Trump ve Putin’den Ukrayna İçin Tarihi Bir Adım: Diplomasi Zafer Mi Kazanıyor?
2025 yılı Şubat ayı başlarında, yeni seçilen Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump ile Rusya Federasyonu (Rusya) Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’daki devam eden çatışmayı sona erdirmek amacıyla uzun bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiler. Olumlu geçen bu görüşme sonrasında, ikilinin görevlendirdiği Dışişleri Bakanları Rubio ve Lavrov, Suudi Arabistan’da kritik bir görüşme gerçekleştirdiler. Riyad yakınlarında gerçekleşen bu görüşme, küresel siyasette önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Hem ABD-Rusya ilişkileri, hem de Ukrayna’daki savaşın geleceği için tarihi sonuçlar doğurabilecek bu görüşme, daha şimdiden dünya çapında büyük yankılar uyandırmıştır. Ancak bu görüşme yalnızca Ukrayna Savaşı’na değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel güç dengelerine dair önemli soruları da peşi sıra gündeme getirmektedir.
ABD ve Rusya heyetleri önceki gün Suudi Arabistan’da Ukrayna krizini konuşurlarken
Görüşmenin Özeti ve Katılımcılar
Trump ve Putin’in görevlendirmesiyle iki ülke Dışişleri Bakanları ve ekiplerinin gerçekleştirdiği bu zirve, her iki liderin de Ukrayna’da yıllardır süren çatışmayı diplomatik yollarla sona erdirme konusunda kararlı olduklarını gösterdi. Toplantıya ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un yanı sıra üst düzey başka yetkililer de katıldı. Ancak soruna doğrudan taraf olan Ukrayna ve sorunun yakından ilgilendirdiği Avrupa Birliği’nin (AB) temsilcileri bu toplantıda yer almadı. Bu durum, toplantının uluslararası toplumu nasıl etkileyebileceğine dair bazı tartışmalara da yol açtı. Özellikle Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ve Avrupa Birliği yetkilileri, görüşmelere dahil edilmemelerini ve müzakerelerde şeffaflık olmamasını eleştirdiler.
Başkan Trump, görüşme sonrasında yaptığı açıklamalarda, Ukrayna’daki savaşı sona erdirme konusunda kendisine güveninin tam olduğunu ifade etti. “Bu savaşı bitirme gücüm olduğunu düşünüyorum” diyen Trump, savaşın sonlandırılması için yakın bir dönemde daha fazla temas kurmayı beklediğini vurguladı. Vladimir Putin ise, ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerin yeniden şekillendirilmesi gerektiğini ve savaşın bitirilmesi için iş birliğine açık olduklarını belirtti.
Ukrayna’nın Perspektifi: Diplomasi mi, Güvenlik mi?
Ukrayna tarafı, bu görüşmelerin ardından temkinli bir tutum sergileyerek, savaşı sona erdirme sürecinde kendi seslerinin duyulmasının kritik olduğunu dile getirdi. Nitekim Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, Rusya ve ABD arasındaki görüşmelerin Ukrayna halkı ve hükümetinin iradesini yansıtacak şekilde yapılması gerektiğini söyledi. “Ukrayna, bu savaşın merkezindedir. Bizim onayımız olmadan yapılacak her türlü anlaşma, ülkemiz için tehlike oluşturabilir.” diyen Zelenski, savaşın sona erdirilmesinin ancak Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı garanti altına alınarak mümkün olabileceğini belirtti.
AB yetkilileri de Ukrayna’nın müzakerelerde yer almasını destekleyen açıklamalarda bulundular. Birçok AB yetkilisi, Ukrayna’nın sadece bir taraf olarak değil, müzakere masasında eşit haklarla yer alması gerektiğini ifade ettiler. Bununla birlikte, AB ülkeleri, ABD ve Rusya’nın Ukrayna’nın geleceği konusunda belirleyici adımlar atmadan önce, ülkenin kendi kaderini tayin hakkının güvence altına alınmasını talep ettiler.
Uluslararası Tepkiler ve Küresel Yansımalar
ABD ve Rusya arasındaki bu görüşme, dünya genelinde büyük bir ilgiyle takip edildi. Bazı analistler, toplantıyı, Soğuk Savaş’ın ardından başlayan çok kutuplu dünya düzeninin habercisi olarak değerlendiriyorlar. ABD ve Rusya’nın sorunlu geçen yılların ardından bu seviyede bir iş birliğine yönelmesi, güç mücadelesinin ön planda olduğu yeni döneme dair dikkat çekici bir gelişme olarak kayda geçti.
