TONY BLAIR ve ULUSLARARASI ARENADAKİ YENİ MİSYONU

upa-admin 09 Temmuz 2012 3.012 Okunma 0
TONY BLAIR ve ULUSLARARASI ARENADAKİ YENİ MİSYONU

Hepimizin bildiği gibi uluslararası ilişkilerin temelinde her zaman karşılıklı çıkarlar söz konusudur. Özellikle dünya siyasetinin başrol oyuncularından biri iseniz, kritik durumlarda takındığınız tavır ve uyguladığınız siyaset sizi, bazı ülkelerde kahraman yaparken bazı ülkelerde ise istenmeyen politikacı pozisyonuna düşürebiliyor. Bu yazımda Tony Blair’i argümanlar desteği ile  önce bu bağlamda, daha sonra ise aynı Tony Blair’i yeni bir misyon ile yani “Tony Blair Faith Foundation” adı altında yaptığı çalışmaları ile ele almak istiyorum. Aslında bu faaliyetlere, İngiltere’nin geleneksel fakat modern yayılmacı siyaseti adına yapılan faaliyetler dersek aşırıya kaçmış olmayız diye düşünüyorum.

İngiltere eski Başbakanı Tony Blair’e sevilmeyen adam açısı ile baktığımız zaman, hükümetinin Irak politikasında takındığı tavrından dolayı hem ülkesindeki savaş karşıtı İngilizler tarafından,  hem de Irak ve Filistin’de  istenmeyen adam olan eski politikacı olduğu söylenebilir. Oysa tamtersine Blair Kosova’da ise bir halk kahramanı muamelesi görmektedir. Irak ve Filistin’de neden sevilmediğini ve istenmediğini bildiğimiz eski Başbakanın, Kosova’da neden bu kadar sevildiğini daha iyi anlamamız için, kısaca 1998-1999 Kosova Savaşı’na dönmemiz gerekecek. Daha sonra ise Blair’in yeni uluslararası misyonu çerçevesinde gerçekleştirdiği ziyaret sebebini ve  amacını analiz etmeye çalışacağım.

Kosova’daki halkın % 90’ını Arnavutlar, diğer % 10’luk kısmı ise Sırp, Boşnak, Türk ve diğer azınlık gruplarından oluşur. Balkanların ve o bölgenin en  eski yerleşik halkı olan Arnavutların 100 yıllık bağımsızlık mücadelesi XX. yüzyılın son 10 yılına girildiğinde (90-99) Yugoslavya’nın da dağılmaya başlaması ile amacına doğru iyice yaklaşıyordu. Fakat bu mücadele Sırbistan ve onun ırkçı lideri Miloşeviç ile kadrosunun hegemonist politikaları yüzünden son zamanlarında giderek zorlaşmıştı. Sırp polisi, asker ve paramiliter güçleri, uluslararası hukukun tüm kurallarını çiğneyen bir tutumla sivil halka karşı yıllarca baskı, şiddet ve caydırma politikaları uyguladı ve bunun sonucu olarak 1998-1999 yılında yıllarboyu süregelen gerginlik, güç dengesinin asla söz konusu olamayacağı bir savaşa dönüştü. Sırp ordusunun ağır silahlı güçlerinin karşısında hafif silahları ile sayıca çok az olan UÇK savaşçıları ve direnen sivil halk vardı. Sırp devletinin amacı, eski Yugoslavya’dan arta kalan 4 federe devlet ile kurulan Sırbistan’ın toprak bütünlüğü içinde Kosova özerk bölgesini ayrıl(a)maz bir parçası olarak tutmaktı. Bu düşünce ile, Sırp ordu ve paramiliterleri tarafından tümden bir halk yok edilmek isteniyordu. Ama bu kez Kosova Arnavutları uluslarası camianın da büyük desteğini alarak 100 yıllık rüyalarını gerçekleştirmek için kesin kararlı idiler.

Uluslararası destek öncelikle, Kosova’dan silah baskısı ile evlerini yurtlarını terketmeye zorlanan halkın, bir an önce evlerine dönmesi, bu haksız savaşın durdurulması ve akabinde ise Kosovalı Arnavutlara self determinasyon (kendi kaderini tayin) hakkı tanınmasına dayandırılıyordu. Miloşeviç’in uzlaşmaz tutumunun barış çabalarını iyice zora sokması yüzünden askeri müdahale kaçınılmaz olmuştu ve Mart 1999’da ABD Başkanı Clinton ve  Ingiltere Başbakanı Tony Blair’in yoğun çabaları sonucu,  NATO’nun hava müdahalesi başladı ve 24 Mart’ta başlayan bu müdahale Kosova’nın bağımsızlığı yönünde ilk somut adım olarak tarihe geçti. Yani Tony Blair NATO’nun 1999 yılında eski Yugoslavya’ya hava harekatında kilit rolü oynadığı gerekçesiyle Kosovalılar tarafından özel saygı görüyor.

