AZERBAYCAN VE BM: 27 YILLIK İŞBİRLİĞİNİN GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

upa-admin 15 Nisan 2019 1.439 Okunma 0
AZERBAYCAN VE BM: 27 YILLIK İŞBİRLİĞİNİN GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

Azerbaycan’ın Birleşmiş Milletler üyeliğinin 27. yıldönümü kutlandı. Politika uzmanları, 2 Mart 1992’den günümüze kadar Azerbaycan ile BM arasında ilişkilerin kayda değer şekilde geliştiği yönünde ortak görüş belirtmektedirler. Nitekim Azerbaycan, bu süre zarfında BM ile ilişkilerini bütün alanlarda hızla geliştirmeyi başarmıştır. Ancak bağımsızlığın ilk yıllarında BM ile ilişkilerde birtakım sorunlar yaşanıyordu. Dönemin Azerbaycan yönetiminin politik açıdan deneyimsizliği ve bazı güçlerin tahripkâr faaliyetleri sonucunda ülke, BM ile aktif şekilde işbirliği yapamadı. Milli lider Haydar Aliyev’in yönetime dönüşüyle ise, durum tamamen değişti. Söz konusu dönemden itibaren, Azerbaycan’la BM arasındaki işbirliği kapsamlı şekilde devam etmenin yanı sıra bağımsız Azerbaycan’ın çıkarları doğrultusunda gelişti. Bu bağlamda, Azerbaycan-BM ilişkilerinin jeopolitik özellikleri üzerine detaylı değinmenin gerekli olabileceğini düşünüyoruz.

Bretton-Woods sistemi ve BM: 1945 yılından sonra oluşan zıtlıklar

Birleşmiş Milletler (BM), dünyadaki en saygın uluslararası örgüt olarak bilinir. Örgütün tarihi ve amaçları konusunda yeterli kadar bilgiler vardır. Nisan 1945’de ABD’nin San Francisco kentinde Sovyetler Birliği (SSCB) ile ABD temsilcilerinin birkaç aylık çalışmaları sonucunda BM Antlaşması konusunda mutabakata varıldı. Anlaşma, Haziran 1945 yılında San Francisco’da düzenlenen ve 50 ülkenin katıldığı uluslararası konferansın onayına takdim edildi. Bu süreçte SSCB ve ABD’nin etken rolü açıkça görülmekteydi. Ekim 1945’de BM Antlaşması yürürlüğe girdi. Nazi Almanyası üzerinde zafer kazanan büyük devletler, dünya politikasını uluslararası hukuka uygun şekilde düzenlemek için BM’yi oluşturdular. Fakat bazı nedenlerden dolayı politika uzmanları bir hususa değinmeyi hiç istemiyorlar. Bu husus, günümüzde BM ile ilgili bazı zıt durumların oluşmasında da etken rol oynadı. Şimdi BM’nin önemli miktarda üyesi bulunuyor. Buna rağmen, örgütün dünya politikasına etkisi geçtiğimiz yüzyıldakinden hiç de fazla değildir. Bunun farklı nedenleri vardır. Bu açıdan, BM kurulduğu dönemde ortaya çıkan bir hususu kaydetmek gerekir.

Söz konusu dönemde oluşturulacak dünya düzeninde hangi faktörlere önem verileceği konusunda ABD ve SSCB arasında görüş ayrılığı yaşanmaktaydı. Washington, dünya ekonomisinin kalkınma ve düzenlenme mekanizmasının sağlanması için küresel barışı temin etmenin mümkünlüğüne inanıyordu. SSCB ise, Amerika’nın sunduğu bu yaklaşıma destek vermeyerek, dünya çapında politikanın düzenlenmesinin daha verimli olduğu görüşünü savunuyordu. Sonuçta iki küresel sistem oluştu: Bretton Woods sistemi ve Birleşmiş Milletler.

