Birtakım medya organları IŞİD’e güçlü bir terör grubunun katıldığı hakkında bilgiler yayıyor. Bu, “Yarmuk” denilen ve Suriye rejimine karşı amansız tutumu olan bir gruptur. Onun dâhilinde, Batılı istihbarat kurumlarının eğittiği 2000 kadar iyi eğitim görmüş silahlı adam olduğu bildirilir. Şimdi, Ortadoğu’da durumun kontrolden çıkabileceğinden bahsediliyor. Özellikle İsrail ve Ürdün doğrultusunda, Yarmuk-IŞİD ekseninin etkinleştiği bildirilir. Bu durumda genel olarak bölgede oldukça hassas manzara meydana gelebilir, aynı zamanda, petrol fiyatlarında sıçrayışlar da gözlemlenebilir. Fakat bunların en korkulanı, küresel ölçekte tehlikeli süreçlerin mümkün olmasıdır.
Yeni İttifak: Terör Grupları Bir Araya Geliyor
Ortadoğu’da jeopolitik durum hızla değişmektedir. Şimdi bölgede faaliyet gösteren terör gruplarının yeni işbirliği meselesi ortaya çıktı. Suriye muhalefetinin en savaşçı ve acımasız kanadını oluşturan “Yarmuk Şehitleri Tugayları”, IŞİD ile birleşti! 2000 silahlı kişi artık El Bağdâdî’nin emriyle hareket edecek. Bu bilgi, Batılı siyasi çevrelerde iyi karşılanmadı.
Mesele şu ki, iddialara göre “Yarmuk Tugayları”nı ABD’nin özel istihbarat birimleri hazırladı. Bu işte İsrail istihbaratının da parmağının olduğu bildirilir (Bkz.: Дмитрий Минин. Крупный провал США на Ближнем Востоке. Что будет с ценой на нефть? / “Фонд стратегической культуры”, 27 Aralık 2014). Bu terör grubu, Ürdün ve Suriye’de faaliyet göstermeliydi. Fakat onun aniden IŞİD’e yönelmesi ortaya çok sayıda soru ortaya çıkarıyor.
Burada iki seçenek üzerinde durmak olur. Birincisi, bu ABD ve İsrail istihbaratının IŞİD’e karşı oynadığı bir oyun olabilir. Kendilerine sadık olan silahlı adamları IŞİD’in içlerine göndererek, onu içeriden yok etmeye çalışabilirler. Malumdur ki, havadan bu terör grubunu bombalamak pek sonuç vermiyor. Amerikalı askerler bu örgütle mücadelenin birkaç yıl sürebileceğini söylüyorlar. Bu sebeplerden, iki Müslüman grubu karşı karşıya getirmek Batı için elverişli olacaktır.
İkincisi, Ortadoğu’da radikal dini gruplaşmaları bir araya getirmeye çalışan bir “gizli el” olabilir. Onun sayesinde “Yarmuk”, IŞİD’e karşı durmak istemez, kendi dindaşları ile birlikte mücadele kararına gelir. Onun başlangıç hedefi zaten B. Esad rejimi idi. IŞİD’le bir arada hem Şam hükümetiyle mücadele edilebilir, hem de “hilafet” fikrini hayata geçirmek şansı ortaya çıkar.
Bu senaryolardan hangisinin daha gerçek olduğunu söylemek zor olsa da, yaşanan olayın bölgedeki jeopolitik ve askeri durumu ciddi etkileyebileceğini göz ardı etmek doğru olmaz. Artık uzmanlar petrol fiyatlarının yükselebileceği konusunda yorumlar yapar, bunun temel nedeni olarak da “Yarmuk”-IŞİD birleşmesinin Ürdün’ün petrol yataklarını ele geçirebileceğini gösterirler. Bunun için bu ülkede terör gruplarının propaganda çalışmasına başladığı kaydedilir.
Aynı amaçla esas olarak Bedevileri kullanabilirler. Bu topluluğun propaganda işini organize etmek için, nüfuz sahibi olan yerel insanları ele geçirirler. Öyle görünüyor ki, IŞİD, Ürdün’de ciddi adımlar atmaya hazırlanıyor. Onun diğer hedefi Suudi Arabistan’ın petrolü olabilir. Eğer bu gerçekleşirse, petrol fiyatları gerçekten keskin şekilde yükselebilir.
Bunlarla birlikte, uzmanlar sorunun jeopolitik yönüne de dikkat çeker. Yaşanan olaylarda büyük devletlerin gizli servislerinin parmağı olduğu tahmin edilir. Daha çok Rusya ve İran’ın bu değişimde çıkarı olduğuna işaret edilir. Burada Çin faktörü biraz muammalıdır. Çünkü şimdilik petrolün fiyatının yükselmesi Pekin’i ikna etmiyor. Fakat Çin, Amerikan senaryosu doğrultusunda enerji alanında değişikliklerin olmasını da arzulamıyor.
Süreçlerin bu şekilde gelişiminden en kazançlı olacak olan Rusya’dır. Ortadoğu’da terörün yükselmesi hem Batı’nın oraya daha çok dikkat vermesine yol açar, hem de yaptırımların etkisini hayli azaltır. Ukrayna konusunda Moskova’ya yapılan baskıların daha da artmasıyla beraber, bunlar tamamen mantıklı görünüyor. Son zamanlarda ABD yetkilileri V. Putin’i çok zor duruma düşürdüklerinden bahseder. Hatta Başkan B. Obama, 2014 yılının başarıları sırasında Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımların etkinliğini de vurguladı. Kremlin, tabii ki, buna duyarsız kalamaz.
