Giriş
Amerika Birleşik Devletleri’nde (kısaca ABD) artık Başkanlık seçimleri için en kritik son birkaç aylık sürece girilirken, uğradığı suikast girişimi sonrasında ağır favori aday haline gelen Cumhuriyetçi Parti Başkan adayı ve 45. ABD Başkanı Donald Trump’ın olası ikinci Başkanlığı döneminde nasıl bir yol izleyeceği konusunda halen büyük belirsizlikler bulunuyor. Bunun sebebi, dış politikada daha çok güç ve güvenliği temel alan Realizm esaslarına uygun hareket etmesine karşın, günlük politikalar ve diplomatik ilişkilerde oldukça pragmatik bir kişi olan ve daha çok ABD’nin anlık ulusal çıkarlarını ön planda tutan Trump’ın politikaları ve hareketlerinin önceden hesap edilmesinin oldukça zor olması. Buna karşın, Donald Trump’ın yeni dönemdeki çizgisine yön vermesi beklenen ve -1973 yılında kurulmasına karşın- siyasi çizgisi Trump’a oldukça benzeyen Ronald Reagan’ın Başkanlığı döneminde 1980’lerde ABD’de çok etkin bir muhafazakâr/sağ düşünce kuruluşu haline gelen The Heritage Foundation‘ın açıkladığı “Project 2025” (2025 Projesi) vizyonu, Trump’ın olası ikinci Başkanlık döneminde neler yaşanabileceğine dair bizlere bazı fikirler verebilir. Bu yazıda, 2025 Projesi vizyonunu kısaca özetlemeye çalışacağım.
Project 2025 Nedir?
ABD’de çok etkili bir düşünce kuruluşu olan Heritage Foundation‘ın 2024 ABD Başkanlık seçimlerini muhafazakâr/sağ çizgideki Cumhuriyetçi Parti Başkan adayının (Donald Trump) kazanması için özel olarak tasarladığı 2025 Projesi (Project 2025), organizasyon kapsamında ilk kez 2022 yılında hazırlanmaya başlanmıştır. 2024 yılı Ağustos ayına kadar Direktörlüğünü Paul Dans’ın yürüttüğü proje, kuruluşun Başkanı Kevin Roberts’ın önderliğinde, geçtiğimiz 2,5 yıllık süreçte -22 milyon dolarlık bütçesiyle- birçok etkinlik düzenlemiş ve ayrıca “Mandate for Leadership” adıyla bir kitap serisi oluşturmuştur. Bu seri kapsamında yayınlanan eserlerden özellikle Mandate for Leadership: The Conservative Promise isimli çok yazarlı kitap basın-yayın organlarında dikkat çekmiş ve bu eserde işlenen fikir ve projelerin Trump’ın yeni dönemdeki politikalarına yön vereceği iddia edilmiştir. Trump ise, projeyle bir alakasının olmadığını ve projede öne sürülen bazı fikirlere karşı olduğunu sosyal medya hesaplarından açıklamasına karşın, projede yer alan Paul Dans ve Russell Vought gibi isimlerin birinci Trump döneminde önemli pozisyonlarda bulunmaları, projenin “Trump dostu” bir yaklaşımı olduğunu göstermektedir. Proje web sitesinde, Kevin Roberts dışında yönetici olarak Spencer Chretien ve Troup Hemenway gibi isimler de yer almaktadır.
Project 2025’in Temel Hedefleri Nelerdir?
Heritage‘ın web sitesinden bakıldığında, projenin temel hedefleri şöyle belirtilmektedir:
- Sağ siyasete daha dostane yaklaşan bir Beyaz Saray çizgisinin oluşturulması,
- Bu çizginin oluşturulması için 350 kadar önde gelen muhafazakâr düşünürün katılımıyla Mandate for Leadership eserinin ortaya konması,
- ABD’de siyaset sınıfının sonraki muhafazakâr hükümete hazırlanması gibi, muhafazakâr siyasetin de siyaset sınıfına hazırlanmasının sağlanması ve bu doğrultuda “Conservative LinkedIn” ve “Presidential Administration Academy” gibi projelerle önemli bir veri tabanı ve insan kaynağı havuzu oluşturularak, yeni dönemde yapılacak atamalara ve devlet bürokrasisinin yeniden oluşturulmasına dair hazırlıklara başlanması.
