TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA ENERJİ KORİDORLARININ ÖNEMİ

upa-admin 25 Eylül 2013 9.712 Okunma 1
TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA ENERJİ KORİDORLARININ ÖNEMİ

Türkiye, başta Orta Doğu ve Hazar Havzası olmak üzere, dünyanın ispatlanmış petrol ve doğal gaz rezervlerinin % 70’inden fazlasının yer aldığı bir bölgeye yakın bir durumda konumlanmaktadır.[1] Bu sayede, Türkiye, kaynak ülkeler ile tüketici pazarları arasında doğal bir köprü işlevi görmekte ve kaynak ve güzergâh çeşitlendirilmesi yoluyla enerji güvenliğinin sağlanmasında önemli bir ülke olarak ön plana çıkmaktadır. Bu hususlar günümüzde Avrupa’da daha da önemli hale gelmektedir. Avrupa’nın enerji arz güvenliğine katkı sağlayacak olan tamamlanmış ve halen gerçekleştirilmekte olan kayda değer boru hattı projeleri, Avrasya enerji ekseninde köprübaşı bir transit ülke ve bölgedeki enerji merkezi olarak Türkiye’nin oynamakta olduğu role katkıda bulunmaktadır.

Ankara, 1980’lerden bu yana ekonomisini küresel ölçekte rekabet edebilen ve istikrarlı bir biçimde büyüme kaydedebilen bir konuma getirme çabasında olmuş, cereyan eden pek çok iktisadi krize rağmen Türkiye ekonomisi özellikle 2000’li yıllardan bu yana dikkat çekici bir büyüme performansı kaydetmiştir.[2] Özellikle de son on yıllık AK Parti iktidarında enflasyon kontrol altında tutulmuş, Pekin’den sonra dünyada ikinci en hızlı büyüme rakamlarına ulaşılmış ve işsizlik ile dış ticaret açığı düşüş eğilimine girmiştir. Bu çerçevede Ankara, Avrasya pazarına gittikçe daha çok ehemmiyet vermeye başlamıştır. Sovyet ardılı coğrafyada Moskova da dahil tüm Avrasya bölgesi Türk firmalarının ilgi alanında olup Orta Asya’daki Türk yatırımları genel dış ticaret hacminde ciddi bir noktadadır.

Orta Asya bölgesi Ankara tarafından dikkate değer bir piyasa olarak nitelendirilmektedir. Özellikle hidrokarbon kaynakları alanında dikkat çekici bir potansiyele sahip olan Orta Asya’nın iktisadi öneminin artacağı öngörülebilir.[3] Bölgenin Türkiye için sahip olduğu iktisadi ehemmiyet, Orta Asya bölgesel politikalarının kilit bir unsurunu teşkil etmektedir.  Buna ilaveten, bölge ile dünya piyasaları arasında bir köprü olmak ve lojistik bağlantılar ve de enerji politikalarında boru hatları kanalıyla bölge için elzem bir rol oynamak da Ankara’nın iktisadi menfaatleri arasında bulunmaktadır. Hazar Havzası’nı Orta Asya’nın bir parçası olarak kıymetlendiren Ankara, enerji politikalarında Orta Asya ve Kafkasya’ya aynı ölçüde değer vermektedir. Bakü-Tiflis-Ceyhan Projesi’nin başarılı bir politikayla ve milletlerarası dengeler göz önünde bulundurularak hayata geçirilmesi, kuşkusuz ki yalnızca enerji arz güvenliği bakımından değil, bölgenin bağımsızlığına yönelik verilen katkı bakımından da elzemdir. Ankara, Soğuk Savaş ertesinde açık bir biçimde stratejik bir enerji politikası ortaya koymuş ve Orta Asya hidrokarbon kaynaklarını da boru hatları kanalı ile Ceyhan Limanı’na taşımayı hedef olarak ortaya koymuştur. Özellikle Astana petrolü ve Aşkabat gazını BTC gibi Anadolu’ya taşımak suretiyle elzem bir transit terminal noktası halini almak, Ankara açısından Orta Asya bölgesel siyasetlerindeki birincil çıkarlar arasında görülmektedir.

