ÇİN-İRAN İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASI: “DÜŞMANIMIN DÜŞMANI DOSTUMDUR”

upa-admin 13 Ağustos 2020 5.734 Okunma 0
ÇİN-İRAN İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASI: “DÜŞMANIMIN DÜŞMANI DOSTUMDUR”

Giriş

ABD dış politikasının belirlenmesinde, “şer ekseni” (axis of evil) olarak görülen ülkeler önemli bir rol oynamakta olup, ABD Başkanı Donald Trump tarafından geliştirilen politikalar doğrultusunda bu ülkelere karşı atılan adımlar, iç siyasette de önemli bir unsur olarak kullanılmaktadır. Bu ülkelerden özellikle İran ve Çin’e yönelik baskılar son dönemde giderek arttırılmış; özellikle İran, AB ülkelerinin de ABD’ye bu konuda destek vermesi sebebiyle yaptırımlar neticesinde adeta köşeye sıkışmıştır. Bu bağlamda, son yıllarda ABD’nin en büyük rakibi durumundaki Çin’in, İran’ın içinde bulunduğu durumu kendisi açısından da bir fırsata dönüştürmek temelinde yaptığı çalışmalar sonunda meyvesini vermiş görünüyor. Bu yazımda, geçtiğimiz günlerde önce basına sızan ve sonrasında da tarafların yaptığı açıklamalardan anladığımız bu stratejik gelişmeyi değerlendireceğim.

Anlaşmanın Çıkış Noktası ve İçeriği

İlk olarak 2016 yılı Ocak ayında Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping’in Tahran’a yaptığı ziyaret esnasında gündeme gelen stratejik işbirliği anlaşmasının hazırlanma süreci birkaç yıl sürmüştür. Öncelikle, 2016’da, iki ülke arasında “Stratejik Ortaklık Bildirisi” imzalanmıştır. Bu bildirinin 6. maddesine göre, tarafların koordineli çalışarak “25 yıllık Kapsamlı İşbirliği Anlaşması”nı sonuçlandıracağı öngörülmüştür.[1]

Bu süreç içerisinde, özellikle 2018 yılında, İran Dini Lideri Ayetullah Hamaney tarafından çeşitli bilim adamları, akademisyenler vs. ile yapılan toplantılar neticesinde, Asya ülkelerinin gösterdiği hızlı gelişim nedeniyle İran’ın yüzünü Doğu’ya çevirmesinin gerekliliğinin belirtilmesi etkili olmuştur. 2019 yılının Ağustos ayında ise, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif Çin’i ziyaret etmiş ve anlaşmaya dair İran tarafının görüşlerini müzakere etmiştir.[2]

23 Haziran’daki kabine toplantısında, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, iki ülke arasında uzun vadeli işbirliğine yönelik 25 Yıllık Kapsamlı İşbirliği Taslak Anlaşması’nın onaylandığını açıklamıştır. New York Times’ta yer alan habere göre, taslak metin telekomünikasyon, bankacılık, ulaşım gibi pek çok alanda işbirliğini içermektedir.[3] Çin’in sağlayacağı altyapı projelerinin karşılığı olarak da, anlaşmanın süresi boyunca Pekin’in İran’dan indirimli petrol satın alabilmesi öngörülmektedir. Ayrıca anlaşmanın içeriğine dair farklı iddialar da söz konusudur. Bu iddialar, İran’ın yaşadığı ekonomik sıkışıklığı aşabilmek amacı ile Çin’e vereceği bir dizi tavizler bulunduğuna yöneliktir. Bunlardan en önemlisi, Kiş Adası’nın Çin’e kiralanması ile ilgilidir. Bu iddialar, özellikle İran kamuoyunda da geniş yankı bulmuş ve “İran Satılık Değildir” ve “Yeni Türkmençay” başlıkları üzerinden bir sosyal medya kampanyası ile anlaşmanın İran’ın orta ve uzun vadeli çıkarlarına aykırı bulunan noktalar protesto edilmiştir. Burada İran’ın tarihsel sürecinde bağdaştırılan konu, 1828 yılında Rus Çarlığı ile imzalanan ve Kafkasya’da önemli bir toprak kaybına neden olan Türkmençay Antlaşması’dır.[4]

Erişim Adresi: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-53388027, (Erişim Tarihi: 10 Ağustos 2020).