Toplantı sonrası yapılan açıklamalar, her iki ülkenin de Ukrayna’daki savaşın sonlandırılması konusunda kararlı olduklarını gösterse de, bazı eleştirmenler, bu tür görüşmelerin Ukrayna halkının çıkarlarını yeterince gözetmediğini savundular. Özellikle ABD ve Rusya’nın Ukrayna’nın geleceğini kendi çıkarlarına göre şekillendirmeleri ihtimali, birçok uzman tarafından endişeyle izleniyor. Batılı müttefikler ve uluslararası gözlemciler, görüşmelerin sonucunun Ukrayna’nın ulusal güvenliği ve toprak bütünlüğü üzerinde doğrudan etkiler yaratabileceği konusunda uyarılarda bulundular.
Trump’ın Putin Açılımı: Diplomatik Bir Hamle mi, Stratejik Bir Adım mı?
ABD ve Rusya’nın Ukrayna krizinde birlikte hareket etmeye karar vermeleri, her iki ülkenin de stratejik hesaplamalarına dayanıyor olabilir. İki sert lider olan Trump ve Putin, bu görüşmelerde yalnızca Ukrayna’nın kaderini değil, aynı zamanda küresel güç dengelerini de göz önünde bulundurmuş ve birbirleriyle nüfuz alanları konusunda paylaşıma gitmiş olabilirler. ABD’nin Ukrayna’yı yalnızca Avrupa’da değil, global ölçekte bir güvenlik meselesi olarak gördüğü ve Rusya’nın bölgedeki etkisini sınırlandırma amacında olduğu aşikâr. Öte yandan, Putin’in Rusya’nın çıkarlarını koruma ve Ukrayna üzerindeki nüfuzunu yeniden inşa etme çabaları da göz ardı edilemez. Bu bağlamda, görüşme, iki devletin ve liderin bu konularda uzlaşması amacını taşıyor.
Görüşmelerin en büyük sorusu, bu iki etkili dünya gücünün Ukrayna Savaşı’nın sonlandırılması için gerçek bir çözüme ulaşabilip ulaşamayacağı idi. Birçok uzmana göre, bu süreç, sadece iki liderin anlaşmasıyla bitmeyecek; bölgede kalıcı bir barışın sağlanması için daha fazla uluslararası iş birliği ve Ukrayna’nın özgür iradesine saygı gösterilmesi de gerekecek.
Gelecek Perspektifi: Diplomasi ve Güvenlik Arasında Denge
Bu görüşmelerin ardından, ABD ve Rusya’nın Ukrayna’daki çatışmayı sona erdirme konusunda ne kadar başarılı olabileceği, bizce büyük ölçüde sahadaki askeri ve diplomatik gelişmelere bağlıdır. Ancak bu toplantı, dünya genelinde diplomasiye olan güvenin artabileceği yeni bir dönemi başlatabilir. Ukrayna’daki çatışmanın sona erdirilmesi, sadece bölgesel istikrarı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda küresel güvenlik sistemine de katkı sunacaktır.
Sonuç olarak, Şubat 2025’teki bu tarihi görüşme, Donald Trump ve Vladimir Putin’in Ukrayna konusunda daha önce görülmemiş bir iş birliği içerisine girmeleriyle dikkat çekmektedir. Ancak bu görüşmenin ne denli başarılı olup olmayacağı, Ukrayna’nın çıkarlarının nasıl korunacağı ve diğer uluslararası aktörlerin bu süreçte nasıl bir rol oynayacağı soruları hâlâ belirsizliğini korumaktadır.
Erdoğan ve Zelenski’nin Ukrayna Konusundaki Eşzamanlı Görüşmesi: Barış ve İş Birliği Adımları
2025 yılı Şubat ayında Rus ve Amerikan heyetleri Suudi Arabistan’da görüşürlerken, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski de Ankara’da bir araya gelerek Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi ve iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi konularında kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdiler.
Görüşme, başkent Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yaklaşık üç saat sürdü ve basına kapalı olarak gerçekleştirildi. Toplantıya Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç gibi üst düzey yetkililer de katıldı. Görüşme sonrasında iki lider ortak basın toplantısı düzenleyerek, görüşmelerin sonuçlarını ve iki ülke arasındaki iş birliğinin geleceğine dair değerlendirmelerde bulundular.
Görüşme Sonrası İki Liderden Açıklamalar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerde Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliğine verdiği desteği yineleyerek, Türkiye’nin Ukrayna’nın yanında olmaya devam edeceğini vurguladı. Ayrıca, Türk şirketlerinin savaşın yol açtığı tahribatın giderilmesi ve yeniden imar konusunda Ukrayna’ya destek vermeye istekli olduklarını belirtti. Erdoğan, “Ukrayna’da barışın tesisi ile birlikte önümüzdeki dönemde ilişkilerimizin stratejik ortaklığımıza yaraşır düzeyde daha da üst seviyelere çıkacağına tüm samimiyetimle inanıyorum.” dedi.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski ise, Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği konularındaki ilkeli tutumunu takdir ederek, “Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği konularında çok ilkeli bir tutum sergiledi. Bu, bize göre küresel önem taşıyor.” ifadelerini kullandı. Ayrıca, Zelenski, Ukraynalı esirlerin serbest bırakılması için Türkiye’nin sağladığı kolaylıklar için de Ankara’ya teşekkür etti.