primary oil and gas pipelines to europe

Bu durum, dünyaca ünlü Amerikalı stratejist Zbigniew Brzezinski tarafından şu şekilde ifade edilmektedir; “Ankara’nın daha aktif ekonomik ve kültürel münasebetler tesis etmesi, enerji zengini ancak jeopolitik olarak gelişmemiş Orta Asya bölgesi bakımından, modernleşme, laikleşme ve en nihayetinde demokratikleşme yönünden potansiyel bir baskı unsuru teşkil edebilir. Şu da ilave edilmelidir ki Kremlin, Orta Asya’nın enerji ihracatına doğrudan erişimde tekel olmak arzusundadır, ancak Ankara’nın yükselen bölgesel rolü – Bakü ve Tiflis’le işbirliği dâhilinde – Avrupa’nın Hazar Denizi aracılığıyla Orta Asya’nın petrol ve doğalgazına doğrudan erişmesine yardımcı olabilir.[4]

Avrasya, Washington ve Ankara arasında giderek daha da kritik ve stratejik olan bir işbirliği bölgesi konumundadır. Enerji talebinin hızla artmakta olduğu bir dönemde, enerji kaynaklarına erişim ve enerji kaynaklarının kontrolü için verilen küresel mücadele artmıştır. Washington, Moskova, Brüksel ve Pekin, bu bölgelerde mühim çıkarları ve nüfuzu olan temel küresel aktörlerdir.[5] Ankara, Bakü ve Tahran ise ön plana çıkan kilit bölgesel aktörlerdir. Hazar bölgesi enerji kaynaklarını dünya pazarlarına taşıma konusu, enerji üreticileri, enerji geçiş ülkeleri ve enerji tüketicileri arasındaki münasebetleri daha da karmaşıklaştırarak, “boru hattı siyasetini” enerji güvenliğinin olmazsa olmaz bir parçası haline getirmektedir. Bu durum, enerji geçiş ülkesi olarak Türkiye’yi daha önemli kılmaktadır. Ankara, Bakü, Tiflis ve Washington arasındaki yoğun işbirliği neticesinde gerçekleşen Doğu-Batı Enerji Koridoru, bu girişimlerin kritik bir parçasını meydana getirmektedir ki bu koridorun temel hedefi, Kafkas ve Orta Asya hidrokarbon kaynaklarını güvenli, Moskova ve Tahran’a alternatif rotalar üzerinden Avrupa ve dünya pazarlarına taşımaktır. Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, Güney Kafkasya Doğalgaz Boru Hattı (Bakü-Tiflis-Erzurum), ile Trans-Hazar Doğalgaz Boru Hattı Projeleri (Türkiye-Yunanistan-İtalya Boru Hattı Projesi ve Nabucco Projesi), demiryolları ve tamamlayıcı altyapı projeleri bu koridorun ana unsurlarını teşkil etmektedir. BTC Boru Hattı Projesi, açık denizlerden uzak Hazar bölgesi petrolünün dünya pazarlarına ulaştırılmasını sağlamak maksadıyla Moskova’ya alternatif bir geçiş yolu açması dolayısıyla, Batı enerji güvenliği bakımından hayati derecede önemlidir.

Ankara, bir enerji merkezi olarak, Güney Enerji Koridoru’nun önemli bir yapıtaşı haline gelebilir. AB üye devletlerinin enerji ithalatlarını çeşitlendirmeyi amaçlayan AB Komisyonu, güney gaz koridorunun geliştirilmesini en mühim enerji güvenliği önceliklerinden birisi olarak beyan etmiştir.[6] Planlanan bu dördüncü gaz koridoru – diğer üç koridor Rusya, Norveç ve Kuzey Afrika’dan geçen – Hazar ve Körfez bölgelerinde üretilen doğalgazın Türkiye aracılığıyla Avrupa’ya taşınması düşünülmektedir. Ankara’dan Batı’ya doğru doğal gaz taşınan tek boru hattı düşük miktardaki Azeri gazını taşıyan Türkiye-Yunanistan Ara Bağlantı Hattı’ydı. Öngörülebilir gelecekte, Tahran’ın nükleer programına yönelik yaptırımlardan dolayı İran’dan Avrupa’ya yönelik bir gaz akışı gerçekleşmeyecektir. Bağdat ve Erbil arasındaki hidrokarbon kaynakları ile ilgili anlaşmazlıklar ve Hazar Denizi’nde gaz sahalarının mülkiyeti konusunda Bakü ve Aşkabat arasındaki gerilimlerden dolayı Kuzey Irak’tan ve Türkmenistan’dan Avrupa’ya gaz taşınması planları ertelenecektir. Tüm dikkatlerin yoğunlaştığı konu; Hazar Denizi’ndeki Azerbaycan’ın Şah Deniz gaz sahasındaki üretimin ikinci aşamasının Türkiye üzerinden Avrupa’ya 2017 sonrasında nasıl taşınacağıdır.

