YENİ SATRANÇ TAHTASI: KIRIM

upa-admin 07 Mart 2014 2.570 Okunma 0
YENİ SATRANÇ TAHTASI: KIRIM

Kiev’e düşen ateş, beklenildiği üzere sadece düştüğü yeri yakmadı. Bu ateş kısa sürede genişledi ve çevresini de içine aldı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı ve bunun ilk sonuçlarını da gene ateşin yandığı Ukrayna’da görmeye başladık. Yeni kurulan merkezi hükümetin zayıflığını ve ülke coğrafyasındaki Rus olgusu da işin içine katarsak, Ukrayna’da sancılı dönem daha uzun süreceğe benziyor. Ukrayna sınırları içerisindeki Rusya destekli piyonlar çoktan harekete geçti ve Rusya, Kiev’de kaybettiği otoritesini başta Kırım olmak üzere, Ukrayna’nın diğer bölgelerinde aramaya çoktan başladı. Net olarak söyleyebiliriz ki, Rusya arka bahçesinde muhtemel bir AB ve ABD tehdidi istemiyor.

Viktor Yanukoviç’in yönetimden düşmesi sonrasında Ukrayna’ya bağlı olan özel statülü bölgelerde hareketlenmeler arttı ve Ukrayna’dan bağımsız bir tutum benimseyen 13 oblast (bölge) ve 1 özerk Cumhuriyetin (Kırım Özerk Cumhuriyeti) “kendi kaderimi kendim belirlerim” çıkışları gerek Avrupa’da, gerekse Beyaz Saray’da tartışmaları beraberinde getirdi. Amaç; Kiev’deki siyasi krizi fırsat bilip, Rusya’ya bağlanmak isteyen Rus kökenlilerin aktif siyaset içerisinde egemen olmasını sağlamak, bunun sonucunda onların aktif oldukları alanlarda tabiri caizse dümenin başına geçmek ve bölgede Rusya çıkarlarını kollayarak, efendisi konumundaki Rusya’ya bağlılıklarını göstermekti. Sonuçta şartlar yerine gelmiş, Karadeniz’deki en stratejik yer olan Kırım’da karışıklar çıkmış ve Rusya Kırım’daki vatandaşlarını korumak bahanesi ile Kırım’a girmekten bir an bile olsun bile çekinmemiştir.

Rusya’nın ülke sınırları dışında yaşayan vatandaşlarının güvenliğini öne sürerek Kırım’a girmesi, akıllara 2008’de yaşanan olayları ve Gürcistan’ın Güney Osetya Özerk Bölgesi’ni getirmiştir. Rusya, o zamanlar da amacının sadece Rus vatandaşlarının güvenliğini sağlamak olduğunu ve Gürcistan’ın Güney Osetya’ya yönelik girişimlerini harp nedeni sayarak, 5 gün süren Güney Osetya operasyon düzenlemiş, sonrasında ise Güney Osetya’yı bağımsız yaparak bir anlamda kendine bağlamıştı. Ayrıca Rusya Abhazları destekleyerek, bu bölgenin de Gürcistan’dan kopuşunu sağlamıştır.