‘Project 2025: The Conservative Promise’ Kitabından Bazı Önemli Bilgiler
Paul Dans ve Steven Groves tarafından editörlüğü yapılan ve Önsöz kısmını Kevin Roberts’ın yazdığı Project 2025: The Conservative Promise (2025 Projesi: Muhafazakâr Vaat) adlı eser, 5 bölümden oluşan yaklaşık 900 sayfalık kapsamlı bir kitaptır. Kitabın “Taking the Reins of Government” başlıklı birinci bölümü, daha çok yeni dönemde Beyaz Saray bürokrasisinin nasıl yapılandırılacağına dair bilgiler içermekte olup, toplam 3 farklı makaleye yer vermektedir. “The Common Defense” başlıklı ikinci bölüm, yeni dönemde ABD Savunma Bakanlığı-Pentagon’un ve diğer kritik güvenlik birimlerinin nasıl yeniden yapılandırılacağına dair çeşitli proje ve fikirler içeren 6 farklı makaleden oluşmaktadır. “The General Welfare” başlıklı üçüncü bölümde, 11 farklı makale ile ABD’deki önemli Bakanlıkların yeni dönemde nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda fikirler yer almaktadır. “The Economy” başlıklı dördüncü bölümde, 6 özgün makale ile ABD ekonomisinin yeni dönemde nasıl yönetilmesi gerektiğine dair fikir ve projeler tartışılmaktadır. “Independent Regulatory Agencies” başlıklı beşinci ve son bölümde ise, 4 özgün makale ile farklı bazı bağımsız düzenleyici birimlerin yeni dönemde nasıl oluşturulacağı/reforme edileceği açıklanmaktadır.
Project 2025’in Tartışma Yaratan Unsurları
Heritage imzalı Project 2025 vizyonunun tartışma yaratan ve özellikle sol-liberal çevrelerde endişelere neden olan bazı unsurları bulunmaktadır. Bunlar, şu şekilde kategorize edilebilir:
- İlk ve önemli tartışma yaratan konu, projede ABD Adalet Bakanlığı başta olmak güçler ayrılığı açısından kritik devlet kurumlarının “üniter yürütme teorisi” (unitary executive theory) ilkesi doğrultusunda ABD Başkanlığı kontrolüne alınmak istenmesidir. Bu durumda, ABD Başkanı’nın yapacağı atamalarla yeniden yapılandırılacak olan bürokratik kurumların siyasileşmesi riski gündeme gelmekte ve bunun demokrasiye aykırı olabileceğinden endişe edilmektedir.
- İkinci tartışma yaratan husus, daha özgür ve aykırı yaşam biçimlerinin de yaygın olarak görüldüğü ABD’de, Project 2025 vizyonunda aile ve Judeo-Hıristiyan değerlere vurgu yapılmasıdır. Projenin amaçları arasında, Amerikan tarzı yaşamda ailenin temel değer olduğu vurgulanmaktadır (Restore the family as the centerpiece of American life and protect our children, sayfa 3).
- Projede yer alan ve bazı kesimlerce tepki çeken üçüncü önemli konu, ABD’nin kendisi tarihsel olarak neredeyse tamamen dış göçlerle oluşmuş bir ülke olmasına karşın, kayıt dışı göçü büyük bir sorun olarak gören muhafazakâr Amerikalı seçmenden daha yoğun destek sağlamak amacıyla, göçle mücadele konusunda ABD Ulusal Güvenlik Bakanlığı’nın feshi ve göçle mücadelede farklı birimlerin katılımıyla daha sert ve ortak yeni bir politikanın belirlenmesi düşüncesidir. Nitekim Cumhuriyetçi Parti’den önemli bazı isimler de, ABD tarihinin en büyük “deportation” (tehcir) programını uygulamaya sokmaktan söz ederek, bu konudaki endişeleri doğrulamaktadırlar.
- Dördüncü önemli bir konu ise kürtaj hakkındadır. Her ne kadar projede federal düzeyde kürtajı yasaklayan bir öneri bulunmasa da, bu konuda, proje, İncil’e dayalı (biblically based) daha muhafazakâr ve Sağlık Bakanlığı destekli katı bir politikayı tavsiye etmektedir.
- Beşinci ve bir diğer önemli husus, yenilenebilir enerji olgusuna karşı çıkılmamakla birlikte, petrol ve doğalgazın daha yoğun kullanımı ve yenilenebilir enerji araştırmaları konusundaki fonların kesilmesinin vurgulanmasıdır.