Taraflar Açısından Anlaşmanın Değerlendirilmesi        

ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımlar nedeniyle, İran ekonomisi, son yıllarda giderek daha da zor durumda kalmıştır. Döviz kuru katlanarak artmış ve halkın refah seviyesinde ciddi gerileme meydana gelmiştir. Bu nedenle, Çin, İran için enerji piyasasındaki konumunu koruması yönünden önemli bir pazar olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, son dönemde, İran’ın altyapı alanlarında teknolojiyi iyileştirme ihtiyacı da ortaya çıkmıştır. Tüm bu gereklilikler değerlendirildiğinde, bu anlaşma ile İran’ın elinin rahatlayacağı aşikâr olarak değerlendirilebilir. Yakın zamanda ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Kelly Craft tarafından, İran’a kalıcı bir silah ambargosu uygulanması hususunda karşı çıkmamaları için Rusya ve Çin’e çağrı yapılmış olup, ilgili ülkeler öneriye itirazda bulunarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne getirilmesi durumunda veto haklarını kullanacaklarını ifade etmişlerdir.[5] Bu bağlamda, İran’ın Çin ile imzalayacağı bu anlaşma ile silah ambargosunu da bertaraf etmesi muhtemel görünmektedir.

Çin açısından değerlendirildiğinde ise, bu anlaşma, Çin’in enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi açısından çok büyük önem taşımaktadır. Çin’in bu amaca yönelik çalışmaları, özellikle 2000’li yıllardan itibaren hız kazanmıştır. Orta Asya ülkeleriyle de Rusya’dan bağımsız boru hattı projeleri geliştirmeye çalışan Çin, enerji güvenliği açısından seçenekleri arttırmayı stratejik bir hedef olarak tanımlamıştır. Ekonomik gücünü koruması ve geliştirmeye devam etmesi açısından bu olmazsa olmazdır. Buna ek olarak, Çin’in farklı sektörlerde yapacağı yatırımlar, ülkede ekonomik olarak stratejik önem kazanması ve askeri alandaki işbirliği ile ABD’ye karşı bir politik misilleme yapabilmesi söz konusudur. İran’ın, Çin açısından bir diğer önemi de, “Bir Kuşak Bir Yol” veya Yeni İpek Yolu projesi açısından önemli bir güzergâh noktası olmasından kaynaklanmaktadır. İran’da elde edeceği avantajlar sayesinde, Çin, bu proje kapsamında oluşturacağı belirli serbest ticaret bölgeleri ve ulaştırma ağlarını da hazır hale getirmeyi planlamaktadır.

Erişim Adresi: https://www.dailysabah.com/opinion/op-ed/iran-china-strategic-partnership-and-us-china-trade-deal, (Erişim Tarihi: 10 Ağustos 2020).