Rusya bugün de hala aynı stratejiyi arka bahçesinde uygulamaktadır. Rusya ulusal çıkarı için zaman zaman kontrolü altındaki ülkelere roller biçiyor, zaman zaman da biçtiği rolleri değiştirerek, o günün konjoktöründe yeni siyasal adaptasyonlar sağlıyor. Bugün Ukrayna’da yaşanan durum kısaca bunu özetlenebilir. Rusya’nın kontrolü altındaki Yanukoviç’in devrilmesi sonrası, Ukrayna çıkmazını Kırım ile çözmeye çalışan Rusya, Ukrayna’da Avrupa’dan yediği golün telafisi çabasındadır. Soğuk Savaş’ın taşlarının hala oturmadığının en açık göstergesi olan Gürcistan ve Ukrayna müdahaleleri, muhtemel krizleri de beraberinde getiriyor. Son olarak Rusya, ABD ile Avrupa Birliği’ni dünya kamuoyunu aldatmakla suçlayarak, mevcut Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın meşru ve seçilmiş statüsünü reddettiğini ve Yanukoviç’i hala Ukrayna’nın meşru ve seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak gördüğünü belirtti. Kiev’de göstericilerin Parlamentoyu, Cumhurbaşkanlığı binasını ve konutlarını işgal etmelerinin bir yansıması olarak, Kırım’da Rusya ve Yanukoviç yanlıları da Parlamento ve Başbakanlık binalarını işgal edip, buralara Rusya bayrağı çektiler. Rus askerleri Simferepol’de (Akmescit) sivil ve Sivastopol (Akyar) Bibek’te askeri havaalanını işgal ettiler. Kırım Parlamentosu Rusya yanlısı bir Başbakan seçerek, 25 Mayıs’ta özerliğin genişletilmesi için referanduma gitme kararı aldı.(1)

Rusya İçin Kırım Neyi İfade Ediyor?

Rusya’nın güneybatı sınırımda bulunan Kırım, Rusya için hem güvenlik, hem de Boğazlar üzerinden Akdeniz’e ve açık denizlere inebileceği tek ve yegâne stratejik nokta olarak gözümüze çarpmaktadır. Rusya, Kırım’ın Sivastopol Limanı ile bu amaçlarına ulaşırken, ayrıca yanı başındaki bu özerk Cumhuriyet’e açıktan maddi destek sağlayarak, bu topraklarda kendisine bir kalkan yaratmak istemiştir.

Rusya’nın geçmişinden günümüze değişmeyen tek ve ana hedefi sıcak denizlere inmek olmuştur. Putin’li Rusya, her sene deniz filosuna yeni savaş gemileri ve araçları katarak ve Deniz Kuvvetleri’ni görkemli seviyeye getirerek, Soğuk Savaş sonrası maksimum güç noktasına ulaşmak hedefine adım adım yaklaşmaktadır. Kırım ve Sivastopol, oluşturulan bu filonun merkezi durumundadır. 2020 yılına kadar 15 yeni savaş gemisi ve denizaltıyla Rus deniz donanmasının  güçlendirileceği daha önce basında yer almıştı ve bu filonun büyük bir bölümü Kırım’a konuşlandırılacaktı.(2)  Yanukoviç’li Ukrayna ile Sivastopol Limanı konusunda anlaşan Rusya, Ukrayna’daki son olaylarla Kırım’ı kaybetmekten korkmuş ve gerek Kırım’daki piyonlarını sahaya sürerek, gerekse ordusu ile Kırım’a hareket ederek, Kırım’ın Rusya için ne kadar önemli olduğunu bir kere daha göstermiştir.

ABD Açısından Kırım

Beyaz Saray, Rusya’nın ordularını Ukrayna’ya sürmesi ve açıktan devrik lider Yanukoviç’e fiili desteğini sürdürmesinden rahatsızdır. ABD Başkanı Obama üzerindeki kamuoyu baskısı en yüksek seviyededir. Obama, Amerikan medyası tarafından Rusya’nın bu hamlesi karşısında pasif kalması ve Ukrayna’da gerekli tedbirlerin almamasından ötürü eleştirilmektedir. Oysa Obama’nın bugüne dek şiddetle savunduğu “smart power” olgusundan farklılaşma sinyalleri vererek, olay sonrası Rusya’yı açıktan tehdit etmesi, olayların ABD açısından hazmedilebilir nitelikte olmadığını göstermektedir.

