Doğu Akdeniz’de Kıbrıs ve İsrail açıklarında bulunan doğalgaz kaynakları nedeniyle son dönemde dünya kamuoyunda gözlerin Akdeniz’e çevrildiği görülüyor. Konu şimdiye kadar son derece dar bir perspektifle salt Kıbrıs sorununda çözüm temelinde tartışılsa da, aslında son yaşanan gelişmelerin jeopolitik açıdan yeni bir izaha muhtaç olduğu ve bu gelişmelerin yeni jeostratejik tasarımları teşvik ettiği ortadadır. Bu nedenle Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler temelinde bu yazıda “Akdeniz Birliği” olgusunu ve bu konuda bugüne kadar yapılmış bazı çalışmaları size özetlemeye çalışacağım.
İnsanlık tarihinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan bereketli Akdeniz, günümüzde de din, dil, köken farklılıklarına rağmen benzer birçok değeri paylaşan Türk, Arap, Kürt, Rum-Yunan ve Yahudi halklarını barındırmaktadır. Annales Okulu[1] kurucularından ünlü Fransız tarihçi Fernand Braudel’in (1902-1985) ömrünü adadığı Akdeniz medeniyeti[2], günümüzde ise her nedense jeopolitik değerlendirmelerde bağımsız bir özne olarak ele alınmamakta ve daha çok Hıristiyan Avrupa ile Müslüman Orta Doğu gibi iki kutuplaştırıcı eksen arasında varlıksızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Oysa Akdeniz halklarının coğrafi-iklimsel etkiler ve yaşam tarzlarının benzerliği nedeniyle tüm farklılıklarına rağmen müthiş bir uyum yakalayabildikleri örnekler mevcuttur. Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kıyılarındaki şehirlerde Levanten ve dini azınlık nüfusun barış ve huzur içerisinde yaşayabilmesi, tüm siyasal sorunlara rağmen 1960’lara kadar Kıbrıs’ta Türk ve Rum nüfus arasında ciddi çatışmaların yaşanmamış olması, temelleri Osmanlı döneminde atılan ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde güçlenerek devam eden Türk-Yahudi dostluğu, özellikle İsmail Cem-Yorgo Papandreu dostluğuyla sembolleşen ve son yıllarda düzelmeye başlayan Türk-Yunan ilişkileri ve Akdeniz’e kıyısı olan Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerindeki Müslümanlığın ılımlı ve demokrasiye uygun yapısı, bu konuda verilebilecek olan bazı somut örneklerdir.
Akdeniz
Ancak bu güçlü temellere karşın, siyaset arenasında Akdeniz Birliği olgusunu ciddi şekilde değerlendirebilecek vizyonda liderlerin eksikliği son yıllarda göze çarpmaktadır. Bu konuda son dönemde en çok uğraşan lider olarak Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin çabaları hatırlanmalı ve takdir edilmelidir.[3] Avrupa Birliği tam üyeliği hedefi bulunan Türkiye’de geçmişte çok tepki yaratan bu olgunun, Türkiye’nin AB üyeliğinin Kıbrıs sorununun çözülmesi durumunda dahi son derece zor olduğunun ortaya çıktığı şu günlerde yeniden değerlendirilmesi artık elzem bir ihtiyaç haline gelmiştir. 21. yüzyılın bir “birlikler çağı” olacağı açıktır. Avrupa ülkeleri bu ihtiyacı erkenden görerek 1990’larda Avrupa Birliği’ni kurmuş ve son yıllarda zayıflamalarına karşın AB’yi sapasağlam ayakta tutmaktadırlar. Rusya Federasyonu devleti, Avrasya Birliği projesi ile Kafkasya ve Asya’da kendi hegemonyasını devam ettireceği yeni bir birlik peşindedir. Rusya Federasyonu ile Çin Halk Cumhuriyeti, bir yandan da Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)[4] ile Asya’nın paylaşımı konusunda alternatif bir birlik inşa etmektedirler. Türkiye’de ise bugüne kadar AB üyeliği ile zayıf temelleri ve Rus vetosu nedeniyle bir hayal olmaktan öteye gidemeyen “Türk Birliği” ütopyası dışında henüz güçlü bir