ORTA DOĞU’DA GÜÇLER MÜCADELESİ: SUUDİ ARABİSTAN’IN İRAN’A KARŞI YÜKSELİŞİ

upa-admin 24 Mayıs 2018 1.897 Okunma 0
ORTA DOĞU’DA GÜÇLER MÜCADELESİ: SUUDİ ARABİSTAN’IN İRAN’A KARŞI YÜKSELİŞİ

Arap-İslam coğrafyası, barındırdığı ekolojik zenginlik ve Doğu-Batı paralelinde oluşan yeraltı enerji ağı ile mevcudiyetini asırlar boyu sürdürmüş; önemi, zaman kavramını aşarak günümüze kadar ulaşmış ve modern dünyanın vazgeçilmezleri arasına girmiştir. Politikaların inşasında merkezi bir konuma sahip olan Arap-İslam coğrafyası, tarih boyunca uluslararası sistemin etkin güçleri tarafından ilgiyle takip edilmiş ve günümüzde de takip edilmektedir.

Soğuk Savaş sonrası hegemon rolünü tek başına üstlenen ABD, Barack Obama dönemine kadar Arap-İslam coğrafyasında büyük bir etki alanı oluşturmuş ve bu etki alanı, Irak’ın işgaliyle zirve noktasına gelmiştir. Ancak uluslararası sistemin hızlı bir şekilde gelişmesi ve birbirinden değişik coğrafyalarda farklı geçmişleri olan “güç”lerin süreç içerisinde ortaya çıkması, ABD’nin daha ihtiyatlı olmasına neden olmuştur. Bu güçler arasındaki en ciddi ülke olan Çin, günümüzde ABD için başlıca rakip pozisyonundadır. Büyük ekonomik atılımlar ve reformlar gerçekleştiren Çin, dünyanın sayılı ekonomik güçleri arasında olmasının yanı sıra, Afrika’da, Avrupa’da ve Arap-İslam coğrafyasındaki yatırımları ve kurmuş olduğu diplomasi ağı ile politik bir güç olmayı da başarabilmiştir.

Obama döneminde ilgisini Arap-İslam coğrafyasından Pasifik’e kaydıran ABD, Donald Trump dönemi ile bu süreci daha da hızlandırmıştır. “Önce Amerika” sloganını benimseyen Trump’ın Başkanlığı döneminde ulusal güvenlik stratejisiyle ilgili tehdit ve tanım listesinde değişikliğe giden ABD, Çin’i kendi varlığına bir tehdit olarak görmekte ve Arap-İslam coğrafyasında da çok farklı bir strateji[1] uygulanacağının sinyalini vermektedir. Trump’ın ulusal güvenlik stratejisinde, ABD için öncelikli tehdit tanımları ve kavramları, Obama dönemindekilerden farklılaşmıştır. El Kaide’nin yanında IŞİD’i de tehdit tanımlarına eklerken, kavramsal olarak da giderek İslam diniyle terörü açıkça birleştirdiğini görmekteyiz. Bu çerçevede, İran, ABD açısından yeni dönemde terörü destekleyen baş aktör olarak görülmektedir.

İran’a Karşı Suudi Arabistan

İran’ın zengin rezervli uranyum kaynakları, nükleer güç olmak için çaba sarf etmesi ve ABD’nin bölgede en önemli müttefiki olan İsrail’in güvenliğini tehdit eder hale gelmesi, İran’ın Arap-İslam coğrafyasındaki tehdit listesinde ilk sırada olmasının sebeplerindendir. Bunlardan ötürü de, İran ile P5+1 (ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya) arasında 2015’te imzalanan anlaşma, 8 Mayıs’ta Trump’ın anlaşmadan çekilmesiyle işlevsiz hale gelmiştir. ABD sadece anlaşmadan çekilmekle kalmamış, İran’a yeni yaptırımlar ve ambargo uygulayacağını da duyurmuştur.

