Paris merkezli Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IRIS) Müdür Yardımcısı ve Fransa’nın en önde gelen Türkiye uzmanlarından olan Prof. Dr. Didier Billion, 2 Ocak 2025 tarihinde Uluslararası Politika Akademisi (UPA) YouTube kanalına bir mülakat vermiş ve Suriye’deki gelişmelere dair önemli yorumlarda bulunmuştur. Bu yazıda, Billion’un fikirleri özetlenecektir.
Fransız uzman, konuşmanın başında sorduğum soru üzerine, Suriye’deki gelişmeleri yorumlamakta ve ilk olarak bu ülkedeki gelişmeler hakkında çok dikkatli olunması gerektiğini söylemektedir. Herkesin zalim bir diktatörün (Beşar Esad) düşüşünü kutladığı ortamda yeni iktidara gelen Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) grubu ve liderliğinin (Ahmed el Şara veya eski adıyla Ebu Muhammed el-Cevlani/Colani) çok radikal bir kökten gelmesinin yarattığı endişeleri ima eden Billion, buna karşın her insanın zaman içerisinde değişim ve dönüşümden geçebileceğini ve bu anlamda kimseye karşı ön yargılı olmamak gerektiğini belirtmektedir. Bu doğrultuda, Fransa, Avrupa Birliği (AB) ve uluslararası toplumun Suriye’deki yeni yönetime kapıları kapamaması gerektiğinin altını çizen Fransız uzman, tam tersine yeni yönetimle diyalog kurmanın faydalı olacağını düşünmektedir. Fransa Dışişleri’nin yeni yönetimle diyalog ve Şam’daki Büyükelçiliğin yeniden açılması için Suriye’ye kısa süre önce bir heyet gönderdiğini de söyleyen Didier Billion, bunun doğru bir yöntem olduğunu düşünmektedir. Uluslararası ilişkilerin dostluğa dayalı bir iş olmadığını da belirten Billion, Realizm (Gerçekçilik) ilkelerine vurgu yapmakta ve çıkarlar temelinde gelişen diyalogdan söz etmektedir. Bu bağlamda, Billion, Suriye’nin geleceği bağlamında özellikle bu son süreçten en kazançlı devlet olarak öne çıkan Türkiye’nin vereceği kararların önemli olacağını da söylemektedir. Billion, bu soruya cevaben, son olarak, Türkiye’nin çok uzun (900 küsur kilometre) bir sınırının olduğu Suriye’deki yeni yönetimle yakın bağlarının olduğunu ve şu ana kadar bu konuyu çok iyi götüren Türkiye’nin özellikle MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Suriye ziyaretleriyle gücünü gösterdiğini de sözlerine eklemektedir. Billion, Suriye’de halen tehlikeli olabilecek bir IŞİD (DEAŞ) varlığının bulunduğunu da hatırlatmaktadır.
Didier Billion, ikinci soruma cevaben ise Kürt meselesine odaklanmakta ve bu konuda Türkiye’nin yaşadığı güvenlik risklerini değerlendirmektedir. İlk olarak terörizmin ne olduğu ve teröristlerin kim olduğu konusunda halen uluslararası siyasette anlaşmazlıkların yaşanabildiğini anımsatan Billion, PKK’nın Türkiye ve tüm Batılı devletlerce bir terör örgütü olarak kabul edildiğini, ancak Suriye merkezli PYD ve YPG örgütlerin henüz AB ve Batılı devletlerce terör örgütü kabul edilmediklerini vurgulamaktadır. Billion, bu iki örgütün PKK ile bağlarını çok iyi bildiğini söyleyerek bu konuda Türkiye’nin terörle mücadelesine destek verir bir pozisyon alırken, terörle mücadele konusunda alternatif politikaların uygulanabildiğini anımsatmakta ve bu bağlamda Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli’nin birkaç hafta önce yaptığı Abdullah Öcalan açılımını gündeme getirmektedir. Bahçeli’nin uzun ve milliyetçi siyasi kariyeri düşünüldüğünde bu açılımın çok önemli ve şaşırtıcı olduğunu düşünen Billion, DEM Parti’nin Öcalan’la görüşmek için bir heyet oluşturduğunu da belirtmektedir. Yakın geçmişte (2012-2015) yaşanan “çözüm süreci“ne benzer şekilde gelişen bu sürecin başarıya ulaşmasını çok istediğini belirten Didier Billion, buna karşın sürecin risklerinin olduğunu ve Türk yetkililerin önemli ve zor kararlar almak zorunda kalabileceklerini vurgulamaktadır. Bu anlamda, Suriye ve Kürt meselelerinin bu son süreçte iç içe geçtiklerini ifade eden Fransız uzman, herşeye rağmen diplomasiye bir şans verilmesi gerektiğini; zira siyasette tarafların zaten dostlarıyla değil, hasımlarıyla müzakere etmek zorunda kaldığını söylemektedir. Billion, bu soruya cevaben sonsöz olarak, Fransa’nın Kürt Sorunu ve PKK konusunda daha az ideolojik ve daha Realist bir tavır alması gerektiğini sözlerine eklemekte ve Fransız siyasi zihninde PKK’nın ilerici bir örgüt olarak kabul edilmesinin yanlış bir eğilim olduğunu vurgulamaktadır. Ek olarak, Billion, tarafların istemesi halinde Fransa’nın arabuluculuk yapabileceğini de ifade etmektedir.
Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