HASAN RUHANİ’NİN AVRUPA ÇIKARMASI VE OLASI ETKİLERİ

upa-admin 09 Şubat 2016 1.905 Okunma 0
HASAN RUHANİ’NİN AVRUPA ÇIKARMASI VE OLASI ETKİLERİ

Yıllardır İran’ın üzerinde uygulanan uluslararası siyasal ve ekonomik yaptırımların kısım kısım kaldırılmasıyla, İran, hem güçlü pazarıyla potansiyel ekonomik etkisini kullanabilme imkanını bulurken, hem de sahip olduğu zengin enerji kaynaklarının işletilmesi için gerekli olan yeni teknoloji ile ülke genelindeki mali buhrandan kurtulma şansını yakaladı. Kuşkusuz, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ülkesinin en reformist lideri olma özelliğini, ülkesini milli menfaatlerinden ödün vermeden uluslararası sisteme entegre ederek gösterecek.

Ruhani’nin Papa ile görüşmesi küresel kimliğine itibar kazandıracaktır.

Geçtiğimiz hafta Ruhani Avrupa turuna çıkmış, özellikle İtalya, Fransa ve Papa ile olan görüşmelerine büyük itina göstermiştir. İtalya’da 100 den fazla işadamı ile ekonomik işbirliği istişarelerinde bulunan Ruhani, iki ülke arasında yaklaşık 17 milyar euroluk anlaşmaya imza attı. Ruhani’nin İtalya ziyaretinde en dikkat çeken gelişme, Vatikan’a 16 yıl sonra ilk kez ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı unvanıyla Papa ile görüşmesi olmuştur. Ruhani ile Papa Francesco’nun zamanlama olarak bir araya gelmesi büyük önem taşıyor. İslam’ın küresel düzlemde “terör” ile birlikte anılması ve isminin bazı güçlerce Orta Doğu coğrafyasında “kalkan” olarak vazifelendirilmesi, dinlerarası diyalog ve dini toplulukların uzlaşma ve barışın tesisi yönünde büyük engel oluşturmaktadır. Dolayısıyla İran’ın bu görüşmesi hem dinler arası diyalogun gelişmesine hem de Tahran’ın dünya nezdindeki prestijine katkı sağlayacaktır.

İran ile Fransa arasında 20’ye yakın anlaşmaya imza atıldı.

Ruhani’nin bir diğer önemli ziyareti Fransa’ya oldu. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, bu ziyareti memnunlukla karşıladı; çünkü kendisi, ülkesinin yeni iş imkanlarına ve uluslararası yatırımlara ihtiyacı olduğunun farkındadır. Örneğin İran’ın eskiyen hava taşımacılığını yenilemek maksadıyla 100’den fazla Airbus uçağı satın almasının yanı sıra, Peugeot ve Citroen markalarının İran için yılda 200 bin araç üretecek olması Fransız ekonomisine büyük canlılık getirecek. Ayrıca Fransız Total firması da İran’dan önemli miktarda ham petrol tedarik etmeye başlayacak. Bu durum, 2017 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde ekonomik durgunluk nedeniyle pek iyi gitmeyen Hollande yönetimine de ekstra puan kazandırabilir.

İtalya ve Almanya İran’la bahar havası içinde

İtalya, İran’ın Avrupa turundaki önemli duraklardan biriydi. 6 milyar dolarlık yatırım anlaşmasında İtalya’nın önde gelen çelik ve alüminyum fabrikaları İran’a tesis inşa etmeyi planlıyor. Bunların yanında, İtalyan petrol, demiryolu ve gemi inşaatı sektörleri de İran’la anlaşmaya imza atarken, Alman Daimler ve Siemens firmaları da İran’a ofis açma amacında olduklarını deklare etmişlerdir.

Ruhani’nin Avrupa turu sonrası ilişkilerin bir anda rayına oturması beklenmemeli.

Tüm bunlar gösteriyor ki, uzun vadeli uluslararası yaptırımlardan sonra Batılı ülkeler İran’a yatırım yapmak için birbirleriyle yarış halindeler. İran ise, aynı ölçüde yeni siyasi ve finansal imkanlardan faydalanarak küresel ekonomik sistemin önemli bir aktörü olmak istiyor. Fakat Ruhani’nin Avrupa ziyareti sonrası Batı ile bütün ilişkilerin birden rayına oturmasını beklenmemeli. Bu önemli adım, uzun vadede iki taraf arasında ekonomik iyileşmeyi ve İran’ın mali yatırımlara ve diyaloga açık olduğunun bir belirtisi olmuştur.

Çin, ülke bazlı politikadan bölgesel politikalara yöneliyor.

Genel olarak Avrupa, İran ile olan ilişkilerinde ilerleme sağlamak istiyor. Çünkü diyalog mekanizmasının istikrarlı bir şekilde çalışması iki tarafında menfaatleri gereğidir. Lakin İran ve Avrupa arasındaki ilişkiyi etkileyecek bir aktör Çin olabilir. Çünkü Çin’in Yeni İpek Yolu politikasında İran önemli bir geçiş güzergahıdır. Hatırlanacağı üzere Ruhani’nin Avrupa ziyareti öncesinde İran’ı Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ziyaret etmişti. Bu ziyaretle Çin yalnızca İran pazarıyla ilgileniyor gibi bir intiba oluşturulmak istense de, Çin bölgede yalnızca İran ile ilgilenmiyor. Aynı zamanda Suudi Arabistan ve Mısır ile de görüşerek bir bölge politikası olduğunun mesajını veriyor. İran, Çin ile diyaloguna önem verirken, Avrupalı yatırımcıları da göz ardı edemez. Bunun nedeni eskiyen teknolojisinin artık yenilenme ihtiyacıdır.

İran 100 milyar dolarlık servetini nerede değerlendirecek?

Uluslararası yaptırımların kalkması ile birlikte İran’ın 100 milyar dolarlık servetinin 55 milyar dolarlık kısmı serbest bırakıldı. Bunun üzerine akıllara gelen ilk soru, İran’ın bu yüksek gelirlerini nerede değerlendireceğidir. İran’ın mevcut finansal durumu kritik düzeyde. Seçimlere giderken Tahran hükümetinin destek alabilmesi için ülke içinde önemli yatırımlara ihtiyacı var. Fakat uluslararası kamuoyunun esas endişesi, bu paranın Hizbullah gibi örgütleri destekleyerek terörü finanse etmesi ve nükleer silah geliştirilmesinde kullanılmasıdır. İran, elbette gelirlerini milli menfaatlerini korumaya yönelik tedbirleri geliştirmede kullanırken, Suriye’de Esad rejimine destek olan grupları da finanse etmeye devam edecektir.

Ruhani’nin Avrupa’dan çantasında milyar dolarlık anlaşmalar ile dönmesi iki taraf içinde büyük kazanç kapısını aralayacak. Uluslararası piyasaları endişelendiren en büyük olasılık ise İran’ın piyasaya sürdüğü ham petrolü miktarını her geçen zaman arttırması ile birlikte şuan da $27 seviyesinde olan petrolün varil fiyatının $3 kadar düşebilmesidir. Bu durumda geliri sadece petrole dayanan ülkeleri ciddi bir mali buhran bekleyecek.

Haftanın Sözü:

Yanılana dostça yolu gösteren insan,

Sanki ışık verir başkasına kendi ışığından.

Hiç de aydınlatmaz, o da başkasından aldığından.”

Cicero, “Yükümlülükler Üzerine”

Furkan KAYA

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.