Project 2025’in Yorumlanması
Elbette, “2025 Projesi“, seçilirse Başkan Trump’ın birebir uygulayacağı bir yol haritası değilse de, burada yer alan ve tartışma yaratan bazı fikirlerin olası Trump Başkanlığında nelere yol açabileceğine dair öngörülerde bulunmak gerekmektedir. Bu bağlamda, Trump’ın, seçilmesi halinde yeni dönemde izolasyonist bir mantıkla ABD’nin küresel jandarmalık rolünden ayrılarak, yeni oluşan çok kutuplu düzene uygun şekilde diğer 200 kadar devlet gibi normal bir devlet haline gelmesi ve daha çok kendi ulusal çıkarlarını gerçekleştirmeye çalışması hususunda ülkesinde büyük bir değişime giderek, güvenlik bürokrasisi başta olmak üzere bürokrasiyi baştan şekillendirmek isteyeceği düşünülebilir. Bu vizyonun uzun vadeli bir programı gerektirmesi nedeniyle, Trump’tan sonra Başkan Yardımcısı adayı J. D. Vance veya başka bir ismin de bu programı uygulamaya devam etmesi ve bu proje kapsamında Cumhuriyetçilerin 12 yıllık kesintisiz bir iktidarı hedefleri de vurgulanabilir. Bir diğer husus, ABD’nin Trump’ın Başkanlığında bir marjinallikler ülkesi olmaktan çıkarılarak, yeniden koyu Hıristiyan ve muhafazakâr değerlere dönmesinin istendiği ve özellikle aile kurumunun korunarak, yeni nesillerin sağlıklı gelişiminin hedeflendiği vurgulanabilir. Keza kürtaj konusunda da, yine daha ahlakçı ve kısıtlayıcı Hıristiyan yaklaşımının benimsendiği söylenebilir. Benzer şekilde, ABD’nin organik yapısının korunması adına kayıt dışı veya yasa dışı göçe engel olunması ve büyük bir tehcir programıyla ABD’deki kaçak göçmenlerin sınır dışı edilmesinin hedeflendiği de vurgulanabilir.
Elbette popülist bir siyasetçi olan Donald Trump ve iktidara ulaşmayı hedefleyen köklü bir siyasi parti olan Cumhuriyetçi Parti için bunlar iktidara ulaşmak için ABD’deki statükodan rahatsız olan kesimlerin desteğini sağlamak bağlamında seçim öncesinde ve özellikle kampanya döneminde faydalı unsurlar olarak görülse de, kuşkusuz, hem siyasetçilerin iktidara gelmeleri durumunda tüm ülkeyi gözeterek hareket etmek zorunda kalmaları, hem de benzer şekilde seçilmiş siyasetçilerin mevcut uluslararası dengelere göre ve ülkelerinin önceden verdikleri sözlere -ahde vefa gereği olarak- hareket etmeleri nedeniyle, bu vaatlerin ne kadarının ve ne zaman yapılabileceği konusunda kesin konuşmak gerçekçi olmayabilir. Lakin Cumhuriyetçilerin 2024 seçimlerine büyük bir fırsat ve tarihi bir seçim olarak yaklaştıkları ve Trump’ın seçilmesi için her türlü kozu oynayacakları kesin gibidir.
Sonuç
Sonuç olarak, 2025 Projesi, ABD’deki muhafazakâr sağın izolasyonist eğilimlerinin Ukrayna’da yaşanan başarısızlık tablosu ve artan ekonomik sorunlar nedeniyle yükseldiği bir ortamda üretilmiş ve ABD’ye daha çok iç meselelerine odaklanmayı öneren farklı bir vizyon olsa da, ABD’nin muazzam askeri ve ekonomik gücü nedeniyle hiçbir zaman sıradan ve normal bir devlet olamayacağını bilmek gerekir. Bu anlamda, ABD, diğer büyük güçlerle uyumlu ve kendi öncelikli çıkar alanlarını koruyacak yeni siyasasını Trump döneminde belirleyerek, İsrail’in güvenliği, küresel ekonominin canlılığını koruması ve Amerikan vatandaşlarının korunması gibi ilkeler doğrultusunda hareket etmeye devam edecektir.
Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