Kasım 2012 itibariyle Azeri hükümeti ve Şah Deniz’de faaliyet gösteren BP liderliğindeki uluslararası şirketler birliği Batı yönünde Avrupa’ya yıllık 10 milyar metreküp ve ekstra olarak her yıl Türk pazarına 6 milyar metreküp gaz taşıma kapasitesine sahip olası iki gaz boru hattı projesini düşünmekteydiler.[7] Nabucco Batı veya Adriyatik Geçişli Boru Hattı (Trans-Adriatic Pipeline-TAP) güney gaz koridorunun anahtar bir parçası haline dönüşecektir. Burada amaç söz konusu boru hatlarından birisi veya sonuçta ikisini Türkiye’yi boydan boya geçecek şekilde inşa edilmesi planlanan TANAP’a bağlamaktır. Azeri yetkililer ve Şah Deniz Şirketler Birliği’nin, 2013’ün ilk yarısında Avrupa’ya gaz taşınması için bir ihracat rotasına karar vermeleri beklenmektedir. Şubat 2012’de TAP Projesi, inşa aşamasında olan Türkiye-İtalya-Yunanistan Boru Hattı’nın uzantısı olarak teklif edilen Türkiye-Yunanistan-İtalya Ara Bağlantı Boru Hattı’nın (ITGI) yerine Güney Avrupa’ya Şah Deniz gazını taşımak için olası bir rota olarak seçilmişti.[8] TAP, 1,5 milyar avroya mal olacak bir boru hattı olup 10-20 milyar metreküplük kapasiteyle Yunanistan ve Arnavutluk’u geçip Adriyatik Denizi’nin altından geçmek suretiyle İtalya’ya bağlanacaktır. Ağustos 2012’de Şah Deniz Şirketler Birliği’nin üç üyesi olan BP, Total ve SOCAR, TAP projesi için erken mühendislik ve tasarım çalışmasını fonlamak konusunda anlaştılar. Bu anlaşmada Şah Deniz hissedarlarına TAP Projesinde %50’ye kadar hisse alımlarıyla ilgili bir maddenin de bulunmasının bu projede %42,5lik hissesi bulunan Statoil’in durumunu nasıl etkileyeceği belirsizliğini korumaktadır.

tap map

Kaynak: http://www.energia.gr/photos/tap_image.jpg

Nabucco Batı, Bakü ve Şah Deniz Şirketler Birliği tarafından Haziran 2012’nin sonunda Azeri doğalgazını merkezi Avrupa’ya taşımaya yönelik proje olarak tercih edildi.[9] Nabucco Batı, Nabucco’dan 1300 km kısaltılmış bir hat olarak Türk-Bulgar sınırından başlayan bir hat ile Avusturya’daki Baumgarten gaz terminaline başlangıçta yılda 10 milyar metreküp gazı taşıyacaktır. Nabucco Şirketler Birliği’nin hissedarları esasen yılda 31 milyar metreküp gaz taşınmasını öngördükleri bu hattı doldurabilmek için gerekli miktarları bulma arayışı içindeydiler. Aralık 2011’de Ankara ve Bakü arasında TANAP’ın inşa edilmesi konusunda ileri bir adım atılması Nabucco Boru Hattı Projesi’ni sürüncemede bırakmıştı.[10]

Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi-TANAP

Ankara ve Bakü arasında 7 Haziran 2010’da gaz satış ve taşıma anlaşmasına imza konulmuştur. Taraflar Azerbaycan’ın Şah Deniz havzasından 2016 senesinden sonra Türkiye’ye verilecek olan gazın miktarı ve fiyatı konusunda anlaşmaya varmışlardır.[11] Fiyat hususunda ayrıntılar verilmezken, Türkiye Enerji Bakanı Taner Yıldız, Ankara’nın 2016 senesinde 2 milyar metreküp, 2017 senesinde 4 milyar metreküp ve 2018 senesinde 6 milyar metreküp gaz alma hakkını garanti altına aldığını belirtmiştir. Bakü’ye Ankara üzerinden Avrupa’ya gaz satışı hususunda Türkiye’de bir şirket kurma hakkını veren bir anlaşma da aynı görüşmelerde imza altına alınmıştır.

26 Haziran 2012 tarihinde Azerbaycan ve Türkiye arasında TANAP olarak adlandırılan bir doğalgaz boru hattı projesi ilgili anlaşma Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Azerbaycan Sanayi ve Enerji Bakanı Natık Aliyev tarafından imzalandı.[12] Erdoğan ve Aliyev anlaşmaya şahit olarak imza koydular. Ev sahibi ülke anlaşmasına ise Taner Yıldız ile SOCAR Başkanı Rövnag Abdullayev tarafından imza konuldu. SOCAR, BOTAŞ ve TPAO arasında 26 Aralık 2011 tarihinde ön anlaşması yapılan TANAP, 7 milyar dolarlık yatırımla faaliyete geçecektir. Bu proje için kurulan şirketler birliğinde SOCAR’ın % 80’lik hissesi, Ankara’nın BOTAŞ ve TPAO ile beraber % 20lik bir hissesi bulunacaktır. Bu boru hattı ile Şah Deniz 2 sahasından çıkarılacak gazın Azerbaycan’dan çıkarılarak, Gürcistan’ı geçip Türkiye üzerinden satılması ve iletilmesi hedefleniyor. Şah Deniz 2 Konsorsiyumu’nun 16 milyar metreküplük gazının 6 milyar metreküplük bölümü Türkiye’ye verilecek, 10 milyar metreküplük bölümü de TANAP kanalıyla Bulgaristan ve/veya Yunanistan sınırında teslim edilecektir. TANAP’ta planlanan 4 aşamanın ilki 2018’de ilk gaz akışıyla hayata geçirilecektir. 2020 yılında ise senelik 16 milyar metreküp olacak kapasitenin, 2023’te 23’e, 2026 yılında ise senede 31 milyar metreküp seviyesine ulaşması amaçlanıyor.

all-energy

Kaynak: http://www.origo.hu/i/1201/20120126-foldgaz-gazvezetek-tanap-seep-nabucco.jpg

Taner Yıldız’a göre TANAP, Türkiye’nin gaz portföyünün çeşitlendirilmesine ve ülkemizin kendi ulusal enerji teminine ciddi biçimde katkı sağlayacaktır. Buna ilaveten TANAP, Türkiye’nin Doğu’nun zengin enerji kaynaklarının Batı’ya taşınmasında – ki burada talep artış göstermektedir – köprü haline gelme misyonuna da katkıda bulunacaktır.[13] Avrupa, Asya ve Afrika bir bütün olarak ele alındığında, Ankara “Enerji Arteri” olarak tanımlanabilir. Sonuçta, BTC Petrol Boru Hattı, BTE Doğalgaz Boru Hattı, Türkiye-İtalya-Yunanistan Gaz Boru Hattı ve Kerkük-Ceyhan Petrol Boru Hattı’nı takiben TANAP, bu arter fonksiyonunun en son ve belki de en önemli parçası olacaktır. TANAP Projesi Ankara, Bakü ve Avrupa ülkeleri için önemli bir stratejik değer taşımaktadır. Türkiye’nin bakış açısından Türk pazarına TANAP sistemi vasıtasıyla önemli bir miktarda gaz girişinin gerçekleştirilmesinin Türkiye’nin temin güvenliği için önemli olmasının yanı sıra bu durum ülkenin enerji terminali ve köprüsü haline gelme stratejik hedefine katkıda bulunacaktır.

aliyev-erdoğan

Kaynak: http://gs-press.com.au/images/news_articles/TANAP_Turkey_Azerbaijan_agreement.jpg