Bretton Woods (ABD’de küçük bir şehir) sistemi, başlıca olarak ekonomi-finans alanında dünya devletlerini bir arada tutmayı ön görüyor. Bu sistemin oluşması için ilk konferans 1944 yılında ABD’nin New Hampshire eyaletinin Bretton Woods şehrinde düzenlendi. Toplantıda üç önemli kuruluşun oluşturulması ön görülüyordu: Uluslararası Para Fonu (IMF), Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) ve Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT). Fakat SSCB, GATT’la ilgili belgeyi imzalamayı reddetti. GATT konusunda mutabakat 1947 yılında sağlandı. IMF ve IBRD, BM’nin kuruluşları sırasına dahil edildi.

Böylece dünyanın politik ve ekonomik açıdan yönlendirilmesi konusunda ilk dönemden Batı’yla SSCB arasında görüş ayrılığı oluştu. Moskova, uluslararası ekonomik gelişmelere müdahale etmedi ve bu yüzden ekonomi alanında bağımsız faaliyet yürüttü. Fakat bunun yanı sıra, dünyanın büyük çoğunluğunun yer aldığı uluslararası ekonomik gelişmelerin de dışında kaldı. Bu mücadele 20. yüzyılın ikinci yarısı itibariyle daha da derinleşti ve iki taraftan birisinin sahayı terk etmesiyle sonuçlanması gerekmekteydi. Bu ise, geçtiğimiz yüzyılın 1990’lı yıllarında patlak verdi. Sosyalist kamp, yapısal olarak meydana gelen ekonomik zorluklar yüzünden daha fazla dayanamadı ve çöktü.

Bu süreç, küresel jeopolitik gelişmeleri ciddi biçimde etkiledi. Doğal olarak, politika, büyük bir gücün çökmesinin etkisi dışında kalamazdı. Başta ABD olmak üzere Batı, kendi zaferini büyük ihtişamla duyurdu ve uluslararası örgütlerin küresel politikayı düzenlemesi konusuna gerektiği kadar samimi yaklaşmadı. Tam da böyle bir karmaşık dönemde -geçtiğimiz yüzyılın 90’lı yıllarının başında- bağımsızlığa kavuşan eski Sovyet Cumhuriyetleri BM’e üye oldular. Azerbaycan, BM’ye üye olan 181. ülkeydi.

Azerbaycan ve BM: Haydar Aliyev’in belirlediği işbirliği yolu

Doğal olarak, böyle bir karmaşık aşamada genç Müslüman bir ülkenin saygın uluslararası örgüte üye olması sıradan bir husus gibi değerlendirilemez. Büyük güçlerin yıllarca çarpıştığı bir örgütte doğru tutum sergilemek, devlet ve ulusal çıkarları sağlamak siyasi irade, profesyonellik ve diplomasi alanında üstün bir yetenek gerektiriyordu. Haydar Aliyev’den önceki siyasi iktidarlar, bu görevin üstesinden gelemedi. Azerbaycan, sadece hukuklarını savunamıyor, devlet olarak da tarihten silinmek tehlikesiyle yüzleşmişti.

Bunun başlıca nedeni deneyimsiz yönetim ve Ermenistan’ın -destekçilerinin yardımı ve talimatıyla- Azerbaycan topraklarını işgal etmesiydi. 1993 yılının Haziran ayına kadar bu yönde Azerbaycan için son derece zor bir durum oluştu. Milli Lider Haydar Aliyev, işte böyle ağır ve tehlikeli bir dönemde halkın talebi üzerine yönetime geçti. Böylece tüm alanlarda devlet politikasının kapsamlı ve verimli şekilde gerçekleştirilmesine başlandı. Haydar Aliyev, uluslararası örgütlerle, özellikle BM ile işbirliğine büyük önem veriyordu. 1994 ve 1995 yıllarında BM Genel Kurulu’nda konuşma yapan Haydar Aliyev, genç Azerbaycan devletinin bağımsız dış politikasının ve demokratik görüşünün temel hususlarını tüm dünyaya beyan etti. Böylece, Güney Kafkasya’da yeni demokratik ve barışçıl bir devletin kurulduğu tüm dünyaya iletildi. Bu husus, Azerbaycan-BM ilişkilerinin hangi temeller doğrultusunda geliştirileceğinin sinyallerini veriyordu. Sonraki aşamada yaşananlar, Bakü’nün, BM ile işbirliğine büyük önem verdiğini ve örgütün içtüzüğüne uygun şekilde faaliyet yürüttüğünü gösterdi.

