AFRİKA SICAKLARINDA SOĞUK SAVAŞ RÜZGÂRLARI

upa-admin 18 Ocak 2021 10.839 Okunma 0
AFRİKA SICAKLARINDA SOĞUK SAVAŞ RÜZGÂRLARI

Sovyetler Birliği, Afrika kıtasında yaşanan dekolonizasyon sürecinde Batı ülkelerinin eski kolonilerinin bağımsızlıklarını kazanmalarında ve bu ülkelere ekonomik, teknik, sağlık, askeri yardım (eski Portekiz sömürgeleri Zimbabve, Namibya ve Güney Afrika’ya yapılan yardımlar buna örnek olarak verilebilir) ve işbirliği sunma konularında aktif roller üstlenmiştir. Bu süreçler, elbette kısa süreli, yüzeysel düzeyde ve sınırlı kalmış; Rusya, Afrika ile ilk ilişkilerini henüz Çarlık yönetimi altında günümüzde Etiyopya olarak bilinen Habeşistan ile kurmuştur. Bağımsızlıklarını kazanan Afrika ülkelerinin Doğu Bloku’na yönelmesindeki önem arz eden bir unsur ise, Sovyetler Birliği’nin her türlü sömürgeci söyleme karşı çıkmış olmasıdır. Ancak SSCB’nin dağılması ertesinde, Rusya, kendi iç sorunlarına yönelerek dış politika hareketliliğini ikinci plana yerleştirmiştir. Afrika bölgesindeki canlanma hareketi ise Vladimir Putin iktidarı ile beraber gerçekleşmiştir.

SSCB’nin Afrika kıtasına olan ilgisinin İkinci Dünya Savaşı sonrası artarak devam ettiğini ifade etmek yanlış olmayacaktır. 1960’lı yıllara bakıldığında, SSCB’nin eğitim kurumlarında Orta Doğu ve Afrika ülkelerinden gelen öğrenciler eğitimlerini burada alarak doktor, mühendis, teknisyen ve diğer alanlarda çalışmak üzere ülkelerine dönmüşlerdir. Bunun yanı sıra, SSCB’nin farklı bölgelerde askeri eğitim alanları da bulunmaktaydı. BM ve BMGK’da “Sömürge İdaresi Altındaki Halklara Bağımsızlık Verilmesine İlişkin Deklarasyon”a destek vermesiyle, SSCB, bağımsızlıklarını yeni kazanan ve diğer birçok Afrika devleti ile diplomatik ilişkiler yürütmekle birlikte, bu ülkelerin birçoğuna güvenlik sistemlerinin oluşturulması hususunda da destek vermekteydi. 1980’lere dek Afrika’da farklı sayıda sanayi tesisleri, 100 kadar üniversite kurulmuş ve 400.000 Afrikalı öğrenci SSCB’de eğitim görmüş olup, SSCB ve Afrika ülkeleri arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 5 milyar dolara ulaşmıştır. Böylelikle, Afrika, Sovyetler için önemli bir  pazar haline gelmiştir. Nitekim 1990’ların başındaki çalkantılı dönem SSCB’nin dağılmasıyla neticelenmiş olup, SSCB’nin Afrika ülkeleri ile olan güçlü ekonomik ilişkilerinin neredeyse tamamı ortadan kalkmıştır.

Rusya ile Afrika arasındaki ilişkiler ise, Rusya’nın SSCB dönemindeki Afrika kıtasındaki müttefiklerini kaybetmesi ve Rusya’ya karşı bu dönemde yürütülen kara propagandalar üzerine temellenmiştir. Soğuk Savaş sonrasında Batı’ya yakınlaşma çabaları sonuçsuz kalan ve giderek Avrasya eksenine çekilerek Afrika kıtasından uzaklaşan Rusya, Vladimir Putin’in iktidara gelmesi ile birlikte dünya siyasetine geri dönüşü gerçekleşmiş ve Afrika’ya da ilgi göstermeye başlamıştır. Putin, 2006 yılında Başbakan olarak Mısır, Cezayir, Fas ve Güney Afrika’yı ziyaret etmiş; Afrika kıtası ülkeleri ile ikili ilişkileri yeniden geliştirme ve yapılandırma arayışına devam etmek isteğiyle tekrardan görünür bir aktör olmaya başladı. Bu süreçte, SSCB döneminde kazanılıp sonrasında kaybedilen nüfuz alanlarının tekrardan kazanılma süreci içerisine girilmiş olup, günümüzde Rusya’nın Afrika’daki etkinliğinin daha çok rekabet edebileceği alanlarda olduğu gözlemlenmektedir. Bunlara örnek olarak, doğal kaynakların keşfi ve işlenmesi, nükleer ve hidroelektrik santrallerin kurulması, askeri-teknik işbirliği, uydu ve iletişim sistemlerinin oluşturulması, sağlık ve eğitim alanlarında işbirliği, doğal afetlerde kurtarma sistemleri gibi alanlar gösterilebilir. 2019 yılında düzenlenen Rusya-Afrika Zirvesi’ne toplamda 54 Afrika ülkesi katılım sağlamış ve bu zirvede toplam değeri 12,5 milyar dolar olan 50’den fazla anlaşma imzalanmıştır. Ayrıca, zirve sürecinde Afrika kıtasının enerji sorunları ve ticari ilişkilerin başını çektiği birçok konu ele alınmıştır.

Afrika ülkeleri ile ilişkilerinde adeta yeni bir dönüm noktasında (olumlu anlamda) olan Rusya’ya, günümüzde ise Sudan kapılarını açmıştır. Putin, Sudan’da nükleer kapasiteye sahip bir askeri üs (deniz üssü) kurulması planını onaylamıştır. 300 askeri ve sivil personelin görev yapacağı üssün, Rusya’nın Afrika’daki etkisini arttırarak, Hint Okyanusu’ndaki operasyon kapasitesini genişletmesi beklenmektedir. Oluşturulacak üsse karadan havaya nükleer füzelerin konuşlandırılacağı, en fazla 4 geminin aynı anda bulunabileceği, merkezin Rus personelin dinlenmesi ve yeniden ikmal amacıyla kullanacağı bildirilmiştir. Üssün inşa edileceği merkezin Sudan tarafından ücretsiz olarak tahsis edileceği, Moskova’nın istediği silahları ve ekipmanları üsse taşımakta serbest olacağı da ifade edilmektedir. Bu şekilde, Rusya’nın da artık Afrika’da yeniden bir oyuncu olduğunu belirtmek mümkündür.

Oğuzhan MANİOĞLU

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.