ETNİK TEMİZLİK YALANININ ARKASINDAKİ GERÇEK

upa-admin 26 Eylül 2023 567 Okunma 0
ETNİK TEMİZLİK YALANININ ARKASINDAKİ GERÇEK

Azerbaycan topraklarında Ermenistan’ın işgalini sonlandıran 44 Günlük Vatan Savaşı başta olmak üzere, 10 Kasım 2020 yılında imzalanmış üçlü beyanname sonrasında Azerbaycan’ın gerçekleştirdiği cevap nitelikli tüm askeri operasyonlar ve en son olarak da 19 Eylül tarihindeki lokal nitelikli anti-terör operasyonu uluslararası hukuk açısından tam anlamıyla “barışa zorlama önlemleri” olarak nitelendirilebilir. Çünkü söz konusu tüm bu askeri önlemlerin hepsinin sonucunda, uluslararası hukukun taleplerine bir adım daha yaklaşılmıştır. Hukuka yaklaşmak ise doğru olana yaklaşmak demektir. Doğru ise İYİ’dir. “Doğru ve İYİ’den kim rahatsız olur?” sorusunun cevabını düşünen değerli okuyucunun takdirine bırakmak istiyorum.

Azerbaycan’ın 19 Eylül tarihindeki lokal anti-terör operasyonu, aslında bir sürpriz değildi. Bu, Azerbaycan’ın 3 senedir tekrarladığı uyarılarının bir sonucudur. Çünkü 2020 tarihinde imzalanmış üçlü beyannamenin 4. maddesi, Azerbaycan’a ait Karabağ bölgesinde bulanan yasadışı silahlı Ermeni grupların Azerbaycan’ı terk etmesini öngörüyordu. Bu terk etme, Azerbaycan’ın izni ile bölgeye gelen geçici Rus Barış Gücü’nün ülkeye dahil olmasına paralel olarak gerçekleşmeliydi. Azerbaycan tarafı, kendine ait bölgelerde bulunan ve etnik olarak Ermeni sayılan insanların ülkeye güven içinde entegrasyonu için Rus Barış Gücü’ne olanak sağlamıştı.

19 Eylül tarihindeki lokal anti-terör operasyonu sonucunda Azerbaycan’a ait Karabağ bölgesinde bulunan yasadışı silahlı Ermeni gruplar çok ciddi kayıplar verdi ve 23 saat sonra silahlarını bırakarak teslim olmayı kabul ettiler. Çok titizlikle gerçekleştirilen askeri operasyonlar sırasında sivillerin zarar görmemesine özen gösterilmiştir. Bunu Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan dahi teyit etmektedir. Azerbaycan’ın teklifi üzerine, Ermeni azınlığın temsilcileri (suça bulaşmış ve çete irtibatı olmayanlar) 21 Eylül tarihinde Azerbaycan’ın Yevlah şehrinde görüşmeyi kabul ettiler. Hatırlatmak isterim ki, daha önce Azerbaycan Cumhuriyeti hükümeti tarafından yapılan görüşme teklifleri reddedilmişti.

21 Eylül tarihinde gerçekleştirilmiş görüşmede, Azerbaycan Cumhuriyeti anayasası ve ilgili yasal mevzuatının talepleri Ermeni azınlık temsilcilerine izah edilmiş; Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Ermenistan gibi mono-etnik bir ülke olmadığı, Azerbaycan’da bulanan diğer etnik azınlıklar gibi barış içinde bir arada yaşanabileceği bildirilmiş, onların güvenliğinin sağlanması başta olmak üzere tüm anayasal haklarının temin edileceği garanti edilmiş ve af yasasının gözden geçirilebileceği duyurulmuştur.

İkinci görüşme 25 Eylül tarihinde Azerbaycan’ın Hocalı şehrinde yapıcı bir ortamda gerçekleştirilmiş; birinci görüşmenin sonucu olarak Azerbaycan’ın sağladığı yardımlardan memnuniyet ifade edilmiş, üçüncü görüşmenin Azerbaycan Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Sayın Şahin Mustafayev’in Başkanlığında gerçekleştirilmesi, bölgede sahra hastanelerinin kurulması ve Ermeni azınlığın sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin Azerbaycan’ın diğer bölgelerine diyalog amaçlı ziyaretlerinin gerçekleştirilmesinin gözden geçirilmesi kararlaştırılmıştır.

Barış ve diyalog ortamının oluşturulması doğrultusundaki girişimlere rağmen, Azerbaycan’da yaşamayı tercih etmeyip gönüllü göç edenlerle ilgili bazı Batı hükümetlerinin talimatları doğrultusunda “etnik temizlik” haberlerinin servis edilmesi “İYİ ve Doğru“ya hizmet emiyor. Bu kapsamdaki bütün haberlerde sıklıkla şu ifade kullanılıyor: “uluslararası düzeyde Azerbaycan’a ait olan fakat çoğunluğu Ermeni olan Karabağ bölgesi”. Şu sorular neden sorulmuyor: 1-) Orada önceden Azerbaycanlılar yaşamıyor muydu, orası 30 senedir neden mono-etnik?, 2-) Ermenistan işgali sonucu orada etnik temizliğe maruz kalan, katledilen, göçe zorlanan yerli halkın temel haklarına ne oldu?, 3-) Onların özel mülkiyetine kimler çöktü?, 4-) Bu gün alelacele Azerbaycan’ı terk edenlerin kahir ekseriyeti 1990’larda özel mülkiyete çökenler değil mi? Hocalı, Başlıbel, Ağdaban, Garadağlı, Ballıkaya katliamlarını gündeme getirelim mi? Şimdiki Ermenistan’dan kovulan 100 binlerce Azerbaycanlılar konusuna değinelim mi? Etnik temizlik konusunda uzman/usta olanın kim olduğunu söylemeye gerek var mı?

Azerbaycan, sorunu uluslararası hukuk ve tarihi gerçekler çerçevesinde çözmeye çalışıyor. Güney Kafkasya bölgesinin barış, iş birliği ve refah alanı olması doğrultusunda somut adımlar atıyor ve projeler gerçekleştiriyor. Güney Kafkasya bölgesi ile hiçbir coğrafi bağlantısı olmayan, sorunların devam ettirilmesini bölgeye müdahale imkânı/aleti olarak görenlerin ellerinden bu “imkân” yavaş yavaş çıkmaktadır. Asıl sorun, “etnik temizlik” değil, işte asıl sorun bu.

Sömürgecilik geçmişinden kalan alışkanlığı devam ettirmek amacıyla BM Güvenlik Konseyi’nde sahip olduğu imkânlar dahil tüm olanakları ile çabalayanların girişimleri hiçbir sonuç vermedi ve vermeyecektir. Sonuçta, Doğru ve İYİ mutlaka kazanacaktır.

Dr. Elsevar SALMANOV

Azerbaycan Cumhuriyeti Malezya Büyükelçiliği Müsteşarı

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.