Fakat az önce kaydettiğimiz gibi, büyük güçlerin örgütün kurulduğu ilk yıllarda sergiledikleri farklı tutumlar, BM’nin, tüm konularda adaleti sağlamasına ciddi biçimde engeller oluşturuyordu. Özellikle Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırısı sonucunda, Ermeni silahlı kuvvetlerinin işgal altında tuttuğu bölgeden çekilmesi meselesiyle ilgili karmaşık bir durum meydana geldi. BM, bu sorunla ilgili dört kararname çıkarsa da, bu kararnamelerin hükümleri şimdiye kadar yerine getirilmedi. Azerbaycan’ın BM üyeliğinin 27. yılında durumun hâlâ bu şekilde kalması doğal olarak üzüntü doğuruyor. Ülke, büyük umutlarla üye olduğu saygın uluslararası örgütün, Ermenistan-Azerbaycan Yukarı (Dağlık) Karabağ sorunuyla ilgili aldığı kararları yerine getirememesinden büyük üzüntü duymaktadır. Bu durum BM içtüzüğüne ve uluslararası hukuk normlarına aykırıdır.

BM Güvenlik Konseyi üyelerinin tutumu da bu durumun oluşmasında önemli rol oynamaktadır. Bu yüzden, 1995 yılında BM’nin 50. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen toplantıda konuşma yapan Haydar Aliyev, örgütte ciddi reformların yapılması gerektiğini vurguladı. Büyük Önder, konuşmasında jeopolitik kuralların dünyada yeni temellere dayatılması ve bu süreçte BM’nin farklı bir rol üstlenmesi gerektiğini özellikle kaydetti. Çünkü BM, dünyada en saygın ve yetkili bir örgüt olarak bilinmektedir. Özellikle BM Güvenlik Konseyi’nin aktif faaliyetinin ve tarafsız tutumunun sağlanması lazım. Çünkü Güvenlik Konseyi’nin uluslararası hukukun temel prensiplerinin ihlallerine karşı toplu şekilde tepki gösterilmesi sürecinin kapsamlı biçimde düzenlenmesi konusunda önemli bir fonksiyonu yerine getirmesi gerekiyor. Zira söz konusu normların ihlalleri, uluslararası barışa ve güvenliğe ciddi tehdit oluşturuyor.

Haydar Aliyev’in BM’ye büyük önem vermesi ve örgütle kapsamlı ilişkiler kurmaya başlaması olumlu sonuçlar doğurmaktadır. 1993 yılında, BM, düzenlediği 85. açılış toplantısında “Azerbaycan’da mültecilere olağanüstü uluslararası yardımın yapılmasına ilişkin” bir kararname çıkardı. Haydar Aliyev’in Eylül 1994’de BM 49. Genel Kurul Toplantısında yaptığı konuşma da uluslararası kamuoyunun dikkatinin Ermenistan-Azerbaycan Yukarı Karabağ sorununa yönelmesinde büyük rol oynadı. BM Güvenlik Konseyi’nin Yukarı Karabağ sorunuyla ilgili dört kararname kabul ettiğine az önce vurgu yaptık. Haydar Aliyev, Eylül 2000’de BM Milenyum Zirvesi’nde yaptığı konuşmasında dünyanın dikkatini bir kez daha bu sorunun çözümüne yöneltmekle, Azerbaycan’ın adalete dayanan tutumunu tekrar ifade etti.

