Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in 13 Mayıs 2024’te Türkiye’ye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmek üzere yaptığı ziyaret, son 1 yıldaki 4. görüşmeydi ve görüşme serilerinin son halkasıydı. 2019 Kasım ayında, Türkiye-Libya arasında, “deniz yetkilerinin sınırlandırılması anlaşması” ile yoğunlaşan anlaşmazlıklar, münhasır ekonomik alanlar, Türk sondaj gemileri, Mavi Vatan, Kıbrıs’ta iki devletli çözüm başlıklarında gerilen ikili ilişkiler, Mayıs 2022’de Miçotakis’in ABD Kongresi’nde 37 kez ayakta alkışlandığı konuşma ile neredeyse kopma noktasına gelmişti. Bir yandan, Lozan statüsüne aykırı olarak silahlandırılan Doğu Ege Adaları, mevcut sorun başlıkları içinde yer alan Ege’de karasuları ve kıta sahanlığı anlaşmazlıkları, son yıllardaki siyasalarla, iyice korkutan bir içerik taşımaya başlamıştı.
Bu bağlamda, ABD’nin Dedeağaç’tan Girit’e kadar Yunanistan’ı ABD üssü haline getirmesi, Fransa’nın “Yunanistan’ı koruma” başlığında uçak gemisi göndermesi, Batılı ülkelerin destek adı altında Yunanistan’a sürekli silah satması, F-35 konusunda, Türkiye’ye CAATSA yaptırımları çerçevesinde verilmeyen uçakların Yunanistan’a verilmesi, Yunanistan’a yönelik tehlikeli bir siyasal kampanyanın tablosunu oluşturdu. Yunan Başbakanı Batı başkentlerini ziyaret ettiğinde, Yunanistan’ın Ukrayna gibi olmaması gerektiğini ifade ederken, NATO üyesi Türkiye’yi Rusya’ya benzeterek, yayılmacı emeller beslediği suçlamasını öne sürmesi, reel politikten sapan, Batı siyasalarında Yunanistan’ı taşeronlaştıran, ABD üsleri çerçevesinde garnizonlaştıran bir sürreal zemini ortaya koydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Miçotakis’le bir daha görüşmemek üzere söylediği sert sözler, 2023’e kadar, yüksek yoğunluklu bir siyasal çatışma ve askeri risk tablosunu ifade etti. Bu noktada, Doğu Akdeniz başlıkları, Yunanistan’ın Davos sonrasında, 2009’dan itibaren, Güney Kıbrıs’ı da içine katarak, İsrail’le önce savunma, sonrasında gelişen askeri işbirliği üçgeni, 2020’de kadük kalan East Med projesi de dahil, farklı arayışları gündeme getirdi. Türkiye ile sorun yaşayan Yunanistan ve İsrail’in yakınlaşması hem Batı ekseninde, bölgesel yeni açılımları, hem de 13 Mayıs ziyaretinde olduğu gibi, 7 Ekim 2023 sonrasında, İsrail’in verdirdiği ağır sivil kayıplara gerekçe bulmaya çalışan Yunan Başbakanın tavrında da somutlaşan, siyasal bir mahkumiyet noktasına geldi.
Yüzyılın en büyük doğal felaketlerinden 6 Şubat 2023 depremi sonrası başlayan insani yakınlaşma, iki lider arasında Temmuz’da NATO, Eylül’de BM Genel Kurulu zirvesi derken, Aralık ayında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan ziyareti ile belli bir siyasal olgunluğa ve anlaşma düzeyine vardı. Miçotakis’in iade-i ziyareti ile Temmuz 2023’ten beri, dördüncü zirve gerçekleşmiş oldu. Batı’nın desteğiyle Türkiye’ye karşı sert siyasal söylem kullanan Yunanistan, mevcut tutumlarından vazgeçmese de, diplomasinin ve diyalog kapısının açık olmasını 2023’ten itibaren tercih etmeye başladı. Türkiye de, bu siyasaya uyum gösterdi. Çözülemeyen sorunları ve iki ülkenin tutumlarını sabit tutarak, uzlaşılabilecek konuların ele alınması, öne çıkartılması, Türk dış politikasının bugünkü yüzeyine de uygun olarak, kompartıman siyasetinin ortaya konulmasını sağladı.
13 Mayıs 2024 ziyaretinde, Kariye’nin cami olması Miçotakis tarafından eleştirilirken, polemik bu konu ya da Ege veya Kıbrıs’tan çıkmadı. Her iki lider, bu konulardaki mevcut devlet tutumlarını yineledi. Ancak polemik, Hamas başlığında belirginleşti. Miçotakis, Hamas’ı “terörist örgüt” olarak nitelerken, Erdoğan ikili basın toplantısının sonunda müdahale ederek, Hamas’ın “direniş örgütü” olduğu görüşünü yineledi, Miçotakis’i eleştirdi, ama bu bile, büyük bir stres ortamına dönüşmedi. Erdoğan, bu eleştirileri ortaya koyarken de, Yunanistan’ın Filistin devleti konusunda, BM Genel Kurulu’ndaki politik tutumunu övdü. Bu arada Batı Trakya Türkleri konusunda Erdoğan sorunları tekrar dile getirirken, Miçotakis sorunları yine kabul etmedi, Türk kimliği değil, Müslüman kimliğini esas aldıklarını dile getirerek, malum devlet politikalarını tekrarladı. Rum azınlığın Türkiye’de sayısının azaldığını vurguladı.
İki ülke arasında, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) toplantılarının süreceğinin de açıklanması, Türkiye-Yunanistan arasında “kontrollü gerginlik” isteyen ABD’nin ve diğer müttefiklerin ne kadar işine gelir, tahmin etmek çok güç gözüküyor. Sığınmacı konusu Yunanistan’ın yüksek duvarlı güvenliği ve Avrupa güvenliği başlığında, geri kabul anlaşması ile Türkiye’ye ne sağladı, bilanço ortada gözüküyor. Ege adaları için, “kapıda vize” uygulaması da Yunanistan turizm gelirleri açısından, önemli bir avantajı beraberinde getiriyor.
Tüm bu kaydedilen konular çerçevesinde, Ege’den Kıbrıs’a çözülemeyen sorunlar, varlığını ve ülkelerin tutumları da içeriğini koruduğu temelde, görüşülebilen konularla, kompartıman siyaseti, dört yanı savaşlarla çevrili coğrafyamızda, her şeye karşın diplomasinin konumu, iki halkın ortak kültürel zemindeki yakınlığı ve kamu diplomasisi ile güçlendirildikçe, daha yapısal işbirliklerini orta ve uzun vadede gündeme getirebilir. Yeter ki, büyük güçler işe karışmasın, araya girmesin…
Kapak fotoğrafı: https://tele1.com.tr/cozulemeyecek-sorn-yok-diyen-erdogan-ile-micotakis-arasinda-hamas-tartismasi-1064974/
Doç. Dr. Deniz TANSİ