RUBLENİN İFLASI: DÜNYA SİSTEMİ TEHDİT ALTINDA

upa-admin 31 Aralık 2014 2.832 Okunma 0
RUBLENİN İFLASI: DÜNYA SİSTEMİ TEHDİT ALTINDA

Rus rublesinin hızla değersizleşmesine Batı’da hassasiyetle yaklaşırlar. Yaşananlar ve olası sonuçları çeşitli açılardan anlatılır. Bundan sonra nelerin baş verebileceği ile ilgili tahminler verilir. Rusya genelinde ise sosyo-ekonomik durum daha da ağırlaşır. Birtakım uzmanlar hükümetin istifa etme olasılığını belirtir. Moskova ise temkinli davranır. Döviz piyasasına müdahale ederek, rublenin belirli bir seviyenin altına düşmemesine çalışır. Ancak bunun geçici nitelik taşıdığı bilinmektedir. Büyük bir devlette gözlenen bu süreçlerin olası sonuçlarının analizi genel olarak ilginçtir.

Yeni Kriz: Olasılıklar ve Öngörüler

Rusya’da rublenin hızla değer kaybetmesi, dünyanın siyasi ve ekonomik çevrelerinde endişe yaratıyor. Uzmanlar bununla ilgili hem farklı yorumlar yapar hem de öngörüler ileri sürerler. Dünyanın büyük devletlerinin birinde mali-ekonomik durumun keskinleşmesi, şüphesiz ki, küresel ölçekte etkisi olan olaylara götürebilir.

“The National Interest” dergisi vurgular ki, Batı’da birtakım çevreler Rusya’da gözlenen süreçlere memnuniyet gösterse de, “bugün Rusya’da yaşananlar dünya düzenine yönelik tehlikedir” (bkz.: Sergey Radchenko. A Geopolitical Nightmare: No Happy Endings If Russia Melts down / “The National Interest”, 17 Aralık 2014).

İngiltere’nin “The Guardian” gazetesinde yayımlanan bir makalede şöyle deniyor: “Rusya’da istikrarsızlığın oluşmasına ve Vladimir Putin’in devrileceğine inanmak tam bir ahmaklık olurdu. Bizim sonucun ne olacağı konusunda hiçbir fikrimiz yoktur” (bkz.: Angus Roxburgh. Wrecking Russia’s economy could be a disaster for the west / “The Guardian”, 16 Aralık 2014).

Bunlar heyecan verici tezler. Argüman olarak, halihazırda Rusya’nın dünya ekonomik sistemi ile büyük çaplı yoğun ilişkide olduğu getirilir. 1998 yılında böyle değildi. O zaman rublenin iflası küresel düzeyde çok ciddi etki doğurmadı. Şimdi ise durum tamamen farklı olabilir.

Rus rublesi aniden değersizleşti. Ancak bu, beklenen hal idi. Petrol fiyatının hızla ucuzlaması bu sonucu doğurmalıydı. İlginçtir ki, yaşanan sürecin nedeni farklı unsurlarla açıklanmıştır. Burada daha ziyade Rus ekonomisinin zayıflığı argüman olarak getirilir. Moskova gerekli reformları tüm yönlerde yerine getirmedi. Çoğu alanda eski yönetim teknikleri sürdürülmektedir. Memurlar çağdaş talepler seviyesinde faaliyet göstermiyorlar. Bu etkenlere dünya çapında petrol fiyatının ucuzlaması da ekleniyor. Örneğin, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü J. Psaki, bu görüştedir (bkz.: В Вашингтоне разошлись в оценках причин падения рубля / “Взгляд”, 17 Aralık 2014).

Bunlarla birlikte, yaptırımların temelde ülkenin iç durumuna etki ettiğini iddia edenler de var. Beyaz Saray temsilcisi J. Ernest ise düşünür ki, Batı’nın uyguladığı ekonomik ve mali yaptırımlar Rusya’yı kötü duruma düşürdü (bkz.: önceki kaynağa).

Aslında, bütün bunlar daha ziyade söz oyunlarına benziyor; çünkü yaptırımların uygulanması ile petrolün fiyatının ucuzlaması Rus ekonomisine birarada darbe indirdi. Buna ilaveten, çağdaş ihtiyaçlara cevap vermeyen yönetimle, onun olumsuz sonuçları daha çok hissediliyor. Böyle anlaşılıyor ki, yukarıda vurgulanan her iki görüş de gerçeğe uygundur.

Rusya gibi büyük bir devlette yaşanan mali-ekonomik silkelenmelerin geniş çaplı etkisinin olmayacağını düşünmek doğru olmaz. Rusya çok güçlü orduya, savaş tecrübesine ve nükleer silaha sahiptir. Bir yerden sonra Kremlin’in radikal adımlar atmayacağına kim garanti verebilir? H. Kissinger daha birkaç ay önce uyarmıştı ki, Moskova’yı köşeye sıkıştırmak doğru olmaz. O, her zaman daha sertlikle cevap verebilir.