Kapsamlı ve çok-yönlü ilişkiler: gerçekleştirilen başarılı programlar

Böylece, Azerbaycan, BM ile yeni düzeyde işbirliğini kapsamlı şekilde geliştirmeyi sağladı. Sonuçta, Azerbaycan, BM’nin farklı kuruluşlarıyla verimli bir işbirliği kurdu. Azerbaycan, BM’nin seçmeli kuruluşlarında, alt-komitelerinde, temel organlarında ve diğer kurumlarında yeterli kadar aktif faaliyet yürütüyor.

Azerbaycan, 1995 yılından itibaren BM’nin çok sayıda komisyon ve konseyine üye kabul edildi ve bu doğrultuda faaliyetini başarılı şekilde sürdürmektedir. Söz konusu komisyonlara BM Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC), ayrıca BM Kadın Birimi (UN Women), İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Yönetim Konseyi’ni ve diğerlerini örnek gösterebiliriz. Bunun dışında, Azerbaycan, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na (IAEA), BM Güvenlik Konseyi’ne üye seçildi. Azerbaycan, BM’nin sürdürülebilir kalkınma komisyonunun da üyesidir. Azerbaycan, BM’nin temel organ ve diğer kurumlarıyla da aktif şekilde işbirliği yürütmektedir. Bu sırada BM Kalkınma Programı (UNDP), BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), UNICEF, UNESCO, BM Sanayi Kalkınma Teşkilatı (UNIDO), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile başarılı şekilde genişlemekte olan ilişkileri gösterebiliriz.

Kaydettiğimiz üzere, Azerbaycan, UNESCO ile de kapsamlı işbirliği yürütmektedir. BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü olan UNESCO ile ilişkiler konusuna bu noktada detaylı şekilde değinebiliriz. 1994 yılında dönem Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in imzaladığı kararname ile UNESCO Azerbaycan Milli Komisyonu kuruldu. Bilim, eğitim ve kültürün dünya çapında önemini dikkate alan Azerbaycan yönetimi, bu sürece özel bir ilgi duymaktadır. UNESCO ile ilişkilerin hızla geliştirilmesinde ülkenin First Lady’si Mihriban Aliyeva önemli rol oynamaktadır. Haydar Aliyev Fonu, bu yönde devamlı programlar yürütüyor. Bu programlar, ülke hayatının tüm alanlarını kapsıyor. Ayrıca Azerbaycan kültürünün BM aracılığıyla dünyaya tanıtılması yönünde de önemli adımlar atılmaktadır.

1996 yılında ünlü Azerbaycan şairi ve düşünürü Muhammet Fuzuli’nin 500. doğum yıldönümü dolayısıyla Paris’de UNESCO merkez ofisinde büyük bir tören düzenlendi. 2000 yılında ise UNESCO merkez ofisinde ”Dede Korkut” destanının 1300. yıldönümü dolayısıyla büyük tören yapıldı. Tümüyle UNESCO anma ve kutlama etkinlikleri çerçevesinde onlarca yıldönümü töreni uluslararası düzeyde organize edildi. Mihriban Aliyeva, geleneksel müzik, edebiyat ve şiirin gelişmesine katkıları, müzik eğitimi ve kültür alanında uluslararası işbirliğine sağladığı hizmet ve UNESCO ilkelerine sadıklığından dolayı UNESCO iyi niyet elçisi unvanına sahip oldu. 2010 yılında ise, Mihriban Aliyeva, UNESCO Mozart Altın Madalyası’na layık görülmüştür. Özellikle kaydetmek gerekir ki, Mihriban Aliyeva’nın faaliyeti sayesinde Azerbaycan’ın kültür mirasının incilerinden sayılan İçerişehir, Kız Kalesi ve Şirvanşahlar Saray Külliyesi, Kobustan Kayaüstü Resim Sanatı UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edildi. Bunun dışında, Azerbaycan Muğamı, aşık sanatı, Nevruz bayramı, halı dokuma sanatı, ayrıca tar müzik enstrümanı UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne eklendi. Ayrıca çevgan at üzerinde oynanan geleneksel oyun da UNESCO Acil Korunma Gerektiren Somut Olmayan Kültür Mirası Listesi’ne ait edildi. Tüm bu kaydedilenlere ünlü Azerbaycan bilim ve kültür adamlarının, filozoflarının doğum yıl dönümleri dolayısıyla törenlerin yapılmasını da ekleyebiliriz.