Rusya’nın Ukrayna’nın iç islerine karışarak ordusunun yönünü Ukrayna ve Kırım’a çevirmesi, Rusya ile ABD arasında telefon trafiğinin artmasına neden olmuştur. İlk telefon görüşmesi Obama ile Putin arasında oldu. Yaklaşık 90 dakika süren bu görüşmede Obama ABD’nin endişelerini dile getirdi.  Rusya’nın, BM sözleşmesi altındaki yükümlülükleri ve Ukrayna ile 1997 tarihli askeri üs anlaşmasının ihlali anlamına gelen ve Budapeşte Bildirisi ve Helsinki Nihai Senedi ile uyuşmayan, Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik açık ihlalinden duyduğu derin kaygıyı bildirdi.(3) Ayrıca; “ABD olarak, Rusya’nın Ukrayna ile derin tarihi ve kültürel bağlarını ve Ukrayna’daki azınlık nüfusu ve Rusya kökenlilerin haklarını koruma ihtiyacını tanıdığımızı devamlı olarak belirttik. Ukrayna hükümeti, tüm Ukraynalıların haklarını korumaya ve Ukrayna’nın uluslararası yükümlülüklerine uymaya yönelik taahhüdünü açıkça ortaya koydu ve bizim onlara bu konudaki çağrımız da devam edecek”(4) açıklaması, Rusya’nın kendi vatandaşlarını korumak için müdahale ediyoruz savının ABD için hiçbir öneminin olmadığını gözler önüne seriyordu. Bununla birlikte Obama’nın; “Rusya’nın, eğer Rus kökenlilere ve Ukrayna’daki azınlık nüfusa muameleye yönelik kaygıları varsa, bunu ele almasının uygun yolunun, Ukrayna hükümetiyle doğrudan barışçıl istişareye girmek ve BM Güvenlik Konseyi (BMGK) veya Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) himayesi altında uluslararası gözlemciler göndermekten geçtiğini belirtti. İki örgütün de üyesi olarak Rusya da buna katılabilir.”(5) açıklaması, Rusya’nın savına karşılık bir çözüm önerisi sunması anlamında “smart power” konseptinin devamı oluyordu.

Kırım Mevcut Yönetimi Açısından Kırım’ın Geleceği

Kırım açısından Kırım’ın geleceğine baktığımızda, Rusya’nın bu bölgede yetiştirmiş olduğu piyonlarını kullanma vakti geldiğini görmekteyiz. Kısa zaman önce Ukrayna Hükümeti tarafından atanan yeni emniyet müdürünün meşruluğunu kabul etmeyen Kırım Başbakanı Sergey Aksyonov, Kırım’ın kolluk kuvvetlerini sadece kendisinin belirleyebileceğini ve Kırım topraklarında Ukrayna’nın artık hiçbir alanda söz sahibi olamayacağını belirtti. Kırım Başbakanı Aksyonov bir bildiri de yayınlayarak, Rusya tarafında olduğunu açık bir şekilde göstermiş oldu. Bildirisinde; “Merkezi hükümetle Kırım Parlamentosu’nun onayı olmadan atama olmayacağına ilişkin anlaşma yapılmış olmasına rağmen Kırım Anayasası, Ukrayna yasaları ve Polis Yasasına aykırı olarak İgor Yavrutskiy, Kırım Emniyet Müdürü olarak atanmıştır. Bu atama ve yarımadada tanımlanamayan silahlı grupların ve askeri araçların görülmesi ve Kırım’daki kolluk kuvvetlerinin Cumhuriyette kontrolü sağlayamaması nedeniyle silahlar patlamıştır. Saydığım nedenlerden dolayı Kırım Başbakanı olarak, Kırım Parlamentosu’nun bana verdiği yetkilere dayanarak İçişleri Bakanlığı’na bağlı kolluk kuvvetlerinin, kara kuvvetleri, deniz kuvvetleri, itfaiye, maliye ve gümrüğün geçici olarak direk benim komutam altına girmesine karar veriyorum. Tüm komutanlar sadece benim emirlerimi yerine getirmeliler. Kabul etmeyen görevlerini bıraksın. Kırım’daki durum dolayısıyla Kırım’daki halkın yaşamından sorumlu olmam nedeniyle Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’e müracaat ederek Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde barış ve sükûnetin korunması için işbirliği yapmasını talep ediyorum.” sözlerine yer verdi.(6) Bu açıklama, mevcut Kırım yönetiminin tutumunu bizlere göstermektedir.