Bölgesel Tehlikelerin Küresel Yankısı
Ancak sorunun çok önemli bir tarafı Ortadoğu ülkelerinin daha şiddetli terör alanına dönüştürülmesi ile ilgilidir. Burada İsrail-Filistin ilişkilerinin gerginleşme ihtimali muhtemeldir. Bu durum Tahran’ın çıkarınadır. Bölgede faaliyet gösteren çok sayıda radikal dini grubun İsrail’le savaşa başlaması, durumu tamamen değiştirebilir. Böyle olunca, Müslüman devletlerinin de politikalarında belli değişiklikler yapması mümkündür. Bu, esasenonların birbirine destek olmasında kendi ifadesini bulabilir.
Aynı zamanda, ABD’nin Suriye’deki demokratik muhalefeti desteklemesi hakkındaki görüşler de sarsılmış olur. Şüphesiz ki, meselenin bu tarafı bölgede ilgisi olan diğer jeopolitik güçleri hayli memnun edebilir. Eğer Amerika Ortadoğu’da demokrasiyi değil, silahlı gruplaşmaları ve terörü savunan devlet olarak takdim edilirse, bölge halklarının Washington’a yaklaşımı keskin şekilde değişir. Böylece İsrail’in nüfuzu da zarar görebilir ki, bununla radikal dini gruplar ona karşı mücadelede bir avantaj elde etmiş olurlar.
Şimdi Suriye-İsrail ve Suriye-Ürdün sınırında durumun gerginleştiği hakkında bilgiler yayılır (Bkz: önceki kaynağa). Burada IŞİD’in daha etkin olduğu belirtiliyor. Tahminlere göre, teröristler Şam’a değil, Golan tepelerine ve Amman’a saldırabilirler. Tecrübeler gösterir ki, IŞİD’in savaş tekniğinde hareketin yönünü aniden değiştirmek özel bir yere sahiptir. Onlar öncelikle Suriye’den başladılar, sonra beklenmedik şekilde Irak’ta büyük güçte peyda oldular. Aynı senaryoların İsrail ve Ürdün’de de tekrarlanması mümkündür.
Bunlar Ürdün ve Körfez devletlerinde “Arap Baharı”nın yeniden başlamasına uygun bir ortam yaratabilir. Milyonlarca genç, mevcut sosyo-politik durumdan rahatsızdır. Onları propaganda araçlarıyla isyana sevk edebilirler. Bu durumda bölge genelinde çok karmaşık manzara oluşmuş olur.
Bu süreçler zemininde IŞİD’in faaliyet alanının hayli genişleyebileceğini göz ardı etmek olmaz. Eğer bu terör örgütüne yeni gruplar katılmaya devam ederse, bundan bölgenin her devleti zarar görecek. Mesele bununla da bitmeyecek.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde IŞİD terör dalgası yaratabilir. Bu gerçeği dikkate alarak ABD, Rusya, Çin, Avrupa Birliği gibi jeopolitik güçler için de tehlikelerin oluşabileceğini demek mümkün. Dolayısıyla genel olarak Ortadoğu’da terör gruplarını etkinleştirmenin kimlere çıkar sağladığını belirlemek zordur.
Şimdilik böyle düşünmek olur ki, petrolün fiyatının hızla düşmesi Ortadoğu’da jeopolitik durumun daha gerginleşmesine ivme verebilir. Bu konuda çeşitli güçlerin çıkarı ardır ve onların çok şey yapabileceği beklenir. Eğer süreç bu yönde gelişirse, küresel çapta karmaşık durum oluşabilir.
Bu tür bir gidişat, tabii ki bütün insanlık için tehlikedir. Ancak ondan daha çok Müslümanların zarar görme olasılığı yüksektir. Çünkü savaşan, silahlı çatışmalarda yer alan esasen onlardır. Böylece hem Müslüman ülkelerin devletleri zayıflıyor hem de toplumun ideolojik temelleri parçalanıyor. Böyle bir durum, Müslüman devletlerde uzun süreli ihtilafların ortaya çıkmasıyla sonuçlanabilir.
Hâlihazırda asıl dikkat merkezi, petrol fiyatının düzenlenmesindedir. Büyük jeopolitik oyuncular konumlarından geri çekilme fikrinde değildir. Şimdi “Yarmuk” ile IŞİD birleşiyorsa, az sonra onlara başka gruplar da katılabilir. Bu, dünyada oldukça hassas bir durumun oluşmasıyla, küresel krizle ifadesini bulabilir. Bu, ateşle oynamaya benziyor. Fakat galiba kimse durmak istemiyor. Petrol fiyatını 40 dolara indirmeye çalışan Amerika ile onu 244 dolara yükseltmeyi düşünen El Bağdadi, mecazi olarak, karşı karşıyadırlar. Hangisinin galip geleceğine bakılmaksızın insanlığı başka bir gidişat daha tatmin ederdi. İstikrara, adalete, refaha ve barışa götürecek yol daha yararlı olurdu!