Tüm bu söylediklerimiz, Azerbaycan’ın, bilim, eğitim ve kültür alanlarında BM ile üst düzeyde işbirliğini onaylayan somut vakalardır. BM ile tüm alanlarda başarılı ilişkilerin geçtiğimiz süre zarfında geliştirildiğini söyleyebiliriz. Özellikle Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in doğrudan girişimi ve çabası sonucu Azerbaycan-BM ilişkileri jeopolitika, siyaset, güvenlik ve diğer alanlarda hızla gelişmektedir.

Yeni aşama: İlham Aliyev’in siyasi iradesi ve iyi düşünülmüş işbirliği politikası

2003 yılında BM 58. Genel Kurul Toplantısında Azerbaycan Cumhuriyeti adına Başbakan olarak konuşma yapan İlham Aliyev, BM Güvenlik Konseyi’nin, oluşan durum doğrultusunda hızlı ve gereken tepkiyi veremediğini kaydetti. İlham Aliyev, bu durumun uluslararası alanda karmaşık sürecin yaşandığı dönemde üyeler arasında birtakım anlaşmazlıkların oluşması bazında ortaya çıktığına vurgu yaptı. Başbakan İlham Aliyev, özellikle BM Güvenlik Konseyi’nde belirli reformların yapılmasının gerekliliğini ifade etti. Net olarak, İlham Aliyev, BM mekanizmasının tekrar oluşturulmasına gerek duyulduğunu açık şekilde dile getirdi. Özellikle BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerine tanınan veto hakkı konusunun tekrar ele alınmasını önerdi. Bir yıl sonra, Eylül 2004’de artık Cumhurbaşkanı sıfatıyla BM 59. Genel Kurul Toplantısına katılan İlham Aliyev, konuşmasında vurguladı ki, ”güncelleştirilen Güvenlik Konseyi, daha geniş terkipte fazla sorumlu ve demokratik, iş yöntemleri daha şeffaf olmalı, 21. yüzyılın yeni tehditleri, riskleri ve tehlikelerine karşı  daha hızlı şekilde cevap vermelidir.” Devlet Başkanı, söz konusu toplantıda Ermenistan-Azerbaycan Yukarı Karabağ sorunuyla ilgili Güvenlik Konseyi’nin aldığı dört kararnamenin hükümlerinin yerine getirilmediğine de vurgu yaptı. Cumhurbaşkanı, bu hükümlerin yerine getirilmesinin BM Güvenlik Konseyi için önemli olduğunu ifade etti. Ardından 29 Ekim’de BM Genel Kurulu Toplantısında Azerbaycan heyetinin girişimiyle ”Azerbaycan’ın işgalde bulunan bölgelerinde durum” konusu toplantının gündeminde yer aldı.

Bu faaliyet sonucunda 7 Eylül 2006 tarihte düzenlenen BM 60. Genel Kurul toplantısının 98. oturumunda ve 14 Mart 2008 tarihte yapılan 62. toplantının 86. oturumunda ”İşgal edilen Azerbaycan topraklarında durum” başlıklı kararnameler kabul edildi. Söz konusu belgelerde BM Güvenlik Konseyi’nin önceki dört kararnamesi doğrultusunda Azerbaycan’ın işgal edilen topraklarında Ermeniler’in yerleştirilmesinin kabul edilemez olduğu açıkça kaydediliyor. Buna ilaveten, işgal edilen Azerbaycan topraklarında Ermeniler’in birtakım tahrikçi hareketlerde ve yıkıcı faaliyetlerde bulunması, doğayı mahvetme girişimleri sert bir dille kınandı. Özellikle kaydetmek gerekir ki, bu belgelerde Ermeni silahlı kuvvetlerinin Azerbaycan topraklarından derhal, tümüyle ve hiçbir şart olmadan çekilmesi istenmekte, Azerbaycan’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı ifade edilmektedir. Tüm bu hususlar, kuşkusuz, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in konuya direkt BM karşısında bir kez daha dikkat çekmesi sonucunda mümkün oldu.