Görüşmelerde, Ukrayna’nın yeniden inşa sürecinde Türkiye’nin rolü ve iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi konuları da ele alındı. Her iki lider, bu süreçte iş birliğinin arttırılmasının önemini vurguladılar.
Uluslararası Tepkiler ve Gelecek Perspektifi
Bu görüşme, uluslararası toplum tarafından dikkatle izlenmektedir. Özellikle, ABD ve Rusya arasındaki ilişkilerin yeniden şekillendiği bir dönemde Türkiye’nin Ukrayna ile olan ilişkilerini güçlendirmesi, bölgedeki dengeleri etkileme potansiyeline sahiptir. Gelecekte, Türkiye ve Ukrayna arasındaki iş birliğinin, bölgesel istikrar ve güvenlik açısından önemli bir rol oynaması beklenmektedir.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski arasındaki bu görüşme, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinleşmesi ve Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi için atılan önemli bir adım olarak kayda geçmiştir. Görüşmelerin eşzamanlı olması da, adeta Ukrayna’yı masada paylaşan iki büyük güç karşısında Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) düzenine ve uluslararası hukuka saygısını göstermesi bakımından manidardır.
Sonuç Yerine
2025 yılı Şubat ayında gerçekleşen Rubio-Lavrov ile Erdoğan-Zelenski görüşmeleri, Ukrayna konusundaki hareketliliği tescil etmiştir. Her iki görüşme de, Ukrayna’daki savaşı sona erdirme amacına yönelik diplomatik çabalar olarak değerlendirilse de, farklı dinamiklere sahiptir.
Trump ve Putin’in Dışişleri Bakanları aracılığıyla yaptıkları görüşme, Ukrayna’daki savaşı sona erdirmeyi ve taraflar arasında bir uzlaşma sağlamayı hedefleyen ve özellikle ABD ve Rusya arasındaki güç mücadelesinin etkisiyle şekillenen bir diplomatik girişimdir. ABD’nin Ukrayna’nın güvenliği için uzun süredir devam eden desteği ve Rusya’nın savaşın sürdürülebilirliğine yönelik stratejileri göz önünde bulundurulduğunda, bu görüşme daha çok jeopolitik çıkarlar ve denge politikaları etrafında şekillenmiştir. Trump ve Putin’in hedefi, savaşın sonlandırılması ve bölgesel güvenliğin yeniden tesisidir. Bu görüşme, yalnızca iki ülkenin çıkarlarına hizmet etmeyi değil, aynı zamanda küresel güvenlik dinamiklerini yeniden düzenlemeyi amaçlamakta ve daha ziyade güç politikaları temelinde şekillenmektedir.
Öte yandan, Erdoğan ile Zelenski’nin görüşmesi, daha çok bölgesel iş birliği ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik daha farklı bir çaba olarak öne çıkmaktadır. Burada güç paylaşımından ziyade, uluslararası hukuk ve ilkeler ön planda olmuş ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğü vurgulanmıştır. Türkiye’nin Ukrayna’ya verdiği destek, özellikle savunma sanayisi ve yeniden inşa süreçlerinde halen önemli bir yer tutuyor. Erdoğan, Türkiye’nin Ukrayna’nın yanında durmaya devam edeceğini ve savaşın sona erdirilmesinin ardından ekonomik ve diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Zelenski ise Türkiye’nin stratejik rolünü ve Ukrayna’nın bağımsızlığını savunan tutumunu takdir etti.
Her iki görüşme de barış çabalarına katkı sağlamakla birlikte, önemli farklar içeriyor. Trump ve Putin’in görüşmesi, küresel bir güç dengesini etkileme amacına yönelikken, Erdoğan ve Zelenski’nin görüşmesi, daha çok bölgesel iş birliği ve doğrudan Ukrayna’nın geleceğine dair bir perspektif sundu. Her iki liderin de görüşmelerinde, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve bağımsızlığının korunması gerektiği vurgulandı; ancak bu iki görüşme, farklı uluslararası çıkarlar ve stratejik hesaplamalarla şekillendi.
Sonuç olarak, her iki görüşme de Ukrayna’daki savaşın sonlandırılması ve bölgesel güvenliğin sağlanması adına aktif birer diplomatik birer çaba olarak değerlendirilebilir. Ancak her biri kendi bağlamında farklı etkiler yaratmış ve farklı yönlerden küresel siyaset üzerinde iz bırakmıştır. Elbette büyük aktörlerin ön planda olduğu ABD-Rusya teması, Ukrayna’nın geleceği konusunda daha belirleyici olacaktır. Türkiye ise iyi niyetli girişimleriyle takdir toplamaktadır.
Oğuzhan MANİOĞLU