jeopolitik tasarım gerçekleştirilememiştir. Başbakan Erdoğan ve AKP’li kimi isimlerin özlemini duyduğu “İslam Birliği” düşüncesinin ise; hem reel politik dengeler, hem de Türkiye’nin farklı toplumsal dokusu nedeniyle gerçekleşmesinin imkânsız olduğu son dönemde Türkiye’de yaşanan gelişmelerle ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Türkiye’nin ekonomik olarak büyük kayıplar yaşamasına neden olacak ve dış politikada yalnızlaşmasına neden olabilecek içe kapanmacı bir dış politikadan ziyade, ilerleyen on yıllarda Akdeniz Birliği projesini ciddiye alması önemli bir olasılık haline gelmeye başlamıştır. Açıkçası, AB’nin Türkiye’ye yönelik çifte standart uygulamaları ve Türkiye’nin üyeliğinin süreç sorunsuz tamamlansa bile Avrupa halklarına sorulacak olması, Türkiye’ye Akdeniz Birliği dışında pek cazip bir alternatif de bırakmamaktadır. Bu nedenle Türkiye’nin AB’nin kendi çıkarları doğrultusunda tasarladığı ve zaman içerisinde dâhil olmak zorunda kalacağı Akdeniz Birliği sürecinden ziyade, Akdeniz’e kıyı ülkelerle birlikte özgün bir dizayna yönelmesi kendisi açısından daha faydalı olabilecektir. Ancak buna geçmeden önce, AB’nin Akdeniz Birliği konusundaki adımlarına göz atmak gerekir.
Sarkozy Akdeniz için Birlik’i bir dış politika konusundan çok iç politika malzemesine çevirmişti
Avrupa Birliği ile AB üyesi olmayan Akdeniz ülkeleri arasında kalıcı ve kurumsal bir işbirliği çerçevesinin oluşturulması amacıyla 1995 yılında Avrupa-Akdeniz süreci (Euromed/Barselona süreci)[5] tesis edilmiştir. O dönemde 5 Avrupa Birliği üyesi ve 14 Akdeniz ülkesi arasındaki ortaklık (Euro-Mediterranean Partnership/EMP), bölgesel güvenliğin sağlanması ve Akdeniz’de bir serbest ticaret bölgesi yaratılmasını amaçlamıştır.[6] Aslında Avrupa Birliği’nin Akdeniz’e olan ilgisi öteden beri var olmaktadır ancak AB, Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra önceliğini Doğu ülkelerinin Avrupa’ya entegrasyonunun sağlanması olarak belirlemiştir. Barselona süreci, Sarkozy’nin çabaları[7] sonucunda 13 Temmuz 2008 tarihinde Paris’te yapılan Avrupa-Akdeniz Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi ile yerini “Akdeniz için Birlik”e (Union for the Mediterranean) bırakmıştır.[8] Akdeniz için Birlik[9] sürecine 28 AB üyesi ile Türkiye, İsrail, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Arnavutluk, Monako, Karadağ, Cezayir, Mısır, Ürdün, Lübnan, Moritanya, Fas, Filistin, Suriye ve Tunus katılmışlardır.[10] Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı web sitesindeki konuyla ilgili açıklamadan özetle; “Esasen Barselona sürecini güçlendirmeyi amaçlayan ve bu sürecin devamı niteliğinde olan Akdeniz için Birlik, özellikle projeler yoluyla Akdeniz’de işbirliğinin artırılmasını amaçlamaktadır. Akdeniz için Birlik, siyasi diyalog ve ekonomiden sosyal ve kültürel alanlara uzanan geniş bir yelpazede işbirliğini öngörmektedir. Paris Bildirisi’nde, AiB’in, Avrupa-Akdeniz bölgesinde demokratik ilkeler ile insan hakları ve temel özgürlüklere saygı, kültürler ve medeniyetler arasındaki anlayışın desteklenmesi ve barış, istikrar, güvenlik ve ortak ekonomik refah alanı tesis edilmesi gibi hedeflere dayandığı vurgulanmıştır. Ayrıca, Paris Zirvesi Bildirisi’nde, AiB’in, AB’nin genişleme politikası ile buna bağlı katılım müzakereleri ve katılım öncesi süreçten bağımsız bir işbirliği olduğu, başka bir deyişle AiB’in, AB üyeliğini ikame edemeyeceği en üst düzeyde kayıt altına alınmıştır.”
