TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ VE GÜNEY KAFKASYA: BİR TEHLİKE KAYNAĞI OLARAK ERMENİSTAN

upa-admin 15 Temmuz 2016 2.030 Okunma 0
TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ VE GÜNEY KAFKASYA: BİR TEHLİKE KAYNAĞI OLARAK ERMENİSTAN

Ankara ile Moskova arasında son zamanlarda gözlenen yakınlaşmanın jeopolitik sonuçları hakkında analistler tahminlerde bulunuyorlar. Bu sürecin, bir bütün olarak küresel siyaseti etkilemesi muhtemeldir. Aynı şekilde, Güney Kafkasya’da da önemli olaylar gerçekleşebilir. Burada dikkati çeken önemli husus şudur ki; bölge devletlerinin iki büyük devletin ilişkilerini iyileştirmesine yaklaşımı farklıdır. Azerbaycan, önceden Ankara ile Moskova’yı barıştırmaya çalıştıysa da, Tiflis (Gürcistan) temkinli davranıyordu. Şimdi Tiflis de olaylara öyle tepki vermiyor, fakat bir bütün olarak süreçlerin gidişatından memnun değil. Ermenistan ise tamamen farklı görüştedir. Erivan, Rusya ile Türkiye’nin ilişkilerinin normalleşmesini kendisine tehdit olarak değerlendirirse de, gerçek bir adım atamıyor. Çünkü egemen değil, kenar güçlere tamamen bağımlıdır. Bu da, Ermenistan’da siyasi ve ideolojik gerilim yaratıyor. Toplumda ve siyasi bilinçte bir belirsizlik vardır. Bunlar, Ermenistan’ı bölge için tehlikeli hale getiriyor.

Barışa Doğru Ankara-Moskova Yakınlaşmasının Jeopolitik Tonları

Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin iyileşmesi, beklendiği gibi, ciddi jeopolitik tepkiler yarattı. Meseleye yaklaşım farklı olsa da, bir noktada tüm görüşler bir araya geliyor: bu iki büyük devletin yakınlaşması, bölgesel ve küresel düzeyde hissedilecek değişikliklere neden olabilir. Ayrıca Orta Doğu ve Güney Kafkasya’da ilginç jeopolitik gelişmelerin oluşmasına da ivme kazandırır. Artık bunun belirtileri de kendini göstermektedir.

Batı, Ankara-Moskova yaklaşmasına görünüşte sakin tepki gösterdi. Avrupa Birliği (AB) ve Amerika, genel olarak süreci olumlu değerlendiriyorlar. Fakat duruma daha derinden bakıldıkça, bazı sorular, özellikle Ortadoğu’da oluşan krizin giderilmesi ile ilgili sorular ortaya çıkıyor. Rusya basını, Suriye’de terörle mücadelede Türkiye-Rusya işbirliğinin güçlendirilmesinden söz ediyor. Hatta Moskova’nın İncirlik’i kullanabileceği hakkında haber yayıldı. Fakat Ankara bunu yalanladı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu beyan etti ki, iki ülke terörle mücadelede bağlantılı faaliyet gösterebilir, fakat “İncirlik”i Rusya’nın kullanması söz konusu değildir” (bkz.: Турция опровергла возможность использования Россией авиабазы “Инджирлик” / “РИА Новости”, 4 Temmuz 2016).

Ayrıca, iki ülkenin Suriye konusunda hangi vesilelerle ortak sonuca geldikleri açıktır. Diplomatlar, genel geçer kelimeler kullanıyorlar. Şimdilik somut işbirliği mekanizmaları hazır değil. Buna rağmen, uzmanlar düşünüyorlar ki, Ankara, Beşar Esad’a karşı savaşan gruplara yardım etmeyeceğini vaat etti. Bunun yerine, artık her iki ülke de IŞİD’le mücadelede ortak hareket edecekler. Özellikle istihbarat bilgilerinin paylaşımı güçlendirilecek.

Bu bağlamda, İsrail faktörünü de vurgulamak gerekir. Türkiyeli analistler, aslında, söz konusu olanın İsrail-Türkiye-Rusya üçlüsü olduğunu belirtiyorlar. Çünkü Tel Aviv de, Ankara’ya teröristlerle ilgili bilgiler verme konusunda anlaşmış.

Tabii ki, tüm bunlar inandırıcı olabilir. Ancak Rusya ve Türkiye’nin Ortadoğu ile ilgili görüş ayrılıklarını ortadan kaldırdığını söylemek hayli risklidir. Üstelik, İsrail’in ne ölçüde Ankara ve Moskova ile ortak hareket edeceği de bilinmemektedir. Bunların arka fonunda, Washington’la Brüksel`in konumları da ilginçtir. ABD ve AB, bu sürece bir ölçüde kuşkuyla yaklaşıyor. Sonuçta, büyük bir coğrafyada Rusya-Türkiye tandemi oluşursa, bu, Batı’nın jeopolitik çıkarlarına da ciddi tehlikeler oluşturabilir.

“Ermeni soykırımı” masalına bir dizi Avrupa ülkesi parlamentosunda “hukuki” görünüm verilmesi fonunda, bu, yeterince düşündürücü görünüyor. Şüphe yok ki, Moskova, bu durumdan yararlanarak, NATO’nun en güçlü üyelerinden biriyle ilişkileri yeni bir seviyeye yükseltmeye çalışacak. Kremlin’in bu yönde hızlı adımlar atması bunun onayı olabilir.