TANAP’a yapılacak 7 milyar dolarlık yatırım düşünüldüğünde bu Türk firmaları için önemli iş fırsatlarına vesile olacaktır.[14] Bakü’nün perspektifinden bakıldığında; boru hattı Avrupa pazarlarına alternatif rota ile doğrudan erişimi sağlayacak ve daha geniş pazarlara gazını taşıma şansını elde edecek ve de sonuçta Azerbaycan’daki diğer gaz sahalarının geliştirilmesi için yolu açmış olacaktır. Avrupa ülkelerinin perspektifinden bakıldığında ise bu ülkeler artan gaz taleplerini alternatif bir rota aracılığıyla alternatif bir kaynaktan karşılayabileceklerdir.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için günümüzde en hayati konulardan birisi enerji kaynaklarına sorunsuz ve kesintisiz biçimde erişim sağlamaktır. Bu, hem kendi ülkelerindeki ekonomik sistemin sürdürülmesi hem de küresel ekonomik sistemin esenliği açısından çok önemlidir. Burada karşımıza çıkan en dikkat çekici konu enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesidir.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlara yapmakta olsalar da petrol ve doğal gaz hayati derecede önemini korumaya devam etmektedir. Bu kaynakların büyük miktarlarda bulunduğu ülkelerle bu kaynaklara gereksinim duyan ülkeler arasındaki ilişkiler günümüzde uluslararası siyasetin en önde gelen gündem konuları arasında yer almaktadır. Bu çerçevede gündemde yer alan bir başka önemli konu ise dünya coğrafyasının Doğu’sunda yer alan ülkelerdeki zengin hidrokarbon kaynaklarının bu kaynaklara ciddi ölçüde gereksinim duyan Batılı ülkelerin pazarlarına aktarılmasıdır. Bu durum Türkiye ve Gürcistan gibi ülkelerin konumunu bir kat daha önemli hale getirmektedir.

Avrupa’nın en önemli enerji terminallerden birisini olmayı dış politikasının en başta gelen hedeflerinden birisi olarak belirleyen Ankara, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi başta olmak üzere Güney Kafkasya Doğal Gaz Boru Hattı ve TANAP gibi büyük ölçekli projelerin geliştirilmesinde dikkate değer bir rol üstlenmiştir. Ayrıca,  en önemli doğal gaz tedarikçisi olan Rusya Federasyonu’nu da devre dışı bırakmayarak bu ülkeyle beraber ilk önce Mavi Akım projesini ortaya koymuştur. Daha sonra ise Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı ve Güney Akım Doğal Gaz Boru Hattı projeleriyle bu işbirliğini daha da güçlendirmeye devam etmektedir.

Türkiye’nin tezine göre Avrupa’nın özellikle doğal gaz tüketimi önümüzde yıllarda giderek artacaktır. AB’nin Kremlin’e bu alanda bağımlılığını azaltmaya yönelik Güney Gaz Koridoru gibi birtakım girişimleri söz konusudur. Türkiye, Rusya tarafından geliştirilen Kuzey Akım, Güney Akım gibi projelerle Güney Gaz Koridoru’nun temel projeleri olan TANAP ve TAP projelerinin birbirine alternatif olmadığını düşünmektedir. Ankara, tüm bu projelerin Avrupa enerji güvenliğinin tesisi için elzem olduğu düşüncesini savunmaktadır. Bu kapsamda düşünüldüğünde Avrupa’ya yönelik enerji koridorları için Türkiye çok önemli bir yerde konumlanmaktadır. Petrol ve doğal gaz var olduğu sürece bu projeler de geliştirilmeye devam edilecektir. Ankara’nın bu hususu göz önünde bulundurarak bu çerçevede politikalar geliştirmesi hem kendisinin hem de üretici ve tüketici ülkelerin yararına sonuçlar doğurabilecektir.

Sina KISACIK


[1] Mehmet Öğütçü, Turkey and the Changing Dynamics of World Energy: Towards Cleaner and Smarter Energy”, Insight Turkey, Cilt 12, Sayı 3, Yaz 2010, ss. 69-70.