Akdeniz için Birlik haritası[11]
43 üyeli AiB’in kurumsal yapısı içinde, halen Fransa ve Mısır tarafından yürütülen ve ilke olarak bir AB üyesi ile bir Akdenizli ortak ülkenin iki yıllığına üstlendiği “Eşbaşkanlık”, tüm ülkelerin temsil edildiği “Yüksek Düzeyli Memurlar (YDM)” ve Barselona merkezli “AiB Sekretaryası” yer almaktadır. AiB Sekretaryasında, (Akdenizli ülkeler arasından aday gösterilen ve YDM tarafından oydaşma ile üç yıllığına atanan) Genel Sekreter (GS) ve (üçü AB üyesi, üçü Akdenizli ülkeler tarafından aday gösterilen ve YDM tarafından üç yıllığına oydaşma ile atanan) altı Genel Sekreter Yardımcısı (GSY) görev yapmaktadır. AiB Genel Sekreteri’nin devamlı olarak Akdenizli ortaklar arasından seçilmesi 2008 Marsilya Dışişleri Bakanları toplantısında kararlaştırılmıştır. AiB’in ilk Genel Sekreteri olarak seçilen Ürdünlü Ahmad Masa’deh, Mart 2010 tarihinde başladığı görevinden 28 Şubat 2011 tarihinde istifa etmiştir. Genel Sekreterlik makamına, 26 Mayıs 2011 tarihli YDM toplantısında, Fas Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Youssef Amrani 1 Temmuz 2011-30 Haziran 2014 dönemini kapsayacak şekilde atanmıştır.[12] 2004 yılında faaliyete başlayan Avrupa-Akdeniz Parlamenter Asamblesi, Akdeniz için Birlik’in parlamenter boyutunu oluşturmaktadır. Sözkonusu Asamble, AB üyesi ülkeler, AB üyesi olmayan Akdenizli ülkeler ve Avrupa Parlamentosu parlamenterlerinden oluşmaktadır. Asamble’nin Başkanlığı, 2010-2011 döneminde İtalya tarafından yürütülmektedir. Ülkemiz AiBPA Grubu Başkanı Şanlıurfa Milletvekili Zeynep Karahan Uslu’dur.[13] Ayrıca Avrupa-Akdeniz ortaklığına bölgesel ve yerel bir boyut kazandırılması amacıyla 2010 yılında Avrupa-Akdeniz Bölgeler ve Yerel Yönetimler Asamblesi (ARLEM) tesis edilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Antakya Belediyesi, Balıkesir Belediyesi ve Muğla Belediyesi ARLEM katılımcısıdır.[14]
Zeynep Karahan Uslu
Doğu Akdeniz’de Kıbrıs ve İsrail açıklarında keşfedilen yeni doğalgaz rezervleri ise Akdeniz Birliği projesini güçlendirebilecek bir etki yapabilir.[15] Bölgeye kıyısı olan ülkelerden AB üyesi olmayan Türkiye, KKTC, Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Mısır, Libya, Tunus, Fas ile AB üyesi sahildar ülkeler Güney Kıbrıs Rum Kesimi (Kıbrıs Cumhuriyeti), Yunanistan, İtalya, Fransa ve İspanya arasında kurulabilecek olan bir işbirliği, gerek bu kaynakların güvenli bir şekilde Avrupa’ya taşınması, gerekse bölgede AB’den farklı alternatif bir “birlik” kurulması anlamında yeni tasarımlara yol açabilir. Bu gibi adımların bölgede yaşanan Türk-Rum (Yunan) ve Arap-İsrail (Yahudi) anlaşmazlıklarının çözümlenmesinde de pozitif rol oynayabileceği akıllara getirilmelidir. Ancak bu noktada Akdeniz Birliği’nin AB’nin bir projesi olarak sunulması, bölgedeki AB üyesi olmayan ülkelerde tedirginliğe neden olabilir. Bu nedenle bu projenin AB kapsamından çıkarılarak bağımsız bir şekilde ele alınması ve Doğu Akdeniz’deki İsrail ve Türkiye gibi güçlü ülkeler ile AB’nin Akdeniz’le doğrudan kıyısı bulunan Yunanistan, Fransa, İtalya ve İspanya gibi ülkelerin sponsorluğunda ve AB’den bağımsız olarak gerçekleştirilmesi daha başarılı bir sonuç yaratabilir. Bu projenin gerçekleştirilmesi konusunda şu an en temel engeller olarak ise; Suriye’deki iç savaş ve Libya’daki istikrarsızlık, Arap-İsrail çatışması, Kıbrıs sorunu, Türk-Yunan anlaşmazlıkları ve Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge paylaşımının yapılamaması gösterilebilir. Eğer İsrail ve Kıbrıs açıklarındaki kaynaklara, Mısır, Lübnan, Türkiye ve Girit açıklarındaki yeni ve verimli kaynaklar eklenebilirse, bu durumda enerji politikalarının yarattığı cazibe ile şimdilik zor gibi gözüken bu sorunların çözümü çok kısa sürede gündeme gelebilir. Bunun içinse, bölge ülkelerinde açık fikirli yeni ve genç liderlere ihtiyaç olduğu görülmektedir. Jeopolitik bir tıkanıklığa girmiş gözüken Türkiye için de, Akdeniz Birliği’nin liderliğini yapmak yeni bir umut ve heyecan yaratabilir.