Ancak İran’a karşı olan bu sert tutumun nedeni sadece nükleer faaliyetler değildir. İran’ın Suriye İç Savaşı’nda Rusya ile birlikte hareket etmesi, askeri anlamda Suriye’de hareket imkanı bulması ve bölgeyi şekillendiren bir güç konumuna yükselmesi gibi faktörler de ABD’yi çok rahatsız etmiştir. Ayrıca İran’ın Çin ile diyalogunu daha da arttırması, ABD’de endişe kaynağı olmuştur. Yaklaşık 900 milyar dolarlık “Bir Kuşak, Bir Yol” projesinin önemli noktalarına ev sahipliği yapacak olan İran, Çin’den milyarlarca dolar yatırım almakta ve bu yatırım süreci bu projeyle sınırlı kalmayarak telekomünikasyon, altyapı ve konut yapım projeleriyle daha da genişlemektedir.

İran’ın bölgede güçlenme süreci, karşı konulamaz noktaya gelmeden önce önlem alınma ihtiyacı doğurmuştur. Bu önlem alınma süreci, şu anda nükleer anlaşma iptaliyle, ekonomik yaptırımlarla ya da bölgede Suudi Arabistan’ın İran’a karşı güçlendirilmesiyle gerçekleştirilmektedir. İktidarı alır almaz Suudi Arabistan ile milyon dolarlık askeri anlaşmalar imzalayan Trump, Suudi Arabistan’ı güçlendirme çalışmasına başlamış ve bölgede aktif bir şekilde rol oynayabilecek bir alan tasarlamıştır. Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi Muhammed bin Selman aracılığıyla başlatılan modernleşme çabaları ve ABD ve İsrail’le yakınlaşma süreci, bölgenin politik dengelerini sarsmıştır. Ayrıca Körfez İşbirliği Konseyi ve İslam İşbirliği Teşkilatı aracılığıyla İran’ın geri plana atılması, Suriye İç Savaşı’nda büyük bir nüfuz elde eden İran’ın bölgede dışlanması sürecini de başlatacaktır.

Darbe sonucu ülkenin başına geçen Sisi’li Mısır ise, bölgedeki bu gelişmelere karşı konumunu ABD ve Suudi Arabistan’ın çıkarları etrafında şekillendirmektedir. Bölgede Suudi Arabistan önderliğinde bir İslam ittifakı veya cephesi oluşturma çabalarında, Mısır, yardımcı bir devlet olma pozisyonundadır. Bu gelişmeleri destekleyen bir durum ise, Mısır ve Suudi Arabistan’ın Dış İşleri Bakanlıkları tarafından Suriye’ye asker gönderme açıklamalarıdır. Rusya ve İran’ın (Türkiye de dâhil) bölgedeki aktif politikalarından oldukça rahatsızlık duyan ABD ve Suudi Arabistan, bu durumun önünü kesmek istemektedirler. İran’ın uluslararası sistem aracılığıyla kontrol altına alınarak ekonomik olarak güç kaybetmesiyle, Suriye’deki askeri bütçesi olumsuz etkilenecektir.

Özetle, İran’a karşı olan yaptırımlar, bölgede İran’ın güçlenmesinin önüne geçerek, Suudi Arabistan’ın yükselmesi amacını taşımaktadır. Bu amaca, ABD’nin en önemli müttefiki İsrail aracılığı ile ulaşılmaya çalışılmaktadır. İsrail’e büyük bir tehdit oluşturan İran, Suudi Arabistan tarafından etkisiz bırakılmaya çalışılmaktadır. Ancak bu politik hamlelerin bölgede ne kadar başarıya ulaşacağı tartışmalıdır. İran’ın ABD tarafından kontrol edilmesi, Malakka ve Hürmüz Boğazları aracılığıyla enerji ihtiyacını karşılayan Çin’i önemli ölçüde etkileyecektir. Ayrıca Suriye denkleminde İran’ın stratejik ortağı olan Rusya’nın, kısaca Asya-Pasifik bloğunun bu gelişmelere ne tepki vereceği pek de tahmin edilebilir değildir.

 

Sadık ÖNCÜ

 

 

[1] Detaylı bilgi için bakınız; Serkan Dere & Sadık Öncü, “Strategic Permanence: USA’s Manbij Policy In The Asian-Pacific Centre”, https://www.academia.edu/36285437/Strategic_Permanence_USA_s_Manbij_Policy_In_The_Asian-Pacific_Centre, (Erişim Tarihi: 8 Mayıs 2018).

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.