DAĞLIK KARABAĞ ÇATIŞMASINA FARKLI YAKLAŞIMLAR

upa-admin 13 Haziran 2014 2.084 Okunma 0
DAĞLIK KARABAĞ ÇATIŞMASINA FARKLI YAKLAŞIMLAR

Son yıllarda uluslararası hukuk uygulama işlevini o kadar kaybetmiş ki, büyük devletler uluslararası alanda yaşanan sorunları kendileri tarafından oluşturulan ve sistemleştirilen uluslararası hukuk norm ve ilkeleri ile değil, açıkça zor kullanarak çözmeye çalışıyorlar. Küçük devletlere gelince, onlardan kayıtsız şartsız uluslararası hukuka riayet etmelerini talep ediyorlar. Elbette, büyük devletlerin kendilerine özgü avantajları vardır, küresel çapta ekonomik, siyasi ve güvenlik meselelerine müdahale yeteneği, bilgi yaymak veya elde etmek imkanları, milli menfaatlerin korunması için ekonomik, siyasi ve askeri mekanizmalara sahip olması vb. Ancak tüm bunlar bile bölge ve uluslararası alanda yaşanan sorunların çözülmesi için büyük devletlere adaletsizlik etmeye hak vermiyor. Güç adil ise kabul edilebilir ve kendini doğruldar. Adaletsiz güç sadece düşman kazanmak, aynı zamanda dostu da kaybetmek demektir.

İki kutuplu dünyanın yıkılışından sonra başta ABD olmak üzere uluslararası ilişkiler sisteminde bazı devletlerin sahip oldukları güçü düzenli olarak haksız şekilde kullandıkları görülmektedir. Bu özellikle enerji ve güvenlik konularında daha fazla yaşanıyor. Enerji talebinin karşılanması ve küresel güvenlik ortamının sağlanması büyük devletlere küçük devletleri sukut ettirmek veya yok etmek gibi üstünlük vermemelidir. Bu büyük devletlerin kendileri tarafından oluşturulan uluslararası hukuk kural ve prensiplerinde belirlenmiştir. Ama gerçekte büyük devletler buna uyuyor mu? Hayır, büyük devletlerin ulusal çıkarları tehlike karşısında kaldığı zaman diğer devletlere karşı uluslararası hukuk norm ve prensiplerini dikkate almadan istedikleri gibi davranıyorlar. Diğer devletlerin ulusal çıkarları ise kesinlikle onları rahatsız etmiyor. Aksine, bu devletlerin karşılaştıkları sorunlar baskı aracı olarak kullanıyorlar.

Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettiği sırada topraklarının yaklaşık yüzde 20’si Ermenistan tarafından işgal edilmiştir ve işgal bugüne kadar devam ediyor. 20 yıldan fazladır işgalin sonuçlarının giderilmesi için AGİT Minsk Grubu faaliyet gösterse de, eşbaşkan ülkelerin arabuluculuk misyonu hala ciddi sonuç vermedi. Bunun nedenlerinden biri de eşbaşkan devletlerin uluslararası hukuk kural ve prensiplerini dikkate almamalarıdır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Dağlık Karabağ çatışması ile ilgili kabul ettiği dört karar hayata geçirilmemiştir. Ermenistan bölge ve uluslararası güvenliği tehdit ettiği için ona karşı hiçbir ekonomik ve siyasi yaptırım uygulanmadı, Kuzey Kıbrıs 40 yılı aşkın ekonomik ve siyasi yaptırımlara maruz kalsa da, sözde DKC rejimine ABD hükümeti her yıl milyonlarca dolar yardım ediyor. Azerbaycan’ın haklı olduğu konuda itirazları dikkate alınmıyor. ABD okyanus ötesinden milli çıkarları için tehdit gördüğü konularda dünyanın çeşitli noktalarına askeri müdahale etse de, toprakları işgal edilen Azerbaycan’ın taleplerini görmüyor veya görmek istemiyor. ABD ve diğer eşbaşkan devletler Azerbaycan topraklarını işgalden kurtarılması için çatışmanın uluslararası hukuk ve Helsinki Senedi`nin norm ve ilkeleri çerçevesinde çözülmesi gerektiğini vurğulasalar da, yakın tarihe dikkat edildiğinde bu devletlerin dedikleri norm ve ilkelere uymadıklarını görmek için kâhin olmaya gerek yok.

Birkaç gün önce ABD Dışişleri Bakanlığı temsilcisi Jen Psaki, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in verdiği beyanda “Ermenistan’ın karanlık geleceği”nden söz etmesini yorumlarken “ABD’nin ilkeleri ile çelişen ateşli söylem ve açıklamalar bölgede gerginliği artırıyor ve Dağlık Karabağ çatışmasının çözülmesi sürecini zedeliyor” demiştir. Psaki aynı zamanda görüşlerini “AGİT Minsk Grubu eşbaşkan devletleri gibi biz Dağlık Karabağ çatışmasıının barış yoluyla çözülmesi için taraflara her zaman yardım etmeye hazırız… Eş başkan ülkelerin açıklamalarında net gösteriliyor ki, sorunun çözülmesi BM Şartı ve Helsinki Nihai Senedi`ne dayanmalıdır” diye ifade etmiştir[i].

İlginç şu ki, Psaki açıklamada “ABD’nin ilkeleri ile çelişen ateşli söylem ve açıklamalar” ifadesini kullanır. ABD’nin ilkeleri ne zamandan uluslararası hukuk kural ve ilkeleri olarak kabul edilmiştir? Ya da genelde ABD’nin ilkeleri nelerdir ve diğer devletler ABD’nin prensiplerini kabul ediyorlar mı? ABD kendisini uluslararası hukuk norm ve ilkeleri yaratan tek devlet olmak iddiasını dünya devletlerine kesin şekilde kabul ettirebilmiş mi?

