İran İslam Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin talihsiz bir helikopter kazası nedeniyle vefat etmesinden sonra, 50 gün içerisinde yeni ve erken seçim süreci başlayarak 9. Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turu 28 Haziran 2024 tarihinde gerçekleşti. Fakat ilk turda katılım oranı düşük olduğundan ve son iki aday arasındaki (Mesud Pezeşkiyan ve Said Celili) oy oranı yasal olarak gerekli sayıdan (yüzde 50+1) düşük kaldığından dolayı, seçim ikinci tura kalmış oldu. Bir hafta aradan sonra ikinci tur 5 Temmuz 2024 tarihinde gerçekleşerek, sonunda bir Azerbaycan Türkü olan Mesud Pezeşkiyan, 9. İran Cumhurbaşkanı olarak yüzde 57 oy oranıyla seçilmiş oldu.
Mesud Pezeşkiyan, aslen bir doktor (kalp cerrahı) olmasına karşın, İran’da devlet kademesinde farklı dönemlerde çeşitli ve önemli sorumluluklar alarak 2000 yılından itibaren kollarını aktif siyasete sıvamıştı. Pezeşkiyan, yıllarca Tebriz, Üskü, Azerşehr bölgesi milletvekili olarak parlamentoda görev yaparak meclisin 10. döneminde Birinci Başkan Yardımcısı seçildi. Daha önce 2000-2004 yılları arasında Muhammed Hatemi hükümetinde Sağlık, Tedavi ve Tıp Eğitimi Bakanı olarak görev yaptı. Kendisinin İran Tıp Bilimleri Üniversitesi’nden kalp cerrahisi alanında uzmanlığı bulunmaktadır. Pezeşkiyan’ın İran’da bilinen grupların partileriyle hiçbir bağlantısı olmamakla birlikte, kendisi, “Temelciler” siyasi düşüncesine yakın birisi olarak tanınmaktadır. Fakat bu siyasi görüşe sahip olan kanadın taraftarları arasında da “ılımlı” ve “ilerici düşünceye sahip” bir kişi olarak sayılıyor. Pezeşkiyan, İran’da son yıllarda oluşan siyasi duruma tepki göstererek, siyasi, ekonomik ve sosyal reformların uygulanmasını zorunlu görüyor. Öyle ki, Pezeşkiyan, 2022 yılındaki Mahsa Amini olayında iktidarın tehditkâr davranışlarını en ciddi şekilde eleştirenlerden biri olmuş ve İran ahlâk polisinin davranışlarını sert bir şekilde eleştirmişti.
Mesut Pezeşkiyan’ın 2024 yılının başındaki parlamento seçimleri sırasında adaylığı ilk önce Şuray-i Nigahban (Anayasayı Koruma Konseyi) tarafından onaylanmamış, ancak sonraki itirazlar sonucu aday olmasına onay verilmiş ve seçimi kazanmıştı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında adaylar arasında Dr. Ali Laricani gibi güçü bir teknokrat varken Pezeşkiyan’ın kazanması, başlarda insanlara pek inandırıcı gelmiyordu. Ama Laricani onaylanmayınca, 6 aday arasında sadece Pezeşkiyan reformist düşünceye bağlı olan ve umut veren bir aday olarak halkın karşısına çıkmıştı. Dr. Muhammet Kalibaf (Parlamento Başkanı), Dr. Ali Rıza Zakani (Tahran Büyükşehir Belediye Başkanı), Dr. Seyyid Amir Hüseyin Gazizade (13. Cumhurbaşkan Yardımcısı ve Şehitler ve Gaziler Fonu Başkanı), Dr. Said Celili (Stratejik Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve İran İslam Cumhuriyeti liderinin Yüksek Milli Güvenlik Konseyi’ndeki temsilcisi) ve Mustafa Purmuhammedi (Muharip Din Adamları Derneği Genel Sekreteri ve Hasan Ruhani döneminde Adalet Bakanı ve eski Devrim Savcısı) diğer 5 önemli siyasetçi olarak Pezeşkiyan’ın karşısında rekabet ediyorlardı. Zaten Mustafa Purmuhammedi hariç, diğer 4 aday, aynı kanattan ve “Cebhe-yi Paydarı” (Dayanışma Cephesi) siyası akımından geliyordu. Ayrıca, Zakani ve Gazizade’nin aslında oyların bölümesinde önemli rol alarak kendi kanatlarının kazanması için aday oldukları apaçıktı. Fakat televizyon münazaraları ve rekabetin sıcak geçtiği arenada ve büyük olasılıkla artık dayanışma kanadının (radikaller) kazanamayacağı öngörüşüyle, Zakani ve Gazizade rekabetten geri çekilmiş ve ilk turda 4 aday rekabeti sürdürmüşlerdi. Ancak enteresan olay, Kalibaf’ın çok düşük oy oranıyla diskalifiye edilmesi sonucunda Celili ve Pezeşkiyan’ın ikinci tura kalmalarıydı.
