izleyeceğini belirlemede önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti çalışmalarına devam etmekte olup, 61. Hükümette yer alan Avrupa Birliği Bakanlığı’nın kurulması ile de AB üyeliğine göstermiş olduğu güven takdir edilmiştir. Söz konusu Türkiye’nin AB üyeliği süreci, siyasal konjonktürde engellemelerle karşılaşmıştır (Özellikle Fransa’nın tutumu ve GKRY’nin üyeliği üzerine). Yine de Avrupa Birliği Bakanı Sayın Egemen Bağış’ın “Biz anamızın ak sütü gibi bize helal olan AB üyeliğini hedefliyoruz ve bu doğrultuda üzerimize düşenleri yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz”[12] sözleri ile de kararlılığını göstermiştir.

İlerleme Raporları, her ne kadar objektif olmasa da[13], Ankara Hükümeti karar alıcıları için iç-dış politikada önemli hususlar içermektedir. İş bu raporlar aday ülkelere uygulanan prosedür olduğundan, Türkiye Cumhuriyeti gibi 75 milyon nüfuslu bir ülke için detaylı; diğer az nüfusu bulunan aday ülkelerin raporları tabiri caiz ise “Anglosakson”[14] metin kalmaktadır. Bu yazıda “enerji” konusunda değerlendirmeler yapacağız. Fasıl 15 olarak belirlenen enerjide; arz güvenliği, enerjinin iç piyasası, yenilenebilir enerji, enerji verimliği ve nükleer enerji, nükleer güvenlik ve radyasyondan korunma alt konularını içermektedir.

  • Arz güvenliği konusunda sınırlı ilerlemeler kat edildiği şeklinde bir değerlendirme yapılmıştır. Enerjinin hem taraf ülkelerin kararları hem de dünya konjonktürünün ilgili ülkelere sunmuş olduğu fayda/zarar neticesinde ilerlemektedir.
  • 1 Haziran 2011 itibariyle ithalat ve ihracat Bulgaristan ve Yunanistan ile başlamıştı. Konu ile ilgili raporda, ticari nitelik taşımayan enerji transferi gerçekleşeceği şeklinde bir değerlendirme yapılmıştır.
  • NABUCCO Boru Hattı Projesi’nde Türkiye, AB’nin enerji arz güvenliğinde önemli ortağı olmaya devam etmiştir. Transit ülkelerde gerekli düzenleyici çerçevenin hazırlanmasını ve yatırımların teşvik edilmesini amaçlayan Proje Destek Anlaşmaları Haziran 2011’de imzalanmıştır.[15]
  • Türkiye – Irak enerji ilişkileri bağlamında, 2010 yılında son bulan anlaşmanın süresinin 15 yıl uzatılmasına ilişkin anlaşma Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız ile Irak Petrol Bakanı Şehristani tarafından 19 Eylül 2010 günü Bağdat’ta imzalanmıştır.[16] Irak’ın enerjisini Avrupa’ya açan Türkiye, NABUCCO Hükümetlerarası Anlaşması’nın imza töreni sırasında Irak Başbakanı Nuri El-Maliki, Irak enerji sektöründeki gelişmelere bağlı olarak, NABUCCO projesi için gerekli gazın yarısını tedarik etme taahhüdünde bulunmuştur.[17] Raporda, gaz iletiminde adil ve ayrımcı olmayan kuralların uygulamaya geçmediğini belirtilmiştir.
  • AB’nin Güney Gaz Koridoru hedefini hayata geçirmeye aday en güçlü projelerden biri NABUCCO[18] olduğunu belirtebiliriz; fakat özellikle Irak’ın içinde bulunduğu siyasal sorunlar, Türkmenistan’ın TransHazar gaz boru hattı inşaatı ve bununla ilgili çok sayıda sorunu bulunuyor[19] olması ve spesifik olarak İran’a karşı sergilenen ambargoda bu projeyi zor durumda bırakıyor.[20]
  • BOTAŞ ile doğalgaz dağıtım lisansı ihale süreci devam etmiş fakat doğalgaz dağıtıcısı olan BOTAŞ’ın, Mavi Akım Doğal Gaz Anlaşmasının 6 milyar metreküplük bölümünü özel sektöre devretmek için açtığı ihalede teklif alamamıştır.[21] Burada tekelden uzaklaşılması, piyasaya katılacak kişilerin koşulları belirginleşmesi gerekmektedir. Son gelişmelerde, Hükümet, 2011 sonunda aldığı bir kararla Batı Hattı’ndan BOTAŞ’ın gaz alımını durdururken, hattın gazını özel sektörün alabileceğini bildirdi. Bu süreçte, Enerji Piyasası Denetleme Kurumu (EPDK) dolaylı olarak ihaleye çıktı.[22]
  • Yenilenebilir enerji konusunda görüntümüz iyi diyebiliriz. Raporda yine de kaynakların kullanımına ilişkin düzenleyici çerçeve oluşturulmasına ihtiyaç bulunduğu belirtilmiştir. Enerji verimliliği hususunda bazı ilerlemelerin olduğu aktarılmıştır. Verimlilik üzerine projeler, gönüllü anlaşmalara binaen Uluslararası finans şirket ve kuruluşlarının, Türkiye’de çalışılan Enerji verimliliği projelerinin finansmanına gösterdikleri ilgi hali ile artmıştır.
  • Yüksek verimli kojenerasyonun teşvik edilmesi bildirilmektedir. Ulusal mevzuatın AB Müktesebatı ile uyumlu hale getirilmesi için daha fazla ilerleme sağlanması beklenmektedir.
  • Nükleer enerji, nükleer güvenlik ve radyasyondan korunma konusunda ilerlemelerin sınırlı olduğu şeklinde değerlendirilmiştir. Türkiye’nin özellikle nükleer konusunda bir geleneği bulunmadığından bu konuda ilerleyen dönemlerde hatırı sayılır ilerlemeler olacağını söyleyebiliriz.
  • Sinop Nükleer Santrali Projesi için imzalar atılmıştı.[23] Enerji Bakanı Sayın Taner Yıldız’ın “Bugünkü imza Türkiye’nin nükleer güç santralleri ile alakalı ortaya koymuş olduğu kararlılığın altını yine kalın çizgilerle çizen bir imza olacak” sözleri nükleer karnemizin iyileşeceği yöndedir.
  • Son olarak rapor, enerji alanında düzensiz ilerlemeler bulunduğu değerlendirmiş, ulusal mevzuatın, AB müktesebatına uyumu için ilave çalışmalar beklendiği ifade edilmiştir. Söz konusu Hedef 2023 sloganı ile yola çıkmış Ankara Hükümeti bu konuda gereken çalışmaları yapmaya devam edecektir.