BM Şartı`nın 51`inci maddesi devletlere onlara karşı yapılan herhangi saldırı sırasında kendilerini savunma ve güç kullanma hakkı veriyor. Bu hakkın doğması için ani, beklenmedik ve önüne geçilemez bir durumun olması şarttır. Bu tür tehlikenin önlenmesi için alınan önlemler mantıklı, var olan tehlike ile aynı oranda olmalıdır. Devletler bu haklarını kullanmadan önce Güvenlik Konseyi’ne bilgi vermeli ve BM yönetmeliğinin 41 ve 42`nci maddesi uyarınca geçici önlemler almalıdırlar. Geçici görülecek tedbirler şunlardır:

  • Diplomatik yaptırım;
  • Ekonomik yaptırım;
  • Askeri yaptırım.

Birincisi, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi olgusu aniliğini ve beklenmedikliğini çoktan kaybetti. Azerbaycan 20 yıldan fazladır bu gerçeği sürekli olarak uluslararası toplumun ve uluslararası kuruluşların dikkatine sunuyor.

İkincisi, Azerbaycan 20 yıldır topraklarının işgal etmiş Ermenistan’a karşı bu yaptırımların uygulanmasına çalışıyor. Ama Ermenistan halen Azerbaycan topraklarını işgal altında tutuyor. 20 yıl uzun bir zamandır ve hiçbir sonuç elde edilmediği için Azerbaycan’ın BM Şartı`nın 51`inci maddesini uygulamaya tamamen hakkı vardır.

AGİT Anayasası olarak da kabul edilen Helsinki Nihai Senedi’nin temel ilkeleri şunlardır:

  • Egemen eşitlik ve egemenliğe saygı;
  • Güç kullanmadan veya güçle tehdit etmekten imtina;
  • Sınırların dokunulmazlığı;
  • Devletlerin toprak bütünlüğünün korunması;
  • Sorunların barış yoluyla çözülmesi;
  • İç işlerine karışmamak;
  • İnsan hakları ve temel özgürlüklerine saygı;
  • Halkların eşit haklardan veya kaderini tayin etme hakkından yararlanması;
  • Devletler arasında işbirliği;
  • Uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerin iyi niyetle yerine getirilmesi.

Bu prensipleri kısaca anlatalım:

  • Egemen eşitlik ve egemenliğe saygı; Azerbaycan egemen eşitliğini korumaya çalışıyor ve diğer devletlerin egemenliğine saygı duyuyor. Ermenistan’dan farklı olarak hiçbir devletin toprağını işgal etmemiştir ve böyle fikri de yoktur;
  • Güç kullanma veya güçle tehdit etmekten imtina; Azerbaycan 20 yıldan fazladır topraklarının Ermenistan işgalinden kurtarılması için askeri güç kullanmıyor ve barış görüşmelerini tercih ediyor;
  • Sınırların dokunulmazlığı; Azerbaycan uluslararası hukuka atıfta bulunarak sınırlarının dokunulmazlığını sağlamaya çalışıyor ve hiçbir devlete karşı toprak iddiası yoktur;
  • Devletlerin toprak bütünlüğünün korunması; Azerbaycan uluslararası hukuk norm ve ilkelerine uygun mümkün olan tüm araçlarla toprak bütünlüğünü sağlamaya çalışıyor;
  • Sorunların barış yoluyla çözülmesi; Azerbaycan 20 yıldır Dağlık Karabağ sorununun barış yoluyla çözülmesi için uluslararası kuruluşlar nezdinde ve doğrudan Ermenistan ile müzakerelere devam ediyor;
  • İç işlerine karışmamak; Azerbaycan hiçbir devletin iç işlerine karışmıyor ve başka devletlerin de kendi iç işlerine karışmasına izin vermiyor;
  • İnsan hakları ve temel özgürlüklerine saygı; Azerbaycan insan haklarına saygılı davranıyor ve taraf olduğu anlaşmalara uygun olarak buna uyuyor;
  • Halkların eşit haklardan veya kaderini tayin etme hakkından yararlanması; Azerbaycan bu prensibe uyuyor ve Ermeni halkının bir kez kaderini tayin ederek Ermenistan devletini kurduğunu bildiriyor. Halkların bir kez kaderini belirleme hakkı vardır ve Ermeni halkı bu hakkını kullanmıştır;
  • Devletler arasında işbirliği; Azerbaycan tüm devletlerle ekonomik, siyasi ve askeri alanlarında işbirliği yapıyor;
  • Uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerin iyi niyetle yerine getirilmesi; Azerbaycan uluslararası hukuktan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getiriyor ve bu güne kadar bu konuda hiç bir sorun yaratmamıştır.

Yukarıda sıralanan faktörlerden anlaşılıyor ki, Azerbaycan uluslararası hukuk kural ve ilkelerini uyguluyor. Bu, devlet olarak onun yükümlülüğüdür. Hiçbir devletin Azerbaycan’ı uluslararası hukuk ve normlara uymamakta itham etmeye hakkı yoktur. Aynı zamanda hiçbir devletin de Azerbaycan’a uluslararası hukuk norm ve prensiplerinden doğan hakkını kullanmaya engel olmaya hakkı yoktur.

Dr. Hatem CABBARLI

[i] Госдеп назвал угрозы Алиева Армении воспаленной риторикой, вредящей процессу карабахского урегулирования. http://www.panarmenian.net/rus/news/179438/, 31 Mayıs 2014.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.