Kuşkusuz, Rusya ile Türkiye, ekonomi, turizm ve enerji alanlarında karşılıklı yararlı işbirliği geliştirmek niyetindeler. Bu, her ikisi için de faydalıdır. Bunun yanı sıra, yaşananların daha çok jeopolitik kontekstinin olduğunu inkar etmek olmaz. Aynı şekilde, Güney Kafkasya’da süreçler yeni içerik alabilir. Onu diyelim ki, bu bölge ülkeleri Rusya-Türkiye ilişkilerinin düzelmesine farklı tutum sergilemektedirler.

Egemen Olmayan Ülkenin Barıştan Korkusu: Erivan Panik İçerisinde

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in bu konuda oynadığı olumlu rol hakkında basında yeteri kadar bilgi verildi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Ankara-Moskova ilişkilerinin iyileşmesi ile ilgili takdir edilecek adımlar attı ve bunu Türkiye yönetimi de takdir etti. Bakü’nün bu tutumu anlaşılabilir bir durumdur. Azerbaycan, bölgede barışın, barışıklığın ve karşılıklı yararlı işbirliğinin gelişmesinden yanadır. Bölgenin büyük devletleri arasındaki ilişkiler ne kadar iyiyse, bu, Bakü’yü bir o kadar tatmin ediyor. Azerbaycan, hiçbir zaman düşmanlığı, ayrımı ve bölücülüğü desteklemedi.

Bundan farklı olarak, Ermenistan, iki ülkenin ilişkileri düzene sokmasından korkunç derecede rahatsızdır. Ermeni analistler, Erivan’ın “kötü duruma” düştüğünü, Moskova’nın onları “sattığını” vurguluyor ve genel olarak Ankara-Moskova yakınlaşmasını kendileri için felaket sayıyorlar (bkz.: örn., Арам Аматуни. Выход Армении из российско-турецкого примирения / “1in.am”, 1 Temmuz 2016). Çünkü Ermenistan, egemen bir ülke değildir. O, tamamen Rusya’ya bağımlıdır. Bu nedenle, Moskova, Erivan’ı istediği gibi kullanacaktır.

Türkiye ile yakınlaşma fonunda ise, Kremlin, Ermenistan’ın güvenliğinin savunmasında sürekli olmayabilir. Ermeni uzmanlar düşünüyorlar ki, bu, daha çok jeopolitik olarak önemli Türkiye ve Azerbaycan faktörü ile ilgilidir. İgor Muradyan, Rusya’yı batan bir gemi şeklinde nitelendirerek, onunla ortak hava savunma sistemi yaratan Ermenistan’ın egemenliğini nasıl sağlayacağı ve milli güvenliğini hangi mekanizmayla temin edeceğinin belli olmadığını vurgulamaktadır (bkz.: Игорь Мурадян. Россия отступает? / “Lragir.am”, 1 Temmuz 2016).

Tiflis’in ise, Rusya-Türkiye ilişkilerinin iyileşmesine yaklaşımı temkinlidir. Gürcistan için, burada herhangi tehlikenin olmadığı açıktır. Aksine, Ankara, komşu devlet için de yararlı adımlar atabilir. Aslında, Türkiye ile Gürcistan arasında tüm alanlarda, özellikle güvenlik düzleminde yeterince geniş ilişkiler mevcuttur. Hatta Erivan, Tiflis’i bu konuda çok ileri gitmekle suçluyor. Buna rağmen, Gürcistan yönetimi pragmatik bir tutum sergiliyor ve ülkenin güvenliğini temel alıyor. Beklemek mümkündür ki, Tiflis, Türkiye ile Rusya arasında ilişkilerin gelişmesinden yararlanmaya çalışacak. Aynı zamanda, Gürcistan için önemli olan Avrupa Birliği’ne ve NATO’ya üyeliktir. Bu bağlamda, Tiflis, ayrıca Rusya-Türkiye ilişkilerine o kadar da yönelmeyecektir.

Yukarıdaki bilgilerden görünüyor ki, Ankara ile Moskova’nın yakınlaşması Güney Kafkasya’ya etkisiz kalmayacak. Ermenistan bundan rahatsız olduğundan, onun yıkıcı tutum sergilemekte devam etmesi beklenen bir şeydir. Erivan, kendisi için durumu oldukça karmaşık hale getirmiştir. Bölgede onun gerçek olarak işbirliği yapabileceği ülke kalmadı. İran, zordur ki, Rusya ve Türkiye’nin yerine Ermenistan’ı seçsin. Ayrıca, İran’ın Batı ile ilişkilerinin ne olacağı da henüz tam olarak belli değildir.

Ermenistan’ın Avrupa’ya yönelmesi ihtimali ise sıfıra yakındır. Onun içindir ki, Ermeniler bunu istemiyorlar. Aksine, mevcut durumda Batı ile işbirliğini çok arzulamalılar; ama Rusya buna izin vermez. Erivan, Kremlin’in izni olmadan bir adım bile atamaz. Bunun içindir ki, Ermeni uzmanlar bile “egemenliğimiz yoktur” yazıyorlar.

Böylece, Ermenistan faktörü, Rusya-Türkiye yakınlaşması fonunda Güney Kafkasya için en tehlikeli kaynak olarak kalıyor. Erivan, bütün olarak bölgede suları bulandırmak için her an provokasyonlara el atabilir. Dağlık Karabağ’da durumu gerginleştirmeye çalışabilir. Burada herşey, Ankara ile Moskova’nın işbirliğinde ne derecede samimi olacaklarına bağlıdır. Eğer gerçek olarak karşılıklı çıkarlar gözetilecekse, sorunun çözümü imkanları genişleyebilir. Güney Kafkasya için tarihi bir şans doğar. Türkiye ve Rusya, bu fırsatı kaçırmamalıdırlar.

Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.