Bunun yanı sıra, Azerbaycan-BM işbirliğinde barış ve güvenlik konularında ilişkiler de farklı bir yere sahip. Azerbaycan, BM kurumlarında barış ve güvenlik konularına ilişkin siyasi müzakerelerde hep aktif şekilde yer alıyor. Bakü, BM’nin mandasıyla yürütülen faaliyetlere katkı sağlamaktadır. Bu açıdan, Azerbaycan’ın, BM çerçevesinde teröre karşı yürütülen mücadelede aktif katılımını özellikle kaydetmek gerekir. Azerbaycan, BM Güvenlik Konseyi’ne bağlı olarak kurulan Terörle Mücadele Komitesi ile verimli şekilde işbirliği yapıyor ve söz konusu kuruluşa Azerbaycan’da terörle mücadele alanında yürütülen faaliyete ilişkin raporlar sunuyor.

Azerbaycan-BM ilişkilerine değindiğimizde, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin, 2012-2013 dönemi için BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyelik seçimlerinde Doğu Avrupa grubundan adaylığına ilişkin söz etmeden geçemeyiz. Seçimlerde 155 ülkenin oyunu alan Azerbaycan, BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyesi oldu. İlham Aliyev’in başkanlığıyla 2012 yılının Mayıs ayında Güvenlik Konseyi’nin toplantısının düzenlenmesi Azerbaycan’ın diplomasi alanında kazandığı en büyük başarılardan birisidir. Ayrıca bu, Azerbaycan’ın, uluslararası alanda ağırlığının artması ve BM’de büyün saygınlık kazanmasının da ifadesiydi.

Azerbaycan, sivil, demokratik ve işbirliğine önem veren bağımsız bir devlet olarak, BM çerçevesinde politik, ekonomik ve kültürel alanlarda gerçekleştirilen programların insanlığın refahına hizmet edebilmesi için aktif şekilde faaliyet yürütüyor. Bu açıdan, Azerbaycan, jeopolitik, politik ve güvenlik konularında dengenin sağlanmasına çalışmaktadır. Örneğin, Azerbaycan, sürdürülebilir kalkınmayla ilgili BM programlarında yer alıyor. Bu sırada 2015 yılında yapılan BM Zirvesi’nde önümüzdeki 15 senede (2030’a kadar) küresel kalkınmayla ilgili birtakım somut hedeflerin (17 adet SDG, toplamda 169 hedef) belirlenmesinin özellikle kaydedilmesi gerekir. Bu yönde Azerbaycan-BM işbirliği ekonomik kalkınma, yoksulluğun ortadan kaldırılması, gıda temini, eğitim, çevre, kadın eşitliği ve diger önemli kalkınma konularını içeriyor. Bu çerçevede, Azerbaycan-BM işbirliği, kuşkusuz, uzun süre devam edecektir.

Böylece BM-Azerbaycan işbirliği 27 yıldır hızla gelişiyor ve derinleşiyor. Bu gerek BM gibi saygın bir uluslararası örgüt, gerekse de Azerbaycan için faydalıdır. Azerbaycan, dünyanın saygın uluslararası örgütlerinde kendi yeri, rolü ve bağımsız tutumuyla seçilen ülke olarak kabul görmektedir. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in liderliğiyle bu sürecin bir hayli derecede ivme kazanacağına güvencimiz tamdır.

 

Leyla MAMMADALIYEVA

Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Felsefe Enstitüsü doktora öğrencisi

Kaynak: http://newtimes.az/tr/organisations/6010/

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.