IRAK’TA YÖNETİM DEĞİŞİKLİĞİ

upa-admin 24 Ağustos 2014 1.946 Okunma 0
IRAK’TA YÖNETİM DEĞİŞİKLİĞİ

Bağdat yönetimi karmaşık siyasi gelişmelerin etkisi altındadır. Celal Talabani’nin ülkeye başkanlık etme iktidarını kaybetmesinden sonra, yeni Başkanın belirlenmesi yüksek çevrelerde gerginlik yarattı. Tartışmalardan sonra yeni Devlet Başkanı olarak Kürt siyasetçi Fuad Masum seçildi. Bunun ardından Başbakan meselesi de güncellendi. Fakat bu süreçlerin arka fonunda ülkede terörün artması, ülkede çok sayıda siyasi ve jeopolitik sorular ortaya çıkardı. Uzmanlar Irak’ta süreçlerin gelişimi ile ilgili farklı senaryolar ileri sürüyorlar. Gerçekte ülke genelinde karmaşık bir durum ortaya çıktı. Meselenin bölgesel ve küresel ölçekte yaşanan jeopolitik süreçler düzleminde bir dizi güncel tarafı vardır. Olayların sonraki gelişimine farklı yaklaşımlar da mevcuttur.

Bağdat’ın Zor Günleri: Siyasi Gerilim Yükseliyor

Irak’ta Cumhurbaşkanı ve Başbakan değişti. Kısa bir süre önce Devlet Başkanı görevine Kürt asıllı Fuad Masum seçilmişti. Onun teklifiyle adaylığı Şii partilerinin dahil olduğu “Ulusal ittifak” koalisyonu tarafından ileri sürülmüş Parlamento`nun eski Başkan Yardımcısı Haydar Abadi Başbakan olarak atandı. Artık eski Hükümet Başkanı olan Nuri el-Maliki öncelikle bu atamaya itiraz etti. Hatta onun özel amaçlı birlikleri, devletin resmi yönetiminin bulunduğu mahalleyi ablukaya aldı ve Başkan F. Masum mahkemeye verildi. Medyada yayılan bilgilere göre, ABD ve İran’ın baskısı ile el-Maliki konumundan geri çekilerek istifa etti (bkz.: Irak’ta Başbakan Maliki görevini bıraktı / “Habertürk”, 14 Ağustos 2014).

Bölgenin büyük devletlerinin Irak’taki bu yenileşmeyi desteklediği hakkında haberler yayıldı. Sürecin iki açıdan ilgi doğurduğunu vurgulamak mümkündür. Birincisi, hangi iç nedenler Irak iktidarını bu tür değişikliğe zorladı? İkincisi, ABD ve İran’ı Irak konusunda birleştiren ortak jeopolitik hususlar nelerdir?

Irak’ın eski Cumhurbaşkanı, Kürt asıllı Celal Talabani hastalığı nedeniyle görevini yerine getiremediği için başarısız oldu. Uzun tartışmalardan sonra onunla aynı siyasi görüşlere sahip, Kürt asıllı Fuad Masum ile değişmesine karar verildi. Bu konuda temel mücadele Şiilerle Kürtler arasında yaşandı. 

Bununla Irak’ta Başkanın değişmesinin ülkenin siyasi kursunda yenileşmeyi ifade etmediği mesajı verildi. İç siyasi ortamda çatışma yaratmamak için atılan bu adımı, neredeyse ülkedeki tüm güçler ve bölgenin büyük devletleri destekledi.

Başbakan konusunda ise sadece Sünniler ile Şiiler, hatta bu grupların da kendi aralarında görüş ayrılığı kendisini gösterdi. Mesele İran’ın da Maliki`den kurtulmak isteği ile bağlantılıdır. Çünkü Tahran düşünüyor ki, Maliki bölgede Şiilerin jeopolitik rolünü gerekli düzeyde sağlayamadı ve bir takım güçlerle düşmanlık yarattı. Burada ilk olarak “Irak ve Şam İslam Devleti” (IŞİD) örgütünün Irak ordusuna vurduğu ağır darbeleri belirtmek gerekir.

Ülkenin siyasi sahnesinde yaşanan bu süreçlerin kökeninde içte durumun keskinleşmesi durmaktadır.  IŞİD, Irak’ın sosyal-siyasi mekanına tam manasıyla “fırtına” gibi girdi. Kısa sürede hayli toprak işgal edildi ve bilinçli acımasızlıkla insanlar korkutuldu.

Şu anda bu örgüt hem merkezi hükümet güçlerine, hem de savaş hazırlığı hakkında yüksek fikirler söylenilen Peşmergelere karşı savaş yürütüyor. Her iki cephede de IŞİD`in durumu kötü değil. Teröristler o derecede başarılı hareket ediyorlar ki, Erbil ve Bağdat’ı dahi tehdit altında tutuyorlar (bkz.: Hedefte IŞİD var! / “Habertürk”, 13 Ağustos 2014).

Irak şimdi aslında birkaç gücün etkisi altında bölünmüş durumdadır. Ülkenin kuzeyini Kürtler, merkezi bölgeler ve Suriye sınırlarının bazı yerlerini IŞİD, Bağdat, Doğu ve Güneydoğu eyaletlerini ise hükümet denetliyor. Bunların arasında şimdi en faali IŞİD`dir. Bu kurum Yezidi Kürtleri, Türkmenleri ve özellikle de Şii Arapları yurtlarından göç ettirdi. Bu süreçte Kürtlerin askeri güçlerinin zayıflığı da ortaya çıktı. Kısacası, Irak’ta IŞİD`in önünü kesebilecek bir güç yoktur! Batı bu tür bir gidişattan çok rahatsız olduğunu söyledi (bkz.: Obama Ezidilere operasyon için net konuştu! / “Habertürk”, 14 Ağustos 2014).