 

Değerlendirme/Sonuç

AB kuruluşunda enerji ayrı bir öneme sahiptir. Kömür piyasasında yaşanan gelişmelerin ülkeleri savaşa sürüklediği gerçeği, böyle bir birliğin kurulmasında referans olmuştu. AB mevcut genişlemelerden sonra enerji hususunda ilişkilerine önem vermeye devam etmiştir. Bu noktada Türkiye, hem Ortadoğu’ya hem Orta Avrasya’ya ulaşan bir koridor olduğu için AB-Türkiye ilişkileri önemli bir hal alıyor. Türkiye’nin Osmanlı’dan miras aldığı jeopolitiği adeta “babanın oğula bıraktığı tarla” gibi değerlidir. Burada oğul yani Türkiye’nin akıllı, dirayetli dış politika sunması gerekmektedir. Özellikle enerji çıkışlı AB, 2020 ve diğer yıllarda enerjiye şimdikinden daha fazla bağımlı olacağı yönünde analizler mevcut. Bu bağımlılık, AB’nin stratejik ortağı olan Türkiye’yi kaybetmenin riskli olacağı gerçeğine referans edecektir. Türkiye’nin Gürcistan, Azerbaycan, Irak ve Orta Asya ülkeleri ile ilişkilerine önem vermesi zaruridir. İkili ilişkilerini artırabilecek çeşitli diplomatik faaliyetleri sunmalıdır. AB-Türkiye ilişkisini bağımlı (interdependence) hale getirmek dış politikada Avrupa kimliğini sağlamlaştırır. Buradan şu sonuç çıkmayacağını da belirtmemiz gerekir; yani bunun Türkiye’nin Ortadoğu ve Orta Avrasya kimliğini kaybedeceği anlamına gelmeyeceği… Fikrimizce büyüyen Türkiye, mevcut sistemlerini de genişleterek dünyanın en büyük 10. ekonomisi olma yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam edecektir.