Asıl olay ise bundan sonra gelişerek, beklenmedik bir şekilde İran’ın siyasi semasının değişimine zemin hazırladı. Birinci turda seçmenlerin yüzde 60’ının seçimi boykot ederek sandıklardan geri durması, İran’ın gelecek siyasi hayatını pek çok yönden değiştiriyordu. Açık olan şey, seçimlerin tüm modern toplumlardaki demokratik ilkelerden biri olduğudur. Seçim, tüm toplum üyelerinin sandık başına giderek savaşmadan, muharebesiz ve çatışma olmadan kendilerini özgürce ve açıkça ifade edebilecekleri bir arenadır. İlk turda seçimlere katılmayanlar, İran’da seçimlerin hiçbir anlam ifade etmediğini, seçimin Koruyucular Konseyi’nin kontrolünde olduğunu, seçim sonucunun önceden belirlendiğini ve söz konusu kişinin seçimleri yönetebileceğini düşünerek hâkimiyetin istediği kişiyi mühendislik yaparak iktidara getirebildiği inancındaydılar.
Ancak böyle bir anlayışın doğası gereği, çelişkili olmasına rağmen, oylama süreci ve seçim sonuçları, seçim mühendisliğinin olmadığını gösterdi. Bu yüzden ikinci turda tamamı olmasa bile birçok gri oylar parametreleri değiştirmiş oldu. Yönetişim söz konusu olduğunda, yönetimin tek düzen, tek tip ve tutarlı bir bütün olmadığını dikkate almalıyız. Bilinen şu ki, iktidar içinde bile ciddi rekabet bulunmakta ve işte bu rekabetten dolayı iktidarın tek bir iradesi söz konusu değildir. Ülkede yaşanan krizler ve dış politikadaki somut gerginlikler kimseden saklanmıyor. Bu tür gerçekler, hükümet içinde de değerlendiriliyor. Dolayısıyla, İran’ın siyasi geleceği için tek tip ve totaliter bir sistemi tercih etmesi mümkün değildir.
Öte yandan, Dr. Pezeşkiyan’ın Dr. Celili’nin manifestosuna karşı reformcu (reformist) bakış açısı, aydın çevrelerin, gençlerin ve modernist din adamlarının da ilgisini çekmiştir. Celili’nin görüşleriyle Pezeşkiyan’ın görüşleri arasındaki fark, İran toplumunun ve hatta hükümetinin değişime ve dönüşüme ihtiyacı olduğunu gösterdi. Celili grubu, ötekileştirilmiş halkın ve köylülerin oylarına yatırım yapmış ve hatta halkın oylarını kazanmak için çok para harcamış olsa da, seçim sonuçları farklı koşulları ortaya çıkardı. İşte seçim sonucunda, Dr. Pezeşkiyan’ın omuzlarına ağır bir sorumluluk yükleyen bir durum söz konsudur.
Neyse ki, yeni Cumhurbaşkanı, hem iç, hem de de dış arenayı aydınlatmaya başlıyor. 8 Temmuz 2024’te yapılacak yemin töreni sırasında, Dr. Pezeşkiyan, İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’den Cumhurbaşkanlığı tezkeresini alarak aktif görevine başlayacaktır. Bu aşamada önemli olan, İran’ın 9. Cumhurbaşkanı’nın Bakanlar Kurulu’nu belirlemesi için gerekli adımları atmış olması ve bu amaçla İran siyasetinde siyasi geçmişi net olan önemli isimleri etrafında toplamasıdır. Öyle ki, eski Dışişleri Bakanı Dr. Muhammed Cevad Zarif, Yürütme Konseyi’nin başına seçilmiş durumdadır. Cumhurbaşkan Yardımcıları ise henüz belirlenmedi, ancak Pezeşkiyan, siyasi, ekonomik ve sosyal konularda deneyimli ve bilgili kişileri değerlendirecek/yanına alacak gibi görünüyor. Pezeşkiyan, kabine, yardımcıları ve kurmayları arasında kadınların yüzde 60 oranında dikkate alacağına dair de söz vermektedir. Ayrıca, farklı etnik ve dini figürler de onun siyasi çekirdeğinde yer alacaktır. Yeni Cumhurbaşkanı’nın görüşü, eğitimli ve deneyimli insanlardan yararlanmak ve danışmanlarını da önde gelen ve genç uzmanlardan seçmektir.