Kapak Fotoğrafı: Girne Limanı, KKTC.
Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] Bu konuda bir yazı için; Örmeci, Ozan (2010), “Annales Tarih Okulu”, Politika Dergisi, Erişim Tarihi: 01.03.2014, Erişim Adresi: http://www.politikadergisi.com/makale/annales-tarih-okulu.
[2] Bu konuda Braudel’in bir kitabı için; http://www.idefix.com/kitap/akdeniz-fernand-braudel/tanim.asp?sid=TOD63UFVG080DPTAVHP5.
[3] “Sarkozy ‘Akdeniz Birliği’ için bastırıyor”, Hürriyet, Erişim Tarihi: 01.03.2014, Erişim Adresi: http://www.hurriyet.com.tr/dunya/6995226.asp.
[4] Bu konuda bir yazı için; Örmeci, Ozan (2012), “Şanghay İşbirliği Örgütü”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 01.03.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/sanghay-isbirligi-orgutu/.
[5] “The Barcelona Process”, European Union External Action, Erişim Tarihi: 01.03.2014, Erişim Adresi: http://www.eeas.europa.eu/euromed/barcelona_en.htm.
[6] Tınay, Barış (2012), “Avrupa Birliği ve Savaş Ekonomisi”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 01.03.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/avrupa-birligi-ve-savas-ekonomisi/.
[7] “Sarkozy sounds out basis for Mediterranean Union”, EurActiv, Erişim Tarihi: 01.03.2014, Erişim Adresi: http://www.euractiv.com/energy/sarkozy-sounds-basis-mediterranean-union/article-165541?Ref=RSS.
[8] “Akdeniz için Birlik (AiB)”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 01.03.2014, Erişim Adresi: http://www.mfa.gov.tr/avrupa-akdeniz-sureci-_euromed_barcelona-process_-.tr.mfa.
[9] Resmi web sitesi için; http://ufmsecretariat.org/.
[10] “Akdeniz için Birlik (AiB)”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 01.03.2014, Erişim Adresi: http://www.mfa.gov.tr/akdeniz-icin-birlik.tr.mfa.
[11] “Union for the Mediterranean”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 01.03.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Union_for_the_Mediterranean.
[12] “Akdeniz için Birlik (AiB)”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 01.03.2014, Erişim Adresi: http://www.mfa.gov.tr/akdeniz-icin-birlik.tr.mfa.
[13] “Akdeniz için Birlik (AiB)”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 01.03.2014, Erişim Adresi: http://www.mfa.gov.tr/avrupa-akdeniz-sureci-_euromed_barcelona-process_-.tr.mfa.
[14] “Akdeniz için Birlik (AiB)”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 01.03.2014, Erişim Adresi: http://www.mfa.gov.tr/avrupa-akdeniz-sureci-_euromed_barcelona-process_-.tr.mfa.
[15] Bu konuda bir yazı için; Örmeci, Ozan (2013), “Cyprus Dispute in terms of Energy Politics”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 01.03.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/cyprus-dispute-in-terms-of-energy-politics/.