 

Şahin KESKİN/UPA Erzurum Atatürk Üniversitesi Temsilcisi


[1] Uluslararası İlişkiler teorisyenleri savaşın konusunda birçok düşünce sunmuştur. Enerji kapsamında ülkelerin karşı karşıya geldiğini fakat bu gelişin sadece enerji olmayacağını belirtmek gerekir.

[2] AB ülkeleri arasında enerji üzerine yaşanan sıkıntılar, enerji temin etmede karar alıcıların göstermiş olduğu hareketlerle süregelmektedir. Bu konu ile ilgili detaylı bilgiler için bkz. http://www.21yyte.org/tr/yazi6229-AB_Enerji_Politikalarina_Almanyadan_Darbe.html.

[3] Murat Ercan, “Avrupa Birliği’nin Enerji Politikasında Türkiye’nin Önemi”, Akademik Bakış Dergisi, Sayı 25, 2011.

[4] Enerji Arz Güvenliği, Askerî Tarih Ve Stratejik Etüt Başkanlığı Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi, http://www.v-energy.net/makaleler/ediger%202007%20arz%20guvenligi.pdf (E.T: 31.07.2012)

[5] Stratejik ortaklık üzerine; http://www.sabah.com.tr/Gundem/2011/10/17/bildt-turkiye-abnin-stratejik-ortagi, (ET: 31.07.2012).

[6] Saddam Hüseyin’in Ortadoğu’da oynadığı bilinçsiz satranç oyunu bölgeyi kargaşaya sürükledi. Bu sürükleyiş Ortadoğu’yu ve özellikle de Irak’ı uzun dönemler etkisi altında bırakacak olması bölge için felaketti. Bkz. Enerji Arz Güvenliği, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi, http://www.v-energy.net/makaleler/ediger%202007%20arz%20guvenligi.pdf, s. 13-15.

[7] TANAP Projesi İmzalandı, Radikal, 26.06.2012.

[8] European Parliament, ‘EU – Turkey Relations in the Field of Energy’, Policy Department Note, EXPO/B/KM/2006, 20 Nisan 2006.

[9] İhracat konusunda ağırlıklı olarak doğalgaz/petrol konusunda işlem gerçekleştiren ülkenin, ihracatı düşmesi ile birlikte sorunlar yaşamasıdır.

[10] Konu ile ilgili bir çalışma için bkz. KISACIK, Sina, Enerji Bağlamında Rusya-Avrupa Birliği İlişkileri, http://politikaakademisi.org/?p=1264.

[11] Enerji Arz Güvenliği, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi, http://www.v-energy.net/makaleler/ediger%202007%20arz%20guvenligi.pdf.

[12] Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış’ın 12 Ekim 2011 tarihinde Avrupa Birliği Bakanlığı İstanbul Ortaköy Ofisi’nde 2011 Yılı Türkiye İlerleme Raporu’nu değerlendirdiği basın toplantısının konuşma metnidir.

[13] Kimi konularda taraf olguları yapıcı, günümüze uygun irdelenmediğini görebiliriz. Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın da bu konuda düşünceleri bulunmaktadır.

[14] Burada şunu ifade ettiğimizi belirtmemiz gerekir; Türkiye Cumhuriyeti’nin raporu tıpkı anayasası gibi detaylı, sayfalar dolusu bir metin fakat diğer az nüfuslu Avrupa ülkelerinin hem nüfus hem de yüzölçümünün Türkiye’ye göre küçük olduğundan detayları indirgenmiş metinler sunulmaktadır.

[15] http://www.abgs.gov.tr/files/AB_Iliskileri/Tur_En_Realitons/Progress/turkey_progress_report_2011_en.pdf.

[16] Türkiye’nin Enerji Stratejisi, http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-enerji-stratejisi.tr.mfa.

[17] age.

[18] http://www.kriterdergisi.com/haber.php?sayi=56&id=1214.

[19] http://turkish.ruvr.ru/2011/11/01/59710921.html.

[20] Azerbaycan, Türkmenistan, Irak gazlarına yönelik bir proje olmasına karşın, İran’a ambargolar olmasaydı, bu konuda dışarıda kalmayabilirdi.

[21] http://www.ab.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/IlerlemeRaporlari/2011_ilerleme_raporu_tr.pdf.

[22] http://www.stargazete.com/ekonomi/istanbulun-gazi-da-altin-oldu-turkler-gazpromun-kapisinda/haber-652440.

[23] http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/20385682.asp.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.