TOMAHAWK SİYASETİ 2017: ABD SURİYE’Yİ VURDU

upa-admin 07 Nisan 2017 2.508 Okunma 0
TOMAHAWK SİYASETİ 2017: ABD SURİYE’Yİ VURDU

Sabah uyandığımızda,  ABD’nin Suriye’yi vurduğu haberleri genel akışta görüldüğünde, önce haberi teyit etme, daha sonra da ayrıntıları öğrenme telaşı başladı. Detaylar göze çarptığında; Humus kentine yakın El Şayrat hava üssünün, ABD’nin Doğu Akdeniz’deki  USS Porter ve USS Ross destroyerlerinden ateşlenen 59 Tomahawk füzesiyle, sabah 4.40’da vurulduğu anlaşıldı.

ABD Başkanı Donald Trump, “Esad’ı daha önce düşürme” girişimlerine atıfta bulunarak, “uygar ulusları” göreve çağırdı. Bu “uygar uluslar” sözünü, sömürgecilik tarihinden anımsıyoruz, ama bu konuyu fazla yoğunlaştırmak istemiyorum. Trump, Esad kuvvetlerinin İdlib’e yaptığı hava saldırıları ve kimyasal silah kullanıldığı iddialarına “yanıt” olarak harekatın gerçekleştirildiğini duyurdu.

7 Nisan sabahı operasyonun gerçekleştiği hava üssü, 2015 Aralık ayından itibaren Rusya’nın tahkim ve modernize ettiği bir stratejik noktayı ifade ediyor. O dönem yapılan açıklamalarda, hava üssünün bombalamalara karşı korunaklı olduğu iddia edilmişti. Ne var ki, 1991’deki 1. Körfez Savaşı’ndan beri ABD’nin kullandığı kara, hava ve denizden atılabilen, “nükleer başlık” takılabilen ve 1100 km. menzilli “akıllı füze” olarak adlandırılan Tomahawk füzelerinin bir özelliği de “zırh delici” olması.

Burada endişeleri yoğunlaştıran konu; ABD ve Rusya’nın, Suriye’de “Esad karşıtlığı” ve “Esad yandaşlığı” siyasaları üzerinden, “dünya savaşı”nı andırır bir gerilime sürüklenmesidir. Ne var ki, Suriye yönetimi bile, saldırının “beklenen” ve “sınırlı” bir zeminde gerçekleştiğini ifade etmiştir.

Rusya, beklendiği üzere, BM Güvenlik Konseyi’ni “acilen” toplantıya çağrmıştır. “Kimyasal saldırı” iddiaları ve olası yaptırımları potansiyel “veto” oyuyla engelleyen Rusya, ABD saldırısı sonrası harekete geçmiştir. Bu noktada, “kontrollü gerginlik” “sıcak çatışma”ya dönüşecek midir sorusu ön plandadır.

İran ise, gerçekleşen saldırıdan en çok rahatsızlık duyan ülkedir. İran-Irak Savaşı’ndan beri, Suriye ile  “Baba Esad” döneminden beri “bölgesel müttefik” olan İran, Lübnan’da Hizbullah yapılanmasını bu sayede kurmuş ve günümüzde Lübnan’ın gerçeği haline getirmiştir. Öte yandan, 2011’de müttefikliğinin sona erdiği Hamas’ın lideri Halid Meşal, o tarihe kadar Şam’da yaşıyordu.

ABD’nin operasyonuna bölgede net biçimde destek veren 3 ülke Türkiye, İsrail ve Suudi Arabistan’dır. Bu değerlendirme, rastlantısal bir yüzeyde ele alınmamalıdır. Her üç ülke yönetimi de, Esad ve İran politikalarından rahatsızdır. Türkiye, bunun yanı sıra, 3 milyonu aşkın Suriyeli mültecileri barındırmakta, IŞİD ve PKK başta olmak üzere, terör örgütlerinin hedefi haline gelmektedir.

El Şayrat hava üssünde, Rusya önceden bilgilendirildiği için, üssün saldırı öncesi boşaltıldığı spekülasyonları da öne sürülmektedir.  Burada merak edilen soru, Rusya’nın SSCB döneminden beri müttefiki olan Suriye’ye bundan sonraki bakış açısı, Esad’ın geleceği, PYD’nin sözde  kantonlarının ve IŞİD’in ülke içindeki konumudur.

ABD daha önce “Tomahawk siyaseti” ile, Irak ve Libya’nın “hava gücü”nü felç etmiş, günümüzdeki “bölünmüş Irak” ve “devletsiz Libya” gerçekleri ortaya çıkmıştı. Stratejinin sonu öngörülemediğinden, yapılan tahminlerde, “hava gücü” sakatlanmış bir Suriye’de, Irak’taki gibi “yarım devlet” ya da “devletçikler”in kalıcı hale gelmesi,  PYD devletinin varlığının ise garanti altına alınması konuşulmaktadır.

Daha önce değindiğimiz üzere, İran, Suriye’deki etkisi azaltılarak Doğu Akdeniz’den izole edilmeye çalışılmaktadır. Ve nitekim bu operasyona en sert tepki de İran’dan gelmiştir.

Doğu Akdeniz’de 2016 yazında “normalleşen” Türkiye-İsrail ilişkileri, Suudi Arabistan ve Mısır’ın bu kareyi tamamlayan konumları, Türkiye-Rusya yakınlaşması görüntüsüyle birlikte, bir “tezatlar birlikteliği”ni ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, bu günü bir yerlere kaydetmek gerekir. Zira, Suriye ve Doğu Akdeniz’de “rakipsiz” kaldığı zannedilen ve ABD seçimlerindeki etkisi dahi tartışılan Rusya, “Trump’ın ABD”sinin, Suriye-İran hattındaki yeni sürprizlerine gebe bir iklimi beklemektedir.

Türkiye ise, Fırat Kalkanı çerçevesinde Özgür Suriye Ordusu’na bir alan açmışsa da, ABD hava operasyonlarının karadaki muharip gücü olmamalıdır.

Yrd. Doç. Dr. Deniz TANSİ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.