Küresel Jeosiyasette “Rus Ruleti”

İlginçtir ki, şimdi Batı’da bu uyarı dikkate alınmıyor. Aksine, “Stratfor”un kurucusu G. Friedman, ABD’nin Rusya’nın etrafında “sıhhi kuşak” yaratmaya çalıştığını düşünür. Meselenin bu tarafı tam anlamıyla düşündürücüdür; zira şu anda Rusya’da baş verenlerde Ukrayna krizinin rolünün az olmadığı kaydedilir. ABD Başkanı B. Obama açıkça bildirmişti ki, Kiev onlar için büyük bir sorundur ve Ukrayna’yı yalnız bırakmayacaklardır.

Uzmanlar bu bağlamda Kırım’ın istila edilmesini ve Doğu Ukrayna’da bölücülere Moskova’nın desteğini ön plana çeker. Kremlin ise her iki açıdan tutumundan dönmeyeceğini beyan ediyor. Böyle sonuç elde edilebilir ki, Batı-Rusya çatışması devam edecek. Bununla birlikte, son günlerde ABD ve AB yetkilileri “Rusya Ukrayna’daki sorunun çözümü için yapıcı adımlar atıyor” şeklinde beyanatlar veriyor. J. Kerry Londra’da bu konuda somut fikir söyledi (bkz.: Почему Запад начал хвалить позицию России по Украине / “Взгляд”, 17 Aralık 2014).

Moskova, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklediğini, sözde Lugansk ve Donetsk Cumhuriyetlerini tanımadığını ifade etmişti. Ancak mesele şu ki, bazı güçler bu bölgelere özel yardım gönderir, onların güvenliğini sağlar, Kırım’dan ise vazgeçme fikri yoktur. Bu nedenle, Batılı yetkililerin yumuşatıcı fikirler söylemesi daha çok diplomatik adımlara benziyor. Gerçekte Batı ile Rusya arasında herhangi bir ciddi anlaşmanın sağlanması hakkında bilgi yoktur.

Bunlarla birlikte, 12 Aralık’ta ABD Kongresi’nin “Ukrayna’nın Özgürlüğüne Destek Yasası”nı kabul etmesi ilginçtir. Bu belge, Kiev’e yönelik askeri yardımları artırma imkanı sağlar, aynı zamanda, Rusya’ya karşı yeni yaptırımlara da yol açar. Görünür ki, Amerika baskılarını sürdürmek niyetindedir. Bu ise dünya çapında daha tehlikeli süreçlerin oluşma ihtimalini yükseltir.

Öyle görünüyor ki, Rusya’da oluşan mali ve ekonomik durum artık küresel çapta jeopolitik manzarayı etkiler. Bu ülke ile geniş ekonomik ilişkileri olan ülkelerin de zarar gördüğü gözleniyor. Örneğin, Türkiye’de uzmanlar rublenin değer kaybetmesiyle, iki ülke arasındaki ticarette Ankara’nın zararını hesaplar.

Diğer yandan, Avrasya Ekonomik Birliği’nin kaderi de belirsiz olur. Genel olarak, Moskova’nın önerdiği bütünleşme modelinin geleceği tartışmalı hale gelir. Medyada yayılan bilgilere göre, Beyaz Rusya bile Rusya’dan ithal edilen bazı mallara sınırlandırma getirmiştir. Kazakistan ve Ermenistan’ın tüm bunlardan ne kadar zarar göreceğini zaman gösterecek.

Zaten ölü durumundaki Ermenistan ekonomisinin çökme ihtimali az değildir. Uzmanlar bununla ilgili şimdiden uyarır. Erivan’ın ise geri adım atma imkanı yok; zira Ocak 2015 tarihinde Rusya’nın kriz ekonomisine entegre olmalıdır.

Burada bir diğer tehlikeli husus vurgulanabilir. Ukrayna’da iç sosyo-politik ve ekonomik durum daha da ağırlaşırsa, burada radikal güçler hakimiyeti ele geçirebilir. Onların Rusya’ya karşı sert tutum alacağına inanılıyor. Olayların bu şekilde gelişmesi Moskova’yı savaşa tahrik edebilir ki, bu da büyük bir jeopolitik alanda çok ciddi olumsuz etkiler verir.

Brüksel süreçlerin bu yönde gelişmesinden endişe ediyor. O, Ukrayna konusunda Moskova ile ortak zemine gelmek istemektedir. Genel olarak ele alındığında ise, bundan sonra hangi faktörlerin belirleyici olacağını söylemek zor.

Görüldüğü gibi, Rusya’da mali krizin meydana gelmesi sadece onun sınırları ile sınırlı değildir. Dünya sisteminin gittikçe daha hassas bir duruma gelebileceği göz önündedir. Bundan tüm ülkeler zarar görebilir.

Bir süredir uzmanlar, dünyanın jeopolitik düzeninin bozulduğunu ve yeniden şekillenmediğini vurguluyorlar. Hatta şimdi “idare edilen kaos” olarak adlandırılan durumun gözlendiği de belirtilir. Rusya’da cereyan eden süreçlere küresel çapta verilen tepkiler bu fikirleri onaylar. Ancak dikkate almak gerekir ki, bu oldukça riskli bir durumdur. Dünya kaosa düşebilir. Bundan kurtuluş yolunu ise büyük devletler herhalde düşünmüyor. Onların her biri kendi çıkarının peşindedir.

Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.