Geleceği birkaç gün öncesinden başkent Prishtine bilboardlarında ve çeşitli basın yayında duyurulan Tony Blair, resmi makamlarca karşılandı. Adeta bir kahraman muamelesi gören Blair önce Eğitim ve Teknoloji Bakanlığı’nı ziyaret etti burada işbirliği anlaşmaları imzalandıktan sonra Türkçe ve Arnavutça eğitim verilen bir ilkokul ziyaret edildi. Her iki ziyarette de bol bol kültürlerarası toleransın konuşulduğu izlendi. Öğleden sonra 17.30 sıraları Prishtine Üniversitesi’ne gelen eski Başbakan, aralarında pek çok akademisyenin, siyasetçinin ve öğrencinin bulunduğu kalabalık bir gruba yaklaşık bir saat 10 dakika hitap etti. Ana tema küreselleşme ve dinlerarası tolerans idi. Tony Blair’i yakından görmek ve canlı dinlemek benim için de önemli ve unutulmaz bir gün olarak hatıramda kalacak. Dinlerarası diyalog ve hoşgörüyü geliştirmek amacıyla 2008’de kurduğu “Tony Blair Faith Foundation” adına Kosova’yı ziyaret eden Blair, son derece mutlu olduğunu ve Kosova’yı desteklemeye devam edeceklerini söyledi. Kosova’daki üniversitelerle iş birliğini geliştirmek amacıyla bu ülkeye geldiğini ifade eden Blair, “Küreselleşme ve Dinler” programının sunulduğu en iyi üniversiteler ağına Kosova’daki üniversiteleri de kattıkları için mutlu olduklarını kaydetti.

Peki bundan sonra dinler ve kültürlerarası tolerans adına Kosova’da ne yapılmak isteniyor ve 13 yıl aradan sonra bu misyonla Kosova’ya gelen Blair’in bu düşünceyi uygulamaya sokma çabası ve Kosova’da dinlerarası-kültürlerarası  toleransın konu edilmesi neden önemli? Bunu iki  açıdan değerlendirmemiz daha doğru olacaktır.

1-) 1999 Savaşı’ndan sonra Kosova’da uluslararası camianın (kurtarıcıların !) sıkı bir biçimde uygulamaya soktuğu multi-kültür/etnik politikalarının bir parçası olarak,

2-)  Multi-kültür siyasi uygulamalar sonucunda adeta kimliksiz kalan insanları yönetmenin kolaycılığının ve dünya siyasetinde lider olmak isteyen ülkelere sağladığı güç çerçevesinde değerlendirebiliriz .

Barış içinde yaşamak için dinler ve kültürlerarası anlayış ve tolerans tabii ki çok önemli. Fakat İngiltere’nin küreselleşme ve tolerans adı altında Blair ve benzeri kişiler aracılığı  ile yaydığı sadece bir iyi niyet düşüncesi mi, yoksa hakimiyetlerini her daim her yerde korumak isteyen bir devletin ince siyaseti mi? Sonuç itibarı ile globalizmin bir başka boyutu olan kültürel boyut çerçevesindeki tüm bu çabalar, önce bölgesel sonra da küresel boyutta dünya siyaset sahnesinde gücü elden bırakmamak ve her zaman etkin, her zaman baş aktör olmak için. Ve bu politikaları uygulama alanı olarak devletin küçüğü büyüğü çok önemli değil, önemli olan olabildiğince etkin olmak…

 

 

Esma BUNJAKU

UPA Priştine Üniversitesi Temsilcisi & Priştine Üniversitesi Felsefe Fakültesi Siyaset Bilimi/Kamu Yönetimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü öğrencisi

 

 

KAYNAKÇA

http://kosovapress.com/?cid=1,75,146605

http://arkivi.peshkupauje.com/2009/08/shqipja-perballe-globalizmit.html

http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/476/5499.pdf

http://www.botasot.info/def.php?category=3&id=172862

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.