[2] Efe Çaman, “Üçüncü On Yılında Türkiye’nin Orta Asya Bölgesel Politikası,” içinde M. Turgut Demirtepe ve Güner Özkan (ed.), Uluslararası Sistemde Orta Asya Dış Politika ve Güvenlik, (Ankara: USAK Yayınları, 2013), ss. 135-136.

[3] Bu konu hakkında ayrıntılı bir çalışma için bakınız, Adam Balcer, “Between Energy and Soft Pan-Turkism: Turkey and the Turkic Republics”, Turkish Policy Quarterly, Cilt:11, Sayı:2, Yaz 2012, ss. 151-162. Ayrıca http://turkishpolicy.com/dosyalar/files/2012-02balcer.pdf adresinden de bu çalışmaya ulaşılabilir.

[4] Zbigniew Brzezinski, Strategic Vision America and the Crisis of Global Power (New York: Basic Books, 2012), s. 136.

[5] Şuhnaz Yılmaz Özbağcı, “ABD’nin Kafkasya Politikaları,” içinde Mustafa Aydın (ed.), XXI. Yüzyılda Türk Dış Politikasının Analizi Kafkaslar Değişim Dönüşüm (Avrasya Üçlemesi III), (Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık, 2012), ss. 163-168.

[6] “Second Strategic Energy Review AN EU ENERGY SECURITY AND SOLIDARITY ACTION PLAN”, 13 Kasım 2008, http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=COM:2008:0781:FIN:EN:PDF, (Erişim Tarihi: 19 Nisan 2013), s. 4.

[7] Gareth M. Winrow, “The Southern Gas Corridor and Turkey’s Role as an Energy Transit State and Energy Hub,” Insight Turkey, Cilt: 15, Sayı: 1, 2013,  s. 150.

[8] Trans-Adriatic Pipeline, “Shah Deniz Partners BP, SOCAR and Total Commit to Funds for TAP”, 9 Ağustos 2012, http://www.trans-adriatic-pipeline.com/news/news/detail-view/article/330/, (Erişim Tarihi: 23 Ocak 2013).

[9] Bill Lehane, “BP drops SEEP to back Nabucco West,” Upstream Online, 28 Haziran 2012, http://www.upstreamonline.com/live/article1255837.ece, (Erişim Tarihi: 23 Ocak 2013).

[10] “Turkey, Azerbaijan deal to transfer gas to Europe”, Hürriyet Daily News, 27 Aralık 2011, http://www.hurriyetdailynews.com/turkey-azerbaijan-deal-to-transfer-gas-to-europe-.aspx?pageID=238&nid=10092, (Erişim Tarihi: 18 Nisan 2013).

[11] Shahin Abbasov, “Turkey, Azerbaijan Gas Agreement Reached, but Talks to Continue”, Eurasianet, 07 Haziran 2010, http://www.eurasianet.org/node/61234, (Erişim Tarihi: 27 Ocak 2013).

[12] Trans-Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi, “TANAP Projesi Nedir?”, http://www.tanap.com/tanap-nedir, (Erişim Tarihi: 24 Ocak 2013).

[13] “Interview With Taner Yıldız”, Turkish Policy Quarterly, Sonbahar 2012, Cilt 11, Sayı 3, s. 32.

[14] Bu konu hakkında bakınız, Kemal Kaya, “Trans-Anatolian Pipeline: A Geopolitical Achievement but No Panacea for Turkey’s Energy Independence”, International Middle East Peace Research Center, http://www.impr.org.tr/en/trans-anatolian-pipeline-a-geopolitical-achievement-but-no-panacea-for-turkeys-energy-independence/#.Ujqw2nNrPmT. Ayrıca, Vladimir Socor, “Trans-Anatolia Gas Pipeline: Wider Implications of Azerbaijan’s Project (Part One)”, Eurasia Daily Monitor Volume: 9 Issue: 3, 05 Ocak 2012, http://www.jamestown.org/single/?no_cache=1&tx_ttnews[tt_news]=38846#.Ujqv73NrPmR, (Erişim Tarihi: 19 Eylül 2013).

One Comment »

  1. C.Halil Özdemir 07 Mayıs 2014 at 11:45 - Reply

    Halbuki enerji konusunda çok ileri bir düzeye sahibiz, ama fırsatları kullanmasını bilmeyen bir milletiz.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.