ABD ve Rusya Açısından Anlaşmanın Değerlendirilmesi

ABD’nin, bilhassa da Başkan Trump’ın, yaklaşan Başkanlık seçimi sürecinde, dış politika açısından önemli bir propaganda maddesi olan Çin ve İran’la ilişkilere dair söylemlerini daha da sertleşmesi gündeme gelmiştir. Rusya ve Çin tarafından İran’a kalıcı silah ambargosu teklifinin veto edileceğinin belirtilmesi üzerine, ABD tarafından yapılan açıklamalarda, bu iki ülke uluslararası terörizme dolaylı olarak destek vermekle suçlanmıştır. Bu konuda Çin’in daha önceki dönemlerde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde oy vermekten kaçınma stratejisi söz konusuyken, şimdi açıkça veto edeceğini belirtmiş olması, Çin’in Ortadoğu’da “Ben de varım” diyerek Washington’a meydan okumasının bir göstergesidir. Özellikle Çin’in İran’da askeri bir tesis ya da üs açacağına yönelik iddialar, ABD açısından bölgedeki askeri varlığını arttırma ve güçlendirme yönünde sonuçlanabilir. Çin’in, ABD’nin İran yaptırımlarının etkisini bertaraf etmek ve kendi lehine çevirmek için attığı bu adım, bir dizi başka yaptırımları getirir mi noktası da analistlerin uygulamada zor olsa bile üzerinde durduğu bir başlıktır. Elbette ABD’nin Çin ile ticaret ve işbirliği yapan tüm ülkelere yaptırım uygulaması mümkün olmamakla beraber, özellikle dijital para savaşları açısından kendi elini güçlendirecek koşullar getirmesi söz konusu olabilir.

ABD’nin bu tablo karşısında eleştirel tutum takınması ve sert söylemlerde bulunması beklentiler kapsamındayken, asıl karmaşık olan Rusya’nın gelişmeler karşısındaki duruşudur. Çin, Rusya için özellikle Orta Asya bölgesinde Amerikan varlığını dengelemek için önemli bir politik partnerdir. Yakın dönemde Çin’in Afrika ve Ortadoğu bölgelerinde de artan etkinliğinin olması yine benzer sebeplerle Rusya açısından olumlu karşılanan bir durum olarak düşünülebilir. Ancak Çin’in ekonomik gücü ve genişleme stratejisi göz önünde bulundurulduğunda, Rusya açısından da ciddi bir rakip konumunda olduğu ortadadır. Rusya’nın İran’la ilişkileri kapsamında bu anlaşmayı değerlendirmek gerekirse, bu anlaşma, Rusya için İran üzerindeki gücü ve etkisi açısından elini düşüren bir etkiye sahiptir. Benzer şekilde, İran açısından da özellikle politik alanda Rusya bağımlılığının azaltılması anlamına gelmektedir.

Sonuç

Çin ile İran arasında imzalanması gündeme gelen işbirliği anlaşmasının hem bölgede, hem de küresel düzlemde yankı uyandırması ve dengeleri değiştirmesi olası görünmektedir. ABD’nin bu anlaşmanın karşısında uluslararası kamuoyunu harekete geçirmesi ve Birleşmiş Milletler gibi kurumlar nezdinde yaptırımlar gündeme getirmesi beklenebilir. Rusya’nın ise, bu duruma dair daha stratejik bir politika izlemesi gerekecektir. Bunun nedeni ise, Rusya’nın hem Çin ile ilişkilerini belirli bir seviyede ortak çıkarlar çerçevesinde sürdürmek istemesi, hem de güçlü konumunu korumak istemesidir. Bu bağlamda, küresel aktörlerin yeni durumu kendi lehine dengeleyebilmesi adına ileriki günlerde hızlı gelişmelere tanıklık edilebilir.

Kapak Fotoğrafı: https://asiatimes.com/2020/07/china-iran-deal-eyes-a-future-decoupled-from-us/

Dr. Gamze HELVACIKÖYLÜ

 

[1] https://iramcenter.org/cin-iran-25-yillik-kapsamli-is-birligi-anlasmasi/?send_cookie_permissions=OK.

[2] https://www.yeniasya.com.tr/muhammet-ortlek/cin-iran-anlasmasi_524097.

[3] https://www.sde.org.tr/asya/cin-ile-iran-arasindaki-buyuk-anlasma-neleri-kapsiyor-haberi-17630.

[4] https://indyturk.com/node/212926/t%C3%BCrkiyeden-sesler/iran-%C3%A7in-stratejik-anla%C5%9Fmas%C4%B1-ve-tahran-d%C4%B1%C5%9F-politikas%C4%B1ndaki-d%C3%B6n%C3%BC%C5%9F%C3%BCm.

[5] https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bmgkda-irana-ambargo-catlagi-rusya-ve-cin-karsi-cikti-1748897.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.