Yukarıda belirtilenler gösteriyor ki, Irak’ta iktidarda değişimlerin kökeninde iç durumun gerginleşmesi duruyor. Bununla Bağdat siyasi kursu değişmeden (çünkü bu, dış güçlerin ülkeye baskıları artırmasına neden olabilir), teröre ve bölücülüğe karşı etkin faaliyet göstermek istiyor. Bu sırada Irak’ın enerji kaynakları uğruna ülke genelinde mevcut olan kurumlar arasında mücadelede uzlaşma elde etmeye çalışır. Örneğin, şu anda Kürtlerle merkezi hükümet arasında bu konuda bazı anlaşmazlık vardır.

Demek ki, Bağdat iç durumun geriliminden endişe ederek, siyasi güçler arasında mevcut dengeyi bozmadan bütünlüğü korumak ve bu şartlar çerçevesinde terörle mücadeleyi güçlendirmek kanısında.

Irak Krizinin Bölgesel Bağlamı: Terör Tehdidi ve Jeopolitik Çıkarlar

Fakat oluşmuş duruma bütün Ortadoğu’daki jeopolitik dinamiğin mantığı açısından bakıldığında, daha tehlikeli bir nokta ortaya çıkıyor ki, bu da – dışarıdan ülkeye müdahaleye ihtiyaç duyulmasıdır. Bu bağlılıkta büyük devletlerin Irak uğruna jeopolitik mücadelelerinin yeni içerik tonları arz ettiğini söylemek mümkündür.

Bu bağlamda uzmanları ABD-İran yakınlaşmasının içeriği büyük ölçüde ilgilendiriyor. Özellikle, el-Maliki ile ilgili Washington-Tahran anlaşmasının arkasında nelerin durduğu uzmanları düşündürüyor. Bu açıdan Irak’ta “bağımsız Kürdistan devleti” ve IŞİD sorunları aciliyet taşımaktadır.

Her iki faktörün bölgenin büyük devletlerinin jeopolitik çıkarlarına darbe vurduğu tasarrufu var. Fakat Ortadoğu ülkelerinin tamamını bu açıdan eşit tutmak olmaz. İran, Türkiye, Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Mısır ve diğerlerin her birinin kendine özgü konumu bulunmaktadır.

Örneğin, uzmanlar Türkiye’nin “bölgesel Kürt hükümeti” ile IŞİD konularında ikilem karşısında kaldığı fikrini ileri sürerler. Bunun temel nedeni Ahmet Davutoğlu’nun “komşularla sıfır sorun” siyasi kursunun ciddi sıkıntılara düşmesi ile ilgilidir (bkz.: örn., Сечкин Кёстем. Ближневосточная дилемма Турции. Региональное правительство Курдистана и ИГИЛ / “Российский совет по международным делам”, 8 Ağustos 2014).

Bunun arka fonunda İran ve Suudi Arabistan’ın konumları ayrı olarak gösteriliyor. IŞİD belli derecede Riyad’ın planı kabul edirlirse, İran Batı ile ilişkilerin kurulması bağlamında sunuluyor. Bazı uzmanlar Tahran’ın bu politikasını “pragmatik ve gerçekçi” siyaset gibi değerlendiriyorlar (bkz: Mehmet Seyfettin Erol. Bağdat`ta Maliki Darbesi! / “Milli Gazete”, 14 Ağustos 2014). İlginç olan da işte bundan ibarettir ki, Ortadoğu’nun büyük devletleri jeopolitik açıdan karşı karşıya koyuluyor, onların farklı amaçlar güttüğü fikri aşılanır.

Nihayet, Irak’ta yaşanan gelişmelere Batı yandan aktif müdahale eden devlet ABD’dir. O, sınırlı sayıda askeri kontenjanı bu ülkeye yerleştirmeye başladı. Washington’ın bu girişimini İngiltere, Almanya ve Fransa destekliyor. Buna rağmen, Irak’ın parçalanmasının dönmez süreç olduğu fikri söylenir (bkz.: Paddy Ashdown. Western intervention over Isis won’t prevent the break-up of Iraq / “The Guardian”,14 Ağustos 2014).

Bunlardan kendiliğinden böyle bir sonuca varılıyor ki, Irak’ta meydana gelen değişiklikler iç sosyo-politik ortamda gözlenen karmaşıklıklarla ve dış güçlerin Ortadoğu’daki jeopolitik çıkarlarının içeriği ile ilgilidir. Batı Irak’ta herhangi bölge devletinin nüfuzunun artmasına razı değil. Dolayısıyla buradaki konumlarını korumak için Batı devletlerinin askeri müdahalesi istisna değildir. İsrail faktörünün bu bağlamda etkisini de inkar etmek doğru olmazdı.

Tel Aviv, “Hamas”ın yeraltı geçişlerini yok etmekle bölgedeki radikal dini grupların tehdidinden bir ölçüde sigortalanmış oldu. Şu anda gerçek durum şöyledir ki, İsrail’e karşı askeri operasyonlar hayata geçirme planı olan terör örgütü yoktur.

IŞİD Irak’ta güçlenirse, mümkündür ki, Tel Aviv için tehlike oluşsun. Bu terör örgütünü Batı denetim altında tutmaya çalışacak ve aynı zamanda, onu bölgenin Müslüman devletlerine karşı yönlendirmek için girişimler gösterecektir. Her iki seçenekte de IŞİD, öncelikle Müslümanlara tehdittir. Demek ki Irak yönetimindeki değişiklikler, gelecek dalgalı siyasi süreçlerin ilk sinyali olabilir.

Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.