Dr. Pezeşkiyan, İran’da internet üzerinde uygulanmakta olan filtreleme sisteminin kaldırılması, kadın giyim-kuşam kanununun değiştirilmesi (özgürleştirilmesi), sivil özgürlüklerin arttırılarak hayata geçirilmesi, İran’ın yurt dışında yaşamakta olan insani ve mali kaynaklarının ülkeye geri dönmesinin temellerinin atılması ve bu amaçla FATF yasasına uyumun planlanması ile ilgili olarak yabancı yatırımları çekmek, aynı zamanda yaptırımların kaldırılması ve AB ve ABD ile gerekli gerilimlerin kaldırılması konusunda diplomatik diyaloğa başvurularak, şeref, menfaat ve bilgeliğe güvenerek istenilen sonuca ulaşılması yadsınamaz düşüncesindedir. Bu bağlamda, Tahran Times gazetesinde şu konulara açıkça değinmiştir: “Seçim kampanyasına reformların gerçekleşmesi, milli birliğin güçlendirilmesini ve dünyayla yapıcı etkileşimi vurgulayan bir programla girdim ve sonunda hemşerilerimin, hatta bazı gruplar ve sınıflardan ülkenin durumundan memnun olmayan genç erkek ve kadınların güvenini kazanmayı başardım. Seçimlerde söylediğim gibi, şimdi de hükümetimin çalışmalarında İran’ın ulusal onurunu ve uluslararası saygınlığını ön planda tutacağını vurgulamak istiyorum. İran’ın dış politikası ‘izzet, bilgelik ve çıkar’ ilkelerine dayanmaktadır. Ülkenin bu bağlamdaki tercihi, politikasını planlama ve uygulanması da Cumhurbaşkanı’na ve hükümete emanettir. Hükümetimin, bölgenin ve dünyanın ulusal çıkarları, ekonomik kalkınması, barış ve güvenlik ihtiyaçları doğrultusunda fırsatları değerlendiren bir politika izlemesini samimi olarak karşılıyorum. Gerginliği düşürmeye yönelik çabalar ve dürüstlük karşısında dürüstlük ile yanıt vereceğime bağlıyım… Komşu ve kardeş ülkelerin olumsuz rekabetine değil, yapıcı iş birliğine inanıyorum ve buna bağlı bir politika izleyeceğim. Güçlü bölge oluşumunun peşinde olacağız. Değerli kaynakların yıpratılması ve yıpranmasına, silahlanma yarışı ve birbirlerini gereksiz yere sınırlandırma yönünde olan politşkalara karşıyım ve bu bağlamda kaynakların yersiz israf edildiğine inanıyorum. Olumsuz rekabetin yerine, tüm bölge ülkelerin kaynaklarının bölgenin ilerlemesi ve kalkınması için, herkesin yararına tahsis edildiği bir ortam yaratmak için uğraşacağıma bağlı olarak hedefimiz işte budur ve olmalıdır. Ekonomik ilişkileri derinleştirmek, ticari ilişkileri güçlendirmek, ortak yatırımları teşvik etmek, ortak zorluklarla yüzleşmek ve bölgesel bir çerçeve oluşturmaya doğru ilerlemek amacıyla Türkiye, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve bölgesel kuruluşlarla iş birliği yapmaya hazırım. Güven oluşturmaya ve gelişmeye çalışacağız. Bölgemiz uzun süredir savaş, mezhepsel gerginlikler, terörizm ve aşırıcılık, uyuşturucu kaçakçılığı, su kıtlığı, mülteci krizi, çevre tahribatı ve dış müdahalelerle karşı karşıyadır. Şimdi gelecek nesillere daha iyi bir gelecek sağlamak için bu ortak zorlukları birlikte ele almanın zamanıdır. Bölgesel kalkınma ve refah için iş birliği dış politikamızın temel ilkesi olacaktır.”
Sonuç olarak, Dr. Pezeşkiyan, üst kimliği tercih eden ve ülkenin bütünlüğünü ve anayasanın uygulaması konusunda taviz vermeyen bir Cumhurbaşkanı olarak ilk defa Azerbaycan bölgesinin İran siyasetindeki ikinci önemli şahsiyeti olarak gelecek günlerde kendi beceri ve başarılarını göstermeye hazırlanıyor. Fakat şunu unutmamak gerekir ki, kendisi reformist düşünceyle iktidara ayak bastığı için, herkesin gözü onun yaptıkları ve bunların sonuçları üzerinde olacaktır. Pezeşkiyan başarırsa İran’ın değişim lokomotifi rayında hızlı ilerleyecek, başarısız olursa ise “reform” tabutunun son çivisi çakılmış olacaktır.
Kapak fotoğrafı: https://tr.euronews.com/2024/07/06/iranin-yeni-cumhurbaskani-mesud-pezeskiyan-kimdir
Prof. Dr. Ghadir GOLKARIAN