Kırım’a Davutoğlu Hamlesi

Göreve geldiğinden beri, köprü ülke konseptini merkez ülke konseptine çeviren T.C. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kırım’da yaşanan son olaylar karşısında apar topar Kiev’e hareket ederek, mekik diplomasinin bir gereği olan “problem çıktığı yerde çözülür” prensibi doğrultusunda Kırım’da problem çözücü rolünü üstlenmeye çalıştı. Bu şekilde Davutoğlu, Ukrayna’nın bütünlüğü içerisinde Kırım’ın huzur ve istikbali için her türlü girişimsel ve sonuçsal faaliyetlerde bulunacağını uluslararası camiaya göstermiş oldu.

Kiev temasları sırasında Davutoğlu, Türkiye’nin Kiev Büyükelçiliği Rezidansında Ukrayna milletvekillerinden Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile görüştü. Kırımoğlu, Kırım’daki bölgesel olaylar ve Kırım’ın son durumu ile ilgili kendisine bilgi verdi. Ayrıca Kırımoğlu, Davutoğlu’nun Devlet Başkanı Vekili ve Parlamento Başkanı Aleksandr Turçinov’la da bir araya geldiği toplantıda kendisine eşlik etti. Aleksandr Turçinov görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, Ukrayna ile Türkiye’nin uzun soluklu iki dost ve müttefik ülke olduğunu, Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana siyasi tavır takınmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Davutoğlu ise Ukrayna ziyaretinin temelde iki nedeni olduğunu ve Türkiye’nin yanı başında gerçekleşen bu durumdan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Davutoğlu, ilk boyutun Türkiye ile Ukrayna arasındaki stratejik ilişkiler olduğunu vurgulayarak, konuşmasına şu şekilde devam etti; “Ukrayna, Türkiye’nin stratejik dostudur, komşusudur, ortağıdır. Son 25 yılda Türkiye ve Ukrayna arasındaki ilişkiler büyük mesafe kaydetmiştir. Özellikle son yıllarda, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi ile de bu ilişkiler en üst düzeye çıkarılmıştır. Bu açıdan, Ukrayna’daki her gelişme bizi ilgilendirir. Karadeniz’in ekonomik ve siyasi istikrarı açısından ilgilendirir, Avrasya barışı açısından ilgilendirir ve gerek NATO, gerekse AB bağlamındaki gelişmeler itibariyle Rusya’yla ilişkiler bağlamında bizi ilgilendirir. O bakımdan, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, refahı ve istikrarı bizim için temel prensiplerdir. Ukrayna’da demokratik süreçlerle kim iktidara gelirse onunla çalışmak ve onunla Ukrayna-Türkiye ilişkilerini en üst düzeye getirmeye çalışmak bizim için önemlidir. Ukrayna’nın iç barışı bizim için önemlidir. Ziyaretimizin ikinci önemli boyutu, özellikle Kırım bağlamındaki gelişmeler çerçevesinde, Kırım’daki bu gelişmeleri tüm yetkililerle ele almak ve Kırım’daki soydaşlarımızın Tatar Milli Meclisi etrafında 20 yılı aşkın bir süredir uzun, acılı yıllardan sonra anayurtlarına tekrar kök salmak isteyen soydaşlarımızın meselelerine yakın ilgimizi ortaya koymak ve bu çerçevede Kırım’daki gelişmelerle ilgili son hususları ele almaktı.”(7)

Türkiye açısından Kırım hadisesi; gerek tarihi bağlar gerek üstlendiği konum itibari ile ve gerekse de kısa ve uzun vadede jeopolitik açıdan önemini korumaktadır. Mevcut Kırım yönetiminin Rusya’ya bağlanma kararını “erken alınmış ve tutarsızlıklar yumağı” olarak niteleyen Türkiye tarafı, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne her fırsatta desteğini ortaya koymaktadır. Libya Konferansı için Roma’da bulunan Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun son açıklaması, Türkiye açısından Kırım olayında takınılan tutumu açıkça ortaya koyuyor; “Biz en başından itibaren Ukrayna konusunda ilkeli bir tutum içerisinde olduk. Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve siyasi birliği bizim için elzemdir. Bu çerçevede de Sayın Başbakanımızın Sayın Putin’le yaptığı görüşmede de bunu vurguladık, bugün ben de Sayın Lavrov’a bir kez daha ifade ettim ve benim temaslarımızda, benim Kiev’de yaptığım temaslar da bu temel prensip etrafındadır. Tabii aynı zamanda da Kiev’de Ukrayna’nın bütün kesimlerini temsil eden bir siyası yapılanma ve hükümetin oluşması önemlidir. Biz bir komşu olarak Rusya’nın Ukrayna’daki halklarla olan yakın temasını, tarihi bağlarını biliyoruz, bizim de böyle tarihi bağlarımız var. Biz hem Rusya, hem de Ukrayna’ya komşu bir ülke olarak gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Kırım bizim için Ukrayna’nın bir parçası olarak, Ukrayna’nın Karadeniz’deki bir barış yarımadası haline dönüşmeli. Buradaki Rus, Ukraynalı, Tatar gruplar, topluluklar barış içinde yaşamalı ve güzel bir örnek teşkil etmeliler. Dolayısıyla bugün ve daha önce de görüştüğümüz bütün taraflara herhangi bir oldu-bittiden kaçınılması, Kırım’da ve Ukrayna’da uluslararası hukuk temel esaslarına ve sınır bütünlüğüne saygı gösterilmesi hususunda telkinlerde bulunduk ve bunu da sürdüreceğiz. Bugün alınan karar, erken alınmış ve istikrara hizmet etmeyecek bir karar. Çok kısa bir sürede bir ülkenin kaderiyle ilgili bir karar, sadece Kırım’ı değil, Ukrayna’yı da etkileyecektir. Böylesi kararlardan kaçınmak gerekir. Diplomasiye şans vermek lazım, bu sorunların diplomasi ile aşılabileceği kanaatindeyim. Burada iki temel ilke esastır; bugün burada Sayın Lavrov’a da, Sayın Kerry’ye de vurguladım, o da Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve Kiev’de herkesi içine alan, kapsayıcı, kimseyi, Doğu ve Güney Ukrayna’yı da dışlamayan bir hükümet yapılanmasının sağlanması ve bu hükümetin ülkeyi en kısa sürede seçime götürmesi. Bu prensip etrafında çözüm bulunabilir. Ümit ederiz ki, Ukrayna farklı çıkarların çatıştığı bir alan değil, ortak vizyonların buluştuğu bir alan olur. Kırım da bu anlamda bu ortak vizyondan istifade eder.”(8)

Ukrayna’da tansiyon daha uzun süre düşmeyecek. Bakalım ABD ve AB, Ukrayna’ya sağlayacağı avantajlarla bu ülkeyi ayının pençesinden kurtarabilecek mi?

 

Ali KOCA

 

DİPNOTLAR

  1. Süleyman Gündüz, “Kırım, Soğuk Savaş Döneminin Geri Dönüş Yeri Mi?”, Yeni Şafak, 2014.
  2. KAFKASSAM, “Rusya’nın Kırım’daki Askeri Varlığı”, 2014.
  3. KAFKASSAM, “Kırım Pazarlığı: ABD’den Rusya’ya Kınama”, 2014.
  4. KAFKASSAM, “Kırım Pazarlığı: ABD’den Rusya’ya Kınama”, 2014.
  5. http://www.haberturk.com/dunya/haber/926537-obamadan-sert-rusya-aciklamasi.
  6. Kırım Haber Ajansı (QHA), 2014.
  7. KAFKASSAM, “Davutoğlu’ndan Kırım Açıklaması”, 2014.
  8. İhlâs Haber